iltasyazilim
FD Üye
Şehirlere Ait Efsaneler ,
Şehirlerle ilgili Efsaneler
Binlerce takvim tarihinde çeşili uygarlıklara beşiklik eden Anadolu, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra mitolojik zenginliğiyle de insanoğlunu hayran bırakacak özellikler taşıyor
''Rüyaların yaşanacağı'' ülke olarak nitelendirilen Türkiye'de, çoğu kentin kuruluşuyla ilgili ilginç efsaneler bulunuyor Kültür Bakanlığı'nın internetteki sitesinde, Türk Mitolojisi bölümünde şehirlerle ilgili bu garip efsaneler yer alıyor
İstanbul, Ankara, gibi büyük şehirleri ve diğer kentlerimizle ilgili efsanelerden bazıları şöyle:
Rüya kent İstanbul
Megaryalı Bizans, kendi kabilesi için bir şehir belirlemek ister ve fikrini almak üzere Delf kahinine başvurur Aldığı yanıt kısa ve kesindir: ''Bu şehri, Körler Ülkesi'nin karşısına kur!'' ''Neresidir bu Körler Ülkesi'' diye artı düşünmez Bizans Aramaya karar verir Aylar daha sonra Sarayburnu'nun bulunduğu yere gelir
Boğaz'dan Kadıköy'ün yerinde bulunan şehri seyreder ve kendi kendine sorar:
''Bu şehri niçin benim bulunduğum hoş yerde kurmamışlar da karşıki çorak topraklar üstüne kurmuşlar? Bu adamlar âmâ mü?''
Sonra pat diye, kahinin sözlerini hatırlar: ''Şehrini, Körler Ülkesi'nin aleyhinde kur!'' O an karar verir Körler Ülkesi'nin karşısındadır Kendisi şehri, Boğaz'ın yakasındaki yemyeşil yerde, yedi tepecik üstüne kuracaktır Şehir kısa zamanda Haliç'le Ligos Burnu üstünde kurulur Adı, kurucusuna mülk ederek Bizans olur
Ege'nin incisi İzmir
Bir Zamanlar, Anadolu'yu kasıp kavuran, baskınlar yapan, şehirleri yağma ederek bütün erkekleri kılıçtan geçiren bir Amazonlar çetesi varmış Bunlar, erkeklerin egemenliğinden kurtulmak için onlara isyan eden savaşçı kadınlarmış
Dal gibi vücutlu Amazonlar, atlara çıplak biner, oklarının yaylarına daha iyi çekebilmek için sağ göğüslerini kestirirlermiş Bundan nedeniyle kendilerine memesiz anlamına gelen 'Amazon' adı verilmiş
İşte böyle bir Amazon çetesi, birgün Ege sahillerinde dört pabuç beygir koştururken, İzmir Körfezi kıyılarına gelmiş Burayı çok beğenerek bir kent kurmaya karar vermişler Başkanlarının adı 'Zmirna' olduğu için, yeni kurdukları şehre de 'Zmirna' adını vermişler
Çapa şehri Ankara
Çok Eskiden bölgeye egemen Frigya Kralı Midas'a rüyasında ilahi bir ses ''Durma, kalk Topraklarında bir gemi çapası ara Onun bulunduğu yere bir kent kur Bu büyük kasaba sana sevinç getirecektir'' diye seslenir Sevinçle uyanan Midas, ülkesinin her tarafına adamlar salar, gemi çapasını aramalarını emreder, sonunda, bir gün Ankara Kalesi'nin bulunduğu tepelerde çapayı buldurtur, kısa zamanda da buraya bir kent kurarak adını, gemi çapası anlamına gelen ''Anker'' ya da ''Ankira'' koyar Gemi çapası, uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır
Dadaşlar diyarı Erzurum
Tarihte, kılıçla, kalkanla alınamayacak gibi görünen Erzurum Kalesi acayip bir kale kuşatması ve esir mübadelesiyle ele geçirilir
Bu fetih şu hikayeyle süslenir:
''Türkler, kaleyi önce dört yönden kuşatırlar ve bu abluka birkaç hafta savaşla geçer bu arada esirler alınır, esirler verilir Daha Sonra da, bir akşam karanlık bastığı sırada, kale tekfuruna elçi gönderip şöyle derler; (Kuşatmadan vazgeçtik Hemencecik gideceğiz Elimizde kırk dek esir var Bir uzlaşma yapalım Biz size esirleri teslim edeceğiz Siz de bizimkileri bırakın) Bu haber, kalede sıkışıp kalan Bizanslıları çok sevindirir Anında Türk esirlerinin zincirlerini çözer, kale kapısı önüne çıkarırlar Türkler de, kırk yiğit seçer, bunları esir kılığına sokarak, alaca karanlıkta kaleye sokarlar ve burayı fethederler''
Erzurum Kalesi'nin güneyinde bugün bir Saat Kulesi, kulenin önünde de ''Kırklar Türbesi'' adıyla anılan küçük, sade bir inşa bulunmaktadır
Cennet burasıolmuş Bursa
Hazreti Süleyman, birgün Uludağ'ın tepesine koşmuş üstelik ne görsün, bir yeşil oysa bakmaya, bir suyu var oysa içmeye, bin türlü meyvası var tatmaya doyum olmaz Vezirine dönmüş, ''Cennet burası'' demiş Kulağı ağır işiten vezir, padişahın bu sözünü 'Cennet Bursa' diye anlamış Anında mimarlara emir verimş, kısa vakit içinde bir şehir kuruvermişler O günden sonradan buraya ''Bursa' denilmiş
Konya
Çok Eskiden bu şehre 'Medüz' denen canavar musallat olmuş İlahi Zeus'un kahraman oğlu Perse, Medüz'ün başını keserek şehri kurtarmış Millet da Perse'nin bir heykelini şehrin meydanına dikmiş Bundan sonra, şehrin adı, heykel ya da put şehri çağırmak olan 'İkonium' olmuş Selçuklu Türkleri, şehri zaptedip başkent yapınca 'İkonium' adı önce 'Kunniye' sonra da 'Konya' olarak değiştirilmiş
Antakya
Makendonya kralı Büyük İskender'in ölümünden sonra, O'nun meşhur generallerinden Antiokos'un oğlu Selefkos, bir devlet düzenlemek üzere bugünkü Hatay iline gelmiş, devletin başkenti için münasip bir yer aramaya başlamış Her taraf güzelmiş, bir türlü karar veremeyince Tanrı Zeus'a dua ederek bir mucizeyle şehrin yerini seçmesini dilemiş
Bütün kurbanını kesip, mabede bıraktığı sırada, gökyüzünden bir kartal gelerek, kurbanın bir parçasını kapıp, deniz kenarına bırakmış Kartal her tarafta gelmiş, bu sefer de kurbanın geri kalan büyük parçasını kaparak Silpios dağının eteklerinden, Orante yani bugünkü Asi Nehri'nin sol kıyısına götürmüş Selefkos, kartalın ilahi Zeus kadar gönderildiğine hükmederek, önce deniz kenarında bir liman, sonrası Asi Nehri'nin sol kıyısını başkent yapmaya karar vermiş Kısa zamanda şehrin inşaatını tamamlatmış ve şehre babasının namına 'Antiohia' demiş
Kütahya
Dul bir kadının, çanak çömlek pazarına getirdiği, birbirinden güzel testiler, tabaklar, vazolar hem çok kibar ayrıca de çok sağlammış Pazara gelen alıcılar, kadının yolunu gözler, onun pişirdiği toprak kapları satın alabilmek için etek dolusu para harcarlarmış Çanak çömlek esnafı nerdeyse iflas edecek duruma düşmüş Toplanıp karar vermişler, ''Bu ince işçilik, bu sağlam çanakçömlek, kadının hüneri değil, kullandığı çamurun eseri Bizim çamurumuz iyi yok Kadını izleyelim, nerden toprak alıyorsa biz de oradan toprak alalım'' demişler
Bir pazar dönüşü, ihtiyar kadını el altından izlemişler Bayan gide gide, bugünkü Kütahya'nın bulunduğu yere gelmiş, ufacık bir tepeden heybesine toprak doldurmuş, geri dönmüş Ondan sonra tüm çömlekciler buraya üşüşmüş ve atölyeler kurmuş, bir büyük kasaba yapmışlar Adı, o günden daha sonra 'Seramorum' yani Seramik şehri olmuş *
Şehirlerle ilgili Efsaneler
Binlerce takvim tarihinde çeşili uygarlıklara beşiklik eden Anadolu, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra mitolojik zenginliğiyle de insanoğlunu hayran bırakacak özellikler taşıyor
''Rüyaların yaşanacağı'' ülke olarak nitelendirilen Türkiye'de, çoğu kentin kuruluşuyla ilgili ilginç efsaneler bulunuyor Kültür Bakanlığı'nın internetteki sitesinde, Türk Mitolojisi bölümünde şehirlerle ilgili bu garip efsaneler yer alıyor
İstanbul, Ankara, gibi büyük şehirleri ve diğer kentlerimizle ilgili efsanelerden bazıları şöyle:
Rüya kent İstanbul
Megaryalı Bizans, kendi kabilesi için bir şehir belirlemek ister ve fikrini almak üzere Delf kahinine başvurur Aldığı yanıt kısa ve kesindir: ''Bu şehri, Körler Ülkesi'nin karşısına kur!'' ''Neresidir bu Körler Ülkesi'' diye artı düşünmez Bizans Aramaya karar verir Aylar daha sonra Sarayburnu'nun bulunduğu yere gelir
Boğaz'dan Kadıköy'ün yerinde bulunan şehri seyreder ve kendi kendine sorar:
''Bu şehri niçin benim bulunduğum hoş yerde kurmamışlar da karşıki çorak topraklar üstüne kurmuşlar? Bu adamlar âmâ mü?''
Sonra pat diye, kahinin sözlerini hatırlar: ''Şehrini, Körler Ülkesi'nin aleyhinde kur!'' O an karar verir Körler Ülkesi'nin karşısındadır Kendisi şehri, Boğaz'ın yakasındaki yemyeşil yerde, yedi tepecik üstüne kuracaktır Şehir kısa zamanda Haliç'le Ligos Burnu üstünde kurulur Adı, kurucusuna mülk ederek Bizans olur
Ege'nin incisi İzmir
Bir Zamanlar, Anadolu'yu kasıp kavuran, baskınlar yapan, şehirleri yağma ederek bütün erkekleri kılıçtan geçiren bir Amazonlar çetesi varmış Bunlar, erkeklerin egemenliğinden kurtulmak için onlara isyan eden savaşçı kadınlarmış
Dal gibi vücutlu Amazonlar, atlara çıplak biner, oklarının yaylarına daha iyi çekebilmek için sağ göğüslerini kestirirlermiş Bundan nedeniyle kendilerine memesiz anlamına gelen 'Amazon' adı verilmiş
İşte böyle bir Amazon çetesi, birgün Ege sahillerinde dört pabuç beygir koştururken, İzmir Körfezi kıyılarına gelmiş Burayı çok beğenerek bir kent kurmaya karar vermişler Başkanlarının adı 'Zmirna' olduğu için, yeni kurdukları şehre de 'Zmirna' adını vermişler
Çapa şehri Ankara
Çok Eskiden bölgeye egemen Frigya Kralı Midas'a rüyasında ilahi bir ses ''Durma, kalk Topraklarında bir gemi çapası ara Onun bulunduğu yere bir kent kur Bu büyük kasaba sana sevinç getirecektir'' diye seslenir Sevinçle uyanan Midas, ülkesinin her tarafına adamlar salar, gemi çapasını aramalarını emreder, sonunda, bir gün Ankara Kalesi'nin bulunduğu tepelerde çapayı buldurtur, kısa zamanda da buraya bir kent kurarak adını, gemi çapası anlamına gelen ''Anker'' ya da ''Ankira'' koyar Gemi çapası, uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır
Dadaşlar diyarı Erzurum
Tarihte, kılıçla, kalkanla alınamayacak gibi görünen Erzurum Kalesi acayip bir kale kuşatması ve esir mübadelesiyle ele geçirilir
Bu fetih şu hikayeyle süslenir:
''Türkler, kaleyi önce dört yönden kuşatırlar ve bu abluka birkaç hafta savaşla geçer bu arada esirler alınır, esirler verilir Daha Sonra da, bir akşam karanlık bastığı sırada, kale tekfuruna elçi gönderip şöyle derler; (Kuşatmadan vazgeçtik Hemencecik gideceğiz Elimizde kırk dek esir var Bir uzlaşma yapalım Biz size esirleri teslim edeceğiz Siz de bizimkileri bırakın) Bu haber, kalede sıkışıp kalan Bizanslıları çok sevindirir Anında Türk esirlerinin zincirlerini çözer, kale kapısı önüne çıkarırlar Türkler de, kırk yiğit seçer, bunları esir kılığına sokarak, alaca karanlıkta kaleye sokarlar ve burayı fethederler''
Erzurum Kalesi'nin güneyinde bugün bir Saat Kulesi, kulenin önünde de ''Kırklar Türbesi'' adıyla anılan küçük, sade bir inşa bulunmaktadır
Cennet burasıolmuş Bursa
Hazreti Süleyman, birgün Uludağ'ın tepesine koşmuş üstelik ne görsün, bir yeşil oysa bakmaya, bir suyu var oysa içmeye, bin türlü meyvası var tatmaya doyum olmaz Vezirine dönmüş, ''Cennet burası'' demiş Kulağı ağır işiten vezir, padişahın bu sözünü 'Cennet Bursa' diye anlamış Anında mimarlara emir verimş, kısa vakit içinde bir şehir kuruvermişler O günden sonradan buraya ''Bursa' denilmiş
Konya
Çok Eskiden bu şehre 'Medüz' denen canavar musallat olmuş İlahi Zeus'un kahraman oğlu Perse, Medüz'ün başını keserek şehri kurtarmış Millet da Perse'nin bir heykelini şehrin meydanına dikmiş Bundan sonra, şehrin adı, heykel ya da put şehri çağırmak olan 'İkonium' olmuş Selçuklu Türkleri, şehri zaptedip başkent yapınca 'İkonium' adı önce 'Kunniye' sonra da 'Konya' olarak değiştirilmiş
Antakya
Makendonya kralı Büyük İskender'in ölümünden sonra, O'nun meşhur generallerinden Antiokos'un oğlu Selefkos, bir devlet düzenlemek üzere bugünkü Hatay iline gelmiş, devletin başkenti için münasip bir yer aramaya başlamış Her taraf güzelmiş, bir türlü karar veremeyince Tanrı Zeus'a dua ederek bir mucizeyle şehrin yerini seçmesini dilemiş
Bütün kurbanını kesip, mabede bıraktığı sırada, gökyüzünden bir kartal gelerek, kurbanın bir parçasını kapıp, deniz kenarına bırakmış Kartal her tarafta gelmiş, bu sefer de kurbanın geri kalan büyük parçasını kaparak Silpios dağının eteklerinden, Orante yani bugünkü Asi Nehri'nin sol kıyısına götürmüş Selefkos, kartalın ilahi Zeus kadar gönderildiğine hükmederek, önce deniz kenarında bir liman, sonrası Asi Nehri'nin sol kıyısını başkent yapmaya karar vermiş Kısa zamanda şehrin inşaatını tamamlatmış ve şehre babasının namına 'Antiohia' demiş
Kütahya
Dul bir kadının, çanak çömlek pazarına getirdiği, birbirinden güzel testiler, tabaklar, vazolar hem çok kibar ayrıca de çok sağlammış Pazara gelen alıcılar, kadının yolunu gözler, onun pişirdiği toprak kapları satın alabilmek için etek dolusu para harcarlarmış Çanak çömlek esnafı nerdeyse iflas edecek duruma düşmüş Toplanıp karar vermişler, ''Bu ince işçilik, bu sağlam çanakçömlek, kadının hüneri değil, kullandığı çamurun eseri Bizim çamurumuz iyi yok Kadını izleyelim, nerden toprak alıyorsa biz de oradan toprak alalım'' demişler
Bir pazar dönüşü, ihtiyar kadını el altından izlemişler Bayan gide gide, bugünkü Kütahya'nın bulunduğu yere gelmiş, ufacık bir tepeden heybesine toprak doldurmuş, geri dönmüş Ondan sonra tüm çömlekciler buraya üşüşmüş ve atölyeler kurmuş, bir büyük kasaba yapmışlar Adı, o günden daha sonra 'Seramorum' yani Seramik şehri olmuş *