Seküler nedir?
Seküler kelimesi, dünyevi veya çağa uygun olanı belirtir ve dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulmasıdır. Nesnel dünya hayatına önem veren, dini, uhrevi kavramlarla ilgilenmeyen demektir. Sekülerizm doğrudan dini inkar değildir. Hayatın çoğu alanında dini referans almayan, ilgilenmeyen yaşamda her zaman nesnel ve çağın gereklerine, yani çıkarlar neyi gerektiriyorsa ona uygun hareket etmektir.
Sekülerizm kimilerince ayrı gösterilmeye çalışılsa da Laiklik ile doğrudan bağlantılıdır. Seküler ile laikliğin farkı yok denecek kadar azdır. Sekülerizm Laikliğin günlük hayattaki yansımasıdır, bir nevi bu ilkenin toplum hayatındaki pratiğidir diyebiliriz. Seküler milliyetçilik denen olguda laiklikle tamamen aynı paraleldedir.
Sekülerizm toplum hayatında Ateizmden bile daha tehlikelidir. Ateizm açık bir inkar olduğu için bireyler tarafından hemen algılanır fakat sekülerizm sinsi taktiklerle bireylerin yaşam tarzı haline gelir. Ateist dini argümanlara karşı olduğu için onu bu yönden kandırmak mümkün olmaz ama seküler kesimin şekilsel olsa da dini inancı vardır. Yeterli bilgiye sahip olmadığı için dini duyguları, istismar konusunda maharetli kişiler tarafından kullanılabilir. Hurafelere kolay aldanır ve yönlendirmeye açıktır. Yarım hoca dinden eder misali yarım dindarlık dinsizlikten bile daha kötüdür.
Sekülerizm insanların hayatını öyle bir kuşatırki çoğu kişi bunun farkına varamaz. Yaşam tarzında din sadece belli günlerde, kısa sürelerle hatırlanan bir kaç ritüelden ibarettir. Toplumumuzda çoğunluk ateizmi reddeder, kendisine bu şekilde hitap edilse hakaret olarak kabul eder ama yaşam tarzı olarak bir ateistten pek de faklı olmadığını göremez.
Seküler kesimin münafıklarla benzeştikleri bazı yönler olabilir ama onlardan ayıran en önemli fark münafıklar gibi yıkıcı faaliyetler içinde bulunmazlar. Hatta bir kısmı her ne kadar dini yaşamdan uzak olsa da bu tarz yıkıcı faaliyetlere şiddetle karşı çıkarlar. İşte seküler kesimin içinde hidayet anlamında bilgilendirilmesi gereken ve umut vadedenler bunlardır. Münafık, seküler yaşam tarzına sahip ama bunun yanında dine karşı gizli yıkıcı faaliyetlerde bulunan kişidir.
Seküler insan modeli kendi içinde faklı seviyeler barındırır:
1. Hayatını günlük haz ve eğlenceye endekslemiş bu konuda abartı seviyesinde olanlar. (maç,gezi,yemek,cinsellik gibi)
2. Kendi halinde rutin yaşantısı olan ama bazı konularda zaafları olan veya rahatını bozmak istemeyen tipler.
3. Kötü alışkanlıkları ve çevresine doğrudan bir zararı olmayan ama dini konulara kulaktan duyma bilgilerle, kıyıdan kenardan veya ortama göre yaklaşan yüzeysel tipler.
Neredeyse her insan çocukluk ve ergenliğinde tahminen 18-20 yaşlarına kadar hangi çevrede yetişirse yetişsin büyük oranda sekülerdir. İnsan 40 yaşına kadar bir olgunluk dönemi geçirir. Bu dönemde hayatı ve tecrübelerini harmanlayarak artık daha net bir çizgide yaşamaya başlar.
Günümüzdeki toplumsal yapıya bakıldığında seküler kesimin toplumun çoğunluğunu oluşturduğu görülecektir. Bu kesimin en büyük zafiyetlerinden biriside medya, eğitim kurumları, siyaset, baskı, güç gibi uygun araçlar kullanıldığında üzerlerinde çok etkili toplum mühendisliği çalışmaları yapılabilmesidir. Buna seküler kesimin derinliği olmayan, gündelik ilişkiler, ihtiyaçlar ve hazlar ekseninde yaşayan içgüdüsel dürtülerin yönlendirdiği bir topluluk olmaları sebep olmaktadır. Güce boyun eğer, kolay yönlendirilir, rahatını ve düzenini bozmaktan çekinirler.
Seküler kesimin en büyük korkuları dünyevi menfaatlerinin zarar görme ihtimalidir. Gücü elinde bulunduran kişilere kolay boyun eğmelerinin başlıca sebebi de budur. Dini yönden ”ben zaten inançlıyım, hem kalbimde temiz zaten” der ama iş çıkarlara gelince en büyük Allah düşmanlarına bile boyun eğer.
Günümüzde olduğu gibi geçmiş dönemlerdeki toplumların çoğunluğunun bu seküler kesime dahil olduğu ve bunları yönlendiren kişilerin kafir veya münafık olduğu görülmektedir. Bu toplum yapısı Kuran’da defalarca ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Nuh, hud, semud, medyen, lut ve firavun kavmi benzer toplum yapılarından oluşmaktaydı.
Seküler kesimi yönlendiren kişilerin genelde kafir veya münafık itikadından olması bir soruyu doğurmaktadır. Seküler toplum mu yöneticilerini böyle olmaya zorluyor yoksa kafir ve münafık itikadlı yöneticiler mi toplumu seküler yaşama yönlendiriyor?
Helak edilen kavimlere bakıldığında toplumu yönlendiren bir lider ve ileri gelen takımının olduğu görülmektedir. Yukardaki sorular düşünüldüğünde bir kafirin veya münafığın lider olduğu toplumun seküler yaşam biçimini benimsemesinin o liderin işine geleceği açıktır. Böyle bir toplum Allah’ın emrettiği kural ve yasalardan uzak olacağı için istenildiği gibi yönlendirilmesi mümkündür. Lider ve önde gelenler yaşamlarının bir kısmında seküler olsalar bile özellikle bizim gibi şekilsel dindar toplumlarda azılı birer münafık haline gelirler. Bir taraftan seküler kesimin çoğunlukla şekilcilikten ibaret olsa da dini ve toplumsal hassasiyetlerinden prim yaparken diğer taraftan kendisinin ve yandaşlarının çıkarları için çalışırlar.
Dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de bulunan mevcut sistem insanları sürekli olarak seküler yaşam tarzına teşvik ediyor. Özellikle dindar geçinen siyasilerin politikalarındaki tutarsızlık muhafazakar kesimi hızla yozlaştırıyor. Daha yakın zamana kadar karşı çıktıkları konular artık yaşamlarının parçası haline gelmiş bulunmaktadır.
Dünyevi haz ve menfaatlere odaklanmış bir yaşam tarzı mutluluk getirmez. İslami değerler sadece lafta değil hayatımızda da tam anlamıyla yer almalı.
Enam 32: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu, takva sahipleri için daha hayırlıdır. Hala akıl etmez misiniz?”
Fatır 5: “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (Şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın!”
Seküler kelimesi, dünyevi veya çağa uygun olanı belirtir ve dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulmasıdır. Nesnel dünya hayatına önem veren, dini, uhrevi kavramlarla ilgilenmeyen demektir. Sekülerizm doğrudan dini inkar değildir. Hayatın çoğu alanında dini referans almayan, ilgilenmeyen yaşamda her zaman nesnel ve çağın gereklerine, yani çıkarlar neyi gerektiriyorsa ona uygun hareket etmektir.
Sekülerizm kimilerince ayrı gösterilmeye çalışılsa da Laiklik ile doğrudan bağlantılıdır. Seküler ile laikliğin farkı yok denecek kadar azdır. Sekülerizm Laikliğin günlük hayattaki yansımasıdır, bir nevi bu ilkenin toplum hayatındaki pratiğidir diyebiliriz. Seküler milliyetçilik denen olguda laiklikle tamamen aynı paraleldedir.
Sekülerizm toplum hayatında Ateizmden bile daha tehlikelidir. Ateizm açık bir inkar olduğu için bireyler tarafından hemen algılanır fakat sekülerizm sinsi taktiklerle bireylerin yaşam tarzı haline gelir. Ateist dini argümanlara karşı olduğu için onu bu yönden kandırmak mümkün olmaz ama seküler kesimin şekilsel olsa da dini inancı vardır. Yeterli bilgiye sahip olmadığı için dini duyguları, istismar konusunda maharetli kişiler tarafından kullanılabilir. Hurafelere kolay aldanır ve yönlendirmeye açıktır. Yarım hoca dinden eder misali yarım dindarlık dinsizlikten bile daha kötüdür.
Sekülerizm insanların hayatını öyle bir kuşatırki çoğu kişi bunun farkına varamaz. Yaşam tarzında din sadece belli günlerde, kısa sürelerle hatırlanan bir kaç ritüelden ibarettir. Toplumumuzda çoğunluk ateizmi reddeder, kendisine bu şekilde hitap edilse hakaret olarak kabul eder ama yaşam tarzı olarak bir ateistten pek de faklı olmadığını göremez.
Seküler kesimin münafıklarla benzeştikleri bazı yönler olabilir ama onlardan ayıran en önemli fark münafıklar gibi yıkıcı faaliyetler içinde bulunmazlar. Hatta bir kısmı her ne kadar dini yaşamdan uzak olsa da bu tarz yıkıcı faaliyetlere şiddetle karşı çıkarlar. İşte seküler kesimin içinde hidayet anlamında bilgilendirilmesi gereken ve umut vadedenler bunlardır. Münafık, seküler yaşam tarzına sahip ama bunun yanında dine karşı gizli yıkıcı faaliyetlerde bulunan kişidir.
Seküler insan modeli kendi içinde faklı seviyeler barındırır:
1. Hayatını günlük haz ve eğlenceye endekslemiş bu konuda abartı seviyesinde olanlar. (maç,gezi,yemek,cinsellik gibi)
2. Kendi halinde rutin yaşantısı olan ama bazı konularda zaafları olan veya rahatını bozmak istemeyen tipler.
3. Kötü alışkanlıkları ve çevresine doğrudan bir zararı olmayan ama dini konulara kulaktan duyma bilgilerle, kıyıdan kenardan veya ortama göre yaklaşan yüzeysel tipler.
Neredeyse her insan çocukluk ve ergenliğinde tahminen 18-20 yaşlarına kadar hangi çevrede yetişirse yetişsin büyük oranda sekülerdir. İnsan 40 yaşına kadar bir olgunluk dönemi geçirir. Bu dönemde hayatı ve tecrübelerini harmanlayarak artık daha net bir çizgide yaşamaya başlar.
Günümüzdeki toplumsal yapıya bakıldığında seküler kesimin toplumun çoğunluğunu oluşturduğu görülecektir. Bu kesimin en büyük zafiyetlerinden biriside medya, eğitim kurumları, siyaset, baskı, güç gibi uygun araçlar kullanıldığında üzerlerinde çok etkili toplum mühendisliği çalışmaları yapılabilmesidir. Buna seküler kesimin derinliği olmayan, gündelik ilişkiler, ihtiyaçlar ve hazlar ekseninde yaşayan içgüdüsel dürtülerin yönlendirdiği bir topluluk olmaları sebep olmaktadır. Güce boyun eğer, kolay yönlendirilir, rahatını ve düzenini bozmaktan çekinirler.
Seküler kesimin en büyük korkuları dünyevi menfaatlerinin zarar görme ihtimalidir. Gücü elinde bulunduran kişilere kolay boyun eğmelerinin başlıca sebebi de budur. Dini yönden ”ben zaten inançlıyım, hem kalbimde temiz zaten” der ama iş çıkarlara gelince en büyük Allah düşmanlarına bile boyun eğer.
Günümüzde olduğu gibi geçmiş dönemlerdeki toplumların çoğunluğunun bu seküler kesime dahil olduğu ve bunları yönlendiren kişilerin kafir veya münafık olduğu görülmektedir. Bu toplum yapısı Kuran’da defalarca ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Nuh, hud, semud, medyen, lut ve firavun kavmi benzer toplum yapılarından oluşmaktaydı.
Seküler kesimi yönlendiren kişilerin genelde kafir veya münafık itikadından olması bir soruyu doğurmaktadır. Seküler toplum mu yöneticilerini böyle olmaya zorluyor yoksa kafir ve münafık itikadlı yöneticiler mi toplumu seküler yaşama yönlendiriyor?
Helak edilen kavimlere bakıldığında toplumu yönlendiren bir lider ve ileri gelen takımının olduğu görülmektedir. Yukardaki sorular düşünüldüğünde bir kafirin veya münafığın lider olduğu toplumun seküler yaşam biçimini benimsemesinin o liderin işine geleceği açıktır. Böyle bir toplum Allah’ın emrettiği kural ve yasalardan uzak olacağı için istenildiği gibi yönlendirilmesi mümkündür. Lider ve önde gelenler yaşamlarının bir kısmında seküler olsalar bile özellikle bizim gibi şekilsel dindar toplumlarda azılı birer münafık haline gelirler. Bir taraftan seküler kesimin çoğunlukla şekilcilikten ibaret olsa da dini ve toplumsal hassasiyetlerinden prim yaparken diğer taraftan kendisinin ve yandaşlarının çıkarları için çalışırlar.
Dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de bulunan mevcut sistem insanları sürekli olarak seküler yaşam tarzına teşvik ediyor. Özellikle dindar geçinen siyasilerin politikalarındaki tutarsızlık muhafazakar kesimi hızla yozlaştırıyor. Daha yakın zamana kadar karşı çıktıkları konular artık yaşamlarının parçası haline gelmiş bulunmaktadır.
Dünyevi haz ve menfaatlere odaklanmış bir yaşam tarzı mutluluk getirmez. İslami değerler sadece lafta değil hayatımızda da tam anlamıyla yer almalı.
Enam 32: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu, takva sahipleri için daha hayırlıdır. Hala akıl etmez misiniz?”
Fatır 5: “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (Şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın!”