Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Selefiyecilik nedir

Selefiyecilik nedir

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Alıntı:
Gerçek Mesajı Gönderen jamako
bilgiler icin sagol kardes, birde bu kendini selefi ilan edenler hakkinda bilgi verirsen memnun olurum





Sual: Selefiyecilik nedir? Selefiye mezhebi diye bir mezhep var mı?

CEVAP
Selefiyecilik, vehhabiliğin kamufle adıdır Vehhabiler, bu isim altında kendilerini gizliyorlar Hatta kendilerine hakiki ehli sünnet anlamında Ehli sünneti hassa diyorlar



Selef, önceki demektir Istılahta Sahabe ve Tabiine Selef veya selefi salihin denir Selefi salihinin yolunda bulunan müslümanlara (Ehli sünnet) denir Ehli sünnet olmayıp, Ehli sünnet âlimlerinin nasslarda açık bildirilmemiş olan ahkamdaki ictihadlarını beğenmeyen ve bu manası açıkça anlaşılamayan nassları yanlış tevil ederek, anladıklarını Selefi salihinin yolu olarak savunan sapıklara Selefiye denir Selefin mezhebi vardır, selefiye mezhebi diye bir şey yoktur Selefin mezhebi ise ehli sünnet vel cemaattir



Ehli sünnet itikadından ayrılan bazı din adamları Selefiye adını verdikleri sapık bir yol tutmuşlardır

Bunun itikadda mezhep olduğunu söyleyip, kitaplarında yazmışlardır Halbuki İslamiyet’te Selefiye mezhebi diye bir şey yoktur Ehli sünnet âlimleri böyle bir şey bildirmemişler ve kitaplarında asla yazmamışlardır



İslamiyet’te Selefi salihin mezhebi, yani Ehli sünnet mezhebi vardır Selefi salihin; hadisi şerif ile methedilen, övülen ilk iki asrın müslümanlarıdır Yani Selefi salihin, Eshabı kiram ve Tabiine verilen isimdir Bu şerefli insanların itikadına Ehli sünnet velcemaat mezhebi denir Bu mezhep, iman, inanç mezhebidir Eshabı kiramın ve Tabiini i'zamın imanları hep aynı idi, inançları arasında hiçbir fark yoktu



İmamı Gazali hazretleri İlcamülavam kitabında; Bu kitapta itikad fırkalarından Selef mezhebinin hak olduğunu bildireceğim Bu mezhepten ayrılanların bid’at sahibi olduklarını anlatacağım Selef mezhebi demek, Eshabın ve Tabiinin itikadları demektirbuyurarak Selef mezhebi demenin, Ehli sünnet velcemaat mezhebi demek olduğunu açıkça bildirmiştir



Mısır'daki Ezher Üniversitesinden mezun üstad ibni Halife Alivi Akıdetüsselefi velhalef adlı kitabında şöyle yazmıştır:

Ebu Zehra Tarihülmezahibül islamiyye kitabında yazdığı gibi, hicretin dördüncü asrında, Hanbeli mezhebinden ayrılan bazı kimseler, kendilerine Selefiyin ismini verdiler Hanbeli mezhebi âlimlerinden Ebu'lFerec ibni Cevzi ve diğer âlimler bu selefilerin, Selefi salihinin yolunda olmadıklarını, bid’at ehli, mücessime fırkasından olduklarını bildirerek, bu fitnenin yayılmasını önlediler Daha sonra yedinci asırda, ibni Teymiye elHarrani bu fitneyi tekrar alevlendirdi Kendilerine Selefiye ismini takanlar, ibni Teymiye’yi kendilerine imam bildiler



İbni Teymiye, Hanbeli mezhebinde olarak yetişti Yani Ehli sünnet idi Fakat sonradan kendi aklına uyarak, sapık görüşler ortaya attı Ehli sünnet itikadından ve dolayısı ile Hanbeli mezhebinden ayrılıp uzaklaştı



Kendi başına ayrı bir yol tutup, tuttuğu bu sapık yolda sürüklenip gitti Kendine tâbi olanları da saptırdı Ona tâbi olanlar onun bu yoluna selefiye dediler Bu hususu derinlemesine araştırıp, incelememiş ve kaynakları iyi anlayamamış olan bazıları Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarındaki Selef ve Selefi salihinifadelerini değiştirerek, Selefiye şeklinde nakletmişler ve yazmışlardır İtikadda Selefiye diye bir mezhep yoktur Peygamber efendimizin hadisi şerifte fırkai naciyye, kurtuluş fırkası olarak bildirdiği tek bir itikad mezhebi vardır O da Ehli sünnet velcemaat mezhebidir, imamı Matüridi ve imamı Eşari bu mezhepte iki itikad imamıdır ve bu mezhebi yaymışlardır



İmamı Matüridi ve imamı Eşari hazretleri ayrı bir mezhep kurmamışlar, Eshabı kiramın, Tabiinin, dört mezhep imamının ve sonra Ehli sünnet âlimlerinin nakil ve tevatür yolu ile bildirdikleri iman ve itikad bilgilerini açıklamışlar, anlaşılmasını kolaylaştırmak için kısımlara bölmüşler ve herkesin anlayabileceği şekilde yaymışlardır Bunlardan imamı Eşari, imamı Şafi hazretlerinin talebe zincirinde bulunmaktadır İmamı Matüridi ise imamı a’zam hazretlerinin talebe zincirindedir



Ehli sünnet itikadının açıklamasında bu iki imam meşhur olmuş, yaşadıkları zamanlarda itikadda doğru yoldan ayrılmış sapıkların ve yunan felsefesinin bataklıklarına saplanmış maddecilerin bozuk düşüncelerine karşı Ehli sünnet velcemaat itikadını izah etmekte, bazı bakımlardan farklı usuller takip etmişlerdir Daha sonraki asırlarda gelen Ehli sünnet âlimleri, bu iki imamın koyduğu usullere uyarak, Ehli sünnet itikadını nakletmişlerdir



Ehli sünnetin reisi ise imamı a’zam Ebu Hanife hazretleridir İmamı a’zam Ebu Hanife hazretleri, fıkıh bilgilerini toplayarak, kısımlara, kollara ayırdığı ve usuller, metotlar koyduğu gibi, Resulullahın ve Eshabı kiramın bildirdiği itikad, iman bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi Talebesinden, ilmi kelam, yani iman bilgileri mütehassısları yetişti Bunlardan imamı a’zamın talebesi olan imamı Muhammed Şeybani'nin yetiştirdiklerinden, Ebu Bekri Cürcani dünyaca meşhur oldu Bunun talebesinden de, Ebu Nasırı Iyad, kelam ilminde, Ebu Mensuri Matüridi'yi yetiştirdi Ebu Mensur, imamı a’zamdan gelen kelam bilgilerini kitaplara yazdı Doğru yoldan sapmış olanlarla mücadele ederek, Ehli sünnet itikadını kuvvetlendirdi ve her tarafa yaydı



İmamı Eşari de, imamı Şafii'nin talebesi zincirinde bulunmaktadır Bu iki büyük imam, Eshabı kiram, Tabiin ve Tebei tabiinin bildirdiği itikad ve iman bilgilerini açıklamışlar, kısımlara bölmüşler, herkesin anlayabileceği bir şekilde yaymışlardır İmamı Eşari ve imamı Matüridi hazretleri, hocalarının müşterek mezhebi olan Ehli sünnet velcemaattan dışarı çıkmamışlar, ayrı bir mezhep kurmamışlardır



Taşköprüzade şöyle yazmıştır:

Ehli sünnet vel cemaatın kelam ilmindeki reisleri iki zattır Bunlardan birisi Hanefi, diğeri Şafii'dir Hanefi olanı, Ebu Mensur Matüridi, Şafii olanı ise Ebu'l Hasen elEşari'dir



Bazı kitaplarda, Eşariyye mezhebi, Matüridiyye mezhebi diye yazılı ise de, bu kendi çalışmalarına verilen isimdir, ayrı mezhep değildir Her ikisi de Ehli sünnet itikadını anlatmıştır Aralarında ictihad farkları vardır Bu ayrılıklar temelde ayrılık olmadığı için, ikisi de Ehli sünnettir

Zebidi de şöyle demiştir:

Ehli sünnet velcemaat ismi geçince, Eşariler ve Matüridiler kastedilir



İmanda, itikadda tek mezhep vardır

Bu iki imamın ve hocalarının, amelde dört hak mezhep imamlarının ve onlara tâbi olanların; imanda, itikadda tek bir mezhebi vardır Bu mezhep Ehli sünnet velcemaat mezhebidir Çünkü İslamiyet, bütün insanlara yalnız bir tek imanı ve itikadı emretmektedir Bu imanın esaslarını ve nasıl itikad edileceğini, bizzat Peygamber efendimiz tebliğ etmiştir İnsanlara, kendilerini ve her şeyi yaratan Allahü teâlâyı haber veren Peygamberimiz, Allahü teâlâya, Onun yarattıklarına ve Onun emir ve yasaklarına imanın nasıl olacağını da bildirmiştir Muhammed aleyhisselama ve Onun bildirdiklerine, temiz, dürüst ve hakiki bir iman, ancak Onun bildirdiğine tam ve hiç şüphesiz kabul edip inanmakla mümkün olur Bu hususta çok az, kıl kadar da olsa bir ayrılığın, Ondan ayrılmak olacağı meydandadır Böyle bir ayrılığa düşenlerin kendilerini haklı çıkarmak için öne sürecekleri dini, siyasi, beşeri, içtimai, fenni vs gibi sebeplerin hiçbir kıymeti yoktur Çünkü İslamiyet her ne suret ve sebeple olursa olsun, imanda ve itikadda ayrılığa asla izin vermemekte, yasaklamaktadır



Eshabı kiramın iman ve itikadda hiçbir ayrılıkları olmadı Eshabdan olmayanlar ve daha sonraki asırlarda gelenler arasında ise zamanla imanda, itikadda bazı ayrılıklar ortaya çıkarıldı ve bid’at fırkalarının sayısı 72’ye ulaştı Bu ayrılıkları çıkaranların ve bunların sözlerine inanarak bozuk düşüncelerini benimseyenlerin ileri sürdükleri sebepler çok çeşitli ve herbirine göre farklı olmakla beraber, esas sebepler; Münafık ve başka dinden olanların çıkardıkları fitneler, Kur’anı kerimin müteşabih âyetlerini kendi anlayışlarına göre tevil etmeye kalkışmaları, eski Hind ve Yunan felsefesi ile Mecusi inançlarının İslamiyet’e sokulma çabaları, Eshabı kiramın maslahata (huzurun, dirliğin, iyiliğin teminine) ait konulardaki ictihad ayrılıklarını anlayamama ve bunları kendi nefsani arzularına, siyasi maksat ve ihtiraslarına perde veya alet etme, kısa zamanda çok geniş ülkelere yayılan İslamiyet’in henüz yeni müslüman olmuş büyük kitlelerce tam anlaşılmadan birtakım insanların eski din ve inançlarına ait bazı unsurları tamamen terk edememeleri ve bunları İslamiyet’ten sayma yanlışına düşmelerişeklinde özetlenebilir



Ancak, İslam tarihinde görülen 72 sapık fırkanın ortak vasfı; siyasi ve dünyevi menfaat ve saiklerle ortaya çıkmış olmalarına rağmen, hemen hepsi Kur’anı kerimdeki muhkem ve bilhassa müteşabih âyeti kerimeleri kendi akıllarına göre tefsir yoluna gitmişler, böylece felsefe yaparak ve bu âyetleri, iddiaları istikametinde tevil ederek kendilerine Kur’anı kerimden deliller bulduklarını ileri sürmüşlerdir

Mesela, Kur’anı kerimde geçen, Allah’ın eli, yüzü vb sıfatlarını gösteren ifadeleri, kendi düşüncelerine ve konuşma dilindeki manalarıyla kabul ederek, Allahü teâlâyı zatı ve sıfatlarıyla tecsim eden, yani cisim ve insan şeklinde düşünen bu sapık fırkalar, Kur’anı kerimin doğru manası olan muradı ilahiyi anlayamamışlar, doğrusunu anlatan Ehli sünnet âlimlerinin açıklamalarını kabul etmedikleri gibi, ayrıca onlara fikren ve fiilen saldırmışlardır


İslamiyet’te (Selefiye mezhebi) diye bir şey yoktur
Selefi salihinin yolunda bulunan müslümanlara (Ehli sünnet) denir Ehli sünnet olmayıp, Ehli sünnet âlimlerinin nasslarda açık bildirilmemiş olan ahkamdaki ictihadlarını beğenmeyen ve bu manası açıkça anlaşılamayan nassları yanlış tevil ederek, anladıklarını Selefi salihinin yolu olarak savunan sapıklara Selefiye denir Bu bid’ati ortaya çıkaranların en meşhuru İbni Teymiye ve vehhabilerdir Bunlar kendilerinin Eshabı kiram yolunda olduğunu savunuyor, Kur’anı kerimden ve hadisi şeriflerden yanlış ve bozuk manalar çıkararak, Ehli sünnet olan hakiki müslümanları kötülüyorlar



Hemen söyleyelim ki, Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında, Selefiye denilen bir isim ve Selefiye Mezhebi diye bir yazı yoktur Bu isimler mezhepsizler tarafından sonradan uydurulmuş ve cahil din adamları tarafından, mezhepsizlerin kitapları Arabiden Türkçeye tercüme edilirken, Türkler arasında da yayılmaya başlamıştır

Bunlara göre:

(Eşari ve Matüridi mezhepleri kurulmadan evvel bütün Sünnilerin tâbi oldukları mezhebe Selefiye adı verilmektedir Bunlar Sahabe ve Tabiinin izinde yürümüşlerdir Selefiye mezhebi Eshabın, Tabiinin ve Tebei tabiinin mezhebidir Dört büyük imam bu mezhebe mensup idi Selefiye mezhebini müdafaa için ilk eser, (Fıkhulekber) ismi ile imamı a’zam tarafından yazılmıştır İmamı Gazali, (İlcamül avamanil kelam) eserinde Selefiye mezhebinin esaslarını yedi olarak bildirmektedir İmamı Gazalinin zuhuru ile müteahhirinin ilmi kelamı başlar İmamı Gazali, önce gelen kelamcıların mezheplerini ve İslam filozoflarının fikirlerini tetkik ettikten sonra, kelam ilminin metotlarında değişiklikler yaptı Felsefi düşünceleri, red maksadıyla kelama soktu Razi ve Amidi, kelam ile felsefeyi mecz ederek bir ilim haline koydular Beydavi ise, kelam ile felsefeyi birbirinden ayrılmaz hâle koydu Müteahhirinin ilmi kelamı Selefiye mezhebinin yayılmasına mani oldu İbni Teymiye ve talebesi İbnülKayyımilcevziyye, Selefiye mezhebini ihyaya çalıştılar Selefiye mezhebi sonradan ikiye ayrılmıştır: Eski Selefiler, Allah’ın sıfatları ve müteşabih nassları hakkında tafsilata girmemişlerdir Sonraki Selefiler bunlar hakkında tafsil cihetine ehemmiyet vermişlerdir İbni Teymiye ve ibni Kayyım Cevziyye gibi sonraki Selefilerde bu hâl açık olarak görülmektedir Eski ve yeni Selefilerin hepsine birden (Ehli sünneti hassa) denir Ehli sünnet kelamcıları bazı nassları tevil etmişlerse de, Selefiye buna muhaliftir Selefiye, Allah’ın yüzü ve gelmesi, insanların yüzüne ve gelmesine benzemez diyerek müşebbiheden ayrılmıştır) diyorlar

CEVAP
Eşari ve Matüridi mezhepleri sonradan kurulmuş demek doğru değildir Bu iki büyük imam, Selefi salihinin bildirdikleri itikad, iman bilgilerini açıklamışlar, kısımlara bölmüşler, herkesin anlayabileceği bir şekilde yaymışlardır İmamı Eşari, imamı Şafii’nin talebesi zincirinde bulunmaktadır İmamı Matüridi de, imamı a’zam Ebu Hanife’nin talebeleri zincirinin büyük bir halkasıdır



İmamı Eşari ve imamı Matüridi, hocalarının itikaddaki müşterek olan mezheplerinden dışarı çıkmamış, mezhep kurmamıştır Bu ikisinin ve hocalarının ve dört mezhep imamının tek bir itikadı vardır Bu da Ehli sünnet vel cemaat ismi ile meşhur olan itikad mezhebidir Bu fırkada bulunanların itikadları, inanışları, Eshabı kiramın ve Tabiinin ve Tebei tabiinin inanışlarıdır İmamı a’zam Ebu Hanife hazretlerinin yazdığı, Fıkhulekber kitabı, Ehli sünnet mezhebini müdafaa etmektedir Bu kitapta ve imamı Gazali hazretlerinin, İlcamülavamanilkelam kitabında Selefiye kelimesi yoktur Bu iki kitap ve Fıkhulekber kitabının şerhleri arasında Kavlülfasl kitabı, Ehli sünnet fırkasını bildirmekte ve bid’at fırkaları ile felsefecilere cevaplar vermektedir



İmamı Gazali hazretleri, İlcamülavam kitabında, (Bu kitapta itikaddaki fırkalardan, Selef mezhebinin hak olduğunu, bildireceğim Bu mezhepten ayrılanların bid’at sahibi olduklarını anlatacağım Selef mezhebi demek, Eshabın ve Tabiinin itikadları demektir Bu mezhebin esasları yedidir) diyor Görülüyor ki, İlcam kitabı, Selef mezhebinin yedi esasını yazmaktadır Buna Selefiyenin yedi esası demek, kitabın yazısını değiştirmek ve imamı Gazali hazretlerine iftira etmek olmaktadır



Ehli sünnet kitaplarının hepsinde, mesela, çok kıymetli fıkıh kitabı olan, Dürrülmuhtarın şahidlik kısmında, Selef ve Halef dedikten sonra; (Selef, Eshabı kiramın ve Tabiinin ismidir Bunlara (Selefi salihin) de denir Halef de, Selefi salihinden sonra gelen Ehli sünnet âlimlerine denir) yazılıdır

İmamı Gazali ve imamı Razi ve tefsir âlimlerinin baş tacı olan imamı Beydavi hazretleri, hep Selefi salihin mezhebinde idiler Bunların zamanında türeyen bid’at fırkaları, ilmi kelama felsefeyi karıştırdılar Hatta imanlarının esasını felsefe üzerine kurdular Milel ve Nihal kitabında bu bozuk fırkaların inançları geniş anlatılmaktadır



Bu üç imam, bu bozuk fırkalara karşı Ehli sünnet itikadını müdafaa ederken ve onların sapık fikirlerini çürütürken, onların felsefelerine de geniş cevaplar verdiler Bu cevapları, Ehli sünnet mezhebine felsefeyi karıştırmak değildir Bilakis kelam ilmini, kendisine karıştırılan felsefi düşüncelerden temizlemektir Beydavi’de ve bunun şerhlerinin en kıymetlisi olan Şeyhzade tefsirinde hiçbir felsefi düşünce, hiçbir felsefi metot yoktur Bu yüce imamlara felsefe yolunda idiler demek, çok çirkin iftiradır

Ehli sünnet âlimlerine bu iftirayı ilk olarak, İbni Teymiye, Vasıta kitabında yazmıştır İbni Teymiye’nin ve talebesi İbnülKayyımılcevziyye’nin Selefiye mezhebini ihyaya çalıştıklarını söylemek ise, hak yolda olanlar ile bâtıl yola sapmış olanların ayrıldığı mühim bir noktadır Bu iki şahıstan evvel Selefiye mezhebi, hatta Selefiye kelimesi yok idi ki, bu ikisinin ihyaya çalıştığı söylenilebilsin Bu ikisinden evvel yalnız ve tek hak itikad olarak (Ehli sünnet velcemaat) ismi verilmiş olan Selefi salihinin mezhebi vardı İbni Teymiye, bu hak mezhebi bozmuş, birçok bid’atler meydana çıkarmıştır Şimdi mezhepsizlerin, dinde reformcuların, kitaplarının, sözlerinin, yanlış düşüncelerinin kaynağı, hep İbni Teymiye’nin bid’atleridir



Bunlar, kendilerinin hak yolda olduklarına gençleri inandırmak için, korkunç bir hile ortaya çıkardılar İbni Teymiye’nin bid’atlerini, yanlış fikirlerini haklı göstererek, gençleri onun yoluna sürüklemek için, Selefi salihine Selefiye ismini verdiler Selefi salihinin halefleri olan İslam âlimlerine felsefe ve bid’at lekelerini bulaştırdılar Bunları, Selefiye dedikleri uydurma isimden ayrılmakla suçladılar İbni Teymiye’yi Selefiyeyi yeniden canlandıran bir kahraman, bir müctehid olarak ortaya koydular Halbuki, Selefi salihinin halefleri olan Ehli sünnet âlimleri, zamanımıza kadar, hatta bugün bile, yazdıkları kitaplarında Selefi salihinin mezhebi olan (Ehli sünnet) itikad bilgilerini savunmuşlar, ibni Teymiye’nin, Şevkani’nin ve benzerlerinin Selefi salihinin yolundan ayrıldıklarını ve müslümanları felakete ve Cehenneme sürüklediklerini bildirmişlerdir EttevessülübinNebi ve bisSalihin ve Ulemaülmüslimin velmuhalifun ve Şifaüssikam ile bunun ön sözü olan Tathirulfüad mindenisilitikad kitaplarını okuyanlar, yeni Selefiye denilen bu inanışları ortaya çıkaranların, müslümanları felakete götürdüklerini ve İslam dinini içeriden yıkmakta olduklarını çok iyi anlar



Son günlerde, bazı ağızlardan Selefiye ismi işitilmeye başlandı Her müslüman şunu iyi bilmelidir ki, İslamiyet’te Selefiye mezhebi diye bir şey yoktur İslamiyet’te yalnız Selefi salihin mezhebi vardır Selefi salihin, hadisi şerif ile meth ve sena buyurulmuş olan, ilk iki asrın müslümanlarıdır Üçüncü ve dördüncü asırlarda gelen İslam âlimlerine Halefi sadıkin denir Bu şerefli insanların itikadına, Ehli sünnet velcemaat mezhebi denir Bu mezhep, iman, inanış mezhebidir Selefi salihinin, yani Eshabı kiram ile Tabiini izamın imanları hep aynı idi İnanışları arasında hiç fark yoktu Şimdi yer yüzünde bulunan müslümanların çoğu, Ehli sünnet mezhebindedirler Yetmişiki sapık bid’at fırkalarının hepsi ikinci asırdan sonra ortaya çıktı Bunların bir kısmının kurucuları daha önceden yaşamış iseler de, kitaplarının yazılması ve toplu olarak ortaya çıkmaları ve Ehli sünnete karşı baş kaldırmaları Tabiini izamdan sonra oldu



Ehli sünnet itikadını ortaya koyan Resulullahtır
Ehli sünnet itikadını ortaya koyan Resulullahtır İman bilgilerini Eshabı kiram bu kaynaktan aldılar Tabiini izam da bu bilgilerini, Eshabı kiramdan öğrendiler Daha sonra gelenler, bunlardan öğrendiler Böylece, Ehli sünnet bilgileri bizlere nakil ve tevatür yoluyla geldi Bu bilgiler akıl ile bulunamaz Akıl bunları değiştiremez Akıl, bunları anlamaya yardımcı olur Yani, bunları anlamak, doğruluklarını, kıymetlerini kavramak için akıl lazımdır



Hadis âlimlerinin hepsi, Ehli sünnet itikadında idiler Amelde dört mezhebin imamları da bu mezhepte idi İtikadda mezhebimizin iki imamı olan Matüridi ve Eşari de Ehli sünnet mezhebinde idi Bu her iki imam, hep bu mezhebi yaydılar Sapıklara karşı ve eski yunan felsefesinin bataklıklarına saplanmış olan maddecilere karşı bu tek mezhebi savundular Bu iki büyük Ehli sünnet âliminin zamanları aynı ise de, bulundukları yerler birbirinden ayrı ve karşılarındaki saldırganların düşünüş ve davranışları başka olduğundan, savunma metotları ve tenkitleri birbirinden farklı olmuş ise de, bu hâl, yollarının ayrı olduğunu göstermez Bunlardan sonra gelen yüzbinlerle derin âlim ve veliler, bu iki yüce imamın kitaplarını inceleyerek ikisinin de, Ehli sünnet mezhebinde olduklarını söz birliği ile bildirmişlerdir



Ehli sünnet âlimleri, manaları açık olan nassları, zahirleri üzere almışlardır Yani, böyle âyeti kerimelere ve hadisi şeriflere açık olan manaları vermişler, zaruret olmadıkça böyle nassları (tevil) etmemişler, bu manaları değiştirmemişlerdir Kendi bilgileri ve görüşleri ile bir değişiklik hiç yapmamışlardır Sapık fırkalardan olanlar ve mezhepsizler ise, yunan felsefecilerinden ve din düşmanı olan fen taklitçilerinden işittiklerine uyarak, iman bilgilerinde ve ibadetlerde değişiklik yapmaktan çekinmemişlerdir


İmanda parçalanmak, fırkalara ayrılmak yasaktır
Kur’anı kerim ve hadisi şerifler, imanda parçalanmanın, fırkalara ayrılmanın kötü olduğunu bildiriyor Allahü teâlâ Nisa suresi 115 âyetinde mealen; Hidayeti (kurtuluş yolunu) öğrendikten sonra, Peygambere uymayıp, müminlerin yolundan ayrılanı, saptığı yola sürükleriz ve çok fena olan Cehenneme atarızve Ali İmran süresi 103 âyetinde de mealen; Hepiniz Allah’ın ipine Ehli sünnet vel cemaat fırkasına sımsıkı sarılınız Fırkalara bölünmeyinizbuyurmaktadır



Peygamberimiz de, müslümanlar arasında imanda ve itikadda ayrılıkların felaket olduğunu bildirerek, meşhur olan bir hadisi şerifinde: Beni İsrail (yahudiler), 71 fırkaya ayrılmıştı Bunlardan yetmişi Cehenneme gidip, ancak bir fırkası kurtulmuştur Nasara (hıristiyanlar) da, 72 fırkaya ayrılmıştı 71’i Cehenneme gitmiştir Bir zaman sonra benim ümmetim de 73 fırkaya ayrılır Bunlardan 72’si Cehenneme gidip, yalnız bir fırka kurtulurbuyurmaktadır Eshabı kiram bu bir fırkanın kimler olduğunu sorduğunda; Cehennemden kurtulan fırka, benim ve Eshabımın gittiği yolda gidenlerdirbuyurdu



Bir başka hadisi şerifte; Ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır Bunlardan bir fırka kurtulacak, diğerleri helak olacaktırbuyurduğunda Eshabı kiram; Kurtulan fırka hangisidir?diye sorunca, Ehli sünnet velcemaattirbuyurdu Eshabı kiram bu defa Ehli sünnet velcemaat nedir?diye sordular Bugün benim ve Eshabımın bulunduğu yolda olanlardırbuyurdu



İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları

İslamiyet’te ilk itikad ayrılıkları, Hz Osman'ın şehid edilmesi hadisesinden sonra, Abdullah ibni Sebe adındaki münafık olan bir Yahudinin ortaya çıkması ile başlamıştır Müslümanların saf ve berrak imanlarını bozmak gayesiyle itikaddaki birlik ve beraberliklerini parçalamak için çıkarılan ilk fitne hareketi budur



İbni Sebe, Hz Ali'nin halifelik meselesini bahane ederek, müslümanları bölmek gayretine düştü Kendisine taraftar toplamak ve onlara görüşlerini kabul ettirmek için, Hz Ali'nin Peygamber olduğundan, Allahü teâlânın ona hulul ettiğinevarıncaya kadar pek çok şeyler uydurdu Bir kısım insanları aldattı İbni Sebe’ye aldananların içinde siyasi hırs ve gayret ile hareket edenler çoktu Böylece Hz Ali taraftarıyız diyerek, İslam dinine bozuk inançlar karıştırdılar



Hz Ali'nin hilafeti, hakem tayini yoluyla Hz Muaviye'ye bırakmasını beğenmeyip, Hz Ali'ye ve Hz Muaviye'ye karşı çıkıp ayrılanlara Harici ismi verildi



Hariciler'den bir kısmı Kur’anı kerimin bazı bölümlerini kabul etmezler Bir kısmı da sapıklıklarında, yeni bir peygamber geleceğine inanacak kadar ileri gitmişlerdir



Bozuk fırkalardan biri olan Mutezile ise, Hasanı Basri hazretlerinin derslerinde bulunan Vasıl bin Ata tarafından ortaya çıkarılmıştır Büyük Ehli sünnet âlimi ve veli bir zat olan Hasanı Basri, Büyük günah işleyen ne mümindir ne de kâfirdirdiyerek Ehli sünnetten ayrılan Vasıl bin Ata için, İ'tezele anna Vasıl, yani Vasıl bizden ayrıldıbuyurmuştu Buradaki i’tezele ayrıldı kelimesinden dolayı Vasıl'a ve onun yolunu tutanlara Mutezileismi verilmiştir Sonraki yıllarda bilhassa felsefe eğitimi yapmış ve felsefeye meraklı kişiler Vasıl bin Ata'nın yolundan yürüyerek, Allahü teâlânın zatı ve sıfatları ile, kader, amellerle (ibadetlerle, muamelatla) iman arasındaki münasebet ve diğer konularda

İslam dininin sınırlarını zorlayacak kadar ileri derecelere varan ayrılıklara düşmüşlerdir



Ayrıca Mürcie, Kaderiyye, İbahiye, Mücessime, Cebriyye gibi birçok bozuk fırkalar, İslam tarihi boyunca çeşitli yerlerde ortaya çıkmış, kendi içlerinde de sayılamayacak kadar çok kollara ayrılarak bir müddet yaşayıp, sonra unutulup gitmişlerdir



Ancak son asırlarda zuhur eden Vehhabilik, bilhassa Arabistan'da yayılmış ve bugün de, çeşitli İslam ülkelerindeki müslümanların arasında yayılması için çalışılmaktadır Selefiyecilik, vehhabiliğin kamufle adıdır Türkiye’deki vehhabiler, bu isim altında kendilerini gizlemektedir



Diğer bozuk fırkalar tarih içinde kaybolup gitmişlerdir Ehli sünnet velcemaatin mevcudu her devirde çok olmuştur İslamiyet; iman, itikad, amel ve ahlak esasları olarak Ehli sünnet âlimleri tarafından her asırda, aslı üzere müdafaa ve muhafaza edilerek, bugüne ulaştırılmıştır Bugün dünyadaki müslümanların yarıdan çoğu, Ehli sünnet velcemaat itikadı üzeredirler



Hile ve yalanlarla İslamiyet’i içeriden yıkmaya başladılar
Misyonerlerin asırlar boyu devam eden çalışmaları ile ve ingiliz imparatorluğunun iğrenç siyaseti ve her türlü maddi güçlerini kullanması ile, İslam dininin bekçisi, Ehli sünnet âlimlerinin hizmetçisi olan Osmanlı devleti parçalanınca, mezhepsizler meydanı boş buldular Bilhassa, Ehli sünnet âlimlerine söz hakkı tanınmayan memleketlerde, mesela Suudi Arabistan’da, şeytani yalan ve hilelerle, Ehli sünnete saldırmaya, İslamiyet’i içeriden yıkmaya başladılar Suudi Arabistan’dan dağıtılan sayısız altınlar, bu saldırganlığın dünyanın her yerine yayılmasını sağladı Pakistan’dan, Hindistan’dan ve Afrika milletlerinden gelen haberlerden anlaşıldığına göre, din bilgisi ve Allah korkusu olmayan bazı din adamları, bu saldırganlara destek olarak mevkilere ve apartmanlara kavuşmuşlardır Bilhassa gençleri aldatarak, Ehli sünnet mezhebinden ayırmak için yaptıkları hıyanetleri, bu habis kazançlarına sebep olmakta imiş Medreselerdeki talebeyi, müslüman yavrularını aldatmak için yazdıkları kitaplardan birini getirttik:



Kitabın bir yerinde, (Bu kitabı, mezhep taassubunu kaldırmak ve herkesin kendi mezhebi içinde kavgasız yaşamasını sağlamak için yazdım) diyor Bu adam, mezhep taassubunu kaldırmayı, Ehli sünnete saldırmakta, Ehli sünnet âlimlerini küçültmekte gördüğünü söylemektedir İslam dinine hançer saplamakta, bunu müslümanların kavgasız yaşaması için yaptığını söylemektedir



Kitabın bir yerinde, (Düşünen bir insan, düşüncesinde isabet ederse, on misli sevap alır Hata ederse, bir sevap alır) diyor Buna göre her insan, yani ister hıristiyan olsun, ister müşrik olsun, bir kimse, her düşüncesinde sevap alacak Hem de doğru olanlarında on sevap! Bakınız, Peygamberimizin hadisi şerifini nasıl değiştiriyor? Nasıl hile yapıyor? Hadisi şerifte, (Bir müctehid, âyeti kerimeden ve hadisi şeriften amele ait bir hüküm çıkarırken, isabet ederse, buna on sevap verilir Hata ederse, bir sevap verilir) buyuruldu Hadisi şerif, bu sevapların her düşünene değil, ictihad derecesine yükselmiş olan İslam âlimine verileceğini, buna da, her düşünmesine değil, Nasslardan amele ait ahkam çıkarmak için çalışmasında verileceğini göstermektedir Çünkü, bu çalışması ibadettir Her ibadete verildiği gibi, burada da sevap verilmektedir



Selefi salihin zamanında ve bunların halefleri olan müctehid âlimlerin zamanında, yani 400 senesinin sonuna kadar, yaşama şartlarında değişmeler olunca, yeni hadiseler ortaya çıkınca, müctehid olan âlimler, gece gündüz çalışarak, bu işin nasıl yapılması lazım geldiğini, Edillei şeriyye ismindeki dört kaynaktan bulup çıkarmışlar, bütün müslümanlar da, bu işi, kendi mezhep imamlarının bulup anladığına uyarak yapmışlardı Yapanlar da, on veya bir sevap kazanırdı 400 senesinden sonra da, bu müctehidlerin bulduklarına uyuldu Bu uzun zamanlarda, hiçbir müslüman, hiçbir işinde çaresiz kalmadı, sıkıntıya düşmedi



Daha sonra müctehidlerin yedinci derecesinde de bir âlim, bir müftü yetişemediği için, şimdi dört mezhepten birinin âlimlerinin kitaplarını okuyup anlayabilen bir müslümandan ve onun tercüme ettiği kitaplardan öğrenip, ibadetlerimizi buna göre yapmamız ve bunlara uygun yaşamamız lazımdır Allahü teâlâ, her şeyin hükmünü Kur’anı kerimde bildirdi Onun yüce Peygamberi olan Muhammed aleyhisselam da, bunların hepsini açıkladı Ehli sünnet âlimleri de, bunları, Eshabı kiramdan öğrenip kitaplarına yazdılar Şimdi bu kitapları dünyanın her yerinde mevcuttur Dünyanın her yerinde, kıyamete kadar ortaya çıkacak olan her yeni şeyin nasıl kullanılacağı, bu kitapların bir bilgisine benzetilebilir Bunun mümkün olması, Kur’anı kerimin mucizesi ve İslam âlimlerinin bir kerametidir Yalnız mühim olan şey, karşılaşılan işin nasıl yapılacağını, Ehli sünnet olan hakiki bir müslümandan sorup öğrenmek lazımdır Mezhepsiz din adamına sorulursa, fıkıh kitaplarına uymayan cevap vererek, insanı yanlış yola sürükler



Arab memleketlerinde birkaç sene kalıp da, Arabi konuşmasını öğrenip, orada zevk ve safa ile eğlenerek ömrünü günah işlemekle çürütüp, sonra bir mezhepsizden, bir Ehli sünnet düşmanından mühürlü bir kağıt alarak, Pakistan’a, Hindistan’a dönen mezhepsiz cahillerin, gençleri nasıl aldattıklarını yukarıda bildirmiştik Bunların sahte diplomalarını gören ve Arabi konuştuklarını işiten gençler, kendilerini din adamı sanır Halbuki bunlar bir fıkıh kitabını anlamaktan acizdirler Kitaplardaki fıkıh bilgilerinden hiç haberleri yoktur Zaten, bu İslam bilgilerine inanmazlar, gericilik derler Eskiden İslam âlimleri kendilerine sorulan şeylere, fıkıh kitaplarından cevap bulup, sual edenlere bunları söylerlerdi Mezhepsiz din adamı ise fıkıh kitabını okuyup anlayamadığı için, cahil kafasına ve noksan aklına gelenleri söyleyerek sual sahibini aldatır Onun Cehenneme gitmesine sebep olur Bunun içindir ki, Peygamberimiz (Âlimlerin iyisi, insanların en iyisidir Âlimlerin kötüsü insanların en kötüsüdür) buyurdu Bu hadisi şerif gösteriyor ki, Ehli sünnet âlimi, insanların en iyisidir Mezhepsizler de, insanların en kötüsüdür Çünkü, birinciler, insanları Resulullaha uymaya, yani Cennete, ikinciler ise, insanları kendi sapık düşüncelerine uymaya, yani Cehenneme sürüklemektedirler



İbni Teymiye’nin sapık fikirleri vehhabilere kaynak oldu
Mezhepsizler kendilerine, Selefiye ismini takmışlar İbni Teymiye, Selefilerin büyük imamıdır diyorlar Bu sözleri bir bakımdan doğrudur Çünkü, ibni Teymiye’den önce (Selefi) ismi yoktu Selefi salihin vardı Bunların itikadları da Ehli sünnet mezhebi idi İbni Teymiye’nin sapık fikirleri vehhabilere ve diğer mezhepsizlere kaynak oldu İbni Teymiye Hanbeli mezhebinde olarak yetişti Yani Ehli sünnet idi Fakat ilmi çoğalınca kendi fikirlerini beğenmeye, kendini Ehli sünnet âlimlerinden üstün görmeye başladı İlminin çoğalması, dalaletine, sapıtmasına sebep oldu Hanbeli olması kalmadı Çünkü, dört mezhepten birinde olabilmek için, ehli sünnet itikadında olmak lazımdır Ehli sünnet itikadında olmayan kimse için Hanbeli mezhebindedir denilemez



Zamanımızda, ibni Teymiye’yi taklit etmek modası ortaya çıktı Onun sapık yazılarını savunuyor ve kitaplarını, bilhassa Vasıta kitabını bastırıyorlar Bu kitap baştan başa onun Kur’anı kerime ve hadisi şeriflere ve icmaı müslimine uymayan fikirleri ile doludur Okuyanlar arasında büyük fitne ve bölücülük uyandırmakta, kardeşi kardeşe düşman etmektedir Hindistan’da bulunan vehhabiler ve başka İslam memleketlerinde, bunların tuzaklarına düşmüş olan cahil din adamları, ibni Teymiye’yi kendilerine bayrak yapmışlar, ona (Büyük müctehid), (Şeyhülİslam) gibi isimler takıyorlar Onun sapık fikirlerine, bozuk yazılarına din ve iman diye sarılıyorlar Müslümanları parçalayan, İslamiyet’i içerden yıkan bu feci akıntıyı durdurmak için Ehli sünnet âlimlerinin onu red eden, vesikalarla çürüten kıymetli kitaplarını okumalıdır Bu kıymetli kitaplar arasında, büyük imam, derin âlim TakıyyüddinüsSübki hazretlerinin, Şifaüssikam fiziyaretihayrilenam kitabı, İbni Teymiye’nin bozuk fikirlerini mahvetmekte, fesatlarını yok etmekte, inatçılığını ortaya koymaktadır Kötü niyetlerinin, bozuk inanışlarının yayılmasını önlemektedir



Vehhabilerin ve bazı mezhepsizlerin Şeyhülİslam bilip yolundan gittikleri

İbni Teymiye kimdir?



Hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu Ehli sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi 1263 senesinde Harran’da doğup, 1328 de Şam’da kalede hapiste iken vefat etti



İbni Teymiye, Ehli sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tasavvufu inkâr etmiş, Ehli sünnetten ayrılmıştır Kitapları, kendilerine Selefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır Mezhepsizler, onu övmekte, İslam müceddidlerinin piri demektedirler İbni Teymiye’nin şaki ve dalalette olduğu SeyfülCebbar ve farisi Tâlimüssübyanda da yazılıdır



Camiulezherdeki hanefi âlimlerinden Muhammed Bahitin (Tathirülfüad mindenisil itikad) kitabı, (Ettevessüli binNebi ve bisSalihin), (Şevahidülhak), (Cevahirülbihar), (SeyfülCebbar) ve (Tâlimüssübyan) kitapları, İbni Teymiye’nin dalalete düştüğünü vesikalarla ispat etmektedir



İbni Battuta, ibni Haceri Mekki, imamı Sübki, kendi oğlu Abdulvehhab, izzeddin bin Cema'a, Ebu Hayyan Zahiri, Zahidül Kevseri, Yusufi Nebhani, imamı Şarani, Ahmed bin Seyyid Zeyni Dahlan, Şeyhülİslam Mustafa Sabri Efendi gibi nice âlimler İbni Teymiye’ye reddiyeler yazmışlar, dalalet ve küfürlerini açıklamışlardır Üstad Necip Fazıl da, (14 asrın irşad kutbu seyyid Abdülhakim Arvasi, “İbni Teymiye dini içinden zedeleyen mülhiddir buyurdu) diyor (Türkiye’nin manzarası)



Dal ve mudil olduğu, Savi tefsiri 107 sayfasında da yazılıdır



İslam âlimleri buyuruyor ki:

(Allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep ettiği kimsedir) İbni Haceri Mekki Fetavayı hadisiyye



(İbni Teymiye öyle bir kimsedir ki, bozuk sözlerine ve çürük vesikalarına, büyük âlimler cevap vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır Şam, Mısır ve Kudüs’de kadılık yapmış olan şafii fıkıh ve hadis âlimlerinden Muhammed İzzibni Cemaa, onun için, Allahü teâlânın dalalete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir İslam âlimlerine ve bilhassa Hulefai raşidine karşı ahmakça itirazlarda bulunmuştur demiştir) İbni Haceri Mekki Elcevherülmunzam



(İbni Teymiye’nin sözlerinin kıymeti yoktur O, dalalettedir ve Müslümanları dalalete sürüklemektedir Müslümanların icmasından ayrılmış, bid’at yolunu tutmuştur İslam âlimleri, onun dalalette sapık olduğunu, sözbirliği ile bildirdi KutbüdBerdiri, Şerhi Muhtasarda, bunu uzun yazmaktadır) Tahir Muhammed Süleyman Zahiretülfıkhilkübra



(Kitabül Arş onun en çirkin kitaplarındandır Ona Şeyhülİslam diyenin kâfir olacağını söyleyen âlimler vardır) İmamı Sübki (Nebras haşiyesinde bildiriliyor)



(İbni Teymiye’ye uyanın malı ve canı helaldir) Miratülcenan, Nebras haşiyesi



İbni Teymiye, Kitabül Arş isimli eserinde, “Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır diyor Essıratulmüstekim kitabında da, ibni Abbas gibi büyük sahabilere kâfir demiştir (Keşfüzzunun)



Elubudiyyet kitabında ise, Allahü teâlânın ismini zikretmenin bid’at ve dalalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır



(Arş kadimdir) diyor (Akaidi Adudiyye şerhi)



(Şam camiinin minberinden inerken “Allah gökten yere, benim indiğim gibi iner dedi) İbni Battuta Tuhfetünnüzzar tarihi



Abduh’un yetiştirdiklerinden olup, onun yolunda giden Abdürrazık paşa bile diyor ki:

(Vehhabilik, bir bakımdan ibni Teymiye’ye bağlı olduğu gibi, son asrın müceddidi denilen Abduh’daki dinde reform fikirleri de, ibni Teymiye’ye bağlıdır)



(Kaza namazı kılmak lazım değildir) derdi Halbuki dört mezhepte de farzdır

Cehennem azabı sonsuz olmadığını söylerdi Kâfirlerin Cehennemde sonsuz kalacaklarına dair bir çok âyeti kerime vardır (Bekara 81, Ahzab 65, Fussilet 28, Zuhruf 74)



(Ömer çok yanılmıştır) diyerek, imamı Ahmed’in bildirdiği (Allahü teâlâ, doğru sözü, Ömer’in dili üzerine koymuştur O hiç yanılmaz) hadisi şerifine karşı gelmiştir Eshabı kiramın çoğu, ictihad ile anlaşılacak işlerde yanılmış olsa da, onların yanılmaları, ictihadi mesele idi İctihadda müctehidin yanıldığı bilinemez Çünkü ictihad ictihad ile nakzedilmez Bunun için, müctehid olan o büyükler tenkit edilemez Dört mezhebin ictihadları farklı olduğu halde, benimki doğru diyerek biri ötekini tenkit etmemiştir



Sadreddini Konevi, İbni Arabi hazretleri gibi tasavvuf büyüklerine de saldırmıştır “Gazali’nin kitapları uydurma hadis ile dolu derdi (Hadika)



İmamı Şarani hazretleri buyuruyor ki:

(İbni Teymiye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı Kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır) Tabakatülkübra



İmamı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:

(İbni Teymiye kibirliydi Kendini beğenirdi Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi) Kamul Muarıd



Muhammed Ali Bey; HitatuşŞam kitabında diyor ki:

(İbni Teymiye’nin hedefi, Luther adındaki papazın hedefine benzer Fakat, Hıristiyanlığın reformcusu muvaffak oldu İslamınki olamadı)



İbni Haceri Askalani hazretleri buyuruyor ki:

(İbni Teymiye; “Kabri Nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır Hz Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı Hz Osman malı çok severdi diyerek eshabı kiramın büyüklerine dil uzattı) EdDürerülKamine



İbni Haceri Mekki hazretleri buyuruyor ki:

(İbni Teymiye, Peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir Halbuki, masumiyet Peygamberlerin sıfatlarındandır

Başta Peygamber efendimizin kabri şerifleri olmak üzere eshabı kiramın, velilerin, âlimlerin ve salih Müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır) Fetavai Hadisiyye



İbni Teymiye, Furkan isimli kitabında dini üç kısma ayırmaktadır Selefilere göre bu üç prensip vazgeçilmez esaslardır İslamiyet ancak bu üç kaide gereğince, aslına uygun olarak bilinebilirmiş Yoksa İslam pınarını, etraftan karışmış bulanık sulardan yani mezhep imamlarının ictihadlarından arındırmak mümkün değilmiş Çünkü fıkıhçılar, kelamcılar ve tasavvuf ehli, dinin aslına ilaveler yapmışlar, bu bakımdan din çok genişletilmiş ve içinden çıkılmaz bir hâl almışmış Dine yapılan bu ilaveleri çıkarmak gerekirmiş

Selefilerin sımsıkı bağlandıkları üç prensip şöyle:

1 Münezzel din: Kur’anı Kerimden ve sahih kabul ettiği hadisi şeriflerden kendi anladıkları

2 Müevvel din: Mezhep imamlarının Kitap ve sünnetten çıkardıkları hükümler

3 Mübeddel din: Geçmiş dinlerin hükümleri ve uydurma saydığı hadisi şerifler



İbni Teymiye’ye göre, Münezzel dine uymak bütün müslümanlara farzdır Çünkü Allahü teâlâ bir müctehidin Kitap ve Sünnetten neyi anladığını bir başka mükellefe sormaz Hatta onu mükellef de tutmaz Herkesi Kitap ve Sünneti anladığı ölçüde sorumlu tutar Bu bakımdan herkes, Münezzel din ile amel etmelidir



Müevvel dine, tevil edilmiş olana, ictihaddan aciz olan mukallitlere caizdir Ama müctehid olanlara bu caiz değildir



İbni Teymiye’nin selefiye yolunu savunan bütün mezhepsizler, kendilerini birer müctehid zannettikleri için, mezhep hükümleri onlar için muteber değildir, Kitap ve Sünnetten anladıklarına tâbi olurlar Kendilerine selefiyiz diyen bugünkü mezhepsizler, kraldan çok kralcı olup, İbni Teymiye mukallit halk için müevvel din ile mezhep imamlarının hükümleriyle amel etmeyi caiz görürken, onlar cahillerin de, mezhep hükümleriyle amel etmesini caiz görmezler, herkesi Kitap ve Sünnete el atmaya iterler



İbni Teymiye’nin Mübeddel din diyerek eski dinleri bir kalemde silip atması caiz olmaz Çünkü geçmiş dinlerin iman yani inanılacak hususları (yani amentüdeki esaslar, insanlar tarafından bozulmadan önce) bütün dinlerde aynı idi İslamiyet bozulan bu hususların doğrusunu bildirmiş, amele ait hükümlerin de, hepsini değil bazılarını nesh etmiştir



Uydurma hadislerle amel edilen bir din yoktur Uydurma hadis meselesi de ayrı bir konudur Bir müctehidin usulüne göre, uydurma sayılan bir hadis, başka bir müctehidlerin usulüne göre sahih olabilir İbni Teymiye, aklının almadığı hadisi şeriflere hemen uydurma damgasını basmıştır Fıkıh, kelam ve tasavvufun ortaya koyduğu hükümleri, usulleri, uydurma hadislerden çıkarıldığı havasını uyandırmak istemiştir Onun bu mugalatasına İslam âlimleri gerekli cevaplar vermiştir



Mezhepsizler, imamları olan İbni Teymiye’nin görüşlerine uyar ve onun usulüne uyup Kitap ve Sünnetten ahkam çıkarmaya çalışırlar Bunu da gayet normal sayarlar ve buna münezzel din derler



Biz de mezhep imamımız olan imamı a'zam hazretlerinin hükümleriyle amel edince, onun usullerine uyunca, Allah’ın gönderdiği din ile değil, mezhep imamlarının çıkardığı din ile amel ettiğimizi söylerler



İbni Teymiye’ye uyup Kitap ve Sünnete el ve dil uzatan mezhepsizler, bizim de imamı a'zama uymamıza ne hakla karşı çıkarlar ki?



Yehova Şahitleri ve Selefiyecilerin benzer yönleri
Yehova (Yehve), Yahudilerin milli ilahlarıdır Yehova dini, önce Russel tarikatı, 1931'de Yehova Şahitleri adını aldı İsa'nın dünya krallığı başladıdiyerek, devletlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya attılar Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975'tir Tabii hepsi de boşa çıktı

Öteki Hıristiyanlar (İsa üç tanrıdan biridir) derler iken, Yehovacılar için, ilah tek ise de, (İsa, Yehova'nın oğludur) derler Hz İsa'yı ilahlıktan çıkarmaları diğer Hıristiyanları kızdırmıştır Milliyet ve vatan sevgisini reddederler ve askerlik yapmaya karşıdırlar Mevcut rejimlere ayaklanmaları, isyanı teşvik ederler



Yahudilik dışında bütün dinleri düşman bilirler Yöneticilerin hemen hepsi Yahudi'dir Yahudi'lerin 19 kitabını bunlar da mukaddes kabul ederler 144 bin seçkin Yahudi'nin dünyayı yönlendireceğine, Cennetin dünyada olacağına, Hz İsa'nın dünyadaki Cennette krallık kuracağına, Yehovacıların dışında herkesin ölüp bir daha dirilmeyeceğine ve ölen Yehovacıların dirileceğine ve bir daha ölmeyeceğine inanırlar Her çocuk günahkâr doğar derler



Müslümanları aldatmak için, Yehova yerine Allahve diğer İslami terimleri kullanırlar Şık, süslü giyinmiş güzel kızlarla, tatlı, okşayıcı dillerle cahilleri aldatmaya, Hıristiyan yapmaya çalışırlar Ele geçirdikleri adreslere broşür, kitap ve kaset gönderirler Emaillerle, sitelerle zehir kusarlar

Bunlar, birçok yönden Selefiyecilere (Necdilere) benzerler



Bazıları şöyledir:

1 Yehovacılar, İlk Hıristiyanlar gibi, İncillere sarılalımderler Selefiyeciler de, Yalnız Kur'ana sarılalımderler

2 Yehovacılar da, selefiyeciler de mezhebe, tarikata karşıdırlar Selefiyeciler, birçok tasavvuf büyüğüne kâfir derler

3 Yehovacılar, ilk Hıristiyanların yolunda olduklarını söylerler Selefiyeciler de aynı mantıkla ilk Müslümanların yolunda olduklarını söylerler (Selef, ilk Müslümanlar manasına gelir)

4 Yehovacılar Cehennemi inkâr ederler Selefiyeciler de, pirleri olan İbni Teymiye gibi Cehennem sonsuz değil derler

5 Yehovacılar, Allah insan gibi düşünür diyerek Tanrının düşüncesitabirini kullanırlar Selefiyeciler de, Kur'ani düşünce, İslam düşüncesigibi tabirler kullanırlar Halbuki İslamiyet’i bir düşünce olarak kabul etmek küfürdür

6 Yehovacılar da Selefiyeciler de, Allah gökte derler

7 Yehovacılar ruha inanmaz, elektriğe benzeyen kişiliksiz bir kuvvetderler Bazı selefiyeciler de meleklere, rüzgar, tabiat kuvvetleri derler

8 Yehovacılar, doğum günü kutlamazlar Doğum günü kutlamasına yaratıklara tapınmak derler Selefiyeciler de doğum günü olan mevlidi bid’at sayar, Peygambere tapmak derler

9 Yehovacılar, kadere inanmazlar Selefiyecilerin bir kısmı da kadere inanmaz

10 İncilleri işlerine geldiği gibi yorumlar, Yehovacı olmayanlara kâfir derler Selefiyeciler de, Kur'anı işlerine geldiği gibi yorumlarlar Selefiyeci olmayanlara müşrik derler


İbni Sebe, bir Yahudidir, Hıristiyanlığı bozan Pavlos da Yahudi'dir Selefiyecilerin Yehovacılara benzemeleri tesadüf değildir Her bozuk fırkanın altında, bir Yahudi veya İngiliz parmağı vardır Her taşın altında onlar gizlidir


Selefilik Vehhabilik
Sual: İtikadda tek mezhep, Ehli sünnet vel cemaattir Amelde ise dört hak mezhep vardır Son zamanlarda, selefiye mezhebi diye bir şey çıkardılar Selefilik nedir?

CEVAP
Eshabı kirama, tabiine, tebei tabiine selef veya selefi salihin denir Bunların yoluna Ehli sünnet velcemaat denir



Mezhepsizler, selef kelimesini istismar ediyorlar (Selefiye mezhebi, selefin yoludur) diyorlar İmamı a’zamın, imamı Eşari’nin, imamı Matüridi’nin yolu selefin yolu değilmiş gibi bir intiba vermeye çalışıyorlar



Bazı sapıklar da çıkıp, (Peygamberiyye mezhebi) kursa, buna da bu peygamberin yoludur dese itibar edilir mi? İmamı Gazali hazretleri, Eshabı kiramın yolu olan Ehli sünnet itikadını anlatıp, (İşte selefin mezhebi budur) buyuruyor



İtikadda mezhep tektir Çünkü itikadda ayrılık olmaz İtikadda mezhebimiz Ehli sünnet velcemaattır Ehli sünnet fırkasının meşhur iki imamı vardır Birincisi imamı eşari, ikincisi imamı Matüridi’dir İkisinin ictihadları arasındaki farklılık temelde değildir Eğer farklılık temelde olsa idi, birisi Ehli sünnet itikadından ayrı olsaydı, elbette onun itikadı Ehli sünnet kabul edilmezdi



Amele ait bir mezhepte farklı ictihadlara sahip imamlar olabilir Mesela imamı a'zam ile imamı Ebu Yusuf’un ictihadı farklı olabilir Farklı olması, rahmet olup Hanefi mezhebine aykırı olmaz İmamı Eşari ile imamı Matüridi arasında iman konusunda temelde ayrılık yoktur Hatta biri Hanefilerin, diğeri Şafiilerin imamı demek de doğru değildir İkisi de ehli sünnetin imamlarıdır



İmamı Rabbani ve imamı Matüridi, Hanefi mezhebine göre amel ettikleri için itikadda Hanefi imamları olarak bilinmektedir Ebul Haseni Eşari de Şafii’ye göre amel ettiği için itikadda Şafii imamı olarak tanınmaktadır Bir şafii, imamı Matüridi gibi inansa veya bir hanefi, imamı Eşari gibi inansa Ehli sünnet olmaktan çıkmaz Fakat bir kimse, amele ait bir hükümde ihtiyaçsız kendi mezhebini bırakıp, başka bir mezhebin hükmü ile amel etse mezhepsiz olur (Hulasatüttahkik)



Hiçbir İslam âlimi, selefiye mezhebi diye bir mezhepten bahsetmemiştir İbni Teymiyeciler, selefiyiz diyorlar Selefilik, vehhabiliğin kamufle adıdır Bazı selefi yazarlar, itikadda hak olan mezhebi üçe ayırıyorlar Halbuki Tirmizi’nin bildirdiği hadisi şerifte (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, yetmiş ikisi Cehenneme gidecektir) buyurulurken, üç fırkaya fırkai naciyye denir mi, itikadda üç tane hak mezhep olur mu? Fırkai naciyye denilen kurtuluş fırkası bir tanedir O da Ehli sünnetvelcemaattir Hadisi şerifle de bildirildiği gibi, diğerleri Cehenneme gidecektir (Hadika)
 

Similar threads

Selefiyecilik nedir Sual: Selefiyecilik nedir? Selefiye mezhebi diye bir mezhep var mı? CEVAP Selefiyecilik, vehhabiliğin kamufle adıdır Vehhabiler, bu isim altında kendilerini gizliyorlar Hatta kendilerine hakiki ehli sünnet anlamında Ehli sünneti hassa diyorlar Selef, önceki demektir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
129
Alıntı: Gerçek Mesajı Gönderen jamako bilgiler icin sagol kardes, birde bu kendini selefi ilan edenler hakkinda bilgi verirsen memnun olurum Sual: Selefiyecilik nedir? Selefiye mezhebi diye bir mezhep var mı? CEVAP Selefiyecilik, vehhabiliğin kamufle adıdır Vehhabiler, bu isim...
Cevaplar
0
Görüntüleme
105
Sual: Vehhabilerin selefilerin Şeyhülİslam bilip yolundan gittikleri İbni Teymiye kimdir, âlimlerimiz onun hakkında ne demiştir? CEVAP Hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu Ehli sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi 1263 senesinde Harran’da doğup, 1328...
Cevaplar
0
Görüntüleme
99
Bazı okuyucular, İbni Teymiye’nin veya İbni Sebe’nin yanlış görüşlerinin neler olduğunu soruyorlar Mesela, (İbni Teymiyeci bir arkadaşımız var İbni Teymiye’nin hatalarını bildirin de arkadaşımızı vazgeçirelim) diyorlar Abduh’u, Kardavi’yi veya daha başkalarını soruyorlar Bunların yolundan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
90
Mezheb, büyük din müctehidlerinin edillei şer'iyye'den çıkardıkları mes'eleler ve hükümler topluluğudur Mezheb iki kısımdır: 1 İ'tikadda mezhep, 2 Amelde mezhep İ'tikadda hak mezheb, Ehli sünnet ve Cemâat mezhebi'dir Bu da Peygamber Efendimizin ve Ashâbının i'tikad (inanç) ve ameli...
Cevaplar
0
Görüntüleme
118
858,497Konular
982,528Mesajlar
30,263Kullanıcılar
Boran65Son üye
Üst Alt