Sen geliyordun Miş’li geçmiş vakit; Sen geliyordun Papatya kokuları geliyordu ardındaki Sen geliyordun Umutlar geliyordu Sen geliyordun Bir ağaçtan düşen yaprak gibi ellerime düşüyordun sevgi oluyordun… avuçlarımdaydı sevinç… yüreğimden yüreğine gemiler açılıyordu ressamın fırçasında sen tuvalinde, dokunuşunla bendimvar olan ve şimdiki zaman…; Uçurtmalara bağlayıp bendeki sen nefesimi, bıraktım iplerini… Bulutlara uzanan ellerine çaresiz aldandım inandım Bir ihanet sonrası Dudağımda kurudu sözlerin Önce diken diken saplandı daha sonra toz toz dağıldı! Ve işte Sevda Sulara karıştı…