iltasyazilim
FD Üye
Sen giderken;
Ben boşluğunu dolduruyordum avuçlarımın Kanadı kırık geçmişin gelip geçmesini seyrediyordum gözlerimin önünden ve sana adanmış her resmin üzerini çizerek, nefesini tutuyordum Dudaklarımdan düşen gelmişin geçmişin sözlerime yığdığı küfürleri ısırırken yakasından, olur ya de; senin payına düşenlerden kendi canımı acıtıyordum bilmeden
Sen bu arada;
Issızlığımın kenarına oturup düşür diye yalvarıyordum Allah'a Hemen Şimdi ömrümün orta uygun hiçe sayarak yarını ve sana gelen yolun kapalı olduğunu bilirken bile çığ oluyordun içimde büyüyen Önümün ardımın günün güneşin gölgeme yığdığı silüetini tutarken sessizliğinden, senden bana kalanları şehrin en kuytusuna gömerek kendimi kandırıyordum baştan Ama, güne başlarken yıllık yaprağına düşüyorsa hala ilk düş,
yürek kalbe karşıdır diğer dünyalarda olsa da Sonrasında herkese bakıp benziyor mu diye zorlarken ve kendine sığınacak bir yer ararken aşk ve us, körelmiş donuk kimsesiz göz ucuyla süzülecektir gelip geçenler
Ve sen giderken;
Ben ışığı beceriksiz boynu bükük sokak lambası edasıyla odamın en sıcacık köşesinde durup, maziyi çiziyorum eflatun bir kalemin ucunda olur ya; karanlığa düşer diye olur ya yolun Bil ama; sahiden bende, sana geliyorum
Biliyor musun ?
Sen bir kitapsın ve henüz ve daima birincil sayfasındayım İsmin düşerken sözlerime, seyrine düşkünlüğüm, aklıma küskünlüğüm açlığım susuzluğum tutunup duruyor iki yakamdan Bir sayfanın ucunda tık nefesin karışıyor nefesime, yokluğuna dizilmiş kelimelerden bihaber! Saçlarında dolaşırken ellerim, tel tel dökülüyorlar avuçlarıma, bende düşüyorum Ve bilmiyorsun içinden seninle geçilmiş kaç şehir, kaç sokak var, kaç dilim ekmeği paylaşıp, kaç yudum aldım dudaklarından Ben sayıyorum sayıyorum bitmiyor Her sabahleyin sırf sen uyandın diye derin bir nefes çekiyorum hayattan, suratına üflüyorum geçmişimin Biliyor musun? Yatağım dağılıp duruyor her sabahtan nefesini duymayacağım korkusundan, ama ben hep koltuğun bir köşesinde kıvrılıyorum, o da bilmiyor
Ama hep aklımdadır içinden düşülmüş kaç rüya, kaç kabus gece var yaşadığım Kaç defa yığılmışım gözlerine özlemle say say bitmiyor Bilmiyorsun defalarca sen geçiyorsun ömrümden, huysuzluğun tutunup duruyor yürek kapağıma sayfanın bir ucundan, karışıyor özleme Yokluğuna dizilmiş kelimelerden bihaber ve sevgilim ben korkuyorum Sen, usul yöntem avuçlarımdan kayıp giderken
Ve sen gidersen;
Ben hep boşluğunu dolduracağım avuçlarıma kokusu sinmiş ellerini öperken
! AYN *
Ben boşluğunu dolduruyordum avuçlarımın Kanadı kırık geçmişin gelip geçmesini seyrediyordum gözlerimin önünden ve sana adanmış her resmin üzerini çizerek, nefesini tutuyordum Dudaklarımdan düşen gelmişin geçmişin sözlerime yığdığı küfürleri ısırırken yakasından, olur ya de; senin payına düşenlerden kendi canımı acıtıyordum bilmeden
Sen bu arada;
Issızlığımın kenarına oturup düşür diye yalvarıyordum Allah'a Hemen Şimdi ömrümün orta uygun hiçe sayarak yarını ve sana gelen yolun kapalı olduğunu bilirken bile çığ oluyordun içimde büyüyen Önümün ardımın günün güneşin gölgeme yığdığı silüetini tutarken sessizliğinden, senden bana kalanları şehrin en kuytusuna gömerek kendimi kandırıyordum baştan Ama, güne başlarken yıllık yaprağına düşüyorsa hala ilk düş,
yürek kalbe karşıdır diğer dünyalarda olsa da Sonrasında herkese bakıp benziyor mu diye zorlarken ve kendine sığınacak bir yer ararken aşk ve us, körelmiş donuk kimsesiz göz ucuyla süzülecektir gelip geçenler
Ve sen giderken;
Ben ışığı beceriksiz boynu bükük sokak lambası edasıyla odamın en sıcacık köşesinde durup, maziyi çiziyorum eflatun bir kalemin ucunda olur ya; karanlığa düşer diye olur ya yolun Bil ama; sahiden bende, sana geliyorum
Biliyor musun ?
Sen bir kitapsın ve henüz ve daima birincil sayfasındayım İsmin düşerken sözlerime, seyrine düşkünlüğüm, aklıma küskünlüğüm açlığım susuzluğum tutunup duruyor iki yakamdan Bir sayfanın ucunda tık nefesin karışıyor nefesime, yokluğuna dizilmiş kelimelerden bihaber! Saçlarında dolaşırken ellerim, tel tel dökülüyorlar avuçlarıma, bende düşüyorum Ve bilmiyorsun içinden seninle geçilmiş kaç şehir, kaç sokak var, kaç dilim ekmeği paylaşıp, kaç yudum aldım dudaklarından Ben sayıyorum sayıyorum bitmiyor Her sabahleyin sırf sen uyandın diye derin bir nefes çekiyorum hayattan, suratına üflüyorum geçmişimin Biliyor musun? Yatağım dağılıp duruyor her sabahtan nefesini duymayacağım korkusundan, ama ben hep koltuğun bir köşesinde kıvrılıyorum, o da bilmiyor
Ama hep aklımdadır içinden düşülmüş kaç rüya, kaç kabus gece var yaşadığım Kaç defa yığılmışım gözlerine özlemle say say bitmiyor Bilmiyorsun defalarca sen geçiyorsun ömrümden, huysuzluğun tutunup duruyor yürek kapağıma sayfanın bir ucundan, karışıyor özleme Yokluğuna dizilmiş kelimelerden bihaber ve sevgilim ben korkuyorum Sen, usul yöntem avuçlarımdan kayıp giderken
Ve sen gidersen;
Ben hep boşluğunu dolduracağım avuçlarıma kokusu sinmiş ellerini öperken
! AYN *