Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım"

Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım"
0
39

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
86
Puan
48
F-D Coin
0
Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım sen olmasaydın kainatı yaratmazdım ayeti Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım Bin dört yüz sene öncesiydi Yağmurlar bitkilere küsmüş gibiydi Güneş olabildiğince kavuruyordu Mekke Sokaklarını Güya intikam alıyordu beşerden Ve diyordu ama; beni müzeyyen bir şekilde süsleyip, semâya ziyalı bir ışık yaparak, istifadenize sunan Hâlıkımızı neden tanımaz, görmezsiniz, şükretmezsiniz? fakat cahilolan insanın ne gözünde o hitâbı anlayacak görünüm, ne de kalbinde o mânâyı sezecek his kalmıştı Adetâ yaşamış cenazeye dönmüştü insanoğlu İşte böyle bir zamandı cahiliyet devri Derken, bir gece semâvat ve talep büyük bir sarsıntıyla uyandı Nihayet beklenen lahza gelmişti Her şey kasıt kazanmaya başlamıştı Dünya kendi mevcûdiyetinin belli başlı sebebi olan, bununla da “sen olmasaydın Yâ Muhammed, sen olmasaydın kainatı yaratmazdımilâhî hitabına mazhar olan, Kainatın Reis’i, Fahr’i, Nur’u Muhammed Mustafa teşrif etmişti Her şeyi gibi dünyaya gelişi de büyük bir mucize olmuştu Ve tenindeki gül kokusunu sunmaya başlamıştı daha ilk anda Evet, harikalar içerisinde gelmişti, öyle bir gelişti fakat bu o doğduğunda zuhur eden nur, kıyamete değin kainatı ışıklandıracaktı Bin yıldan beri yanan Mecûsilerin ateşini söndüren o “nur bin üçyüz elli yıl sonradan dinsizliğin manevî ateşini söndürmüştü Güneş bile sıcaklığını onun nurundan alıyordu bu zamana değin Çocukluğundaki harika halleriyle de insanları hayret içerisinde bırakıyor, kendisine teveccüh ettiriyordu Ve bin dört yüz sene daha sonra da sosyologların psikologların akıllarını hayrette bırakıyor, kendine hayran ettiriyordu o “nur çocuk Ve nihayet o an gelmişti Nübüvvet mührünün farklılığını farketme ve Risalet tâcını giymek zamanıydı Hira mağarasında Cebrail(as) isimli meleğin kendisini üç kere sıkıştırarak, “oku, Rabb’inin adıyla oku demesiyle, kendisini, kainatı, Kur’anHakîm’i okuması istenmişti daha birincil vahiyle birlikte O Şefkatli Nebî , o kutsal insan, ürkmüş ve korkmuş bir halde zevcesinin yanında geldi “Beni örtünüz , beni örtünüzdedi Onu bu derece titreten “oku emri, bizi niçin hiç sarsmıyordu? Yahut önemsiz miydi “beni, kainatı, Kur’anı Kerîm’i okumak? Zâtı Zülcelâl, irşad etme vazifesiyle görevlendirdiği sevgilisine önce “oku demişti, “Alîm isminin tecellisiyle ona ilminin kapısını açmıştı Zâtı Zülcelâl kainat kitabına yazdığı Tekvîni Ayetleri Kur’anı Hakîm’inde tercüme etmiş, o Kelâmı Ezelîyi de Resûlünün şahsında bütün insanlığa göndermişti Bundan Böyle semâvat ve arz Muhammedül Muhakkak olan Resûlü Ekrem’i miraçtaki Risaletiyle beraber kendi üstünde taşımaktan son derece mes’ud ve müsterih olup, her daim ona salât ve selâm getirmişlerdi Çünkü O,Hâlıklarının en sevgilisiydi Onun Risaletiyle suların akışı daha bir canlı, güneşin ziyası daha bir aydınlıktı Kuşların, böceklerin mânidar ötüşlerinde, güllerin açılışında onun nurunun tecellisi vardı Karanlık nura, cehalet ilme, sefalet safahata döndüğü o zaman asrı saadetti bundan böyle Cehaletin kilit vurduğu kalpler, iman hakikatleriyle, “sohbeti nebevî ile tek tek açılarak ilim meyvelerini vermeye başlamıştı Birincil meyveydi hanımı ve sevgili dostu Hz Ebûbekir Ahir olan bu zamanda da sohbeti Nebevîye mazhar olmak, Sünneti Seniyye’ye kemâli ittibâ ile olabilirdi İşte o zaman, her duamızda mânen yanımızda olurdu Resûlü Ekrem (asm) Ziyası o kadar bir ışıktı ancak; Arabistan yarımadasından dünyaya, dünyadan kainata ulaşacak değin etkiliydi Çünkü O, kainatın “Gerçeklik Güneşiydi Ve O zamanın ve bütün zamanların en Bedîsiydi Ola Ki bin dört yüz sene geçmişti O En Sevgilinin devri üzerinden, fakat Hadisleri, Sünnetleri değişmemişti O zaman “çölde açan bir gül idi Derhal ise, “karla kaplanmış gönül yollarında açan bir kardelen Onun ismi gökte hâlâ “Ahmet, yerde “Muhammeddi Almalıydık o Nur’u tarihin tozlu raflarından Yaşantımızı o nurun ziyasıyla ışıklandırmalıydık İç dünyamızı Risâlet gülleriyle süslemeliydik Çünkü; kalpler fakat onun sohbetiyle aydınlanırdı  
 
858,496Konular
981,879Mesajlar
29,918Kullanıcılar
gorkemnocSon üye
Üst Alt