iltasyazilim
FD Üye
Dertler, acılar ve çaresizlikler…
İnsan eli kolu bağlı bir vaziyette Rabbi’ne (cc) teslim olduğunda, karanlıklar aydınlığa döner… Herşeyin en iyisini bilen O’dur (cc) Bizim gidecek başka kapımız mı var?
Keşke, Rabbimize her zaman niçinsiz ve nedensiz olarak teslim olabilsek…
O’nu (cc) bilip vicdanımızda O’nun (cc) irfanına erdikten sonra mükellef olduğumuz hususlar mevzuunda “niçin böyle oldu?, “neden bunlar hep benim başıma geliyor?, “ALLAH’ım (cc) neydi günahım! demeden sadece ve sadece teslim olmamız nispetinde O’na (cc) karşı şükran borcumuzu eda edebilsek… Kapısının sadık tasmalı kulları olarak yüzümüzü kapısının eşiğinden ayırmayıp “Rabbim (cc) günahkar kulun kapına geldi bahtına düştüm deyip kendimizi O’nun (cc) rahmet kollarına bırakabilsek…
Sözün burasında bir misal olması bakımından kadınlık dünyasının sultanlarından Hz Hacer Validemizin teslimiyetini nazarlara arz edelim
Hz İbrahim, kucağındaki çocuğuyla birlikte Hz Hacer anamızı ekinin bitmediği, suyunun olmadığı kupkuru bir çöle, şimdiki adıyla Mekke’ye bırakmakla emrolunur Eşini ve biricik oğlunu orada bırakan Hz İbrahim geriye döner Biraz ilerlemiştir ki, arkadan ağzı kevser içesi, Rasuli Ekrem’e gerçekten nine ve anne olacak büyük kadın Hz Hacer’in sesi duyulur: “Ya İbrahim, Ya İbrahim! Bizi burada bırakman ALLAH’ın emri mi yoksa kendi isteğin mi? Bunun üzerine Hz İbrahim, “ALLAH’ın emri ile seni buraya bıraktım Ya Hacer der Bu sözleri duyan Hz Hacer’in dudaklarından şu sözler dökülür: “Madem ALLAH’ın emriyle getirip bizi buraya bıraktın, gayri ALLAH bizi terk etmez ALLAH’a teslim olmak, emrettiği şeyleri yerine getirirken, bizi zayi ve terk etmeyeceğine inanmak lazım
BAHTINA DÜŞTÜM YA RABBİ!
O sırada başta İki Cihan Serveri Fahri Kainat Efendimiz (SAV) olmak üzere kıyamete kadar gelecek nurlu halkanın başı, onların şerefli dedeleri Hz İsmail bir çocuktur
Başında koruyucu olarak anasından başka kimsesi yoktur Etrafta su ve yiyecek namına bir şey görülmüyordu Hz İbrahim eşini orada bırakıp uzaklaştıktan sonra bütün yük, Hz Hacer’in omuzlarına kalmıştır Ama o, “Rabbin emriyle olduktan sonra gam yemem diyordu
Biraz sonra çocuk susayınca ağlamaya başlar Anne bir yudum su bulabilmek için sağa sola koşar İlk gözüne ilişen Safa tepesi olur Safa kapısından dışarı çıkar, “Acaba bir yerde su görebilir miyim suyun alameti olan kuşlara şahit olabilir miyim ben ne olursam olayım ama şu yavrucuk ağlıyor ve içim parçalanıyor duygu ve düşüncesiyle tepeye tırmanır
Safa’da bir şey göremeyince Merve tepesine tırmanır ve Safa ile Merve arasındaki bu geliş gidişler yedi defa olur Dört defa gider, üç defa gelir İyice yorulan ve takati kalmayan Hz Hacer anamız, “Artık bittim Ya Rabbi Bütün sebeplere sarıldım Bu yavruyu bırakıp gidemem Senin emrine muhalefet de edemem Bahtına düştüm diye inler
Bu içten yapılan dua, Cenabı Hakk’ın (cc) rahmetini harekete geçirir ve ilahi emirle Hz İsmail ayağını yere vurunca yerden bir su (zemzem suyu) fışkırır Ve bu sudan hem anne hem de çocuğu kana kana içerler
Evet Hz Hacer validemiz, teslimiyetinin meyvesini böyle görür ve aynı zamanda kıyamete kadar gelecek olan müminlere de nice dersler verir (İbn Sad, Tabakat, 150164)
Musibetlerimizi def edecek, bizi huzura kavuşturacak, gönül dünyamızda zemzemler fışkırtacak, bizi iman ufkuna ulaştıracak, kanayan yaralarımızı dindirecek ve bize inşirah verecek olan sadece ve sadece Rabb’imizdir (celle celâluhu) Biz, sebeplere sonuna kadar sarılıp ALLAH’ın (cc) bize verdiği imkanları kullanacağız İşte bu noktadan sonra ALLAH’ın bitip tükenme bilmeyen kudret ve kuvvetine şahit olacağız
Gecemiz gündüz olacak, şafaklar atacak, ak horozlar ötecek, çatlak sesler dinecek, meseleyi ters anlayanlar kaybolup gidecektir Bize düşen niçinsiz ve nedensiz olarak teslim olmak, sadakatle O’nun (cc) kapısından ayrılmamak ve bir ömür boyu O’nu (cc) tanıyıp tanıtmaya çalışmaktır
İnsan eli kolu bağlı bir vaziyette Rabbi’ne (cc) teslim olduğunda, karanlıklar aydınlığa döner… Herşeyin en iyisini bilen O’dur (cc) Bizim gidecek başka kapımız mı var?
Keşke, Rabbimize her zaman niçinsiz ve nedensiz olarak teslim olabilsek…
O’nu (cc) bilip vicdanımızda O’nun (cc) irfanına erdikten sonra mükellef olduğumuz hususlar mevzuunda “niçin böyle oldu?, “neden bunlar hep benim başıma geliyor?, “ALLAH’ım (cc) neydi günahım! demeden sadece ve sadece teslim olmamız nispetinde O’na (cc) karşı şükran borcumuzu eda edebilsek… Kapısının sadık tasmalı kulları olarak yüzümüzü kapısının eşiğinden ayırmayıp “Rabbim (cc) günahkar kulun kapına geldi bahtına düştüm deyip kendimizi O’nun (cc) rahmet kollarına bırakabilsek…
Sözün burasında bir misal olması bakımından kadınlık dünyasının sultanlarından Hz Hacer Validemizin teslimiyetini nazarlara arz edelim
Hz İbrahim, kucağındaki çocuğuyla birlikte Hz Hacer anamızı ekinin bitmediği, suyunun olmadığı kupkuru bir çöle, şimdiki adıyla Mekke’ye bırakmakla emrolunur Eşini ve biricik oğlunu orada bırakan Hz İbrahim geriye döner Biraz ilerlemiştir ki, arkadan ağzı kevser içesi, Rasuli Ekrem’e gerçekten nine ve anne olacak büyük kadın Hz Hacer’in sesi duyulur: “Ya İbrahim, Ya İbrahim! Bizi burada bırakman ALLAH’ın emri mi yoksa kendi isteğin mi? Bunun üzerine Hz İbrahim, “ALLAH’ın emri ile seni buraya bıraktım Ya Hacer der Bu sözleri duyan Hz Hacer’in dudaklarından şu sözler dökülür: “Madem ALLAH’ın emriyle getirip bizi buraya bıraktın, gayri ALLAH bizi terk etmez ALLAH’a teslim olmak, emrettiği şeyleri yerine getirirken, bizi zayi ve terk etmeyeceğine inanmak lazım
BAHTINA DÜŞTÜM YA RABBİ!
O sırada başta İki Cihan Serveri Fahri Kainat Efendimiz (SAV) olmak üzere kıyamete kadar gelecek nurlu halkanın başı, onların şerefli dedeleri Hz İsmail bir çocuktur
Başında koruyucu olarak anasından başka kimsesi yoktur Etrafta su ve yiyecek namına bir şey görülmüyordu Hz İbrahim eşini orada bırakıp uzaklaştıktan sonra bütün yük, Hz Hacer’in omuzlarına kalmıştır Ama o, “Rabbin emriyle olduktan sonra gam yemem diyordu
Biraz sonra çocuk susayınca ağlamaya başlar Anne bir yudum su bulabilmek için sağa sola koşar İlk gözüne ilişen Safa tepesi olur Safa kapısından dışarı çıkar, “Acaba bir yerde su görebilir miyim suyun alameti olan kuşlara şahit olabilir miyim ben ne olursam olayım ama şu yavrucuk ağlıyor ve içim parçalanıyor duygu ve düşüncesiyle tepeye tırmanır
Safa’da bir şey göremeyince Merve tepesine tırmanır ve Safa ile Merve arasındaki bu geliş gidişler yedi defa olur Dört defa gider, üç defa gelir İyice yorulan ve takati kalmayan Hz Hacer anamız, “Artık bittim Ya Rabbi Bütün sebeplere sarıldım Bu yavruyu bırakıp gidemem Senin emrine muhalefet de edemem Bahtına düştüm diye inler
Bu içten yapılan dua, Cenabı Hakk’ın (cc) rahmetini harekete geçirir ve ilahi emirle Hz İsmail ayağını yere vurunca yerden bir su (zemzem suyu) fışkırır Ve bu sudan hem anne hem de çocuğu kana kana içerler
Evet Hz Hacer validemiz, teslimiyetinin meyvesini böyle görür ve aynı zamanda kıyamete kadar gelecek olan müminlere de nice dersler verir (İbn Sad, Tabakat, 150164)
Musibetlerimizi def edecek, bizi huzura kavuşturacak, gönül dünyamızda zemzemler fışkırtacak, bizi iman ufkuna ulaştıracak, kanayan yaralarımızı dindirecek ve bize inşirah verecek olan sadece ve sadece Rabb’imizdir (celle celâluhu) Biz, sebeplere sonuna kadar sarılıp ALLAH’ın (cc) bize verdiği imkanları kullanacağız İşte bu noktadan sonra ALLAH’ın bitip tükenme bilmeyen kudret ve kuvvetine şahit olacağız
Gecemiz gündüz olacak, şafaklar atacak, ak horozlar ötecek, çatlak sesler dinecek, meseleyi ters anlayanlar kaybolup gidecektir Bize düşen niçinsiz ve nedensiz olarak teslim olmak, sadakatle O’nun (cc) kapısından ayrılmamak ve bir ömür boyu O’nu (cc) tanıyıp tanıtmaya çalışmaktır