Ünlü yazar ve doktor Senai Demirci, günümüzde yaşanan toplamsal olayları kendine has üslubu ile anlattı. Demirci, özellikle Batılı devletleri İslamiyet üzerindeki büyük projelerine değinerek günümüzde bunu gençlere nasıl lanse ettiklerini açıkladı. Peki Senai Demirci kimdir? Hayatına dair merak edilenlerle Senai Demirci röportajının ayrıntıları haberimizde...
"yasemin.com/ÖZEL
1964 yılında Samsun'da dünyaya gelen şair, yazar ve aynı zamanda doktor olan Senai Demirci, ilk ve orta okul öğrenimini Samsun'da bitirdikten sonra üniversite okumak için İstanbul'a gelir. Ancak daha sonra kendi memleketindeki Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Tıp Fakültesi'ne başlar. Buradan da Marmara Üniversitesi'ne geçer. 1990 yılında Malatya'da başlayan doktorluk mesleği, 1995 yılında İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nde eğitim sorumluluğuna kadar yükselir. Doktorluğun yanı sıra deneme, öykü ve araştırmalarda yapan Demirci, birçok televizyon ve radyo programında da sunuculuk yapmaya başlar. Kendine has ses tonu ile okuduğu şiirlerle dikkatleri üzerine çeken Demirci kısa bir dönem oyunculukla da ilgilenir. Psikiyatri alanında kendini geliştiren ve çalışmalar yapan ünlü doktor, 90'lı yılların başlayan yazarlık serüvenine günümüzde de halen devam etmektedir. Güçlü bir donanıma sahip olan Demirci hakkında merak edilenleri sizler için kendisine sorduk. Ünlü doktor ve yazar, günümüzde yaygınlaşan gençlerin güven problemi, Batılı devletlerin ideolojik savaşlar, kitapları ve tüm merak edilenleri Yasemin.com editörlerinden Ebrar Albayrak ve Fatimatüzzehra Maslak'a anlattı.
"HASTASI OLDUĞUM ŞEYLERİ YAZIYORUM"
- Senai Dermici'nin hikayesi nasıl başladı?
Herkesin bir yerde bir hikayesi başlar. Ancak en kritiği hayata başlama hikayesidir. Ben herkes gibi ağlayarak değil, ağlatarak başladım hayata. Biraz sor bir doğumum olmuş. Annem çok genç yaşında doğurmaya kalkınca beni, biraz zor bir süreç yaşanmış. Bir ara benden ümitlerini kesmişler ama işte Takdir-i İlahi doğmuşum. Genel hayat hikayemin içinde çok hikaye var. Yazmaya hikayem ise her zaman vardı. Edebiyatla ilgili hiç okul okumadım tam bir sayısal zekam var. Ancak yazmak benim için apayrı bir dünya sırf bunun için İstanbul'a geldim okul okumaya. İlk defa 80'li yıllarda başladım deneme olarak. Yazı yazan bir çevrem vardı. Sıradan görülen şeyleri sıradışı yazmaya adadım kendimi. İlk kitap tecrübem ise 90'lı yıllara dayanıyor. Doktorluk için Malatya'ya gitmiştim. Bir arkadaşım tüm denemelerimi bana gönderip bunların kitap olması gerektiğini söyleyince yazmaya yeniden başladım. Daha az para kazanmayı göze alarak yazarlığa yapıyorum. Ben hastası olduğum şeyleri yazıyorum. Hiçbir şeyin uzmanı değiliz. Ama kendimi geliştirmek için hep çalıştım. Okul okuduğum yıllarda psikiyatriye yöneldim. Psikiyatrinin ilaçlı bir tedaviden çıkartılıp danışmanlık olması için çok çalıştım. Şimdilerde çift terapisi, ilişkiler, bireysel ve masal terapisti olarak çalışmaya devam ediyorum.
"BATININ BÜYÜK PROJESİ: ADINA SUFİZM DİYORLAR!"
- Tasavvuf tarzı yazmaya ne sizi sürükledi? sorusuna Demirci, Batılı devletlerin yaptığı o büyük projeleri anlattı. Günümüzde İslamiyet'i geri plana atıp farklı kelimelerle insan zihniyle nasıl oynadıklarını işte bu sözlerle açıkladı:
"KUR'AN-I KERİM DERİN BİR DENİZDİR VE HERKESİN OKUMASI GEREKEN BİR KİTAPTIR"
- Çıkardığınız "Her Güne Bir Ayet", "Her Güne Bir Dua", "Her güne bir Esma'ül Hüsna" kitaplarında gün gün işlediğiniz konuların bir sistematiği var mıdır? Ayrıca roman tarzında kitap yamayı düşündünüz mü?
Yok hayır (Gülüyor) ! Ben bu kitaplarla ilgili komik şeyler yaşadım. Bir öğrencim bana "hocam ben Kasım'daki duayı Şubat'ta okursam günaha girmiş olur muyum?" demişti. Çok gülmüştüm buna. Ben bu kitapları insanı sıkmadan her güne kısa bir paragraf okunmasını istediğim için yazdım. Güncel şeklinde yapılan kitaplar insana beni bitireceksin şeklinde meydan okumadığı için daha çok okunuyor. Sıkmadan boğmadan anlık rahatlamayı o bilgiyi almayı sağlıyor. Bunun stratejisi olarak yaptım. İlk kez 2000'li yıllarda başladım halen devam ediyorum. Aslına bu kitaplardaki amacım insanların ayetleri, duaları ve Esmaül Hüsnaları daha saf okumalarını sağlamak. Çünkü herkes tesfir okuyamaz ya da Kur'an'ın mealini anlayamaz. Ben bunu daha açık bir hale getirmeye çalıştım. Tesfir ve meal yaptığımı iddia etmiyorum. Ancak bir şeyi yaparken dipnot yazmak istiyorum. Çünkü dipnotlarla "bu ayet neden geldi geldi neler anlatıyor bunları yazmak istedim. Günümüzdeki gençlerin bunları daha detaylı bilmeleri gerekiyor. Kur'an derin bir deniz bu yüzden herkesin anlaması lazım. Bu deniz kimsenin elini ve yüreğini geri çevirmez. Kur'an büyük bir mucizedir. Kur'an-ı Kerim derin bir denizdir ve herkesin hissederek okuması gereken bir kitaptır. Ben Kur'an-ı Kerim'in bana hissettirdiklerini yazdım. Romana gelince o tarzda bir kitap yazdım fakat baskısı yok. " Öldüğüm gün diye" bir kitaptır. Şimdi farklı bir roman yazmaktayım aşk üzerine olacak. Ancak aşkı beşeri İlahi diye ayırmıyorum. Her aşk ilahi aşktır.
"İNSAN BAĞLANMAKTAN İBARET BİR VARLIKTIR"
- Gençlerde özellikle yaygın olarak yaşanan bir hastalık var. Onun adı da "Yalnızlık" genellikle güven problemi ile ortaya çıkıyor. Sosyal medya görüyoruz kendilerini ifade edemediklerinde intihara bile kalkışacak ruhsal bunalımlara kolayca girebiliyorlar. Toplumun geneline bakacaksak ne eksildi de bu hale geldik?
"SULTAN VAHDETTİN'İ OYNAMAK İSTERDİM"
- Daha önce oyunculuk ve sinema üzerine kısa bir deneyiminiz oldu bunu geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Tarihsel bir karakter oynamak isteseydiniz kimi canlandırmak istersiniz?
Artık yönetmenlik yapmam ancak oyunculuk yapmak isterim. Yaklaşık altı aydır süren bir tek kişilik gösterim var. Burada oyunculuğumu geliştiriyorum. Oyunculuk çok özel bir alan. Bunun için eğitim bile almaya başladım. Ancak daha önceki televizyon tecrübelerimden dolayı bir alt yapı yapmışım. Bu yüzden çok zorlanmadım. Hocam Tanya Aksu küçük uğraşlarla beni yontmaya çalıştı. İnsan oynadıkça oturan bir yetenek olduğunu fark ediyor. Kimi canlandırmak istediğimi hiç düşünmedim ama Sultan Vahdettin'i oynamak isterdim. Sultan Vahdettin muhteşem bir adam. Ben Sultan Vahdettin'e dair olan o yanlış fikirleri değiştirmek istiyorum. Allah razı olsun Payitaht Abdülhamid dizisinde Sultan Abdülhamid'in gerçek tarihsel kişiliğini tüm dünyaya gösterdi. O kötü algı değişti. Bende isterim Sultan Vahdettin hakkındakileri değiştirmek çünkü gerçekten muhteşem nazik naif bir adam. Bir Osmanlı Padişah'ı iyi yetiştirilmiş bir Sultan'ın memleketin olaylarından uzak kaldığı düşünülebilir mi? Onun hakkındaki o fikride değiştirmek lazım. Sakalım olmasaydı Said Nursi Bediüzzaman'ı oynamak isterdim.