Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Serveti Fünun Edebiyatı Özellikleri

Serveti Fünun Edebiyatı Özellikleri

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
MAL VARLIĞIİ FÜNUN EDEBİYATI

Serveti Fünun ya da Edebiyatı Cedide devri, Türk edebiyatında 1 ’tan beri devam eden DoğuBatı mücadelesinin muhakkak sonucunu (Batı edebiyatının lehine) belirleyen aşamadır Aslında yoğun ve dinamik çalışmalarla geçen bu kısa dönem sonunda Türk edebiyatı, gerek kavrama, lüzum içerik, gerekse teknik bakımdan tamamıyla Batılı bir nitelik kazanmıştır

Bu döneme Serveti Fünun adının verilmesi bu edebi hareketin Mal Varliğii Fünun dergisinde gerçekleşmesindendir Adından da anlaşılacağı gibi önceleri “fen konularını ele bölge bu derginin yazı işleri müdürlüğüne Tevfik Fikret ’in getirilmesiyle dergi, iyice bir edebiyat dergisi haline gelir (7 Şubat 1896)

Divan edebiyatına karşı kurulmasına çalışılan Avrupai Türk edebiyatını açıklama için kullanılan “Edebiyatı Cedide (reformcu edebiyatçıları) teriminin bu harekete ad olması ise, hareketin bu terimi tamamen benimseyip, kendi hakkında da sıkça kullanmasındandır

Bu hareketin 1901 yılında, Hüseyin Cahit Yalçın ’ın Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk adlı makalesinin II Abdülhamit yönetimince kışkırtıcı bulunarak, derginin kapatılmasıyla son bulduğu kabul edilir

Genel Özellikleri

1) “Sanat için sanat ilkesine bağlıdırlar

2) Cümlenin mısra veya beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler Tümce istediği yerde bitebilir

3) Serveti Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde aniden çok kalıba yer vermişlerdir

4) Onlar “her şey şiirin konusu olabilir görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın kolay konularına eğilmişlerdir

5) Şiirde birincil defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır

6) “Sanatkârâne üslup ve yeni bir “vokabüler (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla epeyce ağır bir dil kullanmışlardır

7) “Kafiye kulak içindir görüşünü benimserler

8) Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır

a) Batı ’dan aldıkları “sone ve “terzarima

b) Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (bağımsızlık müstezat)

c) Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler

9) Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları sebebiyle) sosyal konulardan uzakta dururlar

10) Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genelde realizme bağlıdırlar

11) Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir

12) Roman tekniği sağlamdır

13) Yazarlar daha fazla yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul ’un farklı alanlara yönlendirilmiş kesimlerinden alınmalıdır

14) Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir

15) Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara o kadar artı eğilmemişlerdir


Mal Varliğiİ Fünun Döneminin Manâlı Sanatçıları

TEVFİK FİKRET (18671915): Şairin, Batılı sanat anlayışını benimsemesindeki en önemli niçin lisede edebiyat öğretmeni olan Recaizade Mahmut Ekrem ’den etkilenmesidir

Sanat yaşamı iki ayrı dönem içerisinde incelenebilir Birinci dönem Mal Varliğii Fünun hareketinin içinde bulunduğu dönemdir Bu dönemde “sanat sanat içindir anlayışıyla ürünler vermesine karşın, yine de toplumsal konuların sınırını (dönemin siyasal yapısına rağmen) zorlamıştır

İkinci dönemde ise (1901 ’den sonradan) toplumsal konulara yönelmiş, “toplum için sanat anlayışıyla ürünler vermiştir

Türk edebiyatının Batılılaşmasında en büyük pay Tevfik Fikret ’indir Şiirleri keza biçim keza de içerik olarak yenidir Parnasizmden etkilendiğiaçıkça görülür Müstezadı, özgür müstezat yapan, nazmı düzyazıya yaklaştıran, beyitin, aruzun egemenliğine son veren defalarca Fikret ’tir

En büyük özlemi, Osmanlı İmparatorluğu ’nun modern uygarlık düzeyine yükselmesidir Bunu da Batı ’dakifen ve teknolojinin ülkeye kazandırılmasıyla gerçekleşeceğine inanır Ona kadar en manâlı varlık insandır Onların özgürlüklerini ve haklarını savunur Dinlerin, savaşlara kaynaklık etmesi sebebiyle dinleri bu yönüyle eleştirir Ülkenin geleceğini gençlikte görür, onlara ve çocuklara büyük bir sevgi ve candan yönelir Çocuklar için ilk kez şiirler yazar sanatçıdır

Hem şair, aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulayan üç büyük sanatçıdan biridir (Diğer şairler Yahya Kemal ve Mehmet Akif ’tir)

Eserleri:

Rubabı Şikeste, Haluk ’un Defteri; Şermin (Çocuklar için hece ölçüsüyle yazdığı şiirler)

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL(18661945): Gerek sağlam roman tekniğinin öncülüğü, gerekse realizmin ilk olgun ürünler vermesi bakımından Türk edebiyatına roman ve hikâye alanında büyük katkısı olan sanatçıdır Anlatımının söz oyunlarıyla yüklü, dilinin oldukça ağır olmasına rağmen yazar, ilginç tipler bulmakta, başarılı ruhsal çözümlemeler yapmakta ve nesnel kişi, çevre betimlemelerinde oldukça ustadır Konularını İstanbul ’un değişik kesimlerinden seçer, ama sosyal sorunları ele almak gibi bir amacı yoktur Gözleme çok önem verir Romanlarının konularını genelde aydı tabakanın hayatından bölge Halit Ziya, hikâyelerinin manâlı bir kısmında halk müziği tabakasının insanlarını, onların yaşayış, adet ve inançlarını anlatmıştır

Eserleri:

Romanları: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı, Mai ve Siyah, Aşkı Memnu, Kırık Hayatlar

Öyküleri: Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Hepsinden Acı, Aşka Dair, Kadın Pençesi, İzmir Hikayeleri

Oyunları: Kâbus, Füruzan (adapte), Fare (adapte)

Anıları:Kırk Sene, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye

Sanat ve Edebiyat

Üzerine Yazdıkları: Sanata Dair

CENAP ŞAHABETTİN (18701934): Tıp öğrenimi için gittiği Fransa ’da edebiyatla ilgilenmiş ve sembolizmden etkilenmiştir Ancak sembolizmi kavramakta yetkisiz kalmış, şiirlerinde bol bol istiare kullanmış ve ses uyumuna uyarı etmiştir Ağır bir dil ve süslü anlatım en belirgin özellikleridir Şiirlerinde aruzun aniden pozitif kalıbına, çoğunlukla de karışık kalıplarına yer vermiştir Kurtuluş Savaşı ’na aleyhinde meydana çıkan şari Milli Edebiyat ’la başlayan dilde sadeleşme çabalarına karşı çıkar Aşk ve doğa en çok işlediği konulardır

Eserleri:

Yolculuk: Hac Yolunda, Suriye Mektupları, Avrupa Mektupları

Makale ve Denemeleri: Evrakı Eyyâm, Nesri Harb, Nesri Sulh, Tiryaki Sözleri

Oyun: Körebe, Yalan


MEHMET RAUF (18751931): Yapıtlarında ruhsal çözümlemelerde yoğunlaşan sanatçı sosyal çevreyle ilgilenmez Birincil başarılı psikolojik roman kabul edilen “Eylül ile tanınmıştır

Eserleri:

Eylül, Ferdayı Garam, Genç Kız Kalbi

Pençe (tiyatro)

Hem bir fazla hikâyesi de vardır

Mal Varliğiİ Fünun Döneminin Diğer Sanatçıları:

Şiir: Hüseyin Siyret, Hüseyin Suad, Ali Ekrem, Süleyman Nazif, Süleyman Nesib, Faik Ali, Celal Sahir

Hikâye ve Roman: Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet

Tenkit: Ahmet Şuayb


Mal Varliğiİ Fünun Edebiyatı Dışarıda Kalanlar (Bağımsız Sanatçılar)

MEHEMT EMIN YURDAKUL (18691944): Mal Varliğii Fünun şiirinde yalnız nazım şekillerini ve ahali şiirinden de yalnız ölçüyü (hece) bölge ve dili Türkçeleştirmek iddiasıyla yapay bir dil yaratan Mehmet Muhakkak, Türk edebiyatında “Milliyetçilik akımının ilk temsilcisi sayılır Şiirlerinin tamamında sosyal sorunlara eğilen şairde, böylece didaktizm lirizme ağır basar Sıhhat

Hece sayısı bakımından uzun olan ölçüleri kullanan şair, söyleyişte nesre yaklaşmıştır

Serveti Fünun, Çocuk Bahçesi, Türk Yurdu dergilerinde yayımlanan şiirleri, “Türkçe Şiirler, “Türk Sesi, “Ey Türk Uyan gibi kitaplarda toplanmıştır

MEHMET AKİF ERSOY (18731936): “Ümmetçi bir şair olarak tanınan Mehmet Akif bununla beraber “demokrat ve “milliyetçi kişiliğiyle tamamen toplumcu bir şair olarak çıkar karşımıza Türk şiirine gerçek realizmin Akif ile girmiş olduğundan değişkenlik edilemez Onun adaleli gözlemciliğine büyük bir tanım ev öykü etme kabiliyetini ve tavır dilinin bitin canlılığını içeren bir üslubu da eklemek gerekir Ama Akif ’in dili bir tüm değildir Tasvirlerinin dışında kalan çoğu şiirinde dil, söylev dilinden ayrılır, Osmanlıcanın sınırları içine girer

Ölçü olarak sadece “aruzu kullanan şair hece ölçüsünü hiç kullanmadı Nazım şekilleri konusunda ise Divan nazmının şekillerini seçim eder ve bunlar aralarında en fazla mesnevi şeklini kullanır Birçok zaman nazmı, nesre yaklaştıran şair, Türkçeyi aruza ustalıkla uydurmuştur

Mehemt Akif ’in ilk kitabı “Safahattır Dah sonradan yazdığı “Süleymaniye Kürüsüsünde “Hakkın Seleri, “Fatih Kürsüsünde, “Hatıralar, “Âsım, “Gölgeler bir araya getirilerek “Safahat adı ile yayımlanmıştır

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR(18611944): Serveti Fünun romanının favori olduğu devirde Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithat ’ın popüler roman çığırını kimsesiz ve büyük bir kudretle devam ettiren tek şahsiyettir

Hüseyin Rahmi, Türk romanındaki ilk izlerinde 1885 ’ten daha sonra rastlanan Fransız natüralizminin birincil büyük temsilcisidir Romanlarındaki kahramanları her zaman karakterlerinin ve sosyal çevrelerinin birer müşterek ürünü olarak ele alan, onların psikolojik kişiliklerini irsiyete ve sosyolojik kişiliklerini de içinde yetiştikleri cemiyetin şatlarına tarafından değerlendiren romancı, bu yöntemi ile olduğu kadad, realiteyi ayrıca iyi keza de kötü yönleriyle olduğu gibi belirlemek konusundaki titizliği ile de tam bir “NATÜRALİST tir

Onu natüralistlerden ayıran nokta, eserlerinde sosyal eleştiriye olabildiğince çok yer vermesidir Halbuki natüralizmin sosyal eleştiriye karşın hiçbir kaygısı yoktur

Hüseyin Rahmi ’deki sosyal tenkit ise daha çok mizah yoluyla yapılır Bunun için de çoğunlukla olağandışı durumda olan karakterler ele alınır Karakterlerdeki anormallikler ise huy (aptallık, cinsi sapıklık, şöhret düşkünlüğü), ahlak (menfaat düşkünlüğü, haksız kazanç arkasından koşma), kültürel (dini muhafazakârlık, batıl inançlara bağlılık, Batı taklitçiliği) yönleriyle gülünçtür

Bu yaklaşım doğal olarak romana değişik karakterlerin dünyayı ve yaşamı manzara açısını, dini inançlarını, yaşayış ve giyiniş şekillerini, adetlerini, görgülerini de getirir ve bu nedenle roman bir “TÖRE romanı olarak ortaya çıkar Özet Olarak, büyük ve sabırlı bir gözlemci olan Hüseyin Rahmi ’nin, olayları daima İstanbul ’da geçen romanları, reel değerlerini, daha fazla yazıldıkları devrin sosyal yapısını tüm canlılığı, bütün incelikleri ve tam bir nesnel doğruluğu ile verebilmiş olmalarına borçludur

Yazarın kırktan artı romanı ve öyle çok öyküsü vardır En kayda değer romanları olarak, Şık, Mürebbiye, Rastlantı, Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir Izaç, Gulyabani, Hakka Sığındık ’ı sayabiliriz *
 
858,496Konular
982,161Mesajlar
30,105Kullanıcılar
jactellerSon üye
Üst Alt