“Sevgi Eksikliği, insanın canını acıtan da bu işte; gözünüzden sakındığınız, sevginizle pamuklara sardığınız ağzından çıkan bir kelama, bir tebessüme gözlerinizi mutlulukla doldurduğunuz kişi… Gün gelir sizin kirpiklerinizi sırılsıklam, kalbinizi param parça eder… O ki, öyle bir acıdır ki, resmen yanar içiniz. Sanki dikenli teli yüreğinize sarmışlar da size zorla nefes aldırıyorlar gibi…”
Düşünce odaklı yaklaşım:
“Evet… Hayatımızdan pek çok insan gelir ve geçer… Yaşam ve ben değerliyim… Bence kendimi üzmek pek iyi fikir değil… Hem iyi biri değilmiş zaten… Ben onu hayatımda hiç yaşamamış gibi sayıyorum… Evet evet… ”
Problem odaklı yaklaşım:
“Biliyorum… Sevdiğim kişiye bağlanan bir yapım var… Ama sevmek de bu değil mi zaten… Ben ona alıştım aslında… Çok yakın hissettim kendime… Çok merhametli ve sevgi dolu biri gibi duruyordu… Bilmiyorum belki de öyle göründü… Ben hep yanımda olsun istedim… Kimseyle paylaşmak istemedim… Bende de hatalar var… Ama o da çok kırdı beni… Kendimi değersiz hissettim…
Oysa o benim için çok değerliydi ve bunu bir ona hissettirirdim… Bir kere olsun içten bir kelamı yoktu… Hep benden uzaklaşırdı… Ben bunu fark edemedim… Ya da farkettim ama konduramadım,
her neyse… Eskiden o yoktu… Ben yaşıyordum… Varlığı renk kattı hayatıma, pembeydi… Şimdi o rengi silmeliyim… Çok koyu boyadım… Fazla pembeydi, gerçek dışı olmaya başladı… Başka renkler de var hayatta… Silgim büyük değil çünkü kocaman yanlışlarım yok sadece… Doğru sandığım kişiye güvensiz bağlandım… Çözebilirim ipi… Benim elimde her şey… Mantık en güzel renk”
Duygusal travmaya maruz kaldığımız zaman bu düşünceler döner durur aklımızda… Yukarıda çok sevdiği bir kişiden sevgi beklentisini negatif geri bildirim ile alan birinin, o kişiyi ve hayatını sorgulama yaklaşımlarına bazı örnekleri görebilirsiniz.
Son söz: Duygularla kilometre hızıyla koşarken, akıl metre ile ilerler.
Kendiniz, nesliniz, aileniz, ekonominiz, değerleriniz için karar verirken aklınızı dinlerseniz pişman olma oranınız azalır.