iltasyazilim
FD Üye
KAFKAS KARTALI İMAM ŞEYH ŞAMİL HAZRETLERİ, VEFATININ YILDÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANIYORUZ
Şeyh Şamil ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış şanlı bir mücâhittir O, yirmibeş sene sürekli devamlı muharebelerde koskoca Rus ordularını yenilgiden yenilgiye uğratmış, kan içici Moskof canavarına unutamayacakları şamarlar indirmiştir İmam Şamil insanlığın düşmanı bir devlete aleyhinde verdiği mücadelelerle yalnızca Kafkasya ve Türkiye'nin yok tüm özgürlük dünyanın gönlünde yer tutmuş bir kahramandır
İmam Şamil, 1797'de Dağistan'ın Buylank kasabasında dünyaya gelmiştir Babası, gönüllü olarak Osmanlı ordusunda hizmet etmiş bir subay olan Denghan Mehmet, annesi, Türkmen uruğlarından Pîr Budak Bey'in kızı Gülçiçek Hatun'dur
Minik yaşından itibaren sıkı bir eğitim görmüştür Medrese tahsili yaparak dinî ilimlerde büyük ilerleme kaydetmiş ve zamanın âlimleri arasına girmiştir İslam için can atarak canını ortaya koyan yiğit ahali diyarı Kafkasya'nın namlı bahadırlarından silah kullanmasını, soy binmesini öğrendi Delikanlılık çağına girdiğinde bileği bükülmez bir yiğit olduğu anlaşılmıştı
Kalplerindeki iman ateşini küffar hücumlarına kalkan eden yiğit insanlar, şeyhlerine yan olarak tek kalp, tek bilek halinde Moskofa aleyhinde çaba ediyorlardı
Varlıklı arazisiyle, havası ve manzarasıyla cennet diyar Kafkasya'yı ele geçirmek Rusya'nın en büyük gayesi olmuştu 1927'den sonra Rusyanın hücumları sıklaşmıştı
Müslüman Kuzey Kafkasya ahalisi, devrin en çağdaş silahlarıyla ve sürüler halinde saldırgan Moskoflara aleyhinde kahramanca karşısında koyuyorlardı
1832 senesinden itibaren Kuzey Kafkasya'da istiklal meş'alesi asırlara nam salacak bir kahramanın eline geçecek ve yiğit millet İmam Şamil'in kumandasında zaferden zafere koşacaklardır
Cimri Muharebesi ve Şamil'in yaralanması
17 Ekim 1832'de Ruslar Şamil'in büyüyüp yetiştiği Gimri kasabasını basar Kasabada göğüs göğüse muhteşem bir muharebe olur Düşman çok kalabalıktır ve topu tüfeği vardır Gimri'liler bir avuçtur, tatmin edici silahlan yoktur Lakin şehidliği en ulu makam kabul etmiş bu mü'min insanlara kadar düşmanın maddî üstünlüğünün hiç bir kıymeti yoktur Başlarında Şeyleri Gazi Muhammed ve bileği bükülmez yiğit Şamil vardır İkisi de ön saflarda savaşıyor ellerinde yıldırım çakan kılıçlan harikulade bir şipşak işliyordu Bu durumu gören Gimrililer taze bir güçle Moskofa kılıç sallıyorlardı Ama ne yazık oysa, düşman ateşi ve kılıçları önünde sürekli şehit veriyorlar, sayılan gitgide azalıyordu Muharebenin en kızgın anlannda İmam Gazi Muhammed de Şamil'in yanı başında şehit düşmüştü
Düşman baskınından önce gazi Muhammed'in Şamil'e söyledikleri gibi olmuştu herşey Gazi Muhammed Şamil'e şöyle demişti:
Ey Şamil, bundan böyle bana seyahat göründü Benden daha sonra Hamzat imamlığı eline alacaktır Fakat o da ancak, öyle az muammer olacak, Kafkasya'nın mukadderatına senelerce sen hükmedeceksin, yıldızın uzun seneler bu dağlarda güneş gibi parlayacak, namın dünyaları tutacak, çarlara boyun eğmeyecek, çar ordularına kan kusturacaksın Gimri'yi bugün bırakıp gitsen bile yeniden kurtarır, benim mezarımı düşman ayakları aşağıda bırakmazsın inşeAllah
Şeyhinin şehit düştüğünü görebilen Şamil, daha bir bilenmiş olarak düşmanın ortasına top güllesi gibi atılmıştı Büyük bir beceri ile işleyen kılıcı her inip kalkışında bir Moskof askerini yere seriyordu Sağ elindeki hançeri de sol elindeki kılıç gibi ustalıkla kullanıyor, iki kolu şimşek gibi işliyordu Fakat pusuda bekleyen ve fırsat kollayan bir düşman askeri süngüsünü hırsla Şamil'e saplamıştı Süngü yiğit Şamil'in göğsünden girip sırtından çıkmıştı O vaziyetteyken bile süngüyü saplayan askeri gebertmiş, peşinde süngüyü çekip çıkardıktan daha sonra vuruşmaya devam etmişti Gittikçe güçten düştüğünü farkedince vuruşa vuruşa savaş meydanından çekilmiş ve kayıplara karışmıştı Durumu gören Gimri müezzini onu baygın halde bulmuş ve sırtına alarak o bölgenin meşhur hekimi Cerrah Abdülaziz Efendiye götürmüştü
Yirmi beş gün baygın halde yatan Şamil uyandığına başucunda duran annesine başlangıçta; Anam, namaz vakti geçti mi?diye sormuştur Kâinatın Yaratıcısına karşı duyduğu bu yükümlülük şehvetli onu pişirecek ve kendisini yakından tanıyan Kuzey Kafkasyalılar Rabbine son derece yan bu yiğit Şeyhi başlarına imam yapacaklardır
Gazi Muhammet'ten daha sonra imam olan Hamzat Bey'in 19 Eylül 1835'te camide şehit edilmesinden sonra Dağistan ve Çeçenistan ileri gelenleri imamlığa en değerinde olarak Şeyh Şamil'i görerek bunu kendisine teklif etmişlerdi Lakin son derece mütevazi bir zat olan Şeyh Şamil bu teklifi kabul etmemiş ve yiğit askerlerden birini seçmelerini istemiştir O seçilecek imamın emrinde bir nefer olarak dini için, vatanı için, milleti için uğraş etmeyi seçim etmekteydi Ama istiklâl mücadelesinin zafere ulaşması için kendisinin başa geçmesi uygun görülüyordu Devamlı ısrarlar neticesinde Şeyh Şamil imamlığı kabul etmiştir
İmam olan Şeyh Şamil düzenli bir ordu ve yönetimsel teşkilat belirlemek üzere vakit kaybetmeden kollan sıvamış, kısa zamanda nasıl bir mahir teşkilatçı olduğun ortaya koymuştur
İmam Şamil'in liderliğinde Kuzey Kafkasyalılar Çarın ordularına kan kusturmaya başlarlar Kafkas dağları Rus ordulanna kabir olmaktadır Ahulgol ve Surhay kuşatmasında İmam Şamil'in kumandası aşağı yapılan müdafaa düşmana çok ağır kayıp verdirmiştir
Çar INikola maddî güçlü olarak yenemediği Şamil'i aldatma ile yenmeyi dener ve bol bol mevki, makam, gizli bir dünyevî yaşam vaadinde bulunduğu mektubu vasıtasıyla General Klug von Klugenav ve Miralay Yevdokimof vasıtasıyla Şamil'e gönderir Çar'ın haince teklifine müthiş hiddetlenen Şamil Çar'ın elçilerine dönerek gürler:
General: Senin uygun eğer şimdi kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana kişisel olarak gerçekleştirmek cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi
Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar topluluğunun kalblerinde kökleşen bu eşsiz başarı imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime değin tek kurşunları ve tek kollan kalıncaya dek bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına dek karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir zor alıkoymayacaktır
Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi değil etseniz tek başıma ve son nefesime değin yeniden dövüşeceğim Son cevabım budur General! Ben Nikola'yı tanımıyorum!
Şamil'in bu cevabı Nikola'ya ulaştırıldığında, Çar, Kafkasyanın bu yiğit kartalını aldanma ile ele geçireceğine dair ümidimi kaybetmemiş, Kafkas ordulan başkumandanı General Feze vasıtasıyla ve onun ağzından Şamil'e teklifini tekrarlamıştır
İmam Şamil'in General Feze'ye cevabı şöyle olmuştur:
Ben, Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah'ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahteden, özü, sözü dürüst bir müslümanım
Çar Birinci nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmiyeceğini General Klug'a anlıyabileceği bir dilden her zaman söylemiştim Güya bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis'e gösteri edip duruyorsunuz Bu davete katiyen icabet etmiyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum Bu yüzden fâni vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat'î kararımı asla değiştirmeyeceğim Cevabım işte bundan ibarettir Nikola'ya ve kölelerine böylece umulan ola
Şamil'in 28 Eylül 1837 tarihini içeren bu mektubundan daha sonra müthiş muharebeler başlamıştır
Ahulgoh müdafaası
İmanın hem nur keza zorlama olduğu ve hakikî imanı elde eden bir adamın kâinata meydan okuyabileceği sırrından dikkatsiz olan Çar, Şamil'in bu cevaplan karşı şaşırmıştı
Çar Kafkasya'ya çağdaş silah ve bol mühimmat ile donatılmış üç ordu gönderir 1838 ve 1839 yıllarında Şamil'in liderliğindeki Kafkasyalılarla Ruslar arasında muhteşem muharebeler eğilim eder
Şamil bütün Kuzey Kafkasya'yı dolaşarak, camilerde, meydanlarda halkı cihada eğlence eder Yiğit halk müziği bu davete büyük bir iştiyakla koşarlar
1839 senesinde Şamil'in kumandasında on bin muharip bulunmaktaydı Bunlar hiç beklenmedik anlarda Çar ordularının tepesine yıldırım gibi iniyorlardı
30 Mayıs 1839'da General Grabe kumandasındaki Ruslarla Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar arasında harikulade muharebe olur Şamil'in kuvveti beş bin birey, buna mukabil Ruslar otuz bin kişidir Tabanca ve donanım durumu ise kıyas kabul edilmeyecek derecede Rusların lehinedir
Şamil kuvvetleriyle birlikte ustalıkla çekilmiş ve Ahulgoh kalesine girmiştir
Yetişen Rus ordulan kaleyi muhasara etmiştir Muhasara aylarca devam eder Kalede yiyecek ve içecek kalmamıştır Mühimmat sona ermek üzeredir Şamil Rusların teklifi üzerine, ahalinin canlarına dokunulmayarak kaleden serbestçe çıkıp gitmelerine karşılık oğlu Cemaleddin'i rehin verir Lakin Cemaleddin'i alan Ruslar kaleyi daha sıkı bir alev altına alırlar
Muhteşem top ateşi aşağıda kale bedenleri imha olmuştur Şamil'in zevcesi ile iki yaşındaki yavrusu Mehmed Said şehit düşmüştür
Düşman, şehitler arasında Şamil'i ararlarken o bir çoban vasıtasıyla Rus kumandanına şu mektubu gönderir:
General! Çarına haber ver fakat, Kafkasya'nın bağrında daha binlerce Ahulgoh var ve on binlerce surlar ve kuleler başlarını Rablerine kaldırıp ecelini susayanları bekliyor
Silahlarınızın vücudumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilaçlarla şimdiden iyi ettim ve harbe hazırlandım Kalbimde açtığınız evlât, ayal ve hemşireme ait dört yaranın hiç hükmü yoktur Geri kalan evlât ve ayalimi de şimdiden vatan ve Cenâbı Allah'a kurban adadım
Size ve Çarınıza her şeyi bol bol vereceğiz Fakat vatanın bağımsızlık ve şerefini katiyen!
Ahulgoh'ta aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin çarınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek her yerde geliniz Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımızı kundaklayınız, ekinlerimizi yakınız, meyve ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz Bütün bunlar Kafkas'ın ezelî bağımsızlık ve istiklâl aşkını körüklemekten diğer hiç bir şeye yaramıyacaktır
Çarlar ölecektir, Petro'larınız ve Katerina'larınız gibi Nikola da gözleri ardındaki gidecektir Ama Kafkasya mutlaka kurtulacak özgürlük ve mesut olacaktır Allah, adalet ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun
Zaferden zafere
Müthiş harp taktikleri uygulayan Şamil Rusları biçare etmeye başlar Şamil merkezdeki kuvvetlerin idaresini eline alarak dört bir tarafa yetişiyor, düşmanı şaşırtıyordu
1843'teki Birinci Dargo muharebesinde Rus ordusu biçare edilerek büyük miktarda esir ve cephane alınır
Çar Nikola'nın hazırlattığı 4 ordu da peşpeşe bozguna uğratılır
Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar destanlar yazmaktadırlar 30 Ağustos 1843 günü yapılan hücumla Unsokul kalesi 3 Eylül 1843'te de Satanah kalesi ele geçirilir
Bundan sonra zaferler birbirini takip eder Hossat zaptedilir 9 Kasım 1843'te Gergebil Ruslardan geri alınır Şamil şeyhinin mezarını Rus askerlerine çiğnetmemiştir
l Ağustos 1845'te Dargo'yu saran Rus orduları biçare edilir Mağrur General Vorontsof Dargo'da mükemmel bozguna uğrar ve büyük miktarda cephane bırakarak kaçar
Şamille baş edemiyeceğini anlayan Rus kumandanlarından Prens Vorontsof tüyler ürpertici bir icraata girişir ve Ağustos 1845'te Çeçenistan ormanlarını yakar
Düşmanla anlaşmanın cezası ölümdür
Rus ordularının üzerlerine geldiğini gören Çeçen'ler kadın ve çocukları kurtarmak için Ruslarla uzlaşma gerçekleştirmek isterler Fakat bunun için İmam Şamil'in reyini almaları gerekmektedir Ne var ama, bu hususta İmam Şamil'in zerre dek imtiyaz vermediğini ve düşmandan yüz çevirmeyi idamla cezalandırdığını bilmektedirler Sonuç Olarak kura ile iki kişi tesbit edip Şamil'e gönderirler Bu elçiler önce İmam Şamil'in anasını ziyaret ederek, Şamil'in muvafakati için aracı olmasını rica edip yalvarırlar Şamil'in anası yalvarmalara dayanamayıp oğluna tavassutta bulunur
Bu durumu görebilen Şamil, derin endişe duyar Canevinden vurulur Çünkü düşmanla anlaşmanın cezası vefat, hemfikir olmak için arabulucu olmanın cezası ise yüz sopadır Yirmi beş senelik şanlı çaba sırasında bu hükümlerden zerre kadar taviz vermemiştir
Uzun tefekkürden daha sonra hükmü verir Anasına yüz sopa vurulacaktır Bu hükmü işiten ananın cevabı şudur:
Oğul, Allah'ın adaletini yerine getirmeden bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helâl etmem
Şamil anasının cezasını çekmeyi üzerine alır ve kendisine yüz sopa vurulmasını ister Dikte kesindir Müritleri kendisinin yerine cezayı yüklenmek isterlerse de güçlü olarak reddedilirler Neticede ceza en ağır şekilde uygulanır ve İmam Şamil'e yüz kamçı vurulur
Mukaddes dâva uğruna, bin ana ve bin Şamil feda olsun!diyen İmam Şamil, anasına ait ufak bir vatanî ihmal ve gafletin cezasını kişisel olarak kendisi tekeffül etmiş ve ödemiştir
Osmanlı Devletinden takviye isteniyor
Mahdut imkânlarıyla Ruslarla çaba eden ve onları biçare eden İmam Şamil kesin sonuç alınması için Halifei Müsliminden yardım ister Bu maksatla 1853'te Muhammed Belirlenmiş isimli kumandanını Sultan Abdülmecid'e gönderir O yıllarda osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa ile ittifak ederek Rusya'ya sefer yapma hazırlığı içerisindedir Şamil'e göre, Rusya'ya öldürücü darbe Kırım'dan yok, Kafkasya'dan vurulabilirdi
Kafkasya fazla zengin bir ülkeydi ve Rusya ile Osmanlı Devleti arasında aşılmaz bir set olabilirdi
Kafkasya'da çeyrek asırdır İmam Şamil'in liderliğinde bahşedilen mücadelede, sayısı gitgide artarak ikiyüz bine ulaşan heybetli Rus ordusu bozguna uğratılmıştır Osmanlı ordusunun destek ve desteğiyle Ruslara öldürücü darbe vurulabilecekti
Şeyh Şamil'in Müdafaa Muharebeleri ve Tutsak Düşmesi
Çar IIAleksandr, bir avuç insanın koskoca bir imparatorluğu umutsuzluk içerisinde bırakmasını gururuna yediremiyordu Meseleyi halletmek için büyük askerî birlikler hazırlatmıştı Bu birliklerin sayısı bütün Dağıstan nüfusundan fazlaydı
İmam Şamil bir avuç kahramanla, gözü dönmüş Rus sürülerine karşısında kahramanca karşısında duruyordu Ne var ancak, düşman kırmakla tükenmiyordu Yüzlerce topu vardı Büyük cephaneleri vardı ve silahlar sürekli ölüm kusuyordu Son çarpışmada Şamil'in askerleri eriye eriye yüz birey kalmıştı Bayan ve çocuklar vardı Durumu ören Şamil, bayan ve çocuklara ve yerli ahaliye dokunulmamak kaydiyle teslim olmuştur
Kafkas Kartalı 6 Eylül 1859'da esir alınmıştır Kırk karakter maiyyetiyle birlikte Başşehir Petersburg'a götürülmüştür On yıl Rusya'da tutsak kalan Şamil, Çar'dan İstanbul'a gönderilmesini ister Bu isteğin kabul edilmesinden sonradan İmam Şamil 1870'te İstanbul'a kazanç Büyük bir kalabalık bu şanlı mücahidi büyük bir coşkunlukla karşılar İstanbul bir bayram günü yaşamaktadır Aziz misafirleri şehirlerine teşrif etmiştir
Şamil'i getiren gemi Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiştir Büyük kahramanı kişisel olarak Sultan Abdülaziz karşılamış ve onu büyük bir muhabbetle bağrına basmıştır Sultan Abdülaziz Han sevincini şöyle açıklama etmektedir: Babam sultan Mahmud Han mezarından çıksa idi fakat bu değin sevinç ve heyecan duyabilirdim!
Sultan Abdülaziz Han aziz misafirine nasıl ikram edeceğini, onu nasıl ağırlayacağını bilemez âdeta Günlerce başbaşa sohbet ederler
İmam Şamil son günlerini kutsal beldelerde, yüce Nebi'nin (asm) makberinin bulunduğu Medine'de dinmek istemektedir
Rusya'dan ayrılırken geri dönmesi durum koşulmuş ve bunun için oğlu Muhammed Şefiî rehin alınmıştır
Sultan Abdülaziz Han İmam Şamil'in son günlerini kutsal beldelerde geçirmesine müsaade edilmesi için Rus Çarına aracılıkta bulunur ve bu istek kabul edilir Bundan sonra İmam Şamil mübarek beldelere gider ve haccını ifa eder Hac esnasında dünyanın dört bir yanından gelen hacılar nâmını işittikleri bu şanlı mücahidi görmek, elini öpüp, duasını elde etmek isterler, lâkin ister istemez izdiham meydana gelir Bu duruma tedavi almak üzere idareciler Şeyh Şamil'i Kabe'nin damına çıkarırlar Bir müddet orada duran İmam Şamil'i hacılar doyasıya seyrederler
Peygamber Efendimize olan brülör aşkın ve Ona kavuşmanın heyecanıyla su baskını gibi gözyaşı akıtan Şeyh Şamil, sürünerek Resulullahın kabri şerifine, kutsal huzurlarına gelir Ilk Olarak Medine muhafızı Hafız Paşa, Seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş hacılar, heyecanla onu takip ederken Kabri saadetin kıble tarafına geçip, kutsal ayak uçlarından Resulullaha gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile:
''Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Resulullah! Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Habiballah! Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Seyyidel Evveline Velahirin!''
diyerek selamlama verince,
Resulullahın selamına mukabelesi ile şereflendi
Orada bulunanların da tanık olduğu bu hadiseden sonra, Şeyh Şamil, uzun müddet dua edip gözyaşı dökerek hasretini giderdi
Büyük bir izzet ve ikram'la ağırlanan İmam Şamil 17 Şubat 1871'de Medinei Münevvere'de ruhunu Rahman'a teslim eder
İmam Şamil'in cenazesi Cennetü'1Ölümsüz denilen ve Peygaber Efendimizin (asm) zevcelerinin ve böylece fazla sahabenin de medfun bulundukları kabristana defnedilir
*
Şeyh Şamil ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış şanlı bir mücâhittir O, yirmibeş sene sürekli devamlı muharebelerde koskoca Rus ordularını yenilgiden yenilgiye uğratmış, kan içici Moskof canavarına unutamayacakları şamarlar indirmiştir İmam Şamil insanlığın düşmanı bir devlete aleyhinde verdiği mücadelelerle yalnızca Kafkasya ve Türkiye'nin yok tüm özgürlük dünyanın gönlünde yer tutmuş bir kahramandır
İmam Şamil, 1797'de Dağistan'ın Buylank kasabasında dünyaya gelmiştir Babası, gönüllü olarak Osmanlı ordusunda hizmet etmiş bir subay olan Denghan Mehmet, annesi, Türkmen uruğlarından Pîr Budak Bey'in kızı Gülçiçek Hatun'dur
Minik yaşından itibaren sıkı bir eğitim görmüştür Medrese tahsili yaparak dinî ilimlerde büyük ilerleme kaydetmiş ve zamanın âlimleri arasına girmiştir İslam için can atarak canını ortaya koyan yiğit ahali diyarı Kafkasya'nın namlı bahadırlarından silah kullanmasını, soy binmesini öğrendi Delikanlılık çağına girdiğinde bileği bükülmez bir yiğit olduğu anlaşılmıştı
Kalplerindeki iman ateşini küffar hücumlarına kalkan eden yiğit insanlar, şeyhlerine yan olarak tek kalp, tek bilek halinde Moskofa aleyhinde çaba ediyorlardı
Varlıklı arazisiyle, havası ve manzarasıyla cennet diyar Kafkasya'yı ele geçirmek Rusya'nın en büyük gayesi olmuştu 1927'den sonra Rusyanın hücumları sıklaşmıştı
Müslüman Kuzey Kafkasya ahalisi, devrin en çağdaş silahlarıyla ve sürüler halinde saldırgan Moskoflara aleyhinde kahramanca karşısında koyuyorlardı
1832 senesinden itibaren Kuzey Kafkasya'da istiklal meş'alesi asırlara nam salacak bir kahramanın eline geçecek ve yiğit millet İmam Şamil'in kumandasında zaferden zafere koşacaklardır
Cimri Muharebesi ve Şamil'in yaralanması
17 Ekim 1832'de Ruslar Şamil'in büyüyüp yetiştiği Gimri kasabasını basar Kasabada göğüs göğüse muhteşem bir muharebe olur Düşman çok kalabalıktır ve topu tüfeği vardır Gimri'liler bir avuçtur, tatmin edici silahlan yoktur Lakin şehidliği en ulu makam kabul etmiş bu mü'min insanlara kadar düşmanın maddî üstünlüğünün hiç bir kıymeti yoktur Başlarında Şeyleri Gazi Muhammed ve bileği bükülmez yiğit Şamil vardır İkisi de ön saflarda savaşıyor ellerinde yıldırım çakan kılıçlan harikulade bir şipşak işliyordu Bu durumu gören Gimrililer taze bir güçle Moskofa kılıç sallıyorlardı Ama ne yazık oysa, düşman ateşi ve kılıçları önünde sürekli şehit veriyorlar, sayılan gitgide azalıyordu Muharebenin en kızgın anlannda İmam Gazi Muhammed de Şamil'in yanı başında şehit düşmüştü
Düşman baskınından önce gazi Muhammed'in Şamil'e söyledikleri gibi olmuştu herşey Gazi Muhammed Şamil'e şöyle demişti:
Ey Şamil, bundan böyle bana seyahat göründü Benden daha sonra Hamzat imamlığı eline alacaktır Fakat o da ancak, öyle az muammer olacak, Kafkasya'nın mukadderatına senelerce sen hükmedeceksin, yıldızın uzun seneler bu dağlarda güneş gibi parlayacak, namın dünyaları tutacak, çarlara boyun eğmeyecek, çar ordularına kan kusturacaksın Gimri'yi bugün bırakıp gitsen bile yeniden kurtarır, benim mezarımı düşman ayakları aşağıda bırakmazsın inşeAllah
Şeyhinin şehit düştüğünü görebilen Şamil, daha bir bilenmiş olarak düşmanın ortasına top güllesi gibi atılmıştı Büyük bir beceri ile işleyen kılıcı her inip kalkışında bir Moskof askerini yere seriyordu Sağ elindeki hançeri de sol elindeki kılıç gibi ustalıkla kullanıyor, iki kolu şimşek gibi işliyordu Fakat pusuda bekleyen ve fırsat kollayan bir düşman askeri süngüsünü hırsla Şamil'e saplamıştı Süngü yiğit Şamil'in göğsünden girip sırtından çıkmıştı O vaziyetteyken bile süngüyü saplayan askeri gebertmiş, peşinde süngüyü çekip çıkardıktan daha sonra vuruşmaya devam etmişti Gittikçe güçten düştüğünü farkedince vuruşa vuruşa savaş meydanından çekilmiş ve kayıplara karışmıştı Durumu gören Gimri müezzini onu baygın halde bulmuş ve sırtına alarak o bölgenin meşhur hekimi Cerrah Abdülaziz Efendiye götürmüştü
Yirmi beş gün baygın halde yatan Şamil uyandığına başucunda duran annesine başlangıçta; Anam, namaz vakti geçti mi?diye sormuştur Kâinatın Yaratıcısına karşı duyduğu bu yükümlülük şehvetli onu pişirecek ve kendisini yakından tanıyan Kuzey Kafkasyalılar Rabbine son derece yan bu yiğit Şeyhi başlarına imam yapacaklardır
Gazi Muhammet'ten daha sonra imam olan Hamzat Bey'in 19 Eylül 1835'te camide şehit edilmesinden sonra Dağistan ve Çeçenistan ileri gelenleri imamlığa en değerinde olarak Şeyh Şamil'i görerek bunu kendisine teklif etmişlerdi Lakin son derece mütevazi bir zat olan Şeyh Şamil bu teklifi kabul etmemiş ve yiğit askerlerden birini seçmelerini istemiştir O seçilecek imamın emrinde bir nefer olarak dini için, vatanı için, milleti için uğraş etmeyi seçim etmekteydi Ama istiklâl mücadelesinin zafere ulaşması için kendisinin başa geçmesi uygun görülüyordu Devamlı ısrarlar neticesinde Şeyh Şamil imamlığı kabul etmiştir
İmam olan Şeyh Şamil düzenli bir ordu ve yönetimsel teşkilat belirlemek üzere vakit kaybetmeden kollan sıvamış, kısa zamanda nasıl bir mahir teşkilatçı olduğun ortaya koymuştur
İmam Şamil'in liderliğinde Kuzey Kafkasyalılar Çarın ordularına kan kusturmaya başlarlar Kafkas dağları Rus ordulanna kabir olmaktadır Ahulgol ve Surhay kuşatmasında İmam Şamil'in kumandası aşağı yapılan müdafaa düşmana çok ağır kayıp verdirmiştir
Çar INikola maddî güçlü olarak yenemediği Şamil'i aldatma ile yenmeyi dener ve bol bol mevki, makam, gizli bir dünyevî yaşam vaadinde bulunduğu mektubu vasıtasıyla General Klug von Klugenav ve Miralay Yevdokimof vasıtasıyla Şamil'e gönderir Çar'ın haince teklifine müthiş hiddetlenen Şamil Çar'ın elçilerine dönerek gürler:
General: Senin uygun eğer şimdi kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana kişisel olarak gerçekleştirmek cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi
Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar topluluğunun kalblerinde kökleşen bu eşsiz başarı imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime değin tek kurşunları ve tek kollan kalıncaya dek bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına dek karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir zor alıkoymayacaktır
Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi değil etseniz tek başıma ve son nefesime değin yeniden dövüşeceğim Son cevabım budur General! Ben Nikola'yı tanımıyorum!
Şamil'in bu cevabı Nikola'ya ulaştırıldığında, Çar, Kafkasyanın bu yiğit kartalını aldanma ile ele geçireceğine dair ümidimi kaybetmemiş, Kafkas ordulan başkumandanı General Feze vasıtasıyla ve onun ağzından Şamil'e teklifini tekrarlamıştır
İmam Şamil'in General Feze'ye cevabı şöyle olmuştur:
Ben, Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah'ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahteden, özü, sözü dürüst bir müslümanım
Çar Birinci nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmiyeceğini General Klug'a anlıyabileceği bir dilden her zaman söylemiştim Güya bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis'e gösteri edip duruyorsunuz Bu davete katiyen icabet etmiyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum Bu yüzden fâni vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat'î kararımı asla değiştirmeyeceğim Cevabım işte bundan ibarettir Nikola'ya ve kölelerine böylece umulan ola
Şamil'in 28 Eylül 1837 tarihini içeren bu mektubundan daha sonra müthiş muharebeler başlamıştır
Ahulgoh müdafaası
İmanın hem nur keza zorlama olduğu ve hakikî imanı elde eden bir adamın kâinata meydan okuyabileceği sırrından dikkatsiz olan Çar, Şamil'in bu cevaplan karşı şaşırmıştı
Çar Kafkasya'ya çağdaş silah ve bol mühimmat ile donatılmış üç ordu gönderir 1838 ve 1839 yıllarında Şamil'in liderliğindeki Kafkasyalılarla Ruslar arasında muhteşem muharebeler eğilim eder
Şamil bütün Kuzey Kafkasya'yı dolaşarak, camilerde, meydanlarda halkı cihada eğlence eder Yiğit halk müziği bu davete büyük bir iştiyakla koşarlar
1839 senesinde Şamil'in kumandasında on bin muharip bulunmaktaydı Bunlar hiç beklenmedik anlarda Çar ordularının tepesine yıldırım gibi iniyorlardı
30 Mayıs 1839'da General Grabe kumandasındaki Ruslarla Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar arasında harikulade muharebe olur Şamil'in kuvveti beş bin birey, buna mukabil Ruslar otuz bin kişidir Tabanca ve donanım durumu ise kıyas kabul edilmeyecek derecede Rusların lehinedir
Şamil kuvvetleriyle birlikte ustalıkla çekilmiş ve Ahulgoh kalesine girmiştir
Yetişen Rus ordulan kaleyi muhasara etmiştir Muhasara aylarca devam eder Kalede yiyecek ve içecek kalmamıştır Mühimmat sona ermek üzeredir Şamil Rusların teklifi üzerine, ahalinin canlarına dokunulmayarak kaleden serbestçe çıkıp gitmelerine karşılık oğlu Cemaleddin'i rehin verir Lakin Cemaleddin'i alan Ruslar kaleyi daha sıkı bir alev altına alırlar
Muhteşem top ateşi aşağıda kale bedenleri imha olmuştur Şamil'in zevcesi ile iki yaşındaki yavrusu Mehmed Said şehit düşmüştür
Düşman, şehitler arasında Şamil'i ararlarken o bir çoban vasıtasıyla Rus kumandanına şu mektubu gönderir:
General! Çarına haber ver fakat, Kafkasya'nın bağrında daha binlerce Ahulgoh var ve on binlerce surlar ve kuleler başlarını Rablerine kaldırıp ecelini susayanları bekliyor
Silahlarınızın vücudumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilaçlarla şimdiden iyi ettim ve harbe hazırlandım Kalbimde açtığınız evlât, ayal ve hemşireme ait dört yaranın hiç hükmü yoktur Geri kalan evlât ve ayalimi de şimdiden vatan ve Cenâbı Allah'a kurban adadım
Size ve Çarınıza her şeyi bol bol vereceğiz Fakat vatanın bağımsızlık ve şerefini katiyen!
Ahulgoh'ta aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin çarınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek her yerde geliniz Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımızı kundaklayınız, ekinlerimizi yakınız, meyve ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz Bütün bunlar Kafkas'ın ezelî bağımsızlık ve istiklâl aşkını körüklemekten diğer hiç bir şeye yaramıyacaktır
Çarlar ölecektir, Petro'larınız ve Katerina'larınız gibi Nikola da gözleri ardındaki gidecektir Ama Kafkasya mutlaka kurtulacak özgürlük ve mesut olacaktır Allah, adalet ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun
Zaferden zafere
Müthiş harp taktikleri uygulayan Şamil Rusları biçare etmeye başlar Şamil merkezdeki kuvvetlerin idaresini eline alarak dört bir tarafa yetişiyor, düşmanı şaşırtıyordu
1843'teki Birinci Dargo muharebesinde Rus ordusu biçare edilerek büyük miktarda esir ve cephane alınır
Çar Nikola'nın hazırlattığı 4 ordu da peşpeşe bozguna uğratılır
Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar destanlar yazmaktadırlar 30 Ağustos 1843 günü yapılan hücumla Unsokul kalesi 3 Eylül 1843'te de Satanah kalesi ele geçirilir
Bundan sonra zaferler birbirini takip eder Hossat zaptedilir 9 Kasım 1843'te Gergebil Ruslardan geri alınır Şamil şeyhinin mezarını Rus askerlerine çiğnetmemiştir
l Ağustos 1845'te Dargo'yu saran Rus orduları biçare edilir Mağrur General Vorontsof Dargo'da mükemmel bozguna uğrar ve büyük miktarda cephane bırakarak kaçar
Şamille baş edemiyeceğini anlayan Rus kumandanlarından Prens Vorontsof tüyler ürpertici bir icraata girişir ve Ağustos 1845'te Çeçenistan ormanlarını yakar
Düşmanla anlaşmanın cezası ölümdür
Rus ordularının üzerlerine geldiğini gören Çeçen'ler kadın ve çocukları kurtarmak için Ruslarla uzlaşma gerçekleştirmek isterler Fakat bunun için İmam Şamil'in reyini almaları gerekmektedir Ne var ama, bu hususta İmam Şamil'in zerre dek imtiyaz vermediğini ve düşmandan yüz çevirmeyi idamla cezalandırdığını bilmektedirler Sonuç Olarak kura ile iki kişi tesbit edip Şamil'e gönderirler Bu elçiler önce İmam Şamil'in anasını ziyaret ederek, Şamil'in muvafakati için aracı olmasını rica edip yalvarırlar Şamil'in anası yalvarmalara dayanamayıp oğluna tavassutta bulunur
Bu durumu görebilen Şamil, derin endişe duyar Canevinden vurulur Çünkü düşmanla anlaşmanın cezası vefat, hemfikir olmak için arabulucu olmanın cezası ise yüz sopadır Yirmi beş senelik şanlı çaba sırasında bu hükümlerden zerre kadar taviz vermemiştir
Uzun tefekkürden daha sonra hükmü verir Anasına yüz sopa vurulacaktır Bu hükmü işiten ananın cevabı şudur:
Oğul, Allah'ın adaletini yerine getirmeden bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helâl etmem
Şamil anasının cezasını çekmeyi üzerine alır ve kendisine yüz sopa vurulmasını ister Dikte kesindir Müritleri kendisinin yerine cezayı yüklenmek isterlerse de güçlü olarak reddedilirler Neticede ceza en ağır şekilde uygulanır ve İmam Şamil'e yüz kamçı vurulur
Mukaddes dâva uğruna, bin ana ve bin Şamil feda olsun!diyen İmam Şamil, anasına ait ufak bir vatanî ihmal ve gafletin cezasını kişisel olarak kendisi tekeffül etmiş ve ödemiştir
Osmanlı Devletinden takviye isteniyor
Mahdut imkânlarıyla Ruslarla çaba eden ve onları biçare eden İmam Şamil kesin sonuç alınması için Halifei Müsliminden yardım ister Bu maksatla 1853'te Muhammed Belirlenmiş isimli kumandanını Sultan Abdülmecid'e gönderir O yıllarda osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa ile ittifak ederek Rusya'ya sefer yapma hazırlığı içerisindedir Şamil'e göre, Rusya'ya öldürücü darbe Kırım'dan yok, Kafkasya'dan vurulabilirdi
Kafkasya fazla zengin bir ülkeydi ve Rusya ile Osmanlı Devleti arasında aşılmaz bir set olabilirdi
Kafkasya'da çeyrek asırdır İmam Şamil'in liderliğinde bahşedilen mücadelede, sayısı gitgide artarak ikiyüz bine ulaşan heybetli Rus ordusu bozguna uğratılmıştır Osmanlı ordusunun destek ve desteğiyle Ruslara öldürücü darbe vurulabilecekti
Şeyh Şamil'in Müdafaa Muharebeleri ve Tutsak Düşmesi
Çar IIAleksandr, bir avuç insanın koskoca bir imparatorluğu umutsuzluk içerisinde bırakmasını gururuna yediremiyordu Meseleyi halletmek için büyük askerî birlikler hazırlatmıştı Bu birliklerin sayısı bütün Dağıstan nüfusundan fazlaydı
İmam Şamil bir avuç kahramanla, gözü dönmüş Rus sürülerine karşısında kahramanca karşısında duruyordu Ne var ancak, düşman kırmakla tükenmiyordu Yüzlerce topu vardı Büyük cephaneleri vardı ve silahlar sürekli ölüm kusuyordu Son çarpışmada Şamil'in askerleri eriye eriye yüz birey kalmıştı Bayan ve çocuklar vardı Durumu ören Şamil, bayan ve çocuklara ve yerli ahaliye dokunulmamak kaydiyle teslim olmuştur
Kafkas Kartalı 6 Eylül 1859'da esir alınmıştır Kırk karakter maiyyetiyle birlikte Başşehir Petersburg'a götürülmüştür On yıl Rusya'da tutsak kalan Şamil, Çar'dan İstanbul'a gönderilmesini ister Bu isteğin kabul edilmesinden sonradan İmam Şamil 1870'te İstanbul'a kazanç Büyük bir kalabalık bu şanlı mücahidi büyük bir coşkunlukla karşılar İstanbul bir bayram günü yaşamaktadır Aziz misafirleri şehirlerine teşrif etmiştir
Şamil'i getiren gemi Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiştir Büyük kahramanı kişisel olarak Sultan Abdülaziz karşılamış ve onu büyük bir muhabbetle bağrına basmıştır Sultan Abdülaziz Han sevincini şöyle açıklama etmektedir: Babam sultan Mahmud Han mezarından çıksa idi fakat bu değin sevinç ve heyecan duyabilirdim!
Sultan Abdülaziz Han aziz misafirine nasıl ikram edeceğini, onu nasıl ağırlayacağını bilemez âdeta Günlerce başbaşa sohbet ederler
İmam Şamil son günlerini kutsal beldelerde, yüce Nebi'nin (asm) makberinin bulunduğu Medine'de dinmek istemektedir
Rusya'dan ayrılırken geri dönmesi durum koşulmuş ve bunun için oğlu Muhammed Şefiî rehin alınmıştır
Sultan Abdülaziz Han İmam Şamil'in son günlerini kutsal beldelerde geçirmesine müsaade edilmesi için Rus Çarına aracılıkta bulunur ve bu istek kabul edilir Bundan sonra İmam Şamil mübarek beldelere gider ve haccını ifa eder Hac esnasında dünyanın dört bir yanından gelen hacılar nâmını işittikleri bu şanlı mücahidi görmek, elini öpüp, duasını elde etmek isterler, lâkin ister istemez izdiham meydana gelir Bu duruma tedavi almak üzere idareciler Şeyh Şamil'i Kabe'nin damına çıkarırlar Bir müddet orada duran İmam Şamil'i hacılar doyasıya seyrederler
Peygamber Efendimize olan brülör aşkın ve Ona kavuşmanın heyecanıyla su baskını gibi gözyaşı akıtan Şeyh Şamil, sürünerek Resulullahın kabri şerifine, kutsal huzurlarına gelir Ilk Olarak Medine muhafızı Hafız Paşa, Seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş hacılar, heyecanla onu takip ederken Kabri saadetin kıble tarafına geçip, kutsal ayak uçlarından Resulullaha gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile:
''Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Resulullah! Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Habiballah! Esselatü Vesselamü Aleyke Ya Seyyidel Evveline Velahirin!''
diyerek selamlama verince,
Resulullahın selamına mukabelesi ile şereflendi
Orada bulunanların da tanık olduğu bu hadiseden sonra, Şeyh Şamil, uzun müddet dua edip gözyaşı dökerek hasretini giderdi
Büyük bir izzet ve ikram'la ağırlanan İmam Şamil 17 Şubat 1871'de Medinei Münevvere'de ruhunu Rahman'a teslim eder
İmam Şamil'in cenazesi Cennetü'1Ölümsüz denilen ve Peygaber Efendimizin (asm) zevcelerinin ve böylece fazla sahabenin de medfun bulundukları kabristana defnedilir
*