Şeytan Adem'e Neden Secde Etmedİ IBLIS ADEM'E NIÇIN SECDE ETMEDİ ? Hak’kın yaptıklarını da gör, bizim yaptıklarımızı da Her ikisini de gör ve bizim yaptığımız işler olduğunu bil, zaten bu meydanda Ortada halkın yaptığı işler yoksa, her şeyi Adalet yapıyorsa, şu halde kimseye “bunu niye böyle yaptın deme! Tanrı’nın yaratması, bizim yaptığımız işleri meydana getirmektedir Bizim işlerimiz Tanrı işinin eseridir Laf söyleyen kimse, ya harfleri görür, yahut manayı bir anda her ikisini aniden nasıl görebilir? İnsan konuşurken manayı düşünür, onu kastederse harflerden gafildir Hiçbir göz aniden hem önünü ayrıca ardını göremez Şunu ayrıntılarıyla bil! Önünü gördüğün süre ardını nasıl görebilirsin? oysa ki can, harfi manayı aniden kavrayamıyor, nasıl olur da hem işi yapar, ayrıca o iş yapma kudretini yaratır? Ey oğul! Tanrı, her şeye muhittir Bir işi yapması, o anda öteki bir işi yapmasına mani olamaz Şeytan, “Bima ağveyteni dedi; o hain ifrit, kendi fi’lini gizledi Adem ise “Zalemna enfüsena dedi; bizim gibi Hak’kın fiilinden dikkatsiz değildir Günah ettiği halde edebe riayet ederek Tanrı’ya isnad etmedi Tanrı’nın ırk ettiğini gizledi O suçu kendine atfettiğinden ihsana nail oldu Adem, tövbe ettikten sonra Tanrı, “Ey Adem! O suçu, o mihnetleri, sen de ben yaratmadım mı? O benim taktirim benim kazam değil miydi; özür getirirken niye onu gizledin? dedi Adem “Korktum, yazınsal terk etmedim deyince Tanrı, “İşte ben de onun için seni kayırdım dedi Derin Saygı eden hürmet görür Şeker getiren badem şekeri yer Temiz şeyler temizler içindir; sevgiliyi güzel tut, hoşluk gör; incit, incin! Ey gönül! Cebirle ihtiyarı birbirinden ayırdetmek için bir örnek getir ancak ikisini de anlayasın: Titreşim illetinden nedeniyle titrek bir el, diğer taraftan senin titrettiğin el her iki hareketi de bil oysa Tanrı yaratmıştır; lakin bu hareketi onunla mukayeseye olanak yoktur İhtiyarınla el oynatmadan pişman olabilirsin; lakin titreme illetine müptela bir adamın pişman olduğunu ne süre gördün? Anlayışı kıt biriside şu cebir ve yaşlı meselesine yol bulsun, bu işi anlasın diye söylediğimiz bu laf, akli bir laf, akli bir bahistir Ama zaten bu hilekar akıl, us değildir ancak Zeka Olarak iddia, inci ve mercan bile olsa can bahsi, diğer bir bahistir Can bahsi başka bir makamdır, can şarabının diğer bir kıvamı vardır Akıl bahisleri hüküm sürdüğü sırada Ömer’le Ebülhakem sırdaştı Fakat Ömer, zihin aleminden can alemine gelince can bahsinde Ebülhakem, Ebucehil oldu Ebucehil, cana nispetle aslında cahil olmakla beraber his ve düşünce bakımından kamildi Akıl ve bahsi, bil ki eser, yoksa sebeptir (onunla müessir ve müsebbip kavranabilir) Can bahsi ise büsbütün şaşırtıcı bir şeydir Ey nur isteyen! Can ziyası parladı; lüzumlu, mülzem, nafi, muktazi kalmadı Bir gören kişinin Nuru doğmuş parlamaktayken sopa gibi bir delilden vazgeçeceği meydandadır Tekrar hikayeye geldik; zaten ne süre hikayeden ayrıldık ancak? Cehil bahsine gelirsek o Tanrı’nın zindanıdır; ilim bahsine gelirsek onun bağı ve sayvanı Uyarsak onun sarhoşlarıyız; açıkgöz olursak onun hikayesinden bahsetmekteyiz Ağlarsak rızıklarla dolu bulutuyuz; gülersek yıldırım! Kızar, savaşırsak bu, kahrının aksidir, barışır, özür serdedersek muhabbetinin aksidir Bu dolaşık ve allak bullak alemde biz kimiz? Elif gibiyiz Elif’inse aslında, hiç fakat hiçbir şeyi yoktur! Mesnevi'den Hikayeler