iltasyazilim
FD Üye
Seyyid Abdullah Şemdini
Seyyid Abdullah Şemdini hazretleri, Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir Silsilei aliyyenin otuzuncusudur Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretlerinin onuncu torunu ve Seyyid Tahayı Hakkâri'nin amcasıdır
Şemdinli'de dünyaya gelen asil, temiz ve onurlu bir aileye mensup olan Seyyid Abdullah Şemdini, küçük yaşta ilim tahsiline yöneldi Zamanının usulüne kadar birincil tahsilini gördükten sonradan, Irak'ın Süleymaniye beldesine artan bir şekilde oradaki medresede ilim öğrenmeye devam etti Zihinsel Olarak ve nakli ilimleri tahsil edip büyük âlim oldu Bu medresede ilim öğrenmekle meşgul iken medrese arkadaşı Mevlana Halidi Bağdadi ile bir kardeş gibi yaşadılar Yüksek yaratılışı olan bu iki gönül dostu zahiri ilimleri tahsil ettikleri sırada kalb ve gönül ilmi olan tasavvufa karşı alaka duymaya başladılar Bu ilgi, muhabbet ve aşk derecesine ulaşıp, kendilerini maneviyat terbiye edip, batıni ilimleri öğreterek yetiştirecek bir kılavuz, yol gösterici aradılar
Sonunda aradıkları rehberi hangisi daha evvel bulursa, o büyük zattan alacağı manevi feyz ve bereketin aralarında ortak olmasını kararlaştırdılar Bu hususta birbirlerine laf verdiler Yani aradıkları o büyük veliyi hangisi daha evvel bulur ve tanırsa hemen diğerinin de o zatı tanımasına, ona bağlanıp feyz almasına araç olacaktı
Kendilerine yol gösterecek manevi bir rehberi aradıkları sırada Mevlana Halidi Bağdadi aldığı bir takım manevi işaretler üzerine Hindistan'a gitmeye karar verdi Zahiri ilimlerde yüksek bir âlim olan Abdullahı Şemdini de onunla gitmek istedi Fakat Mevlana Halidi Bağdadi ona; Ben gideyim, oradan alıp getirdiklerime ortağızdedi Nihayet Hindistan'a gitmek üzere Süleymaniye'den yola çıktı Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Hindistan'a ulaştı Sonunda Nakşibendiye manevi yolunun mürşidi kâmili Şah Gulamı Ali Abdullahı Dehlevi hazretlerinin refah ve sohbetleriyle şereflendi Kısa zamanda değer ve müstahak olduğu fazilet ve olgunluğa ulaştı Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyalık derecesine yükseldi Hocası ona, İslamiyet ’in dikte ve yasaklarını izah etmek suretiyle, insanların dünya ve ahiret saadetine kavuşmalarına vesile edebilmek ve talebe yetiştirmek hususunda bütün bir icazet, diploma ve hilafet verdi Hocasının bütün ve mutlak vekili olarak aldığı yüksek feyz ve kemalatı, ilim ve terbiye aşıklarına arzetmek ve onları yetiştirmekle vazifeli olarak Bağdat ’a gönderildi
Bundan sonradan bütün cihan, vasıtalı vasıtasız irşad ve feyz kaynağı olan Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin manevi nuru ile nurlanmaya başladı Bu Nedenle Bağdat ’ta feyz ve nur saçan rahmet güneşi doğdu
Seyyid Abdullahı Şemdini, daha önceki anlaşmalarının gereği bir müddet Bağdat ’ta kaldıktan sonra Süleymaniye'ye dönen Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin ziyaretine gitti Mevlana'nın Hindistan'da elde ettiği marifet ve kemalatı, olgunluğu görünce ona olan muhabbeti daha da arttı Medrese talebeliğinde arkadaşı olduğunu düşünmeyip o evliyalık güneşinin sohbetlerine devam etmeye başladı Onun önde gelen talebelerinden oldu Bir Takım hasetçi ve inkârcı kimselerin, Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin karşısına çıkıp, laf ve yazı ile onu kötülemeye, türlü türlü iftiralarla ve düzme yalanlarla, ona gönül verenlerin yolunu kesmeye çalıştıkları sırada, o her zaman onun yanında bulundu Kendisinde bulunan şeref ve yüksek kabiliyet ile Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin talebe geliştirmek hususundaki maharetinin birleşmesiyle kısa zamanda bütün ilimlerde ve tasavvuf hallerinde yetişerek olgunlaştı Mevlana hazretlerinin binlerce talebesi arasında en yükseklerinden oldu Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri ona talebe geliştirmek üzere icazet, diploma verdi Mevlana hazretlerinden icazet ve hilafet alanların her tarafta üçüncüsü olan Seyyid Abdullahı Şemdini, kardeşi Seyyid Ahmed Geylani hazretlerinin oğlu Seyyid Tahai Hakkari'yi de, Mevlana Halidi Bağdadi'nin sohbetlerine götürerek, onun da bu yolda yetişmesine vesile oldu
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri bir ara, Bağdat ’a gitti Bu sırada Abdullahı Şemdini talebelerin başına geçip onları yetiştirmekle meşgul oldu daha sonra tekrar Süleymaniye'ye dönen Mevlana hazretleri, insanlara İslamiyet ’in dikte ve yasaklarını açıklama yapmak üzere çeşitli beldelere yetiştirip gönderdiği talebeleriyle birlikte, Seyyid Abdullahı Şemdini'yi de Şemdinli'ye yolladı Seyyid Abdullahı Şemdini, Şemdinli civarındaki Nehri kasabasına yerleşti Nehri'de medrese, tekke ve zaviyeler yaptırarak talebe yetiştirmeye başladı Türkiye, İran ve Irak'ın çeşitli yerlerinden ilim meclisine ve sohbetlerine koşan böylece fazla kimseyi zahiri ve batıni ilimlerde yetiştirdi Peygamber efendimizden bu yana, evliyanın ve İslam âlimlerinin anlattığı ve yaşadığı İslamiyet ’i, güzel ahlakı insanlara anlattı Bilhassa edep ve ahlaktan yoksun aşiretler üstünde çok tesirli olup, onların düzelmesine vesile oldu Kabile ve aşiretlere, anlayacakları şekilde hoş nasihatler vermek suretiyle onların doğru yola kavuşmalarına vesile oldu
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri onun hakkında Seyyid Tahayı Hakkâri'ye; Seyyid Abdullah ne hoş bir şeyhdir Onda hiç hata yoktur Yalnız kusuru, onun münkiri yani karşısına çıkıp onun büyüklüğünü inkâr eden kimseler bulunmamasıdırbuyurdu
Tekrar buyurdu ancak:
Beni, Seyyid Abdullah ve Seyyid Taha'dan üstün tutmayınızEshabı; Onlar sizin talebenizdir, nasıl böyle dersiniz?diye arz ettiklerinde; Onlar şehzadelerdir Padişah olacaklardır Biz ise, bir müddet onların terbiyesi ile meşgul olan ve böyle yüksek bir vazifenin kendisine verildiği bir mürebbiyeyiz Mürebbi, şah olacak şehzadeden üstün olabilir mi?buyurdular
Ömrünü ilim tahsil etmeye, İslamiyet ’i öğrenmeye ve öğretmeye vakfetmiş olan ve böylece çok kerametleri görülen Seyyid Abdullahı Şemdini hazretleri 1813 yılında Şemdinli'nin Nehri kasabasında vefat etti Nehri kabristanının girişinde defnedildi Kabrinin üstünde sade bir türbe vardır Kutsal kabri sevenleri kadar ziyaret edilmekte, aşıkları dua edip mübarek ruhundan feyz almaktadır Onu vesile ederek dua edenlerin fiziksel ve manevi dertlerine derman buldukları dilden dile anlatılmaktadır
Şemdinli'nin Nehri kasabasında birincil kez irşad ve feyz kaynağı olan Seyyid Abdullahı Şemdini, Şafii mezhebi fıkhında ve diğer ilimlerde derin âlim olup, ilmiyle amil, büyük veli, peygamberlik sırlarına vakıf ve hazreti Osman'ın güzel ahlakını hatırlatan hoş ahlak sahibi olup, haya ve edebin kaynağı idi Her hali istikamet ve doğruluk üzere idi Sohbetleri hasta ruhlara yiyecek, bakışları kararmış kalblere şifa idi İnsanların dünyada ve ahirette kurtuluşa ermelerinin, saadet kapısının anahtarı idi *
Seyyid Abdullah Şemdini hazretleri, Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir Silsilei aliyyenin otuzuncusudur Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretlerinin onuncu torunu ve Seyyid Tahayı Hakkâri'nin amcasıdır
Şemdinli'de dünyaya gelen asil, temiz ve onurlu bir aileye mensup olan Seyyid Abdullah Şemdini, küçük yaşta ilim tahsiline yöneldi Zamanının usulüne kadar birincil tahsilini gördükten sonradan, Irak'ın Süleymaniye beldesine artan bir şekilde oradaki medresede ilim öğrenmeye devam etti Zihinsel Olarak ve nakli ilimleri tahsil edip büyük âlim oldu Bu medresede ilim öğrenmekle meşgul iken medrese arkadaşı Mevlana Halidi Bağdadi ile bir kardeş gibi yaşadılar Yüksek yaratılışı olan bu iki gönül dostu zahiri ilimleri tahsil ettikleri sırada kalb ve gönül ilmi olan tasavvufa karşı alaka duymaya başladılar Bu ilgi, muhabbet ve aşk derecesine ulaşıp, kendilerini maneviyat terbiye edip, batıni ilimleri öğreterek yetiştirecek bir kılavuz, yol gösterici aradılar
Sonunda aradıkları rehberi hangisi daha evvel bulursa, o büyük zattan alacağı manevi feyz ve bereketin aralarında ortak olmasını kararlaştırdılar Bu hususta birbirlerine laf verdiler Yani aradıkları o büyük veliyi hangisi daha evvel bulur ve tanırsa hemen diğerinin de o zatı tanımasına, ona bağlanıp feyz almasına araç olacaktı
Kendilerine yol gösterecek manevi bir rehberi aradıkları sırada Mevlana Halidi Bağdadi aldığı bir takım manevi işaretler üzerine Hindistan'a gitmeye karar verdi Zahiri ilimlerde yüksek bir âlim olan Abdullahı Şemdini de onunla gitmek istedi Fakat Mevlana Halidi Bağdadi ona; Ben gideyim, oradan alıp getirdiklerime ortağızdedi Nihayet Hindistan'a gitmek üzere Süleymaniye'den yola çıktı Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Hindistan'a ulaştı Sonunda Nakşibendiye manevi yolunun mürşidi kâmili Şah Gulamı Ali Abdullahı Dehlevi hazretlerinin refah ve sohbetleriyle şereflendi Kısa zamanda değer ve müstahak olduğu fazilet ve olgunluğa ulaştı Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyalık derecesine yükseldi Hocası ona, İslamiyet ’in dikte ve yasaklarını izah etmek suretiyle, insanların dünya ve ahiret saadetine kavuşmalarına vesile edebilmek ve talebe yetiştirmek hususunda bütün bir icazet, diploma ve hilafet verdi Hocasının bütün ve mutlak vekili olarak aldığı yüksek feyz ve kemalatı, ilim ve terbiye aşıklarına arzetmek ve onları yetiştirmekle vazifeli olarak Bağdat ’a gönderildi
Bundan sonradan bütün cihan, vasıtalı vasıtasız irşad ve feyz kaynağı olan Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin manevi nuru ile nurlanmaya başladı Bu Nedenle Bağdat ’ta feyz ve nur saçan rahmet güneşi doğdu
Seyyid Abdullahı Şemdini, daha önceki anlaşmalarının gereği bir müddet Bağdat ’ta kaldıktan sonra Süleymaniye'ye dönen Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin ziyaretine gitti Mevlana'nın Hindistan'da elde ettiği marifet ve kemalatı, olgunluğu görünce ona olan muhabbeti daha da arttı Medrese talebeliğinde arkadaşı olduğunu düşünmeyip o evliyalık güneşinin sohbetlerine devam etmeye başladı Onun önde gelen talebelerinden oldu Bir Takım hasetçi ve inkârcı kimselerin, Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin karşısına çıkıp, laf ve yazı ile onu kötülemeye, türlü türlü iftiralarla ve düzme yalanlarla, ona gönül verenlerin yolunu kesmeye çalıştıkları sırada, o her zaman onun yanında bulundu Kendisinde bulunan şeref ve yüksek kabiliyet ile Mevlana Halidi Bağdadi hazretlerinin talebe geliştirmek hususundaki maharetinin birleşmesiyle kısa zamanda bütün ilimlerde ve tasavvuf hallerinde yetişerek olgunlaştı Mevlana hazretlerinin binlerce talebesi arasında en yükseklerinden oldu Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri ona talebe geliştirmek üzere icazet, diploma verdi Mevlana hazretlerinden icazet ve hilafet alanların her tarafta üçüncüsü olan Seyyid Abdullahı Şemdini, kardeşi Seyyid Ahmed Geylani hazretlerinin oğlu Seyyid Tahai Hakkari'yi de, Mevlana Halidi Bağdadi'nin sohbetlerine götürerek, onun da bu yolda yetişmesine vesile oldu
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri bir ara, Bağdat ’a gitti Bu sırada Abdullahı Şemdini talebelerin başına geçip onları yetiştirmekle meşgul oldu daha sonra tekrar Süleymaniye'ye dönen Mevlana hazretleri, insanlara İslamiyet ’in dikte ve yasaklarını açıklama yapmak üzere çeşitli beldelere yetiştirip gönderdiği talebeleriyle birlikte, Seyyid Abdullahı Şemdini'yi de Şemdinli'ye yolladı Seyyid Abdullahı Şemdini, Şemdinli civarındaki Nehri kasabasına yerleşti Nehri'de medrese, tekke ve zaviyeler yaptırarak talebe yetiştirmeye başladı Türkiye, İran ve Irak'ın çeşitli yerlerinden ilim meclisine ve sohbetlerine koşan böylece fazla kimseyi zahiri ve batıni ilimlerde yetiştirdi Peygamber efendimizden bu yana, evliyanın ve İslam âlimlerinin anlattığı ve yaşadığı İslamiyet ’i, güzel ahlakı insanlara anlattı Bilhassa edep ve ahlaktan yoksun aşiretler üstünde çok tesirli olup, onların düzelmesine vesile oldu Kabile ve aşiretlere, anlayacakları şekilde hoş nasihatler vermek suretiyle onların doğru yola kavuşmalarına vesile oldu
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri onun hakkında Seyyid Tahayı Hakkâri'ye; Seyyid Abdullah ne hoş bir şeyhdir Onda hiç hata yoktur Yalnız kusuru, onun münkiri yani karşısına çıkıp onun büyüklüğünü inkâr eden kimseler bulunmamasıdırbuyurdu
Tekrar buyurdu ancak:
Beni, Seyyid Abdullah ve Seyyid Taha'dan üstün tutmayınızEshabı; Onlar sizin talebenizdir, nasıl böyle dersiniz?diye arz ettiklerinde; Onlar şehzadelerdir Padişah olacaklardır Biz ise, bir müddet onların terbiyesi ile meşgul olan ve böyle yüksek bir vazifenin kendisine verildiği bir mürebbiyeyiz Mürebbi, şah olacak şehzadeden üstün olabilir mi?buyurdular
Ömrünü ilim tahsil etmeye, İslamiyet ’i öğrenmeye ve öğretmeye vakfetmiş olan ve böylece çok kerametleri görülen Seyyid Abdullahı Şemdini hazretleri 1813 yılında Şemdinli'nin Nehri kasabasında vefat etti Nehri kabristanının girişinde defnedildi Kabrinin üstünde sade bir türbe vardır Kutsal kabri sevenleri kadar ziyaret edilmekte, aşıkları dua edip mübarek ruhundan feyz almaktadır Onu vesile ederek dua edenlerin fiziksel ve manevi dertlerine derman buldukları dilden dile anlatılmaktadır
Şemdinli'nin Nehri kasabasında birincil kez irşad ve feyz kaynağı olan Seyyid Abdullahı Şemdini, Şafii mezhebi fıkhında ve diğer ilimlerde derin âlim olup, ilmiyle amil, büyük veli, peygamberlik sırlarına vakıf ve hazreti Osman'ın güzel ahlakını hatırlatan hoş ahlak sahibi olup, haya ve edebin kaynağı idi Her hali istikamet ve doğruluk üzere idi Sohbetleri hasta ruhlara yiyecek, bakışları kararmış kalblere şifa idi İnsanların dünyada ve ahirette kurtuluşa ermelerinin, saadet kapısının anahtarı idi *