Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Seyyid Hasan Nasrallah - Tanıyalım...

Seyyid Hasan Nasrallah - Tanıyalım...

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Seyyid Hasan Nasrallah 31 Ağustos 1960’ta Lübnan’ın güneyinde bulunan elBezuriye köyünde dünyaya geldi







Seyyid Hasan Nasrallah 31 Ağustos 1960’ta Lübnan’ın güneyinde bulunan elBezuriye köyünde dünyaya geldi Babası Abdulkerim manavlıkla meşguldü Hasan, babasına yardımcı olmak için onun dükkanına gidip geliyordu



Dükkanın duvarında İmam Musa Sadr’ın resmi asılıydı Bu resim Seyyid Hasan’ın, İmam Musa Sadr’a yönelik sevgisinin ve o zaman Mahrumlar Hareketi olarak biline Emel hareketine karşı ilgisinin ilk kıvılcımı olmuştu



Seyyid Hasan o zamana kadar din alimlerinden hiçbiriyle irtibat halinde değildi Ailesinin içinde tanınmış bir din alimi bulunmamasına rağmen Seyyid Hasan dine sevgi ve ilgi duyan bir çocuktu Bu ilgi namaz ve oruç gibi bilinen ibadetlerle sınırlı değildi Onun bu ilgisi kendisini 1976 yılında Necef’e gitmeye ve orada İslami ilimleri tahsil etmek için ilim havzasında öğrenime başlamaya itti



1978 yılında Lübnan’a döndü ve Seyyid Abbas Musevi’nin kurduğu elİmam elMuntazar medresesinde eğitimine devam etti Aynı zamanda Emel hareketindeki siyasi faaliyetlere iştirak etti ve Emel hareketinin Bekaa bölgesindeki siyasi sorumlusu oldu



Hizbullah’ın Kurulması

İmam Musa Sadr’ın Libya’da gizemli bir şekilde kaçırılmasından sonra Emel hareketinin lider kadrosunda büyük ihtilaflar baş gösterdi Bu ihtilafların neticesinde lider kadrolardan bir bölümü ayrılarak Lübnan Hizbullah’ını kurdu



Seyyid Hasan Nasrullah da Hizbullah’ta çeşitli sorumluluklar aldı Hizbullah’ın liderlik şurasında üyelik görevi yaptı Buna rağmen derslerine ara vermedi ve ilmi tahsilini sürdürdü 1989’da eğitimini sürdürmek için Kum’a gitti Fakat İsrail’in Lübnan’a ve Hizbullah savaşçılarına yaptığı yoğun saldırılardan dolayı Kum’da bir yıldan fazla kalamadı ve İsrail’e karşı savaşmak için tekrar Lübnan’a döndü



Seyyid Abbas Musavi’nin öldürülmesi

1992 yılında Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Abbas Musevi’nin öldürülmesinden sonra Hizbullah’ın liderlik şurası Seyyid Hasan Nasrullah’ı hareketin yeni Genel Sekreteri olarak seçti Abbas Musevi’nin ailesiyle birlikte İsrail tarafından öldürülmesi Lübnan halkında, özellikle de Hizbullah savaşçılarında çok derin bir etki yarattı



Bu aşamadan sonra Hizbullah’ın mücadelesi ve savaşı yeni bir boyut kazandı Lübnan halkının Hizbullah’a olan desteği genişledi ve tabana yayıldı İsrail de 1993 ve 1996 yıllarında Lübnan’a karşı geniş çaplı operasyonlar yaparak Hizbullah’ı ortadan kaldırmaya çalıştı; fakat kendinden çok daha az askeri imkanlara sahip olan Hizbullah’ın güçlü direnişiyle karşılaştı



Oğlunun öldürülmesi

Hizbullah’ın Eylül 1997’de güney Lübnan’daki Cebelu’r Refi bölgesinde İsrail ordusunun mevzilerine yönelik saldırısında iki Hizbullah savaşçısı hayatını kaybetti ve cenazeleri İsraillilerin eline düştü İsrail televizyonu bu iki kişinin kimliğini bilmeden onların kanlı resimlerini yayınladı



İsrail televizyonunda yayınlanan görüntülerden, bu iki kişiden birinin Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın oğlu Seyyid Hadi olduğu anlaşıldı Bu haberin yayılması, Lübnan’da bomba etkisi yaptı ve çok büyük bir hareketlenmeyi beraberinde getirdi



Lübnan tarihinde gerek iç savaş döneminde gerekse İsrail işgaline karşı yürütülen savaş sırasında, siyasi veya milis grupların liderlerinden birisinin oğlunun savaş meydanında öldürüldüğü görülmemişti



Bu olay Lübnan’daki toplumsal kesimlerde Hizbullah Genel Sekreterine yönelik duygusal bağın ve ona karşı duyulan saygı ve hayranlığın artmasına sebep oldu Hangi dinden veya mezhepten olursa olsun tüm Lübnan halkı bu olayın etkisi altında kalmıştı Lübnan siyasi liderleri birbiri ardına Seyyid Hasan Nasrullah’a taziye ziyaretinde bulunarak ona duydukları şükranı ve saygıyı ifade etti Bu taziyeler ve saygı ifadeleri Lübnan’la sınırlı kalmadı Dönemin Suudi Arabistan Veliahdı Emir Abdullah gibi devlet adamları dahi ilk kez Hizbullah Genel Sekreterine bir başsağlığı mesajı göndermişti



2000 Yılı ve Zafer

2000 yılında FKÖ Lideri Yaser Arafat’ın Amerikalı ve İsrailli yetkililerle müzakerelerinde hiçbir ilerleme kaydedemediği bir sırada, İsrail Hizbullah’tan en küçük bir imtiyaz dahi alamadan tek taraflı olarak güney Lübnan’da işgal ettiği topraklardan çekildi



İsrail, bölgedeki askeri birliklerinin sürekli olarak Hizbullah saldırılarına hedef olmasından dolayı Şebaa Çiftlikleri dışındaki tüm askeri birliklerini işgal ettiği Lübnan topraklarından çekti İsrail’in tarihi boyunca ilk kez işgal ettiği bir topraktan kayıtsız şartsız geri çekilmiş olması İsrail açısından ağır bir yenilgi olarak nitelendi



Bu olay, Hizbullah’ın direnişe dayanan tutumunu güçlendirirken, Seyyid Hasan Nasrullah’ın da Arap toplumu arasında benzersiz bir kahraman olarak anılmasına sebep oldu



Lübnan Hizbullah’ı bu zaferin ardından Lübnan siyasi arenasındaki yerini de güçlendirmişti Hizbullah, Lübnan Parlamentosunda çok sayıda milletvekiliyle temsil edilirken, Fuad Sinyore Kabinesinde de bakanlıklar elde etti



Hizbullah ve İntifada

Hizbullah’ın güney Lübnan’da zafer kazanması, Filistinliler arasında da siyasi ve askeri alanda büyük bir etki yaptı 1990’lı yılların başında Oslo Anlaşması’na büyük umutlar bağlayan Filistin halkı, Hizbullah’ın 2000 yılı Mayıs’ında İsrail’i güney Lübnan’dan çıkarmasından sonra artık “Filistinlilerin sorunlarının işgalci rejimle barış müzakereleri yapmakla çözülmeyeceğini ifade etmeye başlamıştı



Bu tutumun Aksa intifadasının başlamasında büyük bir etkisi olmuştu Aksa intifadasıyla güçlenen Hamas’ın, Filistin seçimlerini kazanmasıyla Filistin’deki siyasi süreç de yeni bir aşamaya girmişti Hamas’ın seçim zaferinin ardından başlatılan uluslar arası ambargo, Hamas hükümetini devirmeye yetmedi



Filistinli gruplar, İsrail ordusunun sahildeki Filistinli bir aileyi top ateşiyle öldürerek bozduğu Şarmu’şŞeyh ateşkes anlaşması karşısında bir İsrail askerini esir alarak misillemede bulundu İsrail’in esir alınan askerini kurtarma gerekçesiyle Filistin kentlerine yönelik başlattığı saldırılar, Filistinli parlamenterlerin ve kabine üyelerinin esir alınmasıyla zirveye ulaştı



Uluslar arası toplumun İsrail’in Filistin’de uyguladığı orantısız şiddeti izlediği bir sırada Hizbullah 12 Temmuz 2006’da bir operasyon yaparak iki İsrail askerini esir almış Ortadoğu’da yeni bir sürecin başlamasına sebep olmuştu



Birçok siyasi gözlemcinin geleneksel Arapİsrail mücadelesinden farklı olduğunu belirttikleri yeni süreç, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrullah tarafından şu ifadelerle değerlendirildi:



“Bundan sonra siz açık bir savaş istediniz, bu da açık bir savaştır Bunu siz istediniz, hükümetiniz istedi Oyunun kuralları değişecekse, olsun değişsin Bugün siz kiminle savaştığınızı bilmiyorsunuz Siz, Muhammed’in (S) Ali’nin, Hasan’ın, Hüseyin’in ve Resul’ün Ehlibeyt’inin ve ashabının evlatlarıyla savaşa girdiniz Siz, inançları bu yer küredeki tüm insanlardan daha üstün olan kimselerle savaşa girdiniz Siz tarihiyle ve kültürüyle iftihar eden, maddi güçlere, imkanlara, yeteneğe, akla, sükunete, rüyaya, azme, kararlılığa, cesarete sahip kimselerle topyekun savaşa girdiniz Allah’ın yardımıyla sizin de bizim de yaşadığımız günleri göreceğiz
 
858,496Konular
981,870Mesajlar
29,906Kullanıcılar
yarrocqSon üye
Üst Alt