Sezai Karakoc Şiirleri
Anneler ve Cocuklar
Anne oldu mu cocuk
Bahcenin en yalnız koşesinde
Elinde siyah bir cubuk
Ağzında kucuk bir leke
Cocuk oldu mu guneş
Simsiyah gorunuyor gozune
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kacar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne olunce cocuk
Cocuk olunce anne
Balkon
Cocuk duşerse olur cunku balkon
Olumun cesur korfezidir evlerde
Yuzunde son gulumseme kaybolurken cocukların
Anneler anneler elleri balkonların demirinde
İcimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Camaşırlarınızı asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza uzanın olu
Gelecek zamanlarda
Oluleri balkonlara gomecekler
İnsan rahat etmeyecek
Oldukten sonra da
Bana sormayın boyle nereye
Koşa koşa gidiyorum
Alnından opmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarları
Batış
Guneştir duşen turuncusunda menekşeler sunarım
Gece artık hic donulmeyecek yerlerdeki o sevgiliye
Cocuklara kekik toplıyan o sevgiliye
Bir kekik uzatan cocuk anne deyince
Deniz dibinden catı ceken
Cocuk ustune arkadaş ustune
Guneştir duşen yeşilinde bir yuz doner
Değişmiyen o gencliğiyle sevgili
Olumden sonraki kurtulma gibi
Doner doner de gelir karşıma
Deniz dibinden cıkan ahtapot oluleri
Eski utanmaları ceker su yuzune
Guneştir kırmızı ve ben en comezi bir rengin
Altın hatıralar hukumetinin
Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış
Soy utanc soy anış soy sevgi
Gel artmaz azalmaz ey sevgi
Denizin Kentini Yaktım
Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında
Denizin kentini yaktım
Hurma şırıltılarıyla
Denizin kentini yaktım
Beni cocukluğumdan koparan
Denizin kentini yaktım
Bir kent kadın kabuklarından
Denizin kentini yaktım
Miras kalmış bir alevle
Denizin kentini yaktım
Veli ağaclarla kalbi atan mermerle
Tanrıyı anarak kalbi atan
Cami sutunları boğdu
Sararmış gozyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini
İstanbul ey sevgili şehir
Don don karadan gelen sesime
Son veren zaman yatırında
Denizden getirilen bicimine
İnci Dakikaları
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim ustune titrediğim guzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gozbebeği zamansın
Ben bin parcaya bolundum her parcasında
Her parcasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Calkantısız Universitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayber'in kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gozlerimin gercek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yuzme bilmeyen bir uyurgezer yuzer ya
Curuk ve havada asılı tahtalar ustunde
Hafif kedi ayaklarıyla yurur gercekten yurur ya
Sen benim ağlamamı erkekliğime
Uyanan olmeyen yenilenen
Azgın kışlar icinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Butun bir yıl butun bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri boylesine yankısız sağır komam
Oyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin duzenini oper ve yalvarırım
Şehrin olumunu yanlış anlama
Gozleri kor oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gozlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın canlar
Senin odan gunışığı en guzel muzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları icinde orumcek ağı
Sen guzel orumcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şupheyle olduğumuz şuphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı muzik guzel orumcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskanclık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskanclığıma bakma benim
İncilerin ilk gercek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar icinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile
Kapalı Carşı
Kendi yastıklarına golge salmasın
Cocuklarının opuşleri onlara anlat
Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar
Ruhların icindeki muzikle karşılıklı
Kapalı carşı icinde bir sigara
Bir keman kılıfı senin saclarına surunen yağ
Onlara anlat kadınların gozlerinin icinden gecer
Kapalı carşı ve kapalı carşıyı goturen saat
Bir inci gerdanlık dumanları icinde kapkara
Anlamağa başladığı ağır ve cekilmez kelimeler icinde dağ
Senin resmin ince gerdanlığın siyah parlaklığı icinde ışıklı
Işıklı ışıksız yandan ve onden ışıksız arkadan ve icten ışıklı
Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı
Tuyler icinde gelen yeni dunya
Bir sandalye kadar hur olduğu gun
Sen cuma gununun hurriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
Benim aynamı kucultup buyulten onlar
Benim aynamı aynalıktan cıkaran
Kapalı carşılar icinde fikre ve gerceğe
Neler neler etti anlarsın onlar
Şemsiyeler gibi
Felaketlerin en şakacısına acılıveren onlar
Kendi yastıklarına duşmesin
Dostlarının kadınları ustundeki golgesi onlara anlat
Kapalı carşılar icinde
Aslanların ağac kabuğuna yazdığı şiir
Kapalı carşı icerisinde
Acık ve keskin yumuşak ve guzel Kur'an sesleri
Kapalı carşı icinde kapalı ruya carşıları
Kapalı carşı icinde ofke ve af carşıları
Kapalı carşıya gittiğin zaman
Bir yangın sonrasının gazetelerini okudun
Bir gazete uzun ve kul olmuş bir gazeteydi kapalı carşı
Mavi gozlu bir gazete
Kapalı carşı icinde bulutların en senin olanı
Sen bana kapalı carşı
Şuphesiz o kadar satılan ve alınanlar var ki
Şuphesiz bir harita kırığı
Bir yapma deniz parcasıyla kapalı kapalı carşı
Sen kapalı carşılar ustune yağmur yağanı
Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat
Anneler ve Cocuklar
Anne oldu mu cocuk
Bahcenin en yalnız koşesinde
Elinde siyah bir cubuk
Ağzında kucuk bir leke
Cocuk oldu mu guneş
Simsiyah gorunuyor gozune
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kacar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne olunce cocuk
Cocuk olunce anne
Balkon
Cocuk duşerse olur cunku balkon
Olumun cesur korfezidir evlerde
Yuzunde son gulumseme kaybolurken cocukların
Anneler anneler elleri balkonların demirinde
İcimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Camaşırlarınızı asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza uzanın olu
Gelecek zamanlarda
Oluleri balkonlara gomecekler
İnsan rahat etmeyecek
Oldukten sonra da
Bana sormayın boyle nereye
Koşa koşa gidiyorum
Alnından opmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarları
Batış
Guneştir duşen turuncusunda menekşeler sunarım
Gece artık hic donulmeyecek yerlerdeki o sevgiliye
Cocuklara kekik toplıyan o sevgiliye
Bir kekik uzatan cocuk anne deyince
Deniz dibinden catı ceken
Cocuk ustune arkadaş ustune
Guneştir duşen yeşilinde bir yuz doner
Değişmiyen o gencliğiyle sevgili
Olumden sonraki kurtulma gibi
Doner doner de gelir karşıma
Deniz dibinden cıkan ahtapot oluleri
Eski utanmaları ceker su yuzune
Guneştir kırmızı ve ben en comezi bir rengin
Altın hatıralar hukumetinin
Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış
Soy utanc soy anış soy sevgi
Gel artmaz azalmaz ey sevgi
Denizin Kentini Yaktım
Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında
Denizin kentini yaktım
Hurma şırıltılarıyla
Denizin kentini yaktım
Beni cocukluğumdan koparan
Denizin kentini yaktım
Bir kent kadın kabuklarından
Denizin kentini yaktım
Miras kalmış bir alevle
Denizin kentini yaktım
Veli ağaclarla kalbi atan mermerle
Tanrıyı anarak kalbi atan
Cami sutunları boğdu
Sararmış gozyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini
İstanbul ey sevgili şehir
Don don karadan gelen sesime
Son veren zaman yatırında
Denizden getirilen bicimine
İnci Dakikaları
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim ustune titrediğim guzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gozbebeği zamansın
Ben bin parcaya bolundum her parcasında
Her parcasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Calkantısız Universitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayber'in kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gozlerimin gercek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yuzme bilmeyen bir uyurgezer yuzer ya
Curuk ve havada asılı tahtalar ustunde
Hafif kedi ayaklarıyla yurur gercekten yurur ya
Sen benim ağlamamı erkekliğime
Uyanan olmeyen yenilenen
Azgın kışlar icinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Butun bir yıl butun bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri boylesine yankısız sağır komam
Oyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin duzenini oper ve yalvarırım
Şehrin olumunu yanlış anlama
Gozleri kor oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gozlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın canlar
Senin odan gunışığı en guzel muzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları icinde orumcek ağı
Sen guzel orumcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şupheyle olduğumuz şuphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı muzik guzel orumcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskanclık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskanclığıma bakma benim
İncilerin ilk gercek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar icinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile
Kapalı Carşı
Kendi yastıklarına golge salmasın
Cocuklarının opuşleri onlara anlat
Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar
Ruhların icindeki muzikle karşılıklı
Kapalı carşı icinde bir sigara
Bir keman kılıfı senin saclarına surunen yağ
Onlara anlat kadınların gozlerinin icinden gecer
Kapalı carşı ve kapalı carşıyı goturen saat
Bir inci gerdanlık dumanları icinde kapkara
Anlamağa başladığı ağır ve cekilmez kelimeler icinde dağ
Senin resmin ince gerdanlığın siyah parlaklığı icinde ışıklı
Işıklı ışıksız yandan ve onden ışıksız arkadan ve icten ışıklı
Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı
Tuyler icinde gelen yeni dunya
Bir sandalye kadar hur olduğu gun
Sen cuma gununun hurriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
Benim aynamı kucultup buyulten onlar
Benim aynamı aynalıktan cıkaran
Kapalı carşılar icinde fikre ve gerceğe
Neler neler etti anlarsın onlar
Şemsiyeler gibi
Felaketlerin en şakacısına acılıveren onlar
Kendi yastıklarına duşmesin
Dostlarının kadınları ustundeki golgesi onlara anlat
Kapalı carşılar icinde
Aslanların ağac kabuğuna yazdığı şiir
Kapalı carşı icerisinde
Acık ve keskin yumuşak ve guzel Kur'an sesleri
Kapalı carşı icinde kapalı ruya carşıları
Kapalı carşı icinde ofke ve af carşıları
Kapalı carşıya gittiğin zaman
Bir yangın sonrasının gazetelerini okudun
Bir gazete uzun ve kul olmuş bir gazeteydi kapalı carşı
Mavi gozlu bir gazete
Kapalı carşı icinde bulutların en senin olanı
Sen bana kapalı carşı
Şuphesiz o kadar satılan ve alınanlar var ki
Şuphesiz bir harita kırığı
Bir yapma deniz parcasıyla kapalı kapalı carşı
Sen kapalı carşılar ustune yağmur yağanı
Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat