iltasyazilim
FD Üye
Sıfır Rakamının Tarihçesi
Onluk sistemin bir üstünlüğü, sıfır rakamı için ayrı bir işaretin (sembolün) bulunmasıdır Sıfır işaretinin, gerektiğinde basamaklara (hanelere) yazılması gerekmektedir Aksi halde, manâsız bırakılan basamak (hane) birçok yanlış anlaşılmalara sebep olur Mesela : Bugün, rakamla 407 biçiminde yazdığımız, dört yüz yedi sayısını, sıfır işareti kullanmadan, 47 ya da 4 7 (4 ve 7 nin arası azıcık boş bırakılarak) biçiminde uygulamak mümkünse de, amaç bakımından çoğu karşılıklara sebep olabilir
Sıfır kavramını (fikrini) ilk olarak, hangi medeniyet içerisinde ve kim göre ortaya konulmuş (kullanılmış) olduğunda, kaynaklar anlaşmaya varılmış değildi aynı zamanda, Eski Hintliler ’de, milattan sonradan 632 yılından itibaren sıfır için özel bir işaretin kullanılmış olduğunu, zamanımıza dek gelen belgeler göstermektedir
Eski Hintlilerden kalma kitabelerde (yazıtlarda) görülen, sayı ve işaretler, günümüzde “HintArap sistemi olarak adlandırılan sisteme kadar benzerlik olduğunu, ve nümerik (terkiym) sistemin, o devirde kullanıldığını göstermektedir Daha sonraki yıllara ait kitabeler, sayılarda, rakamın kendi zat ’i değeriyle vaz ’i (konum) değeri, (yani sayı içindeki amaç değeri) arasındaki bağıntının bilindiğini, sıfır anlamını veren, “0 gibi bir göze çarpan kullanıldığını da göstermektedir
Sıfır için, öbür bir özel işaretin bulunuşu ve basamak fikrinin ustaca kullanılışı, onluk sistemi (decimal), yalnızca matematiğin değil, ilim dünyasının, en elverişli sistemlerinden biri yapmıştır Onluk sistemin bu hali için, Fransız matematikçi Pierre Siman Laplace (17491827), bu konuda “Dünyanın en faydalı sistemlerinden biridir demektedir
ESKİ HİNT MEDENİYETLERİNDE SIFIR
Romalı ve Çinlilerin eksine, Eski Hint alimleri, aritmetik işlemleri, özel bir harf ve sinyâl belirtmeden, yalnızca 1 den 9 a dek olan rakamlardan istifade ederek yazarlardı Rakamla, hesap yapmanın tek örneği olan, bu pozisyonun tespiti ve yazılması merhalesine ulaşanlar, yalnızca Eski Hintliler ve Mayalardı
Kaynaklar; Hindistan ’dan, 300 yıl kadar önce, rakam işaretinin, sayı şekline dönüşmeye başladığını belirtmekte Hintliler, en geç, 6 yüzyıla dürüst, ola ki de biraz daha önceki tarihlerde, aritmetik işlemlerde, sadece 1 den 9 a kadar devamlı dokuz bambaşka rakam halinde kaldılar Bu Nedenle, hesap işlerinde, sağdan sola doğru artan (yükselen) rakamlar, başlangıçta ortaya çıktı (görüldü) Bu rakamlar, az daha 622 yılından itibaren Hindistan dışında da tanınmaya başladı Fırat ’ta bir okul müdürü, bununla birlikte da manastır idarecisi olarak çalışan Suriyeli bilgin Sevarus Sabokht : “Aşina bütün usullere üstün olan, Hint hesabının, yani dokuz bambaşka rakamın (işaretin) maharetli usulünden bahseder Bu şart, Hint rakamlarının mahzar olduğu ilk taktirdir S Sabokht, bu dokuz bambaşka rakamlarla, yeni bir yöntem dahilinde hesap yapabildi
Ama; bu dokuz farklı sayı, bazı sayıları açıklama etmeye tatmin edici gelmiyordu Çünkü; üç bin yedi yüz elli dört olan bir sayıyı 3754 şeklinde belirlemek mümkündür Değeri üç yüz sekiz olan bir sayının da, 38 şeklinde meydana çıkmaması için, eksik (boş) kalan onlar basamağına (hanesine) değişik bir işaretlemenin yapılması zorunludur Eksik (boş) kalan, basamağı (haneyi) işaretleyip, spesifize etmek için “boşluğu şekillendirmek, anlamlandırmak zorundaydılar Noktayı “sunya veya “sunyabinde , avarelik ya da içi anlamsız yuvarlağı da “kha kelimesi ile adlandıran Hint alimleri, anlamsız kalan basamağa (haneye), sembol olarak “daire ya da “nokta şeklinde yeni bir arma verdiler
Düşünce tarihin en önemli olaylarından biri sanılan, bu sayı yazısına, son mükemmeliyeti Hintliler ’in vermiş olduğu ortaya çıkmaktadır
O halde, menşe itibariyle, yalnızca, basamak sistemi içinde, eksik basamağa (haneye) zorunlu sinyâl olarak başvurulan bu amblem, yani bugünkü ifadeyle “sıfır rakamı, derhal müstakil bir sayı biçiminde, başlangıçta Hint hesabında ortaya çıkmıştır
Bu sayı işareti, yani “0 (sıfır) ya da “ (nokta) anlamındaki muhabere, miladın 400 yılında, birincil kere Hint yazılmış eserleri içinde görülmeye taşlar Hint Dünyası ’nın, ünlü matematikçi ve astronomu Brahmagupta (598660) , 632 yılında yazdığı, gökbilim konuları ile ilgili Siddhanta adlı eserinde, dokuz farklı sayı işareti ve sıfır ile birlikte hesap yapmaya dair kaideleri göstermiştir
TÜRKİSLAM DÜNYASINDA SIFIR
773 yılında, Kankah isimli Hintli bir gökbilimci, Halife elMansur ’un (754775), Bağdat ’taki sarayına kazanç Zamanın ünlü İslam alimi İbn ’ül Adami, gökbilim cetvelleri ile ilgili eserinde, ilim tarihi için kayda değer olan bu olayı, “İnci Gerdanlık başlığı altında şöyle açıklar;
“Hicretin 156 (773) yılında, Hintli bir alim elinde bir kitapla, Halife elMansur ’un huzuruna çıkar Kardağa ’ların Kral Figar namına istinsah ettikleri bir kitabı, Halifeye sunar ElMansur, bu eseri, derhal Arapça ’ya çevrilmesini ve gezegenlerin hareketleri ile ilgili bir eser yazılmasını emreder… Bu görevi, Muhammed bin İbrahim elFezari üstüne alarak ‘Astronomlar Nazarında Büyük Sinhind ’ adlı bir eser yazan Bu eserin etkinliği, halife elMemun zamanına kadar sürer Eseri, Muhammed bin Musa el Harezmi, astronomlar için tekrar hazırlar (yazar) Sinhind Metodunu uygulayan astronomlar, eseri çok beğenirler ve konusunun hızla yaygınlaşmasını sağlarlar
Hintli alimin, beraberinde Bağdat ’a getirdiği ve onunla, önce Halife elMansur ’un ilgisini çektiği kitap, aslında Brahmagupta ’nın Siddhanta adlı eserinden diğer bir eser değildi Sinhint adıyla Arapçaya çevrilen bu eser, zamanın halife ve alimleri aralarında, hemen ilgi görüp çabucak yayıldı
Harezmi tarafından tekrar hazırlanan laf konusu eser, İngiliz tercüman Baht ’lı Adelhard göre, zamanın ilim dili olan Latinceye çeviri edildi ve Batılı alimlerin istifadesine sunuldu Bu çeviri kitap; Hint sayılarını ifade eden, Hint hesabını, rakam yazısını, birleştirme ve çıkarma, ikiye bölme, iki misli artırma, çoğalma ve bölme ile kesir hesabını öğreten Hesap Sanatına Dair adlı ikinci eserdir
Bu Latince çeviri eser, önceleri İspanya ’ya kazanç ve 12 yüzyıl başlarında, Orta Avrupa ’ya geçerek yaygınlaşır
Hint alimleri, daire şeklinde gösterdikleri ve bugünkü ifadeyle “0 (sıfır) olarak adlandırılan kelime için, bir şeyin hiçliği ve boşluğu anlamını açıklayan “sunya adını vermişlerdir
İslam alimleri (Araplar) da bu işareti ve anlamını öğrenince; Arapçada başıboşluk anlamına gelen “essıfır adını vermişlerdir
Leonardo, essıfır kelimesini Latince ’ye çeviri ederek Latince metinlerde cephrum biçiminde Latince ’leştirdi
Daha sonraki yıllarda, Avrupa ’nın öbür memleketlerinde, değişik imlâ (imla) şekilleri kazanmıştır Bunlardan :
Leonardo ’nun eserine istinaden, önce zefero, sonradan da zero yazım şeklini aldı ( Livra kelimesinin zamanla lira imlâ şeklini alması gibi)
Fransa ’da ise; rahat göze çarpan anlamına gelen chiffre biçiminde adlandırılan cephirum kelimesi, chiffer hesap yapmak şeklini alarak, yaygınlaşmaya devam etti
Batı ’da, İtalyanca aynı kavrayış gelen, zero kelimesinin kabülü sonucu, bu kelimenin iki farklı anlamı sebebiyle İngiltere ’de cipher ve zero şeklini aldı
Almanya ’da da, ziffer imlâ şeklini aldı 14 yüzyıldan sonraki yıllarda da ziffern imlâ biçiminde kullanılmaya başlandı
Saverus Sabokht, Brahmagupta ve Harezmi isimleri, Arap rakamlarının, Batı ’da görülmesinde birbirini peşine düşüp takip eden üç isim olarak karşımıza çıkmaktadır
Batı literatüründe “Arap Rakamları olarak tanıdık, İslam Dünyası rakamlarının, sıfır “0 dahil elde etmek üzere, on farklı şeklini Batı ’ya birincil defa öğreten, papalık tahtının şair ve matematikçisi Gerbert olmuştur Gerbert ’in etkisi tam sekiz yüz yıl devam etmiştir
Gerbert, öğrenimini Aurlillac Klisesinde tamamlamıştır Burada edindiği bilgiler sonucu, birçok matematikçinin dikkatini çekti Sonuçta da, matematik araştırmalarını hızlandırdı İstinsah faaliyetlerini çoğalttı Gerbert, hakkında öbür rivayetler vardır Bu rivayetler hakkında, geniş data, müsteşrik Sigrid Hunke tarafından hazırlanan İslam ’ın Güneşi Avrupa ’nın üzerinde eserde bulunmaktadır Bu rivayetlerden birisi şudur :
Gerbert, sıfır kavramını bilmiyordu Örneğin 1002 sayısında sıfır 0lmayınca, yazılanların anlaşılabilir değildi Gerbert ve öğrencileri, sıfır hakkında, herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarından, yapılanların manasını kavrayamadıkları anlaşılmakta Gerbert, rakam yazısını, Batı Arapları ’ndan getirir Araplardan, İspanya seyahati sırasında öğrendiği sanılmaktadır
Gençliğinde itibaren, Hindistan ’ın bir ucundan öbür ucuna yaptığı bir çok seyahatlerle, Hint dilini ve ilmini tam anlamıyla Öğrenen Gertert ’in çağdaşı olan Beyruni ’den o sıralarda, Hindistan ’da yazılmış harf şekillerinin ve ilk sayı şekillerinin diğer memlekete geçince, değiştiğini öğreniyoruz, Beyrurıi, Araplar ’ın, Hintliler ’den en elverişli rakamları aldıklarını açıklar Araplann birbirinden farklılık bildiren iki değişiklik , Hint sayı yazısını kullandıklarını, Harezmi de açıklar
Harezmi göre, 830 yılında yazılan eserin ilk kopyaları, Viyana Saray Kütüphanesinde bulunmaktadır Bu elyazmaları (manüskri), 1143 tarihini taşımaktadır Salen Manastırı ’nda yer alan ikinci bir kopya ise, bugün Heilderburg ’ta muhafaza edilmektedir
Avrupa, ilim dünyasında sunulan bu kayda değer belge ile, Araplar ’ın, önce birler basamağından başlayarak, rakamları sağdan sola içten yazıp okuduklarını, bu eserden öğrenir Harezmi ’ye ait bu eserde; birleştirme ve sonuç işlemlerine ait örnekler görülmektedir
Latince tercümesinde, bugünkü yazım şekline kadar, “0 (sıfır) a ait bir misal Şöyledir :
3818 20
“Sekiz öteki sekizden çıkınca, geriye bir şey kalmaz Bu takdirde, manâsız kalmaması için, bir dairecik koy Dairecik, boş hanenin varisi olmak zorundadır Eğer bu hane anlamsız kalırsa, diğer haneleri de tahdit edilmiş olurlar Artık ikinci hane, birinci hanenin yerini miktar Yani; ikinci hane, birinci haneden başka bir şey değildir
Bugünkü bilgilerimize kadar basit gibi görünen, fakat zamanın matematik görüşü olarak son derece manâlı olan bu açıklamanın böyle olması düşünüldüğünde, Harezmi ’nin görüşü olan açıklamanın önemi kendiliğinden ortaya çıkar Şöyle oysa; sıfır, birincil basamağın tersine, sola konsaydı, “02 gibi bir sayı elde edilir oysa, ikinin solundaki sıfır sonucu değiştirdiğinden, Harezmi ’nin matematik görüşünün zamanı matematik bilgileri karşısındaki önemi açık olarak ortaya çıkar
Brahmagupta ’nın ,Siddahta adlı eseri, 776 yılında, Saverus ’tan 114 sene sonradan, Arapça ’ya çevrilen bir eserinin içinde yer almıştır Gerbert ’ten yüz yıl sonra, Harezmi ’nin Latince tercümesi, Orta İspanya yoluyla Batı ’ya ulaşır
Bu tarihlerde, “Arap Rakam Yazısının, ilim dünyasındaki zaferine çığır açan diğer bir kişi ile karşılaşıyoruz
Pizza ’lı Leonardo (1180~ ?) ; matematik bilgisinin, esaslarını bana kalırsa, birincil kaynaklarından, yani Mısır ’a yaptığı uzun süreli seyahatler sonucu elde etmiştir Elde ettiği bilgileri de, Batı ’ya öğretmiştir Leonardo ’nun babası, Cezayir sahillerinde ticaret işleri ile meşgul idi İslam medeniyetinin etkinliğini görebilen, baba Leonardo, oğlunu geliştirmek için yanına çağırır Oğlu Leonardo Hint, yani Arap (İslam) rakamları ile hesap yapmaya hayran kalır Hint hesap sistemlerinin, her türlü uygulamasını öğrenir giderken, İskenderiye ve Şam kütüphanelerinde, eline geçirebildiği ilmi değeri olan eserleri de toplayıp, Avrupa ’ya ***ürdüğü tarihi bir hakiki olarak bilinmektedir
Oğul Leonardo, İslam (Arap) hesap öğretmenlerinden, öğrendiği tüm bilgileri sıfır rakamı dahil edinmek üzere, çevresindekilere, uygulamaları ile birlikte öğretir
Bu rakamlar, Arapçada “sıfır adı verilen “ işareti ile her türlü hesabın yapılabildiğini açıklar
Matematikte; bugün Türkçe ’mizde gösterim şekli olan, “0 (sıfır), Arapça ’da gösterim şekli olan “ (sıfır) sembolü ile, Türkçe imlâ §ekli olan “sıfırı ve benzer kavrayış gelen, öteki Batı dillerinde kullanılan ve “sayı ve “yazım şekillerinin tarihi gelişimleri, uzun uzadıya incelemeye bedel bir konudur
SIFIRIN TARİHİ KRONOLOJİSİ:
MÖ 3000 yılları : Eski Mısırlılar, onluk sistemi bilmediklerinden, sıfır anlamını açıklayan bir sembol (sinyâl) kullanmamışlardır
MÖ 700500 yılları : Mezopotamyalılar, yalnızca astronomi metinlerinde, sıfır anlamına gelecek, özel bir işareti durmadan kullanmışlardır
MS 2 asır : Eski Yunan ’da, Batlamyos ’un astronomi metinlerinde, Yunan alfabesinde görülen, içi boş anlamını açıklayan “0 biçiminde bir harf kullanmışlardır Fakat, matematiklerinde, bu harfi (işareti) kullanmadıklarını, kaynaklar açık olarak belirtmektedir
MS 400 yılları : Eski Hint Dünyasında, ilk defa, bugünkü ifadeyle sıfır anlamına gelen, “0 ve “ şeklinde sinyâl (amblem) görülmeye başlamıştır
MS 632 : Eski Hint alimi Brahmagupta ’nın gökbilim ile ilgili olan Siddhanta adlı eserinde, dokuz ayrı ve sıfır rakamı ile hesap yapmayı belirten kaideler belirtilmiştir
MS 830 : İslam Dünyasının önde gelen matematik alimi Harezmi kadar, dokuz ayrı sayı dahil sıfır rakamı ile birlikte aritmetik işlemlerin nasıl yapılacağı açık olarak gösterilmiştir
MS 1100 yılları : Avrupa matematik dünyasında, yaygın olarak kullanılmaya başlar *
Onluk sistemin bir üstünlüğü, sıfır rakamı için ayrı bir işaretin (sembolün) bulunmasıdır Sıfır işaretinin, gerektiğinde basamaklara (hanelere) yazılması gerekmektedir Aksi halde, manâsız bırakılan basamak (hane) birçok yanlış anlaşılmalara sebep olur Mesela : Bugün, rakamla 407 biçiminde yazdığımız, dört yüz yedi sayısını, sıfır işareti kullanmadan, 47 ya da 4 7 (4 ve 7 nin arası azıcık boş bırakılarak) biçiminde uygulamak mümkünse de, amaç bakımından çoğu karşılıklara sebep olabilir
Sıfır kavramını (fikrini) ilk olarak, hangi medeniyet içerisinde ve kim göre ortaya konulmuş (kullanılmış) olduğunda, kaynaklar anlaşmaya varılmış değildi aynı zamanda, Eski Hintliler ’de, milattan sonradan 632 yılından itibaren sıfır için özel bir işaretin kullanılmış olduğunu, zamanımıza dek gelen belgeler göstermektedir
Eski Hintlilerden kalma kitabelerde (yazıtlarda) görülen, sayı ve işaretler, günümüzde “HintArap sistemi olarak adlandırılan sisteme kadar benzerlik olduğunu, ve nümerik (terkiym) sistemin, o devirde kullanıldığını göstermektedir Daha sonraki yıllara ait kitabeler, sayılarda, rakamın kendi zat ’i değeriyle vaz ’i (konum) değeri, (yani sayı içindeki amaç değeri) arasındaki bağıntının bilindiğini, sıfır anlamını veren, “0 gibi bir göze çarpan kullanıldığını da göstermektedir
Sıfır için, öbür bir özel işaretin bulunuşu ve basamak fikrinin ustaca kullanılışı, onluk sistemi (decimal), yalnızca matematiğin değil, ilim dünyasının, en elverişli sistemlerinden biri yapmıştır Onluk sistemin bu hali için, Fransız matematikçi Pierre Siman Laplace (17491827), bu konuda “Dünyanın en faydalı sistemlerinden biridir demektedir
ESKİ HİNT MEDENİYETLERİNDE SIFIR
Romalı ve Çinlilerin eksine, Eski Hint alimleri, aritmetik işlemleri, özel bir harf ve sinyâl belirtmeden, yalnızca 1 den 9 a dek olan rakamlardan istifade ederek yazarlardı Rakamla, hesap yapmanın tek örneği olan, bu pozisyonun tespiti ve yazılması merhalesine ulaşanlar, yalnızca Eski Hintliler ve Mayalardı
Kaynaklar; Hindistan ’dan, 300 yıl kadar önce, rakam işaretinin, sayı şekline dönüşmeye başladığını belirtmekte Hintliler, en geç, 6 yüzyıla dürüst, ola ki de biraz daha önceki tarihlerde, aritmetik işlemlerde, sadece 1 den 9 a kadar devamlı dokuz bambaşka rakam halinde kaldılar Bu Nedenle, hesap işlerinde, sağdan sola doğru artan (yükselen) rakamlar, başlangıçta ortaya çıktı (görüldü) Bu rakamlar, az daha 622 yılından itibaren Hindistan dışında da tanınmaya başladı Fırat ’ta bir okul müdürü, bununla birlikte da manastır idarecisi olarak çalışan Suriyeli bilgin Sevarus Sabokht : “Aşina bütün usullere üstün olan, Hint hesabının, yani dokuz bambaşka rakamın (işaretin) maharetli usulünden bahseder Bu şart, Hint rakamlarının mahzar olduğu ilk taktirdir S Sabokht, bu dokuz bambaşka rakamlarla, yeni bir yöntem dahilinde hesap yapabildi
Ama; bu dokuz farklı sayı, bazı sayıları açıklama etmeye tatmin edici gelmiyordu Çünkü; üç bin yedi yüz elli dört olan bir sayıyı 3754 şeklinde belirlemek mümkündür Değeri üç yüz sekiz olan bir sayının da, 38 şeklinde meydana çıkmaması için, eksik (boş) kalan onlar basamağına (hanesine) değişik bir işaretlemenin yapılması zorunludur Eksik (boş) kalan, basamağı (haneyi) işaretleyip, spesifize etmek için “boşluğu şekillendirmek, anlamlandırmak zorundaydılar Noktayı “sunya veya “sunyabinde , avarelik ya da içi anlamsız yuvarlağı da “kha kelimesi ile adlandıran Hint alimleri, anlamsız kalan basamağa (haneye), sembol olarak “daire ya da “nokta şeklinde yeni bir arma verdiler
Düşünce tarihin en önemli olaylarından biri sanılan, bu sayı yazısına, son mükemmeliyeti Hintliler ’in vermiş olduğu ortaya çıkmaktadır
O halde, menşe itibariyle, yalnızca, basamak sistemi içinde, eksik basamağa (haneye) zorunlu sinyâl olarak başvurulan bu amblem, yani bugünkü ifadeyle “sıfır rakamı, derhal müstakil bir sayı biçiminde, başlangıçta Hint hesabında ortaya çıkmıştır
Bu sayı işareti, yani “0 (sıfır) ya da “ (nokta) anlamındaki muhabere, miladın 400 yılında, birincil kere Hint yazılmış eserleri içinde görülmeye taşlar Hint Dünyası ’nın, ünlü matematikçi ve astronomu Brahmagupta (598660) , 632 yılında yazdığı, gökbilim konuları ile ilgili Siddhanta adlı eserinde, dokuz farklı sayı işareti ve sıfır ile birlikte hesap yapmaya dair kaideleri göstermiştir
TÜRKİSLAM DÜNYASINDA SIFIR
773 yılında, Kankah isimli Hintli bir gökbilimci, Halife elMansur ’un (754775), Bağdat ’taki sarayına kazanç Zamanın ünlü İslam alimi İbn ’ül Adami, gökbilim cetvelleri ile ilgili eserinde, ilim tarihi için kayda değer olan bu olayı, “İnci Gerdanlık başlığı altında şöyle açıklar;
“Hicretin 156 (773) yılında, Hintli bir alim elinde bir kitapla, Halife elMansur ’un huzuruna çıkar Kardağa ’ların Kral Figar namına istinsah ettikleri bir kitabı, Halifeye sunar ElMansur, bu eseri, derhal Arapça ’ya çevrilmesini ve gezegenlerin hareketleri ile ilgili bir eser yazılmasını emreder… Bu görevi, Muhammed bin İbrahim elFezari üstüne alarak ‘Astronomlar Nazarında Büyük Sinhind ’ adlı bir eser yazan Bu eserin etkinliği, halife elMemun zamanına kadar sürer Eseri, Muhammed bin Musa el Harezmi, astronomlar için tekrar hazırlar (yazar) Sinhind Metodunu uygulayan astronomlar, eseri çok beğenirler ve konusunun hızla yaygınlaşmasını sağlarlar
Hintli alimin, beraberinde Bağdat ’a getirdiği ve onunla, önce Halife elMansur ’un ilgisini çektiği kitap, aslında Brahmagupta ’nın Siddhanta adlı eserinden diğer bir eser değildi Sinhint adıyla Arapçaya çevrilen bu eser, zamanın halife ve alimleri aralarında, hemen ilgi görüp çabucak yayıldı
Harezmi tarafından tekrar hazırlanan laf konusu eser, İngiliz tercüman Baht ’lı Adelhard göre, zamanın ilim dili olan Latinceye çeviri edildi ve Batılı alimlerin istifadesine sunuldu Bu çeviri kitap; Hint sayılarını ifade eden, Hint hesabını, rakam yazısını, birleştirme ve çıkarma, ikiye bölme, iki misli artırma, çoğalma ve bölme ile kesir hesabını öğreten Hesap Sanatına Dair adlı ikinci eserdir
Bu Latince çeviri eser, önceleri İspanya ’ya kazanç ve 12 yüzyıl başlarında, Orta Avrupa ’ya geçerek yaygınlaşır
Hint alimleri, daire şeklinde gösterdikleri ve bugünkü ifadeyle “0 (sıfır) olarak adlandırılan kelime için, bir şeyin hiçliği ve boşluğu anlamını açıklayan “sunya adını vermişlerdir
İslam alimleri (Araplar) da bu işareti ve anlamını öğrenince; Arapçada başıboşluk anlamına gelen “essıfır adını vermişlerdir
Leonardo, essıfır kelimesini Latince ’ye çeviri ederek Latince metinlerde cephrum biçiminde Latince ’leştirdi
Daha sonraki yıllarda, Avrupa ’nın öbür memleketlerinde, değişik imlâ (imla) şekilleri kazanmıştır Bunlardan :
Leonardo ’nun eserine istinaden, önce zefero, sonradan da zero yazım şeklini aldı ( Livra kelimesinin zamanla lira imlâ şeklini alması gibi)
Fransa ’da ise; rahat göze çarpan anlamına gelen chiffre biçiminde adlandırılan cephirum kelimesi, chiffer hesap yapmak şeklini alarak, yaygınlaşmaya devam etti
Batı ’da, İtalyanca aynı kavrayış gelen, zero kelimesinin kabülü sonucu, bu kelimenin iki farklı anlamı sebebiyle İngiltere ’de cipher ve zero şeklini aldı
Almanya ’da da, ziffer imlâ şeklini aldı 14 yüzyıldan sonraki yıllarda da ziffern imlâ biçiminde kullanılmaya başlandı
Saverus Sabokht, Brahmagupta ve Harezmi isimleri, Arap rakamlarının, Batı ’da görülmesinde birbirini peşine düşüp takip eden üç isim olarak karşımıza çıkmaktadır
Batı literatüründe “Arap Rakamları olarak tanıdık, İslam Dünyası rakamlarının, sıfır “0 dahil elde etmek üzere, on farklı şeklini Batı ’ya birincil defa öğreten, papalık tahtının şair ve matematikçisi Gerbert olmuştur Gerbert ’in etkisi tam sekiz yüz yıl devam etmiştir
Gerbert, öğrenimini Aurlillac Klisesinde tamamlamıştır Burada edindiği bilgiler sonucu, birçok matematikçinin dikkatini çekti Sonuçta da, matematik araştırmalarını hızlandırdı İstinsah faaliyetlerini çoğalttı Gerbert, hakkında öbür rivayetler vardır Bu rivayetler hakkında, geniş data, müsteşrik Sigrid Hunke tarafından hazırlanan İslam ’ın Güneşi Avrupa ’nın üzerinde eserde bulunmaktadır Bu rivayetlerden birisi şudur :
Gerbert, sıfır kavramını bilmiyordu Örneğin 1002 sayısında sıfır 0lmayınca, yazılanların anlaşılabilir değildi Gerbert ve öğrencileri, sıfır hakkında, herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarından, yapılanların manasını kavrayamadıkları anlaşılmakta Gerbert, rakam yazısını, Batı Arapları ’ndan getirir Araplardan, İspanya seyahati sırasında öğrendiği sanılmaktadır
Gençliğinde itibaren, Hindistan ’ın bir ucundan öbür ucuna yaptığı bir çok seyahatlerle, Hint dilini ve ilmini tam anlamıyla Öğrenen Gertert ’in çağdaşı olan Beyruni ’den o sıralarda, Hindistan ’da yazılmış harf şekillerinin ve ilk sayı şekillerinin diğer memlekete geçince, değiştiğini öğreniyoruz, Beyrurıi, Araplar ’ın, Hintliler ’den en elverişli rakamları aldıklarını açıklar Araplann birbirinden farklılık bildiren iki değişiklik , Hint sayı yazısını kullandıklarını, Harezmi de açıklar
Harezmi göre, 830 yılında yazılan eserin ilk kopyaları, Viyana Saray Kütüphanesinde bulunmaktadır Bu elyazmaları (manüskri), 1143 tarihini taşımaktadır Salen Manastırı ’nda yer alan ikinci bir kopya ise, bugün Heilderburg ’ta muhafaza edilmektedir
Avrupa, ilim dünyasında sunulan bu kayda değer belge ile, Araplar ’ın, önce birler basamağından başlayarak, rakamları sağdan sola içten yazıp okuduklarını, bu eserden öğrenir Harezmi ’ye ait bu eserde; birleştirme ve sonuç işlemlerine ait örnekler görülmektedir
Latince tercümesinde, bugünkü yazım şekline kadar, “0 (sıfır) a ait bir misal Şöyledir :
3818 20
“Sekiz öteki sekizden çıkınca, geriye bir şey kalmaz Bu takdirde, manâsız kalmaması için, bir dairecik koy Dairecik, boş hanenin varisi olmak zorundadır Eğer bu hane anlamsız kalırsa, diğer haneleri de tahdit edilmiş olurlar Artık ikinci hane, birinci hanenin yerini miktar Yani; ikinci hane, birinci haneden başka bir şey değildir
Bugünkü bilgilerimize kadar basit gibi görünen, fakat zamanın matematik görüşü olarak son derece manâlı olan bu açıklamanın böyle olması düşünüldüğünde, Harezmi ’nin görüşü olan açıklamanın önemi kendiliğinden ortaya çıkar Şöyle oysa; sıfır, birincil basamağın tersine, sola konsaydı, “02 gibi bir sayı elde edilir oysa, ikinin solundaki sıfır sonucu değiştirdiğinden, Harezmi ’nin matematik görüşünün zamanı matematik bilgileri karşısındaki önemi açık olarak ortaya çıkar
Brahmagupta ’nın ,Siddahta adlı eseri, 776 yılında, Saverus ’tan 114 sene sonradan, Arapça ’ya çevrilen bir eserinin içinde yer almıştır Gerbert ’ten yüz yıl sonra, Harezmi ’nin Latince tercümesi, Orta İspanya yoluyla Batı ’ya ulaşır
Bu tarihlerde, “Arap Rakam Yazısının, ilim dünyasındaki zaferine çığır açan diğer bir kişi ile karşılaşıyoruz
Pizza ’lı Leonardo (1180~ ?) ; matematik bilgisinin, esaslarını bana kalırsa, birincil kaynaklarından, yani Mısır ’a yaptığı uzun süreli seyahatler sonucu elde etmiştir Elde ettiği bilgileri de, Batı ’ya öğretmiştir Leonardo ’nun babası, Cezayir sahillerinde ticaret işleri ile meşgul idi İslam medeniyetinin etkinliğini görebilen, baba Leonardo, oğlunu geliştirmek için yanına çağırır Oğlu Leonardo Hint, yani Arap (İslam) rakamları ile hesap yapmaya hayran kalır Hint hesap sistemlerinin, her türlü uygulamasını öğrenir giderken, İskenderiye ve Şam kütüphanelerinde, eline geçirebildiği ilmi değeri olan eserleri de toplayıp, Avrupa ’ya ***ürdüğü tarihi bir hakiki olarak bilinmektedir
Oğul Leonardo, İslam (Arap) hesap öğretmenlerinden, öğrendiği tüm bilgileri sıfır rakamı dahil edinmek üzere, çevresindekilere, uygulamaları ile birlikte öğretir
Bu rakamlar, Arapçada “sıfır adı verilen “ işareti ile her türlü hesabın yapılabildiğini açıklar
Matematikte; bugün Türkçe ’mizde gösterim şekli olan, “0 (sıfır), Arapça ’da gösterim şekli olan “ (sıfır) sembolü ile, Türkçe imlâ §ekli olan “sıfırı ve benzer kavrayış gelen, öteki Batı dillerinde kullanılan ve “sayı ve “yazım şekillerinin tarihi gelişimleri, uzun uzadıya incelemeye bedel bir konudur
SIFIRIN TARİHİ KRONOLOJİSİ:
MÖ 3000 yılları : Eski Mısırlılar, onluk sistemi bilmediklerinden, sıfır anlamını açıklayan bir sembol (sinyâl) kullanmamışlardır
MÖ 700500 yılları : Mezopotamyalılar, yalnızca astronomi metinlerinde, sıfır anlamına gelecek, özel bir işareti durmadan kullanmışlardır
MS 2 asır : Eski Yunan ’da, Batlamyos ’un astronomi metinlerinde, Yunan alfabesinde görülen, içi boş anlamını açıklayan “0 biçiminde bir harf kullanmışlardır Fakat, matematiklerinde, bu harfi (işareti) kullanmadıklarını, kaynaklar açık olarak belirtmektedir
MS 400 yılları : Eski Hint Dünyasında, ilk defa, bugünkü ifadeyle sıfır anlamına gelen, “0 ve “ şeklinde sinyâl (amblem) görülmeye başlamıştır
MS 632 : Eski Hint alimi Brahmagupta ’nın gökbilim ile ilgili olan Siddhanta adlı eserinde, dokuz ayrı ve sıfır rakamı ile hesap yapmayı belirten kaideler belirtilmiştir
MS 830 : İslam Dünyasının önde gelen matematik alimi Harezmi kadar, dokuz ayrı sayı dahil sıfır rakamı ile birlikte aritmetik işlemlerin nasıl yapılacağı açık olarak gösterilmiştir
MS 1100 yılları : Avrupa matematik dünyasında, yaygın olarak kullanılmaya başlar *