Meme “kadınsı” lık için önemli bir organdır. Aslında asıl ve en özel işlevi emzirme işlevidir. Emzirme sırasında bebeğin dokunuşu ve kokusu anneyi uyarır ve annenin salgıladığı hormonlar ile süt üretimi artar ve bebek beslenir. Hayvanlarda olanın aksine insanlarda limbik sistem (duyu- duygu merkezi) daha aktif olduğundan ve genellikle tek bebek emzirildiğinden sürecin kuvvetlendirdiği ve koparılamayan duygusal bağ oluşumu meydana gelir.
Boyutu, şekli ve güzelliği ise bu sürecin öncesine götürüyor bizleri. Erkeklerin bilinçaltında atalarımızdan gelen ve ilkel bir düşünce olan “çocuklarının annesi” olacak kadını seçme konusunda, gebelik süreci ve doğum açısından kadının başarılı süreç geçirme ihtimalini artıran geniş kalçalar ve bebeğin iyi beslenmesini sağlayacak büyük memeler. Bu durum bilinçaltında bir çok erkeğin çocuğu kimden yapacağını seçmesi konusunda etkili olmaktadır.
Meme büyütme her dönemde bir çok kültürde arzulanan bir işlem olmuştur.
Meme büyütme için uygulanan bir kaç yöntem vardır. Bu işin “altın standart” yöntemi silikon protezler ile meme büyütmedir.
Protez ile meme büyütme hastaya özel planlanması gereken bir ameliyattır. Başka hiçbir ameliyatın da olmadığı gibi asla “ÖMÜRLÜK” değildir. Protez ile meme büyütme ameliyatı olduysanız çıkartılması için, en iyi ihtimalle lokal anestezi altında, bir kez daha ameliyat olmanız gerekecektir.
Ağrı ve ameliyat sonrası süreci ameliyat tekniğiyle (kas altı- zar altı) yakın ilişkilidir. Meme bezi ve çevresindeki cilt- cilt altı doku ince olan hastalarda kas altı plan tercih edilmelidir. Kas altı plan kullanıldığında kas kesilmektedir ve bu durum özellikle kol hareketleri ile ağrıya ve erken dönemde bir miktar kollarda hareket kısıtlılığına neden olmaktadır. Statik (hareketsiz haldeyken) ağrı genellikle 3 gün içinde azalmaktadır. Alınacak sonuç; doğru hastada, doğru boyutta protezin doğru plana konulmasıyla ilişkilidir. Alınacak sonuç hastanın göğüs kafesine, meme yapısı büyüklüğü ve şekline göre değilşebilmektedir ve bu detaylar ile ilgili ameliyat öncesinde hasta bilgilendirilmelidir.
Genel anestezi altında 1.5- 2 saat sürecek bir ameliyat ile protezler uygun plana konulmaktadır. Dren kullanımı konusu cerrahtan cerraha ve hastada hastaya değişmektedir. Ameliyat sonrası süreç genellikle ağrısızdır fakat protezlerin göğüs kafesine yaptığı baskı hissi yaklaşık 1 hafta hastada rahatsızlığa neden olabilmektedir. Ameliyat sonrası süreçte 2 hafta kadar hastanın aşırı fiziksel aktivitelerden kaçınması gerekmekte ve çok sıcak ortamlara girmesi (sauna- buhar banyosu- hamam vb.)istenmemektedir. Ameliyattan 2- 3 gün sonra ılık su ile duş alınabilir. Ilk duştan sonra günlük olarak memelerin nemlendirilmesi (krem- bebek yağı vb.) önerilir. Ikinci haftasını tamamlayan hastalar çoğunlukla günlük rutin yaşantılarına dönmektedirler. Kas altı plan tercih edildiyse kol hareketleri ile ağrı veya rahatsızlık hissi 2 aya kadar, kas ödemi ise 6 aya kadar sürebilmektedir. Zar altı plan tercih edildiyse 1. Hafta sonunda hastaların çoğu herhangi bir ağrıdan şikayet etmemektedirler. Erken dönemde (6 ay) memeler biraz sert ve gergin, kesi izi kırmızı ve sert olmaktadır. 6 ay civarında memeler küçülür ve yumuşar (ödemin gerilemesine bağlı) ve kesi izi solmaya ve yumuşamaya başlar.
Erken dönemde (1. Hf) yaşanabilecek terslikler kanama (1-3. Günler) ve enfeksiyondur (3- 5. Günler). Büyütme ameliyatı sonrası protezin konulduğu cepte gelişecek kanama ve kan toplanması tekrar ameliyat gerektirir. Ameliyatta içeride toplanan kan yıkanır temizlenir, kanam odağı bulunarak durdurulur, protez ve cep tekrar yıkanarak protez geri konulur. Büyük bir problem değildir, ikinci ameliyat daha kısa sürer ve sonraki sürece büyük bir etkisi yoktur. Enfeksiyon ise oldukça nadir karşılaşılabilmekle birlikte yıkıcı bir süreçtir. Protez ameliyatı sonrası gelişen bir enfeksiyonun tedavisi için protezin çıkarılması gerekir ve takibinde uygun ilaç tedavisi (yatarak veya ayaktan) yapılmalıdır. Aynı protezin tekrar kullanılması uygun olmayacaktır ve tekrar büyütme ameliyatı yapılabilmesi için bir miktar (3- 6 ay) zaman geçmesi (dokuların iyileşmesi ve yumuşaması için) beklenmelidir.
Geç dönemde (2. Yıl ve sonrası) yaşanabilecek terslikler ise kapsül kontraktürü ve protez ile ilişkili lenfomadır (bağışıklık sisteminin bir tür kanseri). Protez ile meme büyütme ameliyatı olan her kadında vucuda konulan bir yabancı cisim (silikon protez) olduğundan vucud bunu algılar ve çevresinde (güvenlik çemberi gibi) bir kapsul oluşturur. Bu oluşan kapsul çoğunlukla incedir ve bir probleme neden olmaz. Bazı durumlarda bir miktar kalınlaşır ve protezin kenarlarında elle hissedilebilecek bir hale gelebilir. Daha nadir olmakla birlikte daha da fazla kalınlaşarak memenin sertleşmesine, meme cildine yansıyacak çekintilere ve şekil bozukluklarına neden olabilmektedir. Bu durum 3- 4. Seviye kapsul kontrakturu olarak adlandırılır ve tekrar ameliyat gerektirir. Ameliyatla protez konulduğu plandan çıkarılarak diğer plana yerleştirilir (kas altı konulduysa zar altına, zar altı konulduysa kas altına) ve kalınlaşan kapsül dokusu kesilir veya çıkartılır. Meme protezi ilişkili lenfoma ise yeni tanımlanmış bir lenf kanseri türüdür. Görülme sıklığı silikon protez ile meme büyütme ameliyatı olan 300bin kadında 1 olarak bulunmuştur. Meme protezi çevresinde ki kapsul bağışıklık sistemi hücrelerince oluşturulur. Bazı kişilerde bağışıklık hücrelerinin bu tepkleri aşırıya kaçmakta ve kontrolsüz bir çoğalmaya- lenfomaya neden olabilmektedir. Geç dönemde, sıklıkla tek memede nadiren iki memede birden oluşan, yavaş gelişen şişme/ büyüme ile bulgu verir. Yapılan tetkiklerde protezin çevresinde sıvı toplandığı görülür ve bu sıvıdan alınan örneğin patolojik ve flow sitometrik incelemesi ile tanı konur. İlerlemiş vakalar kemoterapiye yanıt verir. Bu nedenle ölüm çok çok nadirdir. Kötü olan ise artık bu hastalar tekrar protez ile meme büyütme ameliyatı olamazlar.
Gerçek terslikler bu 4 durum ile sınırlıdır. Ayrıca hastanın beklentilerinin ve anatomisinin iyi anlaşılamaması veya hastaya ameliyat sonucunun iyi anlatılamaması ile konulan protezin büyüklüğü ve memenin şekli ile ilgili sorunlar yaşanabilir. Meme şeklinin ve halinin büyütme ameliyatına uygunluğu, göğüs kafesi ve omurga anormalliklerinin ameliyat sonucuna olası etkileri ile ilgili hasta ameliyat öncesinde bilgilendirilmelidir. Her kişinin boyu, omuz genişliği, memesinin göğüs duvarındaki pozisyonu ve yerleştiği alanın büyüklüğü farklıdır. Bununla ilişkili olarak her hastada kullanılacak protezlerin boyutlarınında bir üst ve alt limiti mevcuttur. Minyon bir hastada büyük, iri bir hastada küçük protez kullanılmamalıdır.
Meme büyütme ameliyatı kadınların sosyal hayatına önemli katkı sağlayacak bir ameliyattır. Sonuçlanan vakalarda hasta açısından yaşanan kazanım anlatılamaz, ölçülemez ancak yaşanarak tecrübe edilebilir.