iltasyazilim
FD Üye
Şair Evlenmesi
Şinasi Şair Evlenmesi Kitap Özeti
Şair Evlenmesi bizde ilk tiyatro ürünü olarak bilinir Bu bir bakıma içten, bir bakıma hatalıdır Çünkü Türkiye ’de Şinasiden önce de bir tiyatro yazma denemesi yapılmıştır Abdülhak Hamidin babası, Hayrullah Efendi Şinasiden on beş yıl dek önce “Öyküi İbrahim Gülşeni“ adlı romanla tiyatro arası bir eser meydana getirmiş; lakin bunu yayınlamayı görevinin ve makamının şanına yerinde görmemiş ama hiçbir vakit düşünmemiştir Onun bu eseri yazıldıktan yüz yıl dek sonra ortaya çıkmıştır Dolayısıyla Şinasi “Şair Evlenmesi“ ni yazdığı süre böyle bir misal meydanda yoktu neticede “Şair Evlenmesi Türkiye de birincil yayımlanan, hatta birincil yazılan tiyatro eseridir
Şair Evlenmesi “Çevirmenı Ahval de yazı dizisi edilmiştir Birkaç rakam süren tefrika, insanlar kitleleri göre o kadar anlaşılamadığı gibi, aydınlar tarafından da öyle önemsenmemiştir Hatta muhalif gazete “Ceridei Havadis yazarları bu tefrikayı o kadar hafife almış, onu tiyatro değil kocakarı masalı diye nitelemiştirler Halbuki Şinasi bu eseri basit de olsa, birincil Türk tiyatrosunun bir denemesini yapmak nedeniyle kaleme almıştır Anlaşıldığı gibi “Şair Evlenmesi ahali göre pek ilgiyle karşılanmamış, “Ceridei Havadis göre da horlanmış ve sonra da unutulup gitmiştir Lakin daha sonraları Selanik ’te Mehmet Tayfur isminde bir kitabevi “Tercümanı Ahval koleksiyonunda bu esere rastlamış ve bunu kitap halinde basmıştır O zamanlarda İstanbul ’da çıkan “Çaylak adlı bir espri gazetesi bu olayı alaya almış ve duruma karşı bir fıkra yazmıştır sonradan kitabevi da “Çıngıraklı tatar da bir mektup yayınlatarak eserin Şinasi ’ye ait olduğunu ispatlamıştır Böylece kitap haline giren “Şair Evlenmesi yine de unutulmaktan kurtulamamıştır Fakat İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, İbrahim Necmi Dilmen tarafından Selanik ’te kurulmuş olan amatör bir tiyatro topluluğu kadar sahnelenmiştir Bu eser sade ve natürel bir konuşma diliyle yazılmış, sahnelenmeye yerinde hoş bir komedidir
Şair Evlenmesi alafranga davranış ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen Müştak Bey adında yoksul, ama oldukça kafalı bir şairin sevip evlenmek istediği genç Kumru Hanım yerine, onun büyük kız kardeşi çirkin ve kart Sakine Bayan ’ı almaya mecburi edilmesi; bu minik entrikanın, semt imamına Müştak Bey ’in dostu Hikmet Efendi tarafından bahşedilen rüşvetle sonuçsuz bırakılmasının hikayesinden ibarettir Kişiler gayet canlı ve aracısız olarak hayattan alınmıştır Her kişiye kendi ortamının hitabe dili verilmiştir Kimsenin ağzında tanıdık olmayan ve yadırganacak laf yoktur Hatta oyuncuların ağzından yazılan yanlış söyleyişler, imkansızlıklar, telaffuz hataları da tıpkı sahnelenmiştir Eserin bir diğer özelliği de birey adlarının kendi kimliklerine uygunluğudur
Şinasi bu komedi ile, bizde şeriat kılığına bürünen imamların iç yüzlerini ve din namına oynanan iğrenç iki yüzlükleri ve bundan ziyade tellal kadınlar ile görücüler yoluyla yapılan evlenmelerin yanlışlığını anlatmaya çalışıyor Şair Evlenmesi yalnız birincil basılı piyesimiz değil, bununla beraber en fazla bizim olan ve bizi gösteren bir piyestir
ESERDE YER ALAN KİŞİLER
ASIL KİŞİLER
MÜŞTAK BEY: Damat ve Kumru Hanımın aşığı Müştak Bey aşka susuz, aşkla körü körüne hareket eden, sevincin ümitsizliğinde en son derecesine çıkan biridir Müştak Bey alafranga tavır ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen, fakir fakat epeyce kafalı bir insandır
KUMRU HANIM: Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın kız kardeşidir Kumru hanım çok genç ve hoş bir hanımefendidir O da Müştak Beye aşıktır
SAKİNE HANIM: Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir Sakine Hanım; Kumru Hanıma kadar epeyce yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır Sakine Hanım eserde Müştak Beyin nikahlısıdır
YARDIMCI KİŞİLER
HİKMET EFENDİ: Müştak Beyin en iyi dostlarından biridir Fazla pratik zekalı bir kişiliğe sahiptir Hikmet Efendi; aklı başında, ağırbaşlı ve Müştak Beyi o zor durumdan kurtaran kişidir
ZİBA DUDU: Evlenmeye aracılık yapan kılavuz kişidir Müştak Beyin başına bu derdi açanlardan biridir Ziba Dudu; çok yersiz, söz içeren ve ortalığı karıştırmayı seven bir kişiliktir
HABBE KADIN: Müştak Beyin yengesidir Müştak Beyin başına gelenleri duyunca feryadı basıp ortalığı karıştırıyor Çok aceleci ve panik bir kişiliğe sahiptir
EBULLAKLAKATÜL ’ENFİ: Sakine Hanımın nikahını kıyan imamdır O da Sakine Hanımı Müştak Bey ’e yamamaya çalışanlardan biridir Fazla düzenbaz, bayağılık ve dini diğer şeylere alet eden bir tiptir bununla beraber epeyce patavatsız, yaygaracı, kocaman ve uzun burunlu çirkin biridir
BATAK ESE: Mahallenin bekçisidir Müştak Beye oynanan bu oyunda onun da çok büyük bir payı vardır Oldukça cahil biridir ve ne duyarsa duysun, doğruluğunu araştırmadan derhal buna inanır ve mahalleyi karıştırır Keza her işe burnunu sokan biridir
SALDIRI KÖSE: Mahallenin süprüntücüsüdür İmama yardakçılık yapanlardan biri de odur Oyunda gerisinde küfe giyer, fazla saf ve cahil bir tiptir
MAHALLELİ: Eserde mahalleden tiplerde vardır Bunlar genellikle cahil ve işportacı kişilerdir Bunların çoğu esnaftan seçilmiştir
ESERİN ÖZETİ
Müştak Bey Kumru Hanımla evleneceği gün fazla heyecanlıydı, bir an önce nikahın kıyılıp bitmesini ve Kumru Hanımla baş başa kalmayı istiyordu Ama olaylar hiç de onun beklediği gibi gelişmedi Müştak Bey Kumru Hanıma deli gibi aşıktır ve onu sevdiği için kendini zeki ve şanslı görmekteydi Kumru Hanımın dış güzelliği yanında huyunun da güzel olduğunu söyler Müştak Bey onun ablasını çok çirkin bulmakta ve onun ismini zeka sevmemektedir Çünkü Sakine Bayan onların evlenmelerine engel olduğu gibi, kırk beş yaşına gelmiş olmasına karşın ev de kaldığı için aklını yitirmiş olduğunu düşünüyordu Müştak Bey böyle bir baldızı olduğu için herkesten utanıyordu Hem Müştak Bey Sakine Hanımı Hikmet Efendiye belirlemek ister Çünkü o zamanlarda büyük evde dururken küçüğü evlendirmezlerdi Hikmet Efendi mahallelinin bir oyun oynayarak Müştak Beye Sakine Hanımı verebileceklerini önceden sezmişti Müştak Beye bu durumu söyledi lakin o bunu şaka zannediyordu sonra Müştak Beyin kılavuzu Ziba Dudu gelin odasına doğru geliyordu Müştak Bey Kumru Hanımın getirildiğini sanıp ayrıntılarıyla heyecanlanıyordu Müştak Bey Ziba Duduya teşekkür ediyordu Kumru Hanımı beklerken Müştak Bey bir takım tereddütlere kapıldı Zaten maddi durumu da pek iyi değildi Yüz görümlüğü için ne verebileceğini düşündü Daha Sonra gelin hanım geldi lakin gelen sakine hanımdı ve Müştak Bey onu görür görmez kederinden bayıldı Müştak Bey evleneceği kadının o olduğunu görünce onunla evlenmek yerine ölümü tercih edebileceğini söyledi
Habbe bayan ise onun hasretine kavuştuğu için sevinç delisi olduğunu düşünüyordu Müştak Bey hüzünle ahlayıp, ofluyordu Ziba Dudu ile Habbe kadın gelinin duvağını başlamak için uğraşıyorlardı Müştak Bey istemeye istemeye elini çekerken, Sakine Hanımın beyaz saçı ve duvağı eline ilişir Müştak Bey şok olmuştur Ziba Dudu onu zavallı kadının sırma saçlarını yolmakla suçlar Sonra mahalleli ve imam aceleyle onları nikahlamak için gelirler ve Müştak Beyi zor kullanarak Sakine Hanımla evlendirmek isterler Müştak Bey ise buna elbette karşıdır ve onunla evlenmektense hapiste zeka yatmaya razı olduğunu söyler Ziba Dudu İmamın elini öperek ona Müştak Beyi şikayete başlar Güya Müştak Bey Sırma Hanımın saçlarını yolmuş onlara da küfretmişti İmam Müştak Beyin konuşmasına hiç izin vermeden onu suçlamaya ve aşağılamaya başlar Eğer Sakine Hanım ile evlenmezse onun ırzına leke sürmüş olacağını söylüyor ve bunu mahalleliye de onaylatıyor Müştak Bey kendisine nikah edilenin Sakine Bayan olmadığını söylese de anlamsız Çünkü imam ille de onu nikahlamak istiyor ve eğer bu gerçekleşmezse Müştak Beyi nezaketsizlik belgesi alarak köyden zeka uzaklaştırabileceğini söylüyor Hikmet Efendi devreye giriyor fakat imam onunda aynı suçlardan suçlanabileceğini söylüyor Ama Hikmet Efendi gizli gizli imama para kesesini gösterir ve imam aniden değişiverir Rüşveti bölge imam bir anda Hikmet efendinin dediklerini yapmaya ve Müştak Beyi savunmaya başlar Mahalleli ise bu durumun farkına varamamıştır Zaten onlarda imam ne derse ona itaat eden tiplerdi İmam iddiaya göre nikahını kıydığımız kız büyük olandır derken irtifa olarak uzun olanı yani Kumru Hanımı kastetmek istemişmiş İmam Habbe Kadına seslenerek bir an önce Kumru Hanımı getirmesini ister İmam bu nedenle daha önce yaptığı bir yanlışı düzeltmiş olacağını söyler Hatta Hikmet Efendiye dönerek daha önce yapmış olduğu diğer yanlışlar varsa onları da düzeltebileceğini söyler bu arada Hücum Köse ve Batak Ese bir daha böyle işlere karışmayacaklarına dair kendilerine söz verirler Habbe Kadın Kumru Hanımı getirir Kumru Bayan ağlamaktaydı Habbe bayan onun mutluluktan ağladığını imama söyler
İmam Müştak Bey ile Kumru hanımı nikahlayarak, mahalleliden evi boşaltmalarını ister Mahalleli ve imam evi terk eder lakin Hikmet Efendi evi terk etmemişti Çünkü Müştak beye görücü usulüyle evlenmenin zararlarını anlatmak istiyordu Müştak Bey ise onu dinlemiyor, tek istediği şey Hikmet Efendinin bir an önce gidip onları yalnız bırakması Bir zaman daha sonra Hikmet Efendi de evi terk etti, bundan böyle yalnız kalmışlardı Fakat Müştak Bey için bu izaç bir deneyim olmuştu
OLAYIN GEÇTİĞİ MEKAN
Olayın hemen hemen tamamı gelin odasında geçmektedir
OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ ZAMAN: Eserdeki durum Tanzimat yıllarında meydana geliyor ve o zamanın en kayda değer sorunlarından birini anlatıyor
ESERİN ANLATIM TARZI
ESERİN DİLİ VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ
Eserde başlıca sade ve kavranabilir bir dil kullanılmıştır Hem o zamanın natürel hitabe dilinden de kelimeler vardır Bu kelimelerin anlamını bilmeden eseri baştan sona anlayışlı olmak zordur Anlatım özelliklerine gelince, şair o zamanın en manâlı sorunlarından biri olan görücü usulüyle evlenmeyi en anlaşılır şekilde anlatmıştır Ayrıca eserin anlatımı epeyce akıcıdır
ESERİN TÜRÜ
Eser bir tiyatro ürünüdür Bu eserde tiyatronun komedi türü işlenmiştir Komedi de insanları keza güldürmek, keza de düşündürmek esastır Bu nesil bizim edebiyatımıza Tanzimatla girmiştir
ANAFİKİR: Eserden çıkarılabilecek ana düşünce; görücü usulüyle evlenmenin ne değin tehlikeli ve hatalı olduğudur *
Şinasi Şair Evlenmesi Kitap Özeti
Şair Evlenmesi bizde ilk tiyatro ürünü olarak bilinir Bu bir bakıma içten, bir bakıma hatalıdır Çünkü Türkiye ’de Şinasiden önce de bir tiyatro yazma denemesi yapılmıştır Abdülhak Hamidin babası, Hayrullah Efendi Şinasiden on beş yıl dek önce “Öyküi İbrahim Gülşeni“ adlı romanla tiyatro arası bir eser meydana getirmiş; lakin bunu yayınlamayı görevinin ve makamının şanına yerinde görmemiş ama hiçbir vakit düşünmemiştir Onun bu eseri yazıldıktan yüz yıl dek sonra ortaya çıkmıştır Dolayısıyla Şinasi “Şair Evlenmesi“ ni yazdığı süre böyle bir misal meydanda yoktu neticede “Şair Evlenmesi Türkiye de birincil yayımlanan, hatta birincil yazılan tiyatro eseridir
Şair Evlenmesi “Çevirmenı Ahval de yazı dizisi edilmiştir Birkaç rakam süren tefrika, insanlar kitleleri göre o kadar anlaşılamadığı gibi, aydınlar tarafından da öyle önemsenmemiştir Hatta muhalif gazete “Ceridei Havadis yazarları bu tefrikayı o kadar hafife almış, onu tiyatro değil kocakarı masalı diye nitelemiştirler Halbuki Şinasi bu eseri basit de olsa, birincil Türk tiyatrosunun bir denemesini yapmak nedeniyle kaleme almıştır Anlaşıldığı gibi “Şair Evlenmesi ahali göre pek ilgiyle karşılanmamış, “Ceridei Havadis göre da horlanmış ve sonra da unutulup gitmiştir Lakin daha sonraları Selanik ’te Mehmet Tayfur isminde bir kitabevi “Tercümanı Ahval koleksiyonunda bu esere rastlamış ve bunu kitap halinde basmıştır O zamanlarda İstanbul ’da çıkan “Çaylak adlı bir espri gazetesi bu olayı alaya almış ve duruma karşı bir fıkra yazmıştır sonradan kitabevi da “Çıngıraklı tatar da bir mektup yayınlatarak eserin Şinasi ’ye ait olduğunu ispatlamıştır Böylece kitap haline giren “Şair Evlenmesi yine de unutulmaktan kurtulamamıştır Fakat İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, İbrahim Necmi Dilmen tarafından Selanik ’te kurulmuş olan amatör bir tiyatro topluluğu kadar sahnelenmiştir Bu eser sade ve natürel bir konuşma diliyle yazılmış, sahnelenmeye yerinde hoş bir komedidir
Şair Evlenmesi alafranga davranış ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen Müştak Bey adında yoksul, ama oldukça kafalı bir şairin sevip evlenmek istediği genç Kumru Hanım yerine, onun büyük kız kardeşi çirkin ve kart Sakine Bayan ’ı almaya mecburi edilmesi; bu minik entrikanın, semt imamına Müştak Bey ’in dostu Hikmet Efendi tarafından bahşedilen rüşvetle sonuçsuz bırakılmasının hikayesinden ibarettir Kişiler gayet canlı ve aracısız olarak hayattan alınmıştır Her kişiye kendi ortamının hitabe dili verilmiştir Kimsenin ağzında tanıdık olmayan ve yadırganacak laf yoktur Hatta oyuncuların ağzından yazılan yanlış söyleyişler, imkansızlıklar, telaffuz hataları da tıpkı sahnelenmiştir Eserin bir diğer özelliği de birey adlarının kendi kimliklerine uygunluğudur
Şinasi bu komedi ile, bizde şeriat kılığına bürünen imamların iç yüzlerini ve din namına oynanan iğrenç iki yüzlükleri ve bundan ziyade tellal kadınlar ile görücüler yoluyla yapılan evlenmelerin yanlışlığını anlatmaya çalışıyor Şair Evlenmesi yalnız birincil basılı piyesimiz değil, bununla beraber en fazla bizim olan ve bizi gösteren bir piyestir
ESERDE YER ALAN KİŞİLER
ASIL KİŞİLER
MÜŞTAK BEY: Damat ve Kumru Hanımın aşığı Müştak Bey aşka susuz, aşkla körü körüne hareket eden, sevincin ümitsizliğinde en son derecesine çıkan biridir Müştak Bey alafranga tavır ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen, fakir fakat epeyce kafalı bir insandır
KUMRU HANIM: Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın kız kardeşidir Kumru hanım çok genç ve hoş bir hanımefendidir O da Müştak Beye aşıktır
SAKİNE HANIM: Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir Sakine Hanım; Kumru Hanıma kadar epeyce yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır Sakine Hanım eserde Müştak Beyin nikahlısıdır
YARDIMCI KİŞİLER
HİKMET EFENDİ: Müştak Beyin en iyi dostlarından biridir Fazla pratik zekalı bir kişiliğe sahiptir Hikmet Efendi; aklı başında, ağırbaşlı ve Müştak Beyi o zor durumdan kurtaran kişidir
ZİBA DUDU: Evlenmeye aracılık yapan kılavuz kişidir Müştak Beyin başına bu derdi açanlardan biridir Ziba Dudu; çok yersiz, söz içeren ve ortalığı karıştırmayı seven bir kişiliktir
HABBE KADIN: Müştak Beyin yengesidir Müştak Beyin başına gelenleri duyunca feryadı basıp ortalığı karıştırıyor Çok aceleci ve panik bir kişiliğe sahiptir
EBULLAKLAKATÜL ’ENFİ: Sakine Hanımın nikahını kıyan imamdır O da Sakine Hanımı Müştak Bey ’e yamamaya çalışanlardan biridir Fazla düzenbaz, bayağılık ve dini diğer şeylere alet eden bir tiptir bununla beraber epeyce patavatsız, yaygaracı, kocaman ve uzun burunlu çirkin biridir
BATAK ESE: Mahallenin bekçisidir Müştak Beye oynanan bu oyunda onun da çok büyük bir payı vardır Oldukça cahil biridir ve ne duyarsa duysun, doğruluğunu araştırmadan derhal buna inanır ve mahalleyi karıştırır Keza her işe burnunu sokan biridir
SALDIRI KÖSE: Mahallenin süprüntücüsüdür İmama yardakçılık yapanlardan biri de odur Oyunda gerisinde küfe giyer, fazla saf ve cahil bir tiptir
MAHALLELİ: Eserde mahalleden tiplerde vardır Bunlar genellikle cahil ve işportacı kişilerdir Bunların çoğu esnaftan seçilmiştir
ESERİN ÖZETİ
Müştak Bey Kumru Hanımla evleneceği gün fazla heyecanlıydı, bir an önce nikahın kıyılıp bitmesini ve Kumru Hanımla baş başa kalmayı istiyordu Ama olaylar hiç de onun beklediği gibi gelişmedi Müştak Bey Kumru Hanıma deli gibi aşıktır ve onu sevdiği için kendini zeki ve şanslı görmekteydi Kumru Hanımın dış güzelliği yanında huyunun da güzel olduğunu söyler Müştak Bey onun ablasını çok çirkin bulmakta ve onun ismini zeka sevmemektedir Çünkü Sakine Bayan onların evlenmelerine engel olduğu gibi, kırk beş yaşına gelmiş olmasına karşın ev de kaldığı için aklını yitirmiş olduğunu düşünüyordu Müştak Bey böyle bir baldızı olduğu için herkesten utanıyordu Hem Müştak Bey Sakine Hanımı Hikmet Efendiye belirlemek ister Çünkü o zamanlarda büyük evde dururken küçüğü evlendirmezlerdi Hikmet Efendi mahallelinin bir oyun oynayarak Müştak Beye Sakine Hanımı verebileceklerini önceden sezmişti Müştak Beye bu durumu söyledi lakin o bunu şaka zannediyordu sonra Müştak Beyin kılavuzu Ziba Dudu gelin odasına doğru geliyordu Müştak Bey Kumru Hanımın getirildiğini sanıp ayrıntılarıyla heyecanlanıyordu Müştak Bey Ziba Duduya teşekkür ediyordu Kumru Hanımı beklerken Müştak Bey bir takım tereddütlere kapıldı Zaten maddi durumu da pek iyi değildi Yüz görümlüğü için ne verebileceğini düşündü Daha Sonra gelin hanım geldi lakin gelen sakine hanımdı ve Müştak Bey onu görür görmez kederinden bayıldı Müştak Bey evleneceği kadının o olduğunu görünce onunla evlenmek yerine ölümü tercih edebileceğini söyledi
Habbe bayan ise onun hasretine kavuştuğu için sevinç delisi olduğunu düşünüyordu Müştak Bey hüzünle ahlayıp, ofluyordu Ziba Dudu ile Habbe kadın gelinin duvağını başlamak için uğraşıyorlardı Müştak Bey istemeye istemeye elini çekerken, Sakine Hanımın beyaz saçı ve duvağı eline ilişir Müştak Bey şok olmuştur Ziba Dudu onu zavallı kadının sırma saçlarını yolmakla suçlar Sonra mahalleli ve imam aceleyle onları nikahlamak için gelirler ve Müştak Beyi zor kullanarak Sakine Hanımla evlendirmek isterler Müştak Bey ise buna elbette karşıdır ve onunla evlenmektense hapiste zeka yatmaya razı olduğunu söyler Ziba Dudu İmamın elini öperek ona Müştak Beyi şikayete başlar Güya Müştak Bey Sırma Hanımın saçlarını yolmuş onlara da küfretmişti İmam Müştak Beyin konuşmasına hiç izin vermeden onu suçlamaya ve aşağılamaya başlar Eğer Sakine Hanım ile evlenmezse onun ırzına leke sürmüş olacağını söylüyor ve bunu mahalleliye de onaylatıyor Müştak Bey kendisine nikah edilenin Sakine Bayan olmadığını söylese de anlamsız Çünkü imam ille de onu nikahlamak istiyor ve eğer bu gerçekleşmezse Müştak Beyi nezaketsizlik belgesi alarak köyden zeka uzaklaştırabileceğini söylüyor Hikmet Efendi devreye giriyor fakat imam onunda aynı suçlardan suçlanabileceğini söylüyor Ama Hikmet Efendi gizli gizli imama para kesesini gösterir ve imam aniden değişiverir Rüşveti bölge imam bir anda Hikmet efendinin dediklerini yapmaya ve Müştak Beyi savunmaya başlar Mahalleli ise bu durumun farkına varamamıştır Zaten onlarda imam ne derse ona itaat eden tiplerdi İmam iddiaya göre nikahını kıydığımız kız büyük olandır derken irtifa olarak uzun olanı yani Kumru Hanımı kastetmek istemişmiş İmam Habbe Kadına seslenerek bir an önce Kumru Hanımı getirmesini ister İmam bu nedenle daha önce yaptığı bir yanlışı düzeltmiş olacağını söyler Hatta Hikmet Efendiye dönerek daha önce yapmış olduğu diğer yanlışlar varsa onları da düzeltebileceğini söyler bu arada Hücum Köse ve Batak Ese bir daha böyle işlere karışmayacaklarına dair kendilerine söz verirler Habbe Kadın Kumru Hanımı getirir Kumru Bayan ağlamaktaydı Habbe bayan onun mutluluktan ağladığını imama söyler
İmam Müştak Bey ile Kumru hanımı nikahlayarak, mahalleliden evi boşaltmalarını ister Mahalleli ve imam evi terk eder lakin Hikmet Efendi evi terk etmemişti Çünkü Müştak beye görücü usulüyle evlenmenin zararlarını anlatmak istiyordu Müştak Bey ise onu dinlemiyor, tek istediği şey Hikmet Efendinin bir an önce gidip onları yalnız bırakması Bir zaman daha sonra Hikmet Efendi de evi terk etti, bundan böyle yalnız kalmışlardı Fakat Müştak Bey için bu izaç bir deneyim olmuştu
OLAYIN GEÇTİĞİ MEKAN
Olayın hemen hemen tamamı gelin odasında geçmektedir
OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ ZAMAN: Eserdeki durum Tanzimat yıllarında meydana geliyor ve o zamanın en kayda değer sorunlarından birini anlatıyor
ESERİN ANLATIM TARZI
ESERİN DİLİ VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ
Eserde başlıca sade ve kavranabilir bir dil kullanılmıştır Hem o zamanın natürel hitabe dilinden de kelimeler vardır Bu kelimelerin anlamını bilmeden eseri baştan sona anlayışlı olmak zordur Anlatım özelliklerine gelince, şair o zamanın en manâlı sorunlarından biri olan görücü usulüyle evlenmeyi en anlaşılır şekilde anlatmıştır Ayrıca eserin anlatımı epeyce akıcıdır
ESERİN TÜRÜ
Eser bir tiyatro ürünüdür Bu eserde tiyatronun komedi türü işlenmiştir Komedi de insanları keza güldürmek, keza de düşündürmek esastır Bu nesil bizim edebiyatımıza Tanzimatla girmiştir
ANAFİKİR: Eserden çıkarılabilecek ana düşünce; görücü usulüyle evlenmenin ne değin tehlikeli ve hatalı olduğudur *