asap sistemi hakkında herşey İnsan Sinir Sisteminin Yapısı ve İşleyişi ANTRE: İnsan merkezi asap sistemi, evrende aşina en karışık biyolojik organizasyona sahiptir Milyarlarca asap hücresi ve bunların aralarındaki trilyonlarca bağlantı, asap sisteminin belli başlı yapısını oluşturur Bunların yanında, sinir hücrelerinin on katı dek sayıda da asistan hücreler (nöroglia) bulunur Bu hafıza almaz düzeydeki karışık inşa, bu günkü bilgilerimiz ışığında, tüm canlılık olaylarını ve davranışları düzenleyen bir arabirim olarak tahsis yapar Asap bilimleriyle uğraşan biri olarak, edindiğim her yeni bilginin beni ilginç bir şaşma ve coşku içinde bırakması ve bilimin paylaşılarak büyüyeceğine olan inancımdan nedeniyle, konu ile yakından ilgili olmayanlar için, vücudumuzun idare merkezi konusundaki son bilgileri ve bunların mümkün felsefi sonuçlarını elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım Bilginin gereksizi diye bir şeyin varolmadığına inanan bir insanım ve anlamanın temelinin, “nasıl anladığımızı anlayabilmek olduğunu düşünüyorum Bunu yapmak için de, işimiz ve uğraşımız ne olursa olsun, bizi ilgilendiren her türlü bilgiyi, yani elimizden geldiğince her şeyi öğrenmemiz gerekir diye düşünüyorum Özellikle de kendimizi İlim, ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmez isen, Bu nice okumaktır (Yunus Emre) SINIR SİSTEMİMİZ Sinir sistemini genellikle, merkezi ve çevresel (periferik) sinir sistemi olarak iki kısma ayırmaktayız Çevresel sistem, vücudun her yanından alınan duyu (tat, dokunma, görme, işitme, vücudun pozisyonu, sızı, ısı, titreşim vb) bilgilerini merkeze içeren ve merkezden çıkan emirleri kas veya salgı bezi gibi ilgili yerlere götüren sinir kablolarından oluşur Yani çevresel asap sistemini (pek basit değilse de) bir bilgi taşıyıcısı olarak düşünebiliriz MERKEZİ ASAP SİSTEMİNİN GENEL HATLARI Merkezi sinir sistemi, yani beyin ve omurilik, üç katlı bir çeper yapısı ile çevrelenmiş durumdadır Bu zarlar dıştan içeriye doğru dura mater (sert zar), araknoid (örümceksi) çeper ve pia mater (ince zar) olarak sıralanırlar Bu üç kılıf, kesintisiz bir biçimde bütün merkezi asap sistemini sarar ve çevresel asap sisteminde de hafif yapı ve işlev değişiklikleri ile akıcılık gösterir Şekil 1 Beyni saran çeper sistemleri ve kan beyin engeliAraknoid zarın iç kısmı, ince uzantılarla ve yaklaşık olarak bir örümcek ağı yapısında bağlantılarla doludur Zara adını veren de zaten bu özelliktir Araknoid çeper, bu uzantıları yoluyla pia mater'e bağlanarak, ara sıra haylazlık oluşmasına niçin olur fakat bu boşluk da subarachnoid boşlukadını alır (sub eki, altındaanlamındadır) Bu başıboşluk ise, tabirin tersine boş yok, beyin omurilik sıvısı(BOS) denen bir sıvı ile doludur Bu akışkan, asap sistemi dokusunun beslenmesi ve atıklarının atılmasında yaşamsal öneme sahiptir Keza, asap sisteminin tamamını saran bu zar yapısı ve içindeki akışkan batmış bu bölmeler doğruca, sinir sistemi bir bütün olarak sıvı içinde yüzer durumda bulunur ve böylece ayrıca darbelere aleyhinde emici bir tamponla korunmuş, keza de bu yumuşak ve kibar doku kendi ağırlığı dolayısıyla zarar görmesini engelleyecek bir yastık sistemiyle donatılmış durumdadır Beyni besleyecek olan kan damarları beyin dokusuna girerken bir çeşit inşa değişikliğine uğrayarak, duvarlarından hiç bir maddenin kontrolsüz geçmesine müsade vermeyecek özel bir inşa kazanırlar Bu yapı, sinir hücrelerinin yardımcıları olan glia (bkz altında) hücreleri ile dış kısımdan da desteklenerek, kan beyin engelidediğimiz özel bir yapının oluşmasını sağlarlar Bu sayede çok hassas bir organ olan sinir sistemi, kandaki zararlı ve istenmeyen maddelerin taarruzundan da korunmuş olur (Şekil 1) OMURİLİK: Merkezi asap sistemi; kararların verildiği, etraftan gelen verilerin yorumlandığı, algılamanın ve öteki tüm zihni fonksiyonların yerine getirildiği bölgeleri taşıyan karışık bir işlevsel yapılar bütünüdür Merkezi sinir sisteminin en basitkısmı, omurilik dediğimiz ve sırtımızdaki omur kemikleri aralarında aşağıya dürüst uzanan tüp şeklindeki yapıdır Bu inşa, etraftan gelen bilgilerin merkezi sinir sistemine girdiği ve merkezden gelen emirlerin çevresel sisteme aktarıldığı yerdir bununla birlikte, istemsiz hareket dediğimiz, ani ve istemsiz hareketler de, bu organ tarafından kontrol edilir Omurilik esas olarak, orta kısmında ince ve boyuna bir kanal; kanalın etrafında, eninde kesildiğinde kelebek gibi görünen bir gri madde; ve bunun civarda ise beyaz madde kütlesinden oluşan, tüp biçiminde bir yapıdır Ortadaki kanal, beynin içinde yer alan, ventrikül (karıncık) adı verilen ve besleyici bir akışkan olan beyin omurilik sıvısı (BOS) ile batmış olan boşlukların, omurilik içindeki devamıdır ve benzer sıvıyla doludur Kanalın etrafında bulunan gri madde, başlıca olarak asap hücrelerinin cisim kısımlarını içerir Buradaki sinir hücreleri, çevresel asap sisteminden gelen ve merkezden dışarıya gönderilen verileri değerlendirilerek, nereye ve ne şekilde gönderileceklerini belirleyen karışık elektriksel devreler oluştururlar Bu fonksiyonu anlayışlı olmak için kolay bir örnek verelim: Diyelim oysa elimizde bir dondurma var ve bunu ağzımıza götürüp yemek yemek istiyoruz Bunun için, kolumuzu ağzımıza doğru bükmemiz gerekiyor Biz bu kararı beynimizde verdikten derhal sonra, beynimizden, kolumuzu bükecek olan pazu kaslarına doğru bir kasılma sinyali gönderilir Ama bu sinyal, kola gelmeden önce, omurilikteki asap hücrelerine aktarılır Burada, yani omurilikte yer alan elektriksel devreler, bu sinyali alarak birkaç meslek yaparlar Ilk Olarak, pazu kaslarına bir dikkat gönderirler Ama sırası gelmişken, kolun bükülebilmesi için, kolu açmaya, yani ağızdan uzaklaştırmaya yarayan arkadaki kol kaslarının da gevşemesi gerekir İşte, omurilikteki devreler, pazu kaslarına “kasıl emrini gönderirken, bununla beraber, kolu açan kaslara kasılma emri veren omurilik hücrelerine de “dur emri verirler Dolayısıyla kolumuz, ağzımıza dürüst yaklaştırılmış olur Bu sırada, dondurmayı bütün ağzımıza isabet ettirebilmemiz için, kaslardaki koşul duyusu (proprioception) sensor algaçlardan merkeze gönderilen uyarılar öncelikle edinmek üzere, bir fazla ek işlev devreye girmelidir Bu kompleks ağın tamamiyle eksiksiz çalışabilmesi halinde, dondurma yeme işlemimizi bayağı bir biçimde tamamlayabiliriz Istemsiz Hareket dediğimiz ani hareketler de, yeniden omurilik içindeki benzer devreler yoluyla, şuursuz ve seri bir biçimde akıntı ederler Şuursuzdur çünkü, hareket kararı beyinden yok, omurilikten gelir; ve hızlıdır, çünkü, beyine gidip geri dönmeye oranla fazla daha kısa bir yol izler Eğer bu mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetilseydi, yanlışlıkla bir sobaya dokunduğumuz zaman, elimizi fakat ola ki de önemli biçimde yandıktan sonradan oradan çekebilecektik! BEYİN SAPI: Merkezi sinir sisteminin ikinci kısmı, beyin sapı olarak adlandırdığımız bölümdür Bu inşa, bir fazla alt birimden oluşan ve omuriliğe tarafından daha kompleks hücresel bağlantıları taşıyan bir yerdir Anatomik olarak, omurilikle beyini birbirine bağlayan bir köprü gibidir Bu alan, esas hayati fonksiyonların yürütülebilmesi için vazgeçilmez öneme sahiptir Nefes alıp verme, kanın damarlarda dolaşması, kalbin atım düzeni, uyku ve uyanıklık, dikkat ve bunun gibi bir çok kayda değer faaliyet, beyin sapı dediğimiz bu bölgeden denetleme edilir Şekil 2 Merkezi asap sisteminin esas bölümleri Şekil 3 Merkezi sinir sisteminin diğer bir takım bölümleriARA BEYİN: Beyin sapının üst kısmında, ara beyin denen bölge yer alır Ara beyin, bildiğimiz o kıvrıntılı beyin yarım kürelerinin iç kısmını dolduran bir çok öbür bölgenin oluşturduğu bir yapılar topluluğudur Bu bölgeler, öğrenme, fikir, isteksusama, vücudun iç dengesinin korunması, vücuttaki hormon sistemlerinin kontrolü, heyecanlar, hissi tepkiler, duygulara kadar vücudun iç ortamının düzenlenmesi gibi fazla manâlı fonksiyonlar yürütürler Bu ara beyin bölgelerinin çoğu, demin bahsettiğimiz, sıvı dolu beyin içi boşluklarının (ventriküllerin) etrafını sarmış vaziyette bulunur (Şekil 3'de gösterilen pons ve tegmentum'u da içine bölge birim) LİMBİK SİSTEM Kabuk altı(subcortical), yani, birazdan bahsedeceğim beyin kabuğunun aşağı kalan yapılardan bazıları, ara beynin civarda onu bir halka gibi saran, işlevsel bir birliktelik oluşturmuşlardır Bu yapıya, özel olarak Limbik sistem (latince: limbus halka, sınır) adı verilir İşte bu limbik sistem içinde bulunan hippokampus, amigdala, forniks, mamillar vücut, septum, cingulat kabuk gibi yapılar, heyecansal ve temel zihni fonksiyonları yürütürler Mesela sinirlenince kontrolümüzü kaybetmemize sebep olan yapılardan en önemlisi, burada bulunan amigdallerdir; veya, öğrendiğimiz herhangi bir şeyi hafızaya almamızı, buranın bir üyesi olan hippokampus sağlar (sonra uzun uzadıya bahsetmeye çalışacağım) Ara beyinde keza, vücuda giden emirlerin düzenlenmesinin yapıldığı ara merkezler de bulunur Şekil 4 Limbik sistemin beyin lobları içerisindeki yerleşiminin yansıtma şemasıBEYİN KABUĞU (Cortex): Merkezi asap sisteminin en üst denetleme noktası ise, işte o beyin dediğimiz süre aklımıza gelen kıvrıntılı yapıdır Bu yapının adı beyin kabuğudur (korteks) En üst kısımda bulunur ve orta beynin etrafını sarar İşlevlerinin henüz fazla azını ortaya çıkarabildiğimiz bu bölge, çoğunlukla, yüksek beyin işlevleridediğimiz işlevleri ve algılamayladeğerlendirmeyle ilişkili temel görevleri yürütür Şekil 5 Beyin loblarının genel sınırlarıİşitme, görme, karoser duyuları gibi belirgin işlevlerin, beyin kabuğunun özel bölgeleri kadar işlendiği uzun yıllardan beri bilinmektedir Mesela gözden gelen görme sinyallerinin görüntüye dönüştürülmesi, artkafa lobundaki beyin kabuğu bölgesince yapılır Aynı şekilde işitme duyusu ile ilişkili bölgeler de şakak lobu üstünde yerleşmiştir Motor alanlar, bilhassa istemli hareketlerin başlatılması ve icra edilmesinde manâlı iken, duyusal alanlar, tüm vücuttan gelen verilerin değerlendirildiği en üstteki merkezler olarak işlev görürler Ayrıca kayda değer kabuk alanlarına iki meşhur örnek olarak, konuşmanın planlanmasının ve dizgisinin gerçekleştirildiği, ön beyin lobundaki Broca alanı ile, konuşmadaki anlamı sezgi işinde rol bölge, şakak lobunun arka kısmındaki Wernicke alanlarını verebiliriz Bu bölgelerde meydana gelen hasarlar, ilgili işlevlerde kısmen veya tamamen kayıplara yol açar Şekil 6 Beyin kabuğunun temel alanlarıGörme, işitme, motor alanlar gibi bir fazla bölge, işlevsel ve kısmen de yapısal olarak bambaşka bir fazla alt alana ayrılırlar Bunların haricen kalan kabuk bölgelerinin bir birçok ise birleştirmeveya ilişkilendirmealanları (associative areas) olarak bilinir Bu bölgeler, ayrık duyuların birleştirilmesi ve farklı duyulardan gelen girdilerin tek bir deneyim halinde birleştirilmesi gibi işlerden sorumludurlar Bu işlev, halen sinirbilimlerinin en kayda değer gizemlerinden bir tanesidir ve gerçekleşme mekanizması demin açıklığa kavuşturulamamıştır (Bağlantı Sorunu; Binding Problem) Bu gün beyin kabuğundaki alanların sınıflandırılmasında Broadmann adlı araştırıcının işlevsel ve hücreli mimarisini esas alarak yaptığı detaylı derecelendirme halen büyük oranda geçerliliğini korumaktadır Buna göre, beyin kabuğu alanları muhakkak numaralarla belirlenmiştir Örneğin artkafa lobundaki ilk görme alanı, Broadmann'ın 17 alanına karşılık kazanç Beyin kabuğunda yer alan yapılar, beş duyumuzun bilinçli değerlendirilmelerinin yanı sıra, düşünme, plan yapma, alınan verilerin değerlendirilmesi, eski bilgilerle karşılaştırılması, şahsiyet özellikleri, ince el becerileri, mantık, matematik, sanat, soyut us gibi, nasıl yapıldıklarına dair elimizde sadece “bilgi kırıntıları olan işleri yapar En önemlisi ise, dünyayı anlamaya çalışırken kullandığımız en kayda değer aracımız da işte bu beyin kabuğudur Bütün bilişsel işlevlerimiz, sanat, bilim, estetik, ve diğer tüm insani özelliklerimiz, beyin kabuğunun işlevleri ile yakından ilişkilidir Bizim yaptığımız işin temeli ise, evrendeki en karışık inşa olan beyin kabuğunu, yeniden kendi beyin kabuklarımızı kullanarak anlamaya çalışmaktır Şüphesiz oysa, bunun olası olup olmadığı bile ağız dalaşı konusu yapılabilir Fakat biz bu kısmı felsefecilere bırakarak, elimizden gelen çabayı gösteriyoruzsinirsistemihakkindahersey5c5a48707d611alt ) MERKEZİ SINIR SİSTEMİNİN İNCE YAPISI Asap sisteminin başlıca işini yürüten hücreler, nöron ( asap hücresi) denen özel hücrelerdir Bu hücreler, istisnaları edinmek üzere, bir ceset, ağaç gibi bağlı dallar (dendritler) ve bundan başka, bazen dallanabilen ve hücrenin “kararlarını diğerlerine ileten, tek bir uzantı (akson)dan oluşurlar Nöronlar, görevleri ve bulundukları yerlere tarafından çok öbür şekil ve kimyasal içerik farkları gösterirler Hücrenin karoser kısmında yer alan çekirdek, hücrenin esas işlevlerini belirleyen ve DNA molekülü üstünde kodlanmış halde bulunan genetik bilgiyi içerir DNA üzerindeki bilgi, hücrenin bulunduğu ortama, ortamdaki değişimlere ve hücrenin iç çevresine alt olarak deşifre edilerek, hücresel içi olayların meydana gelmesini sağlar Bu şifre, bir insanın bütün hücrelerinde aynı olmasına rağmen, ayrı hücrelerde ayrı kısımları kullanılarak, hücrelerin farklı yapı ve işlev sahibi olmasını olası kılar Çekirdekteki DNA molekülünden ihtiyaç derhal çıkan veri, ribozom ve endoplazmik retikulum dediğimiz hücre içi organcıklarda, hücrenin işlevlerini aranjör proteinler haline çevrilir Bu proteinler de, hücre içi olayları etkileyerek, hücrenin fonksiyonunu etkilerler Asap hücreleri bununla birlikte birbirleri ile ilişki halindedirler Bu sıkı ilişki, sinirsel işlevin temelini yaratıcı data akışını sağlar Hücreler arası bu data geçiş noktalarına SİNAPS adı veriyoruz Sinapslar, öbür herif ve özelliklerde olmalarına rağmen, anında tümü bilginin iletimi işlevinden sorumludur Kısacası, nöronlar kendi aralarında bağlantılar kurarak, elektrik devrelerine benzer yollarla irtibat sağlayıp, beyin işlevlerinin ortaya çıkmasını sağlayan ana elemanlardır Kuşkusuz ki, bu elektriksel devre sistemi, herhangi bir insanın hatta bir sinir bilimcinin hayal edebileceği karmaşıklığın çok çok ötesinde bir karmaşıklığa sahiptir Şekil 7 Asap hücrelerinin şematik yapısı (ileri düzeyde basitleştirilmiş)Genel Olarak bir sinir hücresi, cisim ve dendrit (dendron ağaç; lat) dediğimiz karoser dalları yoluyla veriler “alır Bu veriler, hücre içindeki genel duruma ve gelen tüm verilerin toplam etkisine kadar, akson dediğimiz, o tek, uzun ve ince uzantı vasıtasıyla, diğer bir hücreye aktarılır Yani, nöron gövdesini ve gövdenin dallarını minik bir santral, aksonu ise, bilgiyi götüren bir telgraf teli gibi düşünebiliriz sonra, aksonla gönderilen bu bilgi, o aksonun dalları yoluyla bir ya da binlerce asap hücresine (ya da kas ve salgı bezi hücreleri gibi öteki hücrelere) ulaştırılır ve bu hücreler, tekrar aynı mekanizma ile bu uyarının gerektirdiği işi yaparlar Şimdi bu mekanizmayı biraz düş etmeye çalışın ve peşinde, yalnızca beyin kabuğu dediğimiz kısımda yer alan 45 milyar sinir hücresinin, birbirleriyle yapabilecekleri bağlantıların sayısını hesap edin İşte vücudumuzda bulunan ve hayal sınırlarını aşan bir organizasyon örneği Asap sisteminde sadece sinir hücreleri bulunmaz Bunların yanında, kütle olarak merkezi asap sisteminin yarısını yaratıcı ve sayıca da takriben sinir hücrelerinin on katı değin sayıda bulunan asistan hücreler vardır Bu hücrelere glia ( glue, yapıştırıcı) hücreleri diyoruz Dağıtılmış tipleri olmasına karşılık, genel işlevleri, asap hücrelerinin ve asap sisteminin fonksiyonunu sürdürmesine yardımcı olmaktır Oligodendrosit (az uzantılı hücresel) denen hücreler de, merkezi sinir sistemi içinde, ast yanlamasına ve sıkı bir dizilim içinde seyreden aksonları, yani sinirlerin elektrik kablolarını, birbirlerinden izole eden, myelin kılıf dediğimiz bir kılıf oluşturur Bu kılıflar, asap tellerinin her birinin etrafını sararlar ve onların elektriksel olarak izole edilmesini sağlamanın yanında, iletkenliğini de artırırlar Bir başka glia hücresi olan mikroglia (küçük glia), en ufak glia hücrelerindendir fakat, görevi, sinir sistemini yabancı madde ve mikroorganizmalara aleyhinde korumaktır Bu hücreler, fagositoz ( hücrenin yemesi) yapar, yani, yabancı maddeleri yiyerek yok ederler Şekil 8 Asap hücreleri ve öbür glia hücrelerinin ilişkileri (ileri düzeyde basitleştirilmiş)Astrosit (yıldızsı gözenekli olan; astroglia) dediğimiz glia hücreleri ise, sinir hücrelerinin beslenmesine ve kimyasal işlemlerine çok önemli yardımlarda bulunur Şekil 9 Astrositler göre oluşturulan ayakların beyin kılcal damarlarını sarması ve kan beyin bariyeriSon yıllarda glia hücrelerinin sinir sisteminin işlevinde sanılandan çok daha manâlı olduklarına dair bir fazla alıştırma yayınlanmaktadır Glia hücreleri, ilk olarak haberci moleküllerin üretimi ve dönüştürülmesi gibi, sinir sistemlerin işlevleri için vazgeçilmez destekleyici görevler üstlenirler Bunun yanında sinir hücrelerinin madde alışverişinde bulundukları çevreyi de etkileyip değiştirerek, onların işlevlerinde keskin değişikliklere yol açabilmektedirler Hatta kimi araştırıcılara kadar, bilincin oluşumu, epileptik süreçler ve diğer geniş hücre topluluklarını ilgilendiren olaylarda glia hücreleri, asap hücrelerine göre fazla daha önemli roller oynayabilmektedir Sinirbilimlerinin gelişmesi ile birlikte şimdiye değin hep arkadaki planda kalmış olan bu hücrelerin daha etkin rollerle karşımıza çıkmalarını bekliyoruz Bu genel yapıyı kısaca inceledikten sonra hemen birazcık daha derine girelim ve sinir hücrelerinin nasıl haberleştiklerine özetle bakalım SINIR HÜCRELERİ NASIL HABERLEŞİRLER? HENÜZ de belirtmeye çalıştığım gibi, sinir hücreleri aralarında sinaps denen geçiş bölgeleri vardır Buralar, hücreden hücreye data (elektriksel sinyal) geçişinin olduğu yerlerdir Elektriksel ve kimyasal olarak iki herif sinaps düşünebiliriz Olağan anlamda bir kimyasal sinaps, asap hücresinin ürettiği sinyali o hücreden diğerlerine taşıyan aksonun dallarından birinin direk kısmı ile, müşteri hücrenin etrafındaki hücreli zarının birbirleriyle yaklaşması sonucu meydana gelir Evet, fiilen de hücreler birbirlerine reel anlamda temas etmezler Sadece, çok ince bir aralık bırakacak şekilde yaklaşırlar Hücrelerin etrafını kaplayan hücre zarı, bu sinaps alanlarında hafif şansın dönmesi gösterir Bu şansın dönmesi, sinapslardan sinyal iletiminin sağlanabilmesi için gereklidir Kimyasal bir sinapsta, sinyalin bir hücreden diğerine geçişi, nörotransmitter olarak adlandırılan ileti maddeleri yoluyla olur Bu ileti maddeleri, iletinin geldiği kaynak (presinaptik sinaps öncesi) hücrenin aksonunun ucundan salgılanır Bu salgılanma, elektriksel uyarının aksonun ucuna gelmesi doğru olur Salgılanan bu ileti maddeleri, sinapsı oluşturan o iki hücreli arasındaki ince aralığa salgılanmaktadır Bu salgılanmayı takiben, çok süratli bir şekilde, bu ileti maddeleri, karşıdaki amaç (postsinaptik sinaps sonrası) hücrenin zarı üzerindeki yerinde algaç (reseptör) moleküllerine bağlanırlar İşte bu bağlanma, sebep olduğu çeşitli kimyasal olaylar sonucu, yeni hücrede bir elektriksel sinyalin doğmasına sebep olur Farklı Alanlara Yönlendirilmiş sinapslardan gelen verilerin toplanması ya da bir sinapstan art arda birkaç sinyalin yeni hücreye geçirilmesi ise, yüksek bir elektriksel potansiyel doğurur Bu potansiyel, aksiyon potansiyeli adını alır ve işte bu potansiyel, öteki hücrelere aktarılmak üzere, akson vasıtasıyla gönderilen elektriksel sinyalin ta kendisidir İşte hücreler arası iletimi karşılayan mekanizma, kısaca bu şekilde işler Bu sinyal geçişi, sadece sinir hücreleri arasında değil, kasılma emrini adale hücrelerine taşıyan sinir uçlarıyla kas hücreleri aralarında ve bezlere salgı emrini veren uçlarla salgı bezi hücreleri aralarında da mevcuttur Minik ayrıntı farklarıyla beraber, mekanizma benzerdir Şekil 10 Genel bir kimyasal sinapsın şematik görüntüsüSinapsların bir diğer kayda değer özelliği de “değişken olmalarıdır Bu koşul, yakın zamanlarda ortaya konmuş bir mekanizmadır ve garip sonuçları vardır Yani, iki (veya daha artı) gözenekli olan arasındaki bu iletişim bölgelerini yaratıcı hücreli bölgeleri, aktifliklerini ve duyarlılıklarını ve hatta şekillerini değiştirirler Bunun yanına, sinapslar, hücrelerin aktifliklerine yan olarak kesintisiz biçimde oluşup kaybolurlar Yani sinaps dediğimiz bölgeler, hücrenin kolubacağı gibi değişmez bir yapı değildir Kesintisiz değişirler Bunu, beyin fonksiyonları açısından düşünecek olursak, sinir hücreleri, her türlü aktiviteye ast olarak, aralarındaki bağlantıların sayılarını ve özelliklerini değiştirebilirler Yani beyin, heryaptığı iş (aklınıza ne geliyorsa) sırasında değişmektedir “Fikir düşüneni değiştirir sözü, olur ya bu açıdan daha manalı ülkü gelmekte Yakın zamanlarda, yaptığımız öğrenme deneyleri ile kendilerine bir şeyler öğretilen hayvanların, öğrenmeyle ilgili beyin bölgelerinden bazılarında, bu iletişim bölgelerinin sayısında çoğalma olduğunu bulmuş olmamız, bu durumun bir başka göstergesi sayılabilir Sinir sistemi hakkında gerçekte daha söylenecek fazla artı şey var Lakin, konuyla derinden ilgilenmeyenler için, buraya kadar olan bilgiler, sinir sisteminin nasıl bir şey olduğu ve beynimizin nasıl çalıştığı gibi konularda genel bir kanı verecektir Bana Kalırsa, insan için anlaşılması gereken en manâlı şey, her gittiği yerde yanında götürdüğü vücudu ve özellikleri Hele üstelik entelektüel bir insan için, tüm insan vücudu konusunda olmasa bile, en azından asap sisteminin işleyişi ve merkezi sinir sisteminin fonksiyonları hakkında genelden öte bir bilgiye sahip olmak kaçınılmazdır Yaşadığımız dünyayı ve evreni anlamanın bir yolu da, onu nasıl algıladığımızı anlamaktan geçer * * * * * Konu hakkında daha ileri yorum ve bilgiler için: Beynimiz ve Biz (Kavrama, duygular,gerçekliğin yapısı gibi esas konularda bildiklerim ve düşüncelerim) Kuantum Nörobiyoloji (Kuantum fiziği bulgularının asap bilimlerine getirdiği yeni açılımlar ve bunların olası sonuçları) DEVAMI ve DAHA GENİŞ KAPSAMLI HALİ HAZIRLANMAKTADIR Son güncelleme tarihi: 27022007