Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Şintoizm veya Şintoculuk, (Şinto, “Tanrısal Yol, Tanrılar Yolu ’ndan) Japonların ulusal dini En eski yazılmış metinler 8 yüzyıldan kalmadır Şintoculuğun getirdiği yaşam tarzı, geleneğin sürdürülmesine ağırlık verdiğinden bu iki metinde yer alan eskiye ait bilgiler, bu inanışın geçmişini epeyce açıklar Şintoculuk yaşanan bir dindir Yazılı kuralları, gerektiğinde başvurulacak kitabı, Kutsal Kitaba uygun zekice gösterilmiş yaşama tutumlarından oluşan bir inanış sistemi değil, yaşamayla kaynaşmış, bütünleşmiş bir inanma yoludur
gerçi bazı esas kurallar, yaşama ilkeleri vardır Fakat bunlar yukarıdan değil, içtendir Şintoculuk temelde bir tür ruhlara tapınma dinidir bu nedenle Şintoculuğun çatısını kuran esaslar şöyle sıralanabilir:
1 Ruh ölümsüzdür,
2 Ölülerin ruhları yaşamayı sürdürür,
3 İnsan ölünce ruhu Tanrılaşır,
4 Ölü ruhları, yaşayan insanların yaşamına olumlu ve negatif bakımlardan etkin olurlar
5 Yaşamış insanlar ölü ruhlarıyla etkileşime girebilirler
6 Kimi ölü ruhları, çok daha fazla kudret kazanıp, evreni yaratan, evrene biçim veren Tanrılar haline girerler
Ölü ruhlar, yani Karniler de rahat etmeyi isterler ve bu sadece yaşayanlar kadar sağlanabilirler Önce ölüye saygı duymak gerekir Ölülerin sevgiyle anılmaları, mezarlarına gereksindikleri şeylerin koyulması onları sevindirir Mutlu olmanın yolu da Karnileri memnun kılmaktır Şintoculuk bir nesil animizmdir Şintoculukta bu dünyadaki yaşamın düzenlenmesi, bireyin erdemli olması temeldir Eski atalarına zorunlu saygıyı göstermeyen, onların anısına bağlı kalmayan insan faziletli sayılmaz Böylece bireyde geçmişine sahip çıkma, geçmişteki deneyimlerden kullanma, geçmişle bütünleşme ortaya çıkar Böylece Şintoculuktan ortaya meydana çıkan toplumsal gerçeklik, yazılmamış bir yasa olarak toplumu düzenler Şintoculuk bu bağlamda insanı kutsal, Tanrısal davranışlara çeken, insanı Kutsal yaşamaya yönlendiren bir din olmaktadır Atalara duyulan sadakât, bireye, aileye, topluma, imparatora ve devlete duyulan bağlılığa dek uzanmakta, birey böylece toplumu ve devleti için olduğu değin kendi onuru için de aynı sevinçle her türlü özveriyi gösterebilmekte, hatta ölmektedir Şintoculuk Japonya ’da Çin etkisiyle birlikte giren Konfüçyüs dini ve Kore ’den gelen Mahayana Budizmi ile karşılaşmıştır Şintoculukta yerinde olan yönleri bakımından kabul gören bu iki dinsel akıntı, böylece çok bakımdan Şintoculuğa uymuş, onun etki alanında kalmıştır Çünkü Şintoculuk Japon insanının kişilik yapısını oluşturan en kayda değer etmendir *
gerçi bazı esas kurallar, yaşama ilkeleri vardır Fakat bunlar yukarıdan değil, içtendir Şintoculuk temelde bir tür ruhlara tapınma dinidir bu nedenle Şintoculuğun çatısını kuran esaslar şöyle sıralanabilir:
1 Ruh ölümsüzdür,
2 Ölülerin ruhları yaşamayı sürdürür,
3 İnsan ölünce ruhu Tanrılaşır,
4 Ölü ruhları, yaşayan insanların yaşamına olumlu ve negatif bakımlardan etkin olurlar
5 Yaşamış insanlar ölü ruhlarıyla etkileşime girebilirler
6 Kimi ölü ruhları, çok daha fazla kudret kazanıp, evreni yaratan, evrene biçim veren Tanrılar haline girerler
Ölü ruhlar, yani Karniler de rahat etmeyi isterler ve bu sadece yaşayanlar kadar sağlanabilirler Önce ölüye saygı duymak gerekir Ölülerin sevgiyle anılmaları, mezarlarına gereksindikleri şeylerin koyulması onları sevindirir Mutlu olmanın yolu da Karnileri memnun kılmaktır Şintoculuk bir nesil animizmdir Şintoculukta bu dünyadaki yaşamın düzenlenmesi, bireyin erdemli olması temeldir Eski atalarına zorunlu saygıyı göstermeyen, onların anısına bağlı kalmayan insan faziletli sayılmaz Böylece bireyde geçmişine sahip çıkma, geçmişteki deneyimlerden kullanma, geçmişle bütünleşme ortaya çıkar Böylece Şintoculuktan ortaya meydana çıkan toplumsal gerçeklik, yazılmamış bir yasa olarak toplumu düzenler Şintoculuk bu bağlamda insanı kutsal, Tanrısal davranışlara çeken, insanı Kutsal yaşamaya yönlendiren bir din olmaktadır Atalara duyulan sadakât, bireye, aileye, topluma, imparatora ve devlete duyulan bağlılığa dek uzanmakta, birey böylece toplumu ve devleti için olduğu değin kendi onuru için de aynı sevinçle her türlü özveriyi gösterebilmekte, hatta ölmektedir Şintoculuk Japonya ’da Çin etkisiyle birlikte giren Konfüçyüs dini ve Kore ’den gelen Mahayana Budizmi ile karşılaşmıştır Şintoculukta yerinde olan yönleri bakımından kabul gören bu iki dinsel akıntı, böylece çok bakımdan Şintoculuğa uymuş, onun etki alanında kalmıştır Çünkü Şintoculuk Japon insanının kişilik yapısını oluşturan en kayda değer etmendir *
