SIR SAKLAMAK
Ev*vel za*man icin*de, bir odun*cu ya*şar*mış,
Bal*ta*sı omu*zun*da, bir*gun or*ma*na var*mış
Ağac*la*rın di*bin*de, bir ku*ru ka*fa gor*muş,
Mu*zip*lik ol*sun di*ye, ka*fa*ya se*lam ver*miş
O ka*fa se*lam alıp, der; “Ve aley*kum*se*lam
Bu ce*vap uze*ri*ne, şa*şı*rıp kal*mış adam
“Yan*lış mı duy*dum acep, ko*nuş*tu ku*ru ka*fa,
Ku*ru *ka*fa gu*le*rek, he*men baş*la*mış la*fa;
“Me*rak et*mi*yor mu*sun, ni*cin boy*le ol*dum ben?
Doğ*ruyan*lış de*me*den, soz soy*le*yen di*lim*den
Sır sak*la*mak bil*me*yen, her şe*yi soy*le*yen dil,
Mu*hak*kak be*nim gi*bi, olur bu*nu iyi bil!
Bu*nu du*yan odun*cu, odun*lar*dan vaz*gec*miş,
Ka*sa*ba*ya do*ne*rek, her*ke*se ilan et*miş:
“İs*ke*let*le ko*nuş*tum! Var mı be*nim gi*bi*si?
Hu*kum*da*ra du*yur*muş, ace*le*ci bi*ri*si
Hu*kum*dar emir ver*miş, iki ta*ne as*ke*re;
“Gi*din ku*ru ka*fa*nın, bu*lun*du*ğu o ye*re!
Ko*nu*şur ise eğer, alın ba*na ge*ti*rin,
Ya*lan*sa odun*cu*nun, işi*ni siz bi*ti*rin!
Odun*cu*yu ala*rak, tek*rar ge*ri gi*der*ler,
“İş*te ka*fa bu*ra*da, ko*nuş go*re*lim! der*ler
Adam ken*din*den emin, gu*le*rek se*lam ver*miş,
Fa*kat ku*ru ka*fa*dan, hic*bir ce*vap gel*me*miş
“Aman ha ku*ru ka*fa! Unut*tun mu sen be*ni?
Ha*ni de*min ko*nuş*tuk, duy*muş*tum ben se*si*ni
Esse*la*mu aley*kum! Bir ce*vap ver ne olur?
As*ker; “Cok sac*ma! de*yip, ka*fa*sı*nı ucu*rur
Odun*cu*nun ka*fa*sı, yu*var*la*na*rak ge*lir,
“Ve aley*kum se*lam! di*ye bir ses yuk*se*lir
“Ey odun*cu! Ben sa*na, de*me*dim mi o di*lin,
Soy*ler ise her*şe*yi, be*n gi*bi olur ha*lin!
Ev*vel za*man icin*de, bir odun*cu ya*şar*mış,
Bal*ta*sı omu*zun*da, bir*gun or*ma*na var*mış
Ağac*la*rın di*bin*de, bir ku*ru ka*fa gor*muş,
Mu*zip*lik ol*sun di*ye, ka*fa*ya se*lam ver*miş
O ka*fa se*lam alıp, der; “Ve aley*kum*se*lam
Bu ce*vap uze*ri*ne, şa*şı*rıp kal*mış adam
“Yan*lış mı duy*dum acep, ko*nuş*tu ku*ru ka*fa,
Ku*ru *ka*fa gu*le*rek, he*men baş*la*mış la*fa;
“Me*rak et*mi*yor mu*sun, ni*cin boy*le ol*dum ben?
Doğ*ruyan*lış de*me*den, soz soy*le*yen di*lim*den
Sır sak*la*mak bil*me*yen, her şe*yi soy*le*yen dil,
Mu*hak*kak be*nim gi*bi, olur bu*nu iyi bil!
Bu*nu du*yan odun*cu, odun*lar*dan vaz*gec*miş,
Ka*sa*ba*ya do*ne*rek, her*ke*se ilan et*miş:
“İs*ke*let*le ko*nuş*tum! Var mı be*nim gi*bi*si?
Hu*kum*da*ra du*yur*muş, ace*le*ci bi*ri*si
Hu*kum*dar emir ver*miş, iki ta*ne as*ke*re;
“Gi*din ku*ru ka*fa*nın, bu*lun*du*ğu o ye*re!
Ko*nu*şur ise eğer, alın ba*na ge*ti*rin,
Ya*lan*sa odun*cu*nun, işi*ni siz bi*ti*rin!
Odun*cu*yu ala*rak, tek*rar ge*ri gi*der*ler,
“İş*te ka*fa bu*ra*da, ko*nuş go*re*lim! der*ler
Adam ken*din*den emin, gu*le*rek se*lam ver*miş,
Fa*kat ku*ru ka*fa*dan, hic*bir ce*vap gel*me*miş
“Aman ha ku*ru ka*fa! Unut*tun mu sen be*ni?
Ha*ni de*min ko*nuş*tuk, duy*muş*tum ben se*si*ni
Esse*la*mu aley*kum! Bir ce*vap ver ne olur?
As*ker; “Cok sac*ma! de*yip, ka*fa*sı*nı ucu*rur
Odun*cu*nun ka*fa*sı, yu*var*la*na*rak ge*lir,
“Ve aley*kum se*lam! di*ye bir ses yuk*se*lir
“Ey odun*cu! Ben sa*na, de*me*dim mi o di*lin,
Soy*ler ise her*şe*yi, be*n gi*bi olur ha*lin!