Her yönetmenin tarzı farklıdır. Bazı sinemacılar, sinemayı politik olayları halka yansıtmak için bir araç olarak görüyor ve öyle film üretiyor. Biz de Türkiye'nin yakın dönem siyasi tarihini sanatsal biçimde ele alan, birbirinden çarpıcı 15 filmi sizler için derledik. Buyurun içeriğimize;
Not: Film açıklamalarında Beyazperde ve Sinemalar.com'dan yararlanılmıştır.
1. Linç, 1970 - Bilge Olgaç
Haksızlık karşısında yılmayan, zalim kim olursa olsun zulmedilenin yanında yer alan bir mahkum olan Arap Kadir'in hikayesinin anlatıldığı bir film, Linç. Fethi'nin yanında güçlü olmayı ve haksızlıklara karşı dik durmayı öğrenen Arap Kadir, hapishanede müdüründen en azılı mahkumuna kadar her kim zorbalık yaparsa karşısına çıkmaya çalışır.
Bilge Olgaç'ın en iyi filmlerinden biri olarak adı geçen Linç, sahnelerinde çok fazla küfür ve argo olması sebebiyle sansüre uğramış ve elden geçirilmiştir. Tatar Ramazan filmlerinin esin kaynağı olan Bilge Olgaç filmi Linç'in başrolünde Demir Karahan bulunuyor
2. Uçurtmayı Vurmasınlar, 1989 - Tunç Başaran
Annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok daha farklıdır. Küçük Barış ile İnci arasında gelişen bu sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.
3. Otobüs Yolcuları, 1961 - Ertem Göreç
Otobüs Yolcuları, konut vaadi ile kandırılan insanların hikayesini konu ediyor. Kemal, şehiriçi haftlarda çalışan bir otobüs şoförüdür. Bir inşaat şirketi, Kemal'in yaşadığı mahalleye site yapmak istemektedir. İnşaat şirketinin sahibi Mahmut Bey, mahalleliyi boş vaatlerle kandırarak çalışmalarına başlar. Mahmut Bey'in kızı Nevin'e aşık olan Kemal, mahalleliyi içine düştüğü durumdan kurtarmanın yolunu arar. Nevin olanlara bir anlam veremeyip babasının kötü biri olduğunu kabullenemese de sonunda gerçekleşmek zorunda kalır. Kemal ve mahalle sakinleri bir olup, mahallelerini kurtarmak için zorlu bir mücadeleye girişir.
4. Anayurt Oteli, 1987 - Ömer Kavur
Zebercet, ismini ilginçliğinin aksine, eski bir otelde müdürlük yapan sıradan bir adamdır. Görünürde hiçbir sorunu olmayan bu adamın içinde fırtınalar kopuyordur aslında. Her gün kendisiyle ve hayatla savaşır gizliden gizliye. Takıntılar edinmiştir bu yüzden Zebercet. Bu takıntıların en büyüğü ise yoldadır. Bir gün otelin kapısından giren güzel bir kadın, Zebercet'in en büyük tutkusu, en büyük saplantısı olur. Kadın otelden ayrılır ve bir hafta sonra tekrar geleceğini söyler. Bir hafta boyunca bekler adam, kadının kaldığı odaya müşteri almaz, titizlikle düzenler. Kadının ağzından çıkan birkaç kelime kafasının içinde dönüp durur. Geleceği gün heyecanla bekleyen Zebercet düş kırıklığına uğrar, kadın gelmemiştir.
5. Umut, 1970 - Yılmaz Güney
Cabbar, karısı, yaşlı anası ve beş çocuğunu, borç harç aldığı ve iki atın çektiği eski fayton ile geçindirme çabasındadır. Yaşamları, gecekondu da büyük bir yoksulluk içinde sürüp gitmektedir ve uçan kuşa borcu vardır. Tek umudu sürekli aldığı piyango biletleridir. Bir kazada, otomobilin çarptığı atlardan biri ölür. yeni bir at almak için çalmadık kapı bırakmaz, evindeki bir kaç parça eşyayı da, satarak parayı ancak denkleştirdiğinde ise araba ve diğer atı, alacaklıları tarafından satılmıştır...Cabbar, baştan beri define aramak için baskı yapan hamal Hasan’ın zorlamasıyla, nefesi güçlü bir hacının da onayıyla, define aramaya başlar.
6. Şehirdeki Yabancı, 1962 - Halit Refiğ
Şehirdeki Yabancı, 1960’lı yıllarda Zonguldak'taki bir maden ocağında çalışan mühendis Aydın'ın, buradaki sömürü düzenine karşı mücadelesini konu alıyor.
7. Beynelmilel, 2007 - Sırrı Süreyya Önder, Muharrem Gülmez
Sadece yönetmen olarak değil, milletvekili olarak da Türkiye'nin en renkli simalarından biri olarak tanınan Sırrı Süreyya Önder'in geniş kitlelerle buluştuğu muhteşem filmi Beynelmilel 1982 yılında geçen komik olayları konu edinen bir film. Bir Güney kasabasında yaşayan halk, cuntanın bir silindir gibi insanların üstünden geçmesine alışmaya çalışmaktadır. Askeri yönetime ayak uydurmaya çalışan kasaba halkı ve bir müzik grubu üzerinden dönemin trajikomik olaylarına uzanıyoruz. Müzisyen baba Abuzer ve üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam öyküsü bize ülkenin yakın döneminde yaşananları mizahı bir dille hatırlatıyor.
Yönetmenliğini Muharrem Gülmez ile senarist Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı film, Barış Pirhasan ve Levent Kazak’ın öncülüğünü yaptığı Senaryo Stüdyosu’nda doğdu.
8. Karanlıkta Uyananlar, 1964 - Ertem Göreç
Bir boya fabrikasında çalışan emekçilerle, babasının ölümünden sonra işin başına geçen ve emekçilerden yana olan genç bir işverenin mücadelesinin öyküsü...
9. Hoşçakal Yarın, 1998 - Reis Çelik
1968-1972 yıllarında Türkiye'de toplumsal gelişme yükselmiş, buna bağlı olarak öğrenci ve işçi hareketleri alabildiğince hayata müdahil olmaya başlamıştır. Askeri cunta, bu gidişata acımasızca dur demek istemektedir. Aranmakta olan devrimci öğrenciler yakalanır. Kukla bir mahkemede haklarında idam talebi ile dava açılır. Savunma avukatları, gençlerin idam talebini gerektirecek bir suçları olmadığını tüm çıplaklığıyla ortaya koyar; ama kararını çoktan vermiş olan askeri mahkeme idamda ısrarlıdır. Topluma bir ders verilmek istenmektedir. Yargılanmalar sonunda üç gence idam cezası çıkar. Artık idam için geriye sayım başlamıştır. Dışarıda idamların durdurulması amacıyla ülke genelinde kampanyalar başlatılmıştır, ama içeride üç genç sonucun değişmeyeceğini bilmektedir. Onlar artık ailelerine son mektuplarını yazmaktadır. Duygusal içerikli bu film mutlaka izlenmeli ve yeni kuşaklara ibret belgesi olarak değerlendirilmelidir.
10. Babam ve Oğlum, 2005 - Çağan Irmak
Babam ve Oğlum'da, 12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doğmadan önce kaybetmiş, bir gazetede yazar olarak çalışan babası tarafından mütevazi bir evde yetiştirilmiştir. Babası dışında tanıdığı tek bir akrabası bile yoktur. Ta ki babası Sadık, bir gün Deniz'i şaşırtacak bir haberle gelene kadar... Deniz artık babasıyla birlikte, hiç görmediği dedesinin yanında, küçük bir kasabada yaşayacaktır. Köye vardıklarında Sadık yıllar önce küstüğü babasını ilk kez görüyordur. Aralarındaki bu küskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum değildir. Sadık'ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir yandan çok mutluyken diğer yandan tedirgindir de. Zamanla Deniz bu hiç görmediği ailesine alışırken ve her şey düzelmeye başlamışken yaşanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir.
Son dönem sinemamızın en dokunaklı filmlerinden biri olarak kabul gören Babam ve Oğlum kendi türünde klasikleşmeye aday filmlerden biri.
11. Susuz Yaz, 1963 - Metin Erksan
Ege'nin kurak topraklarındaki köylerden biri... Su sıkıntısı çeken köy halkı, yaşayabilmek için suya, su içinse su kaynaklarını arazisinde bulunduran Osman ve Hasan isimli kardeşlere muhtaçtırlar. Ağabey Hasan her zaman açgözlü ve hırslı olan taraf olmuştur. Köylülerin yakarışlarına rağmen bir damla bile su vermeyi kabul etmez. Haliyle işler fazlasıyla değişir. İyi yürekli Osman ise ağabeyinin zıttıdır. Bu genç adam ağabeyinin hırsı ve hataları nedeniyle hapishaneye dahi düşecek, aile yapısı yerle bir olacaktır.
Susuz Yaz, içerisinde barındırdığı kuvvetli siyasi taşlamaları ile politik sinemamızın az sayıdaki örneğinden biridir. Ülkemizde uzunca süre gösterimi yasaklanan yapıt Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanarak olağanüstü bir başarı göstermiştir.
12. Sürü, 1978 - Zeki Ökten
Türkiye sinema tarihimizde bir başyapıt olarak literatüre geçen "Sürü" filminde, feodal sorunlar beyazperde'ye başarılı bir gerçekçilik ile yansıtılıyor. Hamo (Tuncel Kurtiz) geçimleri hayvancılık üzerine kurulu, göçer bir ailenin reisidir. Hamo’nun oğlu Şivan (Tarık Akan), kaderin bir cilvesi olarak, aralarında kan davası olan düşman bir aşiretin kızı Berivan’la (Melike Demirağ) evlidir. Hamo, oğlundan olan üç çocuğu da yaşamadığı için Berivan’a bir türlü ısınamamaktadır. Berivan, Hamo’nun aşireti için uğursuz ve lanetlenmiş bir gelindir. Hamo, sürekli oğlunun aklını çelmek istemektedir. Şivan’ın Berivan’dan boşanmasını ister. Şıvan ise, babasının baskılarına karşı, yalnız ve çaresiz Berivan’i terketmez. Bu yüzden baba oğul surekli kavgalıdırlar.
13. Bu Son Olsun, 2012 - Orçun Benli
Yaşar, Apo, Kovboy Ali, Cevat ve Ertuğrul'un hayattaki tek gayeleri, karınlarını doyurmak ve en büyük tutkuları olan şaraptan bir gün bile olsun ayrı kalmamaktır. Günübirlik yaşayan bu beş kişi, gayelerine ulaşabilmek için zamanın fırtınalı politik atmosferinden dahi faydalanmasını bilir. Sokaklarda yaşayan bu beş evsiz 12 Eylül 1980 sabahı geldiğinde sokağa çıkma yasağı ile karşı karşıya kalırlar. Ancak onların gidebilecekleri tek evleri vardır; o da yine sokaklardır. Yaşanan bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu kendilerini siyasi mahkûmlarla birlikte aynı cezaevinde bulurlar.
Cezaevi yönetimi arasında ise bir güç savaşı mevcuttur. Uzun yıllardır cezaevini dilediği gibi yöneten Cezaevi Müdürü Hızır, 12 Eylül askeri müdahalesi ile cezaevine atanan Yüzbaşı Kenan’ın üstü olmasından memnun değildir. Bu esnada diğer cezaevi personeli de yaşanan yeni durum içinde kendilerine iyi bir yer edinme peşindedir. Bu keşmekeş Yaşar ve arkadaşları için iyi bir fırsattır ve bu fırsatı değerlendirip kendilerine rahata erdirmeyi bilirler. Ancak zamanla içeride yaşananlara gönlü elvermeyen Yaşar, dışarıdan da tanıdığı mahkûmları kurtarmak ve duvarların birbirlerinden ayırdığı Sinan ile Lale çiftini tekrardan kavuşturmak için bir plan yapar...
Orçun Benli'nin yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film olan Bu Son Olsun, 12 Eylül'e mizahi bir bakış atıyor. Filmde beş evsiz arkadaşı canlandıran Mustafa Uzunyılmaz, Orhan Eşkin, Ferit Kaya, Volga Sorgu ve Ufuk Bayraktar'a Engin Altan Düzyatan, Hazal Kaya ve Deniz Uğur gibi isimler de eşlik ediyor...
14. Hakkari'de Bir Mevsim, 1983 - Erden Kıral
Politik sebeplerle Hakkari'ye sürülen genç bir öğretmen, bu sınır köyünde yaşayacağı tek mevsim olan kış mevsimi boyunca deneyimlediği tecrübeleri beyaz perdeye aktaran filmin yönetmen koltuğunda usta yönetmen Erden Kıral bulunuyor.
Ferit Edgü'nün romanından beyaz perdeye uyarlanan film 1983 yılında Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı ödülüne layık görülmüştür.
Türkiye'de uzunca bir dönem yasaklı kalan filmin başrollerinde Genco Erkal, Şerif Sezer ve Rana Cabbar gibi isimler bulunuyor.
15. Yol, 1982 - Yılmaz Güney, Şerif Gören
Sıkı yönetim döneminin en iç acıtıcı dönemlerindeyiz... İmralı Cezaevi'nde yatan beş mahkum, kendilerine verilen bir izin sayesinde bir haftalığına köylerine dönebileceklerdir. Ancak yol uzundur, yol tehlikelidir, yol can alır. Dışarıdaki dünya içeridekinden hiç farklı değildir. Zulüm her yerdedir, bu topraklarda insan olmak hiç kolay değildir. Anadolu topraklarından çıkmış en gerçekçi, en dokunaklı hikayelerin başını çeken Yol üzerine söylenecek çok fazla şey vardır.
Yılmaz Güney'in sinemamızın yüz aklarından biri olan bu ölümsüz yapıtı, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü alarak evrensel anlamda da başarısını kanıtlamıştır.