Doğduğumuz andan itibaren vücut sistemimiz, olumlu veya olumsuz dış etkenlere karşı savunma gerçekleştirmeye başlar. Ve bu savunma ile birlikte fiziksel veya ruhsal hastalıklara karşı çıkmaya, onlarla savaşmaya çalışır. O sırada bizler hayatın akışına kendimizi kaptırıp, okul-aile-sınavlar-iş-sosyal çevre vs. derken oldukça yoruluruz ve çoğu zaman dinlenmeye fırsat bile bulamayız. Tabi bu arada bazı istenmeyen olaylar ve kayıplar yaşarız. Yaşadığımız olaylar karşısında eğer baş etmeyi veya ayakta durabilmeyi başaramıyorsak depresyon bizleri kocaman bir örümceğin devasa ağına hapsettiği gibi yakalamış olur. Depresyon şikayetlerinin olması için kişinin büyük bir travma ya da kayıp yaşamasına da gerek yoktur aslında. Bizleri üzebilecek, etkileyebilecek herhangi bir duygudurum da depresyona yol açabilir. Öyle ki ülkemizde depresyonun yaygınlığı ile ilgili 7479 kişiyi kapsayan bir araştırma yapan Sağlık Bakanlığı, araştırmalar neticesinde depresyon yaygınlığını %4.0 olarak bulmuştur. Ayrıca yaygınlık oranları; kadınlarda %5.4, erkeklerde ise %2.3 olarak saptanmıştır. Diğer bir yandan ise; 2007 yılında yapılan araştırmalara bakılarak, nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, 30 yılı aşkın bir süredir depresyon yaygınlığının belirgin ve tutarlı bir artış sergilediği görülmüştür.
Bu oranlara baktığımız zaman, depresyon şikayetleri olan her kişinin ağır bir travma veya ciddi çökkün duygudurum yaşaması pek mümkün olmamaktadır. Öyle ki; dünya üzerindeki birçok ünlü simalar da ne yazık ki bir dönem depresyonla mücadele etmiştir.
Bizim yaptığımız en büyük yanılgı ise; İNKAR. Başta belirttiğim gibi vücut sistemimiz bizleri herhangi bir olumsuzluğa karşı savunmaya yönelik işlediği için, bizler genellikle bu tarz durumlarda direkt olarak ‘inkar’ metodu ile savunma yaparız ya da yaptığımızı düşünürüz. Söylemem gereken önemli nokta şu; nasıl grip oluyorsak veya baş ağrısı yaşıyorsak iyileşmek için tedavi olmak isteriz, psikolojik rahatsızlıkların da birçoğu bu şekildedir. Eğer erken farkına varılıp yardım istenilirse, uygun tedavi yöntem ve metotları ile olumlu sonuçlar alınabilir. Ancak kişi inkar yolunu tercih ederse, depresyonun kendisini ele geçirmesine izin vermiş olur. Çünkü beynimiz olguları hemen almaya yönelik işler. Bizler onu ne ile kandırmak istersek inanır, ancak ortada olan durumun gerçekliğini değiştiremez. Bunu bir tür illüzyon olarak düşünebilirsiniz. Kişi inkar etmeye devam ettikçe ve vücut direnmeye çalıştıkça, bir süre sonra yorulur vücut sisteminin çalışmasını negatife çevirmeye başlar.
Depresyon kişilerin ruhsal mekanizmalarında ve biyolojik fonksiyonlarında çöküşe sebep olur. Kişi olumsuz duygu ve düşüncelere kapılır. Düşüncede oluşan negatiflik davranışlara da yansır ve bir süre sonra normal seyrinin dışına çıkmaya başlar. Haliyle savunma sistemi de saldırıya uğramış olur ve baskılanmaya başlar. Dış etkenlere karşı direnci giderek azalır.
DSM-5 tanı kriterlerine göre depresyon belirtileri;
***Aynı 2 haftalık dönem boyunca belirtilerden 5 veya daha fazlasının bulunması gerekmektedir.
-Neredeyse her gün (günün büyük bir bölümü) çökkün duygudurum hali olmaktadır. (ağlamaklı, yorgun, bitkin görünme)
-Neredeyse bütün etkinliklere karşı ilgide ve istekte belirgin azalma olmaktadır.
-Neredeyse her gün yeme isteğinde azalma (iştah kaybı) ya da artma
-Neredeyse her gün aşırı uyku hali veya uykusuzluk yaşama.
-Neredeyse her gün yaşanılan enerji düşüklüğü, halsizlik, bitkinlik.
-Neredeyse her gün aşırı olarak değersiz olduğunu düşünme ya da suçluluk duyguları.
-Neredeyse her gün odaklanma veya düşünmekte zorlanma. (Kararsızlık).
- Tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar düşünceleri ya da girişimi. (umutsuzluk duygusu).
Yukarıda belirtmiş olduğum belirtiler birçoğumuzda bazen günlük hayatımızda olan klasik duygu durumlardır. Ancak dikkat edilmesi gereken ayırıcı tanı kriterleri; en az 2 hafta boyunca yaklaşık her gün işlevselliğin giderek azalmaya başlaması ya da sürekli tekrarlayan ölüm düşünceleri veya intihar girişimleridir.
Tabii ki de bazen bizler ümitsizliğe kapılır, bizi negatif yönde etkileyen durumlarda derin üzüntü duyarız. Çünkü insan olmanın gereği olaylar karşısında verdiğimiz doğru tepkilerdir. Bunların depresyon boyutunda olabilmesi için ise ciddi bir çökkün duygudurum ve sağlık durumunun giderek bozulmaya başlaması, etkenlerden birkaçı olarak gösterilebilir. (işlev kaybı, kendi gözlemi ya da dışarıdan kişilerin söylemi).
Yaşanılan travmalar neticesinde ortaya çıkan, ruhunuzun paraziti olan depresyon için psikoterapi yani; doğru zamanda, doğru yerde, doğru yöntemler kullanılarak sizlere yol gösterici olabilir. SİZ DEĞERLİSİNİZ ‘EN DEĞERLİSİNİZ’. BEDENİNİZLE BİRLİKTE RUHUNUZU DA SAĞLIKLI TUTUN.
TEŞEKKÜR EDERİM.