iltasyazilim
FD Üye
Solunum sistemi ve organları nedir?
Solunum Sistemi
Tüm canlı hücreler yaşamlarını devam etmek için oksijene ihtiyaç duyarlar Solunum sistemi karoser hücrelerine zorunlu olan oksijeni sağlar ve karbondioksit atığını uzaklaştırır Bütün canlı hücreler yaşamlarını devam etmek için oksijene gereklilik duyarlar Solunum sistemi vücut hücrelerine gerekli olan oksijeni sağlar ve karbondioksit atığını uzaklaştırır İnsan oksijensizliğe azami 36 dakika dayanır Canlılar oksijene enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerek duyarlar
Dakikada 1618 defa benzi atmış alıp veririz Bebeklerde bu sayı 3040a değin yükselir Solunum hızı omurilik sağındaki solunum merkezi yönetir
Solunum sisteminin fonksiyonları
Havanın akciğerlere ulaştırılması
Akciğerlerde hava ile kan arasındaki alışverişi temin etmek (oksijen ve karbondioksit değişimi)
Solunum yüzeyini sıcaklık değişimlerinden ve öteki çevresel faktörlerden korumak
Solunum sistemini ve diğer dokuları patojenlerin girişine aleyhinde korumak
Sesin oluşumunu karşılamak
Homeostazın korunmasına yardım etmek
Kaslar ile idrar çıkarmada ve defekasyonda yardımcı olmak
Solunum Sistemi Organları
Solunum sistemi burun, ağız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronşlar, bronsioller, ve alveollerden oluşur Trakeadan daha sonra birincil dallanan yapılara bronşlar, broşlardan sonraki daha rahat çaplı yapılara da bronsioller denilmektedir
Burun
Havanın akciğerlere antre yeridir Burun boşluğu nasal kemiklerle desteklenmiştir Burun boşluğunun sırt, yani dış emrindeki kısmı damarlı solunum mukozası ile kaplıdır Bu mukozada mukus salgısı yapan özelleşmiş hücreler bulunmaktadır
Burun aracılığıyla alınan hava içerisindeki toz ve partiküller ilk olarak burun kılları kadar tutulmaya çalışılır Böylelikle akciğerlere muhtemel olan en pak hava ulaşmış olur Hem burundan alınan havayla akciğerlere giren hava ısıtılır
Burun boşluğunun üstteki kısmında doku epiteli yer alır
Burun boşluğunun tabanında sert ağız tadı (palatum durum) bulunur
Yutak (farinks)
Solunum sistemi ile sindirim sistemini birbirinden ayıran bölümdür Farinksin üstteki bölümü (nazofarinks) yumuşak damakla ağız boşluğu ve burun boşluğunu birbirinden ayırır Daha Alçak bölümü (laringofarinks) ise trake ve özofagusla temas yapar
Gırtlak (larinks)
Bitik alma sırasında, hava ağız veya burundan farenkse geçer Farenks keza yiyecekler ayrıca de hava için iki taraflı bir geçiş yoludur Farinks 2 tüpe ayrılır, birisi özafagustur ve buradan yiyecekler mideye geçer, diğeri ise larinksdir ve bu da havayolunun bir parçasıdır Farenks sesin çıkartıldığı yerdir Ses telleri larinkste bulunur, geçen havanın bu telleri titretmesi ile ses oluşur Larinks trakea denilen uzun bir tüpe açılır
soluk borusu ( trakea)
Trakea takriben 25 cm genişliğinde ve 10 cm değin uzunlukta olan boru biçiminde bir yapıdır Trakea sağ ve sol 2 tane ana bronşa ayrılır Bir bronş sağ akciğere bir bronş da sol akciğere girer Belli Başlı bronşlar akciğere girdikten daha sonra dallanması devam eder, ve her bir dallanma daha bakımlı, daha kısa, ve daha fazla sayıda tüp oluşması ve ağaç gibi bir inşa oluşturması ile sonuçlanır Bu minik dallanmalar bronşiyol olarak adlandırılır Bronşiyoller bronşlara göre daha artı düz adale içerirler
Akciğerler
Göğüs boşluğu içerisinde en fazla hacmi kaplayan akciğerler 2 tane olup, süngerimsi yapıda, rengi açık pembe olan organlardır Akciğerler dıştan göğüs kafesi ve alttan da göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyaframla çevrilmişlerdir
Sağ akciğer 3, sol akciğer 2 bölümden yapılmıştır Bu bölümlere lob denir Sol akciğerin 3 lobunun yerlni kalp almıştırSağ akciğer lobu, sol akciğere kadar % 10 daha büyüktür
Akciğerlerin fazla önemli olan ıki görevi vardır Dışarıdaki havayı alıp (bitik alma), hava içindeki oksijenin alveollerin etrafındaki kılcal kan damarlarına geçmesini ve organlardan kirli kanla gelen karbondioksidi alveollere alıp dışarı atılmasını (bitik verme) sağlar
Akciğeri örten çift katlı zara (membran) plevra adı verilir Bu membranın akciğerin dış yüzeyini saran saran tabakasına visseral göğüs zarı, göğüs kafesinin iç yüzündeki tabakasına ise parietal plevra denir
Bu çeper, akciğerleri sarma ve koruma fonksiyonunun yanına, içerdiği akışkan doğru akciğerlerin rahatça daralıp, gevşemesini sağlar
Akciğerlere iki grup atardamardan kan gelir Akciğeri besleyen kan, bronkial arterden gelir Benekli kanın arınmak üzere geldiği damar ise pulmoner arterdir
Bronşlar akciğerlerin içinde bronşcuklarla devam eder Bronşcukların ucunda üzüm salkımına benzeyen alveol denilen hava keseleri bulunur
Akciğerlerin işlevsel birimleri olan alveoller, ufak ve içi hava dolu keseciklerdir Her bir akciğerde 300 milyondan artı alveol bulunur Alveoller kılcal kan damarları ile çevrilidir Görünüşü üzüm salkımına aynı
Gaz değişiminin (karbondioksitoksijen) gerçekleştiği yer olan alveoller yaklaşık 25 mikrometre çapındadır
Alveole giren havadaki oksijen kılcal kan damarlarına geçer Kirli kandaki karbondioksit de tekrar alveollerde tutularak dışarı verilir Buna gözenekli olan dışı solunum denir
Alveoller fagositik alveolar makrofajlara sahiptirler Bu makrofajlar (savunma hücreleri) alveole giren mikroorganizma ya da toz partikülleri gibi yabancı maddeleri yok ederler
Solunum olayı
Alveollerin yalnız epitel dokudan üretilmiş incecik duvarları vardır Alveol duvarlarının dış yüzeyleri atar ve toplardamar kılcallarıyla bir ağ gibi sarılmıştır Akciğer atardamarı aracılığıyla alveollerin dış yüzeylerine sürekli olarak karbon dioksit yüklü kan kazanç Buna rağmen, alveollerin içine de hava borularıyla oksijen yönünden zengin hava girer ve ince duvarları yoluyla, içlerinde havayla kan aralarında bir gaz alışverişi olur Sayısı takriben dört yüz milyon civarında olan alveollerin akciğerlerde oluşturdukları gaz alışveriş yüzeyi oldukça büyüktür Derin bir benzi atmış alma esnasında alveollerin yüzeyi, yani solunum yüzeyi toplamı yüz metrekareye yükselir Bu yüzey, bir insanın cisim yüzeyinin takriben elli katı demektir
Alveollerin ince duvarlarının dış yüzeylerine gelmiş olan kandaki karbon dioksit miktarı, alveoller içindeki havaya oranla fazla fazladır Oksijen miktarı ise bunun tam tersidir Aradaki bu gaz yoğunluğu farkı nedeniyle bir geçişme olayı olur Kanın plazması ve alyuvarlarla getirilmiş olan karbon dioksit alveol duvarından alveollerin içine geçer Bu sırada alveollerin içindeki oksijen de kana geçer ve kanın alyuvarlarındaki hemoglobin göre kimyasal olarak bağlanır İçinde demir yer alan hemoglobin, oksihemoglobin haline dönüşür Alveollerin yüzeyinde oksijence zenginleşen kan, toplardamar kılcalları ağıyla toplanarak akciğer toplardamarı aracılığıyla kalbin Sol kulakçığına getirilir Kalbin pompalaması sonucu, oksijence varlıklı olan kan, sol karıncığa, sol karıncıktan aort ve kolları yoluyla tüm vücut hücrelerine yayılır Hücrelere yanaşan alyuvarlar, akciğerlerden beri taşıdıkları oksijeni hücrelere verirler ve hücrelerdeki biyoloji ile ilgili yanma kalıntısı olan karbon dioksiti ve öteki bundan böyle maddeleri alırlar
Diyafram kası
Göğüs boşluğunun daha aşağı kısmını kaplayan yassı bir kastır Aşağıyukarı kasılıp gevşeyerek göğüs boşluğunun hacmini değiştirir böylece akciğerlere hava girişi ve çıkışı kolaylaşır Ayrıca göğüs kasları kasılıp gevşeyerek kaburgaların açılıp kapanmasını ve akciğerlere havanın girip çıkmasını sağlarlar
Diyafram aşağıya içten çekilip, göğüs kasları kasıldığında kaburgalarımız yukarı kalkacağından, göğüs boşluğunun hacmi genişler Akciğerlere hava dolar, soluk alırız Diyafram yukarı doğru şişkin; kaburgalarımızı hareket ettiren kaslar gevşek iken göğsümüzün hacmi küçülür Bu durumda dışında hava verilir
Solgun almada başlangıçta kaburgalar arasındaki kaslar, diyafram kası kasılır Göğüs boşluğu ve genişler akciğerler genişler Akciğerlerdeki hava basıncı düşer ve oksijen alveollere dek gelir
Bitik vermede ise kaburgalar arası kaslar ve diyafram kası gevşer Göğüs boşluğu ve akciğerler daralır Son olarak da alveollerdeki karbondioksit dışarı atılır *
Solunum Sistemi
Tüm canlı hücreler yaşamlarını devam etmek için oksijene ihtiyaç duyarlar Solunum sistemi karoser hücrelerine zorunlu olan oksijeni sağlar ve karbondioksit atığını uzaklaştırır Bütün canlı hücreler yaşamlarını devam etmek için oksijene gereklilik duyarlar Solunum sistemi vücut hücrelerine gerekli olan oksijeni sağlar ve karbondioksit atığını uzaklaştırır İnsan oksijensizliğe azami 36 dakika dayanır Canlılar oksijene enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerek duyarlar
Dakikada 1618 defa benzi atmış alıp veririz Bebeklerde bu sayı 3040a değin yükselir Solunum hızı omurilik sağındaki solunum merkezi yönetir
Solunum sisteminin fonksiyonları
Havanın akciğerlere ulaştırılması
Akciğerlerde hava ile kan arasındaki alışverişi temin etmek (oksijen ve karbondioksit değişimi)
Solunum yüzeyini sıcaklık değişimlerinden ve öteki çevresel faktörlerden korumak
Solunum sistemini ve diğer dokuları patojenlerin girişine aleyhinde korumak
Sesin oluşumunu karşılamak
Homeostazın korunmasına yardım etmek
Kaslar ile idrar çıkarmada ve defekasyonda yardımcı olmak
Solunum Sistemi Organları
Solunum sistemi burun, ağız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronşlar, bronsioller, ve alveollerden oluşur Trakeadan daha sonra birincil dallanan yapılara bronşlar, broşlardan sonraki daha rahat çaplı yapılara da bronsioller denilmektedir
Burun
Havanın akciğerlere antre yeridir Burun boşluğu nasal kemiklerle desteklenmiştir Burun boşluğunun sırt, yani dış emrindeki kısmı damarlı solunum mukozası ile kaplıdır Bu mukozada mukus salgısı yapan özelleşmiş hücreler bulunmaktadır
Burun aracılığıyla alınan hava içerisindeki toz ve partiküller ilk olarak burun kılları kadar tutulmaya çalışılır Böylelikle akciğerlere muhtemel olan en pak hava ulaşmış olur Hem burundan alınan havayla akciğerlere giren hava ısıtılır
Burun boşluğunun üstteki kısmında doku epiteli yer alır
Burun boşluğunun tabanında sert ağız tadı (palatum durum) bulunur
Yutak (farinks)
Solunum sistemi ile sindirim sistemini birbirinden ayıran bölümdür Farinksin üstteki bölümü (nazofarinks) yumuşak damakla ağız boşluğu ve burun boşluğunu birbirinden ayırır Daha Alçak bölümü (laringofarinks) ise trake ve özofagusla temas yapar
Gırtlak (larinks)
Bitik alma sırasında, hava ağız veya burundan farenkse geçer Farenks keza yiyecekler ayrıca de hava için iki taraflı bir geçiş yoludur Farinks 2 tüpe ayrılır, birisi özafagustur ve buradan yiyecekler mideye geçer, diğeri ise larinksdir ve bu da havayolunun bir parçasıdır Farenks sesin çıkartıldığı yerdir Ses telleri larinkste bulunur, geçen havanın bu telleri titretmesi ile ses oluşur Larinks trakea denilen uzun bir tüpe açılır
soluk borusu ( trakea)
Trakea takriben 25 cm genişliğinde ve 10 cm değin uzunlukta olan boru biçiminde bir yapıdır Trakea sağ ve sol 2 tane ana bronşa ayrılır Bir bronş sağ akciğere bir bronş da sol akciğere girer Belli Başlı bronşlar akciğere girdikten daha sonra dallanması devam eder, ve her bir dallanma daha bakımlı, daha kısa, ve daha fazla sayıda tüp oluşması ve ağaç gibi bir inşa oluşturması ile sonuçlanır Bu minik dallanmalar bronşiyol olarak adlandırılır Bronşiyoller bronşlara göre daha artı düz adale içerirler
Akciğerler
Göğüs boşluğu içerisinde en fazla hacmi kaplayan akciğerler 2 tane olup, süngerimsi yapıda, rengi açık pembe olan organlardır Akciğerler dıştan göğüs kafesi ve alttan da göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyaframla çevrilmişlerdir
Sağ akciğer 3, sol akciğer 2 bölümden yapılmıştır Bu bölümlere lob denir Sol akciğerin 3 lobunun yerlni kalp almıştırSağ akciğer lobu, sol akciğere kadar % 10 daha büyüktür
Akciğerlerin fazla önemli olan ıki görevi vardır Dışarıdaki havayı alıp (bitik alma), hava içindeki oksijenin alveollerin etrafındaki kılcal kan damarlarına geçmesini ve organlardan kirli kanla gelen karbondioksidi alveollere alıp dışarı atılmasını (bitik verme) sağlar
Akciğeri örten çift katlı zara (membran) plevra adı verilir Bu membranın akciğerin dış yüzeyini saran saran tabakasına visseral göğüs zarı, göğüs kafesinin iç yüzündeki tabakasına ise parietal plevra denir
Bu çeper, akciğerleri sarma ve koruma fonksiyonunun yanına, içerdiği akışkan doğru akciğerlerin rahatça daralıp, gevşemesini sağlar
Akciğerlere iki grup atardamardan kan gelir Akciğeri besleyen kan, bronkial arterden gelir Benekli kanın arınmak üzere geldiği damar ise pulmoner arterdir
Bronşlar akciğerlerin içinde bronşcuklarla devam eder Bronşcukların ucunda üzüm salkımına benzeyen alveol denilen hava keseleri bulunur
Akciğerlerin işlevsel birimleri olan alveoller, ufak ve içi hava dolu keseciklerdir Her bir akciğerde 300 milyondan artı alveol bulunur Alveoller kılcal kan damarları ile çevrilidir Görünüşü üzüm salkımına aynı
Gaz değişiminin (karbondioksitoksijen) gerçekleştiği yer olan alveoller yaklaşık 25 mikrometre çapındadır
Alveole giren havadaki oksijen kılcal kan damarlarına geçer Kirli kandaki karbondioksit de tekrar alveollerde tutularak dışarı verilir Buna gözenekli olan dışı solunum denir
Alveoller fagositik alveolar makrofajlara sahiptirler Bu makrofajlar (savunma hücreleri) alveole giren mikroorganizma ya da toz partikülleri gibi yabancı maddeleri yok ederler
Solunum olayı
Alveollerin yalnız epitel dokudan üretilmiş incecik duvarları vardır Alveol duvarlarının dış yüzeyleri atar ve toplardamar kılcallarıyla bir ağ gibi sarılmıştır Akciğer atardamarı aracılığıyla alveollerin dış yüzeylerine sürekli olarak karbon dioksit yüklü kan kazanç Buna rağmen, alveollerin içine de hava borularıyla oksijen yönünden zengin hava girer ve ince duvarları yoluyla, içlerinde havayla kan aralarında bir gaz alışverişi olur Sayısı takriben dört yüz milyon civarında olan alveollerin akciğerlerde oluşturdukları gaz alışveriş yüzeyi oldukça büyüktür Derin bir benzi atmış alma esnasında alveollerin yüzeyi, yani solunum yüzeyi toplamı yüz metrekareye yükselir Bu yüzey, bir insanın cisim yüzeyinin takriben elli katı demektir
Alveollerin ince duvarlarının dış yüzeylerine gelmiş olan kandaki karbon dioksit miktarı, alveoller içindeki havaya oranla fazla fazladır Oksijen miktarı ise bunun tam tersidir Aradaki bu gaz yoğunluğu farkı nedeniyle bir geçişme olayı olur Kanın plazması ve alyuvarlarla getirilmiş olan karbon dioksit alveol duvarından alveollerin içine geçer Bu sırada alveollerin içindeki oksijen de kana geçer ve kanın alyuvarlarındaki hemoglobin göre kimyasal olarak bağlanır İçinde demir yer alan hemoglobin, oksihemoglobin haline dönüşür Alveollerin yüzeyinde oksijence zenginleşen kan, toplardamar kılcalları ağıyla toplanarak akciğer toplardamarı aracılığıyla kalbin Sol kulakçığına getirilir Kalbin pompalaması sonucu, oksijence varlıklı olan kan, sol karıncığa, sol karıncıktan aort ve kolları yoluyla tüm vücut hücrelerine yayılır Hücrelere yanaşan alyuvarlar, akciğerlerden beri taşıdıkları oksijeni hücrelere verirler ve hücrelerdeki biyoloji ile ilgili yanma kalıntısı olan karbon dioksiti ve öteki bundan böyle maddeleri alırlar
Diyafram kası
Göğüs boşluğunun daha aşağı kısmını kaplayan yassı bir kastır Aşağıyukarı kasılıp gevşeyerek göğüs boşluğunun hacmini değiştirir böylece akciğerlere hava girişi ve çıkışı kolaylaşır Ayrıca göğüs kasları kasılıp gevşeyerek kaburgaların açılıp kapanmasını ve akciğerlere havanın girip çıkmasını sağlarlar
Diyafram aşağıya içten çekilip, göğüs kasları kasıldığında kaburgalarımız yukarı kalkacağından, göğüs boşluğunun hacmi genişler Akciğerlere hava dolar, soluk alırız Diyafram yukarı doğru şişkin; kaburgalarımızı hareket ettiren kaslar gevşek iken göğsümüzün hacmi küçülür Bu durumda dışında hava verilir
Solgun almada başlangıçta kaburgalar arasındaki kaslar, diyafram kası kasılır Göğüs boşluğu ve genişler akciğerler genişler Akciğerlerdeki hava basıncı düşer ve oksijen alveollere dek gelir
Bitik vermede ise kaburgalar arası kaslar ve diyafram kası gevşer Göğüs boşluğu ve akciğerler daralır Son olarak da alveollerdeki karbondioksit dışarı atılır *