Sosyal fobi bireyi birçok sosyal ortamda bulunmaktan alıkoyan, yaşam kalitesini azaltan, kişilerarası ilişkiler kurmaktan uzaklaştıran önemli bir davranış bozukluğudur. (DSM IV-TR Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001) Bu davranış bozukluğu tanımadık insanlarla karşılaşma,karşı cinsle veya bir topluluk önünde konuşma gibi sosyal durumlar içinde yer almaktan kaçınma davranışı; aşağılanacağı, utanç duyacağı, ya da gülünç duruma düşecek biçimde davranacağıyla ilgili sürekli endişe duyma durumu olarak tanımlanmaktadır. Bu kişilerin kaygı anındaki fiziksel semptomları; kızarma, çarpıntı, terleme ve titreme olarak ortaya çıkmaktadır. Sosyal fobi tanısı koyabilmek için bu durumun son 6 ay sürüyor olması gerekmektedir.
Kişi kaygısının anlamsız olduğunu bilmesine rağmen bu yoğun kaygı halini yaşar. Bunun sonucunda da kaygı uyandıran toplumsal ortamlardan kaçınır ya da kaçınamadığı durumlarda da yoğun bir kaygı ve sıkıntı ile bunlara katlanır. Sosyal fobiye eşlik eden diğer davranım bozuklukları incelendiğinde bunların; agorafobi, özgül fobi, somatizasyon(bedenselleştirme) bozukluğu, majör depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, distimik bozukluk ve bipolar bozukluk olduğu bulunmuştur (Schneier ve ark., 1992).
Sosyal fobinin ortaya çıkmasının nedenleri arasında; Kalıtımsal faktörler, Davranışsal ketlenme ile ilgili araştırmalar , Ailesel faktörler ,Bağlanma kuramına dayalı açıklamalar, Duyguların anlaşılması ve bilişsel açıklamalar gösterilebilir.
Sosyal fobi görülme sıklığı oldukça fazla olan bir davranış bozukluğu olması ve yaşamın oldukça erken dönemlerinde (çocukluk ve ergenlik) ortaya çıkar. Buna rağmen kişinin destek için başvurma yaşı genellikle hastalığın başlangıcından 15-20 yıl sonra, 30 yaşlar civarında olmaktadır. Bu gecikme sosyal fobinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmemesi ve bunun kişiliklerinin bir parçası olarak görmeleri ile açıklanmaktadır.
TEDAVİ AŞAMASI
Sosyal fobi ilaçla veya psikoterapiyle birlikte tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bilişsel modele göre kişinin işlevsel olmayan bazı sağlıksız yanlış inançları mevcuttur. BDT’de kişinin sosyal kaygısının arkasındaki inanç ve ana düşünceler irdelenerek gerçekçilikleri, objektiflikleri ve rasyonellikleri sorgulanır. Kişinin sosyal ortamlarda gerçekten başkaları tarafından yargılandığına dair somut kanıtlar aranır. Çoğu zaman bu yargılanma kaygısının mantıksız olduğu, kişinin bunları çocukluğundan itibaren zamanla çeşitli kötü olayların sonuçlarını yanlış yorumlayarak zihninde kendi kendine oluşturduğu saptanır. Bununla beraber terapist zaman zaman davranışsal deneyler ve ödevler verir. Bunun amacı kişinin kendisine en uygun şekilde korkularının ve sosyal fobisinin üzerine gidebilmesini sağlamaktır. Kişi korkularının üzerine gittikçe zamanla endişe ettiği kötü olayların gerçekleşmediğini görür ve sosyal fobisinin anlamsız olduğuna tanık olarak iyileşmeye başlar. Sosyal fobinin BDT ile tedavisi; kişinin ihtiyacına göre çeşitli temel sosyal becerilerin öğretilmesi, stresle baş etme, duygu kontrolü ve rahatlamaya yönelik diyaframdan nefes alma, kademeli kas gevşetme, mindfulness (bilinçli farkındalık) meditasyonu tedaviye yardımcı olur.