iltasyazilim
FD Üye
Söyleyene bak
Mahmut Toptaş
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
30012007
Hz Ali: “Söylenene bak, söyleyene değil demiş
Biz, önce söylenen söze bakacağız Doğruysa alacağız Yanlışsa atacağız ama yanlış sözden dahi ibret alacağız
İçtiğimiz suyun kaynağına baktığımız gibi sözü söyleyene de bakacağız Temiz suyun çeşmesini de güzel yapmış atalarımız Güzel sözün çıktığı yer de güzel olmalı Çirkinse güzelleştirmeli
Güzel peynir, domuz derisine basılır ve oradan sofraya gelirse, mide bulandırdığı gibi güzel sözler de güzel ağızlardan alınmalı
İngiliz düşünürü filan diyor ki diye bir güzel cümle naklediyor Aynı cümlenin aslı Sevgili Peygamberimize aitse biz, Peygamberimizin sözü olarak nakletmemiz gerekir Bu durum bilime de uygundur Çünkü sözün ilk söyleyeni kaynak olur Peygamberimizi kaynak olarak gösterirsek, billûr kadehten tatlı su içmek gibi olur Peygamberimizi değil de İngiliz’i gösterirken kirli, kırık çanaktan tatlı su içmek gibi olur
Söylenene ve söyleyene baktıktan sonra bir de söyletene bakacağız
Kartondan Hacivat’la Karagöz birbirlerine her ne söylerlerse söylesinler biz o kartona kızmayacağız veya kartonu sevmeyeceğiz
Söz güzelse kartonu oynatıp konuşturanı seveceğiz, söz çirkinse kartonun iplerini elinde tutana kızacağız
Kuklalara kızılmaz Onların ipini çekenlerden kurtarılır “Pisboğazını doldurabilmek için “Boşboğazlık edenlere kızmak yerine acımak lazım
Atalarımız “Taş atana değil, taşı attırana bak “Söyleyene değil söyletene bak demişler
Günümüzde herkes birbirlerinin ağzıyla konuşuyor Fısıldayıcı suflör görüldüğü yok Ben parti sözcülerine çok acırım Bu gün basına bir açıklama yapıyor, ikinci gün duruma göre dünkü söylediğinin tam aksini söylüyor
“Ak dediğine “kara diyor Üçüncü gün “kırmızı diyor Haklıyı haksız gösterme görevini üstlenerek lafla siyaset gemisini yürütmeye çalışıyor ama karaya tosluyor
Biz de insanız İki kulağımız olduğuna göre gelen sese kulak vereceğiz İki defa dinleyip bir dille konuşacak veya yazacağız Burada bizim dikkat edeceğimiz şey, şeytanın veya şeytanlaşmış insanların fısıltısını dillendirmeyeceğiz Kulağımızı onların ağzına megafon gibi dayayıp ağzımızı mikrofon gibi kullandırtmayacağız
Bize iki kulak veren Allah’ın vahyine kulak vereceğiz Onun kelâmını söyleyeceğiz
“Maval okumak yerine “Meal okuyacağız Nefesimizi tükeninceye kadar, dilimizde tüy bitinceye kadar, ağız değiştirmeden, doğruları eveleyip gevelemeden söylemeye devam edeceğiz Ama sözümüzün kaynağı Kur’an’sa, Kur’an’daki yerini, hadis ise, hadis kitaplarındaki yerini göstereceğiz
Ondan sonra inkara kalkanı Rabbimizle baş başa bırakacağız
Hz Musa : “Allah’ım bunlar beni yalanlıyorlar bunların dilini kes demiş Rabbimiz: “Beni yalanlıyorlar kesmiyorum da seni yalanlayınca mı keseceğim “ demiş diye bir şey anlatılır Belki aslı olmayabilir ama Rabbimiz En’am suresinin 33’üncü ayetinde: “Biz biliyoruz ki onların söyledikleri seni üzüyor Onlar seni yalanlamıyorlar ancak zalimler, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar buyurur
Biz, bizi yalanlayanlara, bize kızanlara, hakaret edenlere kızmayacağız Ama bize kızmalarının sebebi Müslüman olmamız ise işte o zaman üzülürüz Üzülmemiz de kendimiz için veya dinimiz için değildir İman etmemenin cezasının çok ağır olduğunu bildiğimizden onlar içindir
Mahmut Toptaş
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
30012007
Hz Ali: “Söylenene bak, söyleyene değil demiş
Biz, önce söylenen söze bakacağız Doğruysa alacağız Yanlışsa atacağız ama yanlış sözden dahi ibret alacağız
İçtiğimiz suyun kaynağına baktığımız gibi sözü söyleyene de bakacağız Temiz suyun çeşmesini de güzel yapmış atalarımız Güzel sözün çıktığı yer de güzel olmalı Çirkinse güzelleştirmeli
Güzel peynir, domuz derisine basılır ve oradan sofraya gelirse, mide bulandırdığı gibi güzel sözler de güzel ağızlardan alınmalı
İngiliz düşünürü filan diyor ki diye bir güzel cümle naklediyor Aynı cümlenin aslı Sevgili Peygamberimize aitse biz, Peygamberimizin sözü olarak nakletmemiz gerekir Bu durum bilime de uygundur Çünkü sözün ilk söyleyeni kaynak olur Peygamberimizi kaynak olarak gösterirsek, billûr kadehten tatlı su içmek gibi olur Peygamberimizi değil de İngiliz’i gösterirken kirli, kırık çanaktan tatlı su içmek gibi olur
Söylenene ve söyleyene baktıktan sonra bir de söyletene bakacağız
Kartondan Hacivat’la Karagöz birbirlerine her ne söylerlerse söylesinler biz o kartona kızmayacağız veya kartonu sevmeyeceğiz
Söz güzelse kartonu oynatıp konuşturanı seveceğiz, söz çirkinse kartonun iplerini elinde tutana kızacağız
Kuklalara kızılmaz Onların ipini çekenlerden kurtarılır “Pisboğazını doldurabilmek için “Boşboğazlık edenlere kızmak yerine acımak lazım
Atalarımız “Taş atana değil, taşı attırana bak “Söyleyene değil söyletene bak demişler
Günümüzde herkes birbirlerinin ağzıyla konuşuyor Fısıldayıcı suflör görüldüğü yok Ben parti sözcülerine çok acırım Bu gün basına bir açıklama yapıyor, ikinci gün duruma göre dünkü söylediğinin tam aksini söylüyor
“Ak dediğine “kara diyor Üçüncü gün “kırmızı diyor Haklıyı haksız gösterme görevini üstlenerek lafla siyaset gemisini yürütmeye çalışıyor ama karaya tosluyor
Biz de insanız İki kulağımız olduğuna göre gelen sese kulak vereceğiz İki defa dinleyip bir dille konuşacak veya yazacağız Burada bizim dikkat edeceğimiz şey, şeytanın veya şeytanlaşmış insanların fısıltısını dillendirmeyeceğiz Kulağımızı onların ağzına megafon gibi dayayıp ağzımızı mikrofon gibi kullandırtmayacağız
Bize iki kulak veren Allah’ın vahyine kulak vereceğiz Onun kelâmını söyleyeceğiz
“Maval okumak yerine “Meal okuyacağız Nefesimizi tükeninceye kadar, dilimizde tüy bitinceye kadar, ağız değiştirmeden, doğruları eveleyip gevelemeden söylemeye devam edeceğiz Ama sözümüzün kaynağı Kur’an’sa, Kur’an’daki yerini, hadis ise, hadis kitaplarındaki yerini göstereceğiz
Ondan sonra inkara kalkanı Rabbimizle baş başa bırakacağız
Hz Musa : “Allah’ım bunlar beni yalanlıyorlar bunların dilini kes demiş Rabbimiz: “Beni yalanlıyorlar kesmiyorum da seni yalanlayınca mı keseceğim “ demiş diye bir şey anlatılır Belki aslı olmayabilir ama Rabbimiz En’am suresinin 33’üncü ayetinde: “Biz biliyoruz ki onların söyledikleri seni üzüyor Onlar seni yalanlamıyorlar ancak zalimler, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar buyurur
Biz, bizi yalanlayanlara, bize kızanlara, hakaret edenlere kızmayacağız Ama bize kızmalarının sebebi Müslüman olmamız ise işte o zaman üzülürüz Üzülmemiz de kendimiz için veya dinimiz için değildir İman etmemenin cezasının çok ağır olduğunu bildiğimizden onlar içindir