Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Soyut Heykel

Soyut Heykel
0
115

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Görünmeyen Heykel görünmeyen heykel nedir Görünmeyen Heykel Adnan Çoker Cumhuriyet Dönemi'yle başlayan heykel sanatındaki büyük gelişim, Türk heykelinin kendini kanıtlamasına, heykeltraşlarımızın yeteneklerinin tanınmasına, yeni bir bölge olan anıtheykelciliğinde teknik sorunlara değin açmazların çözümlenmesine olasılık sağlamıştı Başlangıcından bu döneme kadarki gelişimini değişik nedenlerle geç tamamlamış olan heykelin, özellikle 194550'lerde anıtheykelciliği dışarıya şipşak açıldığı, konumunu değiştirerek resim sanatına koşut bir atılım gerçekleştirebildiği gözlenir Buna niçin, şüphesiz dönemin yeni sanatsal arayışlarının her iki dalı da derinden ilgilendirmiş, her iki dal sanatçılarının da benzer platform üzerinde çabalarını yoğunlaştırmış olmalarıdır Sanatçılarımızın her birini bağlayan benzer modern koşullar sanatsal anlayışlarındaki ayrımı, bilhassa 50'li yılların yoğun arayış ortamı içinde kapatmaya zorluyordu Bundan sonradan sanatçılar ister görünmeyen, ister fiziki alana odaklansınlar, geleneksel yorumlamadan çok, plastik elemanlarla yüklü yeni bir anlayışa temelleneceklerdir Anıtheykelciliğinin gizli sınırları içinde daha çok teknik sorunlarla uğraşan heykeltraşlarımızı heykelin bağımsız plastiği içindeki sorunlar alaka alanına çağırır olmuştu Bu yıllarda Koman, Bara, Müritoğlu, Gezer ve Çalık gibi sanatçılar gerek devlet bursu, gerekse kişisel olanaklarla yurtdışına gidebilmişler ve dünyada gelişen yeni olaylara karşısında ilgisiz kalamamışlardır Dış ülkelerden yurdumuza gelen yabancı sergi etkinliklerinin de ülkemiz sanatçılarına etkisi söz konusudur Örneğin 1955'de İstanbul Kent Galerisinde açılan Norbert Kricke'nin demir heykellerinden oluşan sergisi aynı sorunlarla uğraşan genç yetenek Kuzgun Acar'ın sorularına cevap veriyordu 1953'den daha sonra başlayan AnıtKabir çalışmalarında başarılı rölyef ve abide heykelleri ortaya koyan heykeltraşların ana önemli aşaması kuşku yoktur fakat soyut ye soyutlama arayışları sonucunda çıkmıştır Mesela Hüseyin Gezer birincil soyutlamalarından olan Efenin Aşkı(1951) ile geometrik bir soyutlamaya yöneliyor, 1955'de devlet bursuyla gittiği Paris'ten yurda dönen ve burada soyut çalışmalarla uğraşan Koman, İstanbul'da açılan bir sergiye verdiği sökülüp, takılabilir, gezici Dükkanıile serginin en göz alıcı yapıtını ortaya koyuyor, kişisel heykel sergileri açılmaya başlıyor, Şadi Çalık burada bir defa daha önemle üstünde durulması gereken Minimumizmadlı yapıtını 1957'de İstanbul Amerikan Haberler Merkezi'nde açılan bir grup sergisinde ilk kez gösteriyordu Şadi'nin bütünüyle görünmeyen bir yapıt olan Minimumizmi, 6 mm çapında mat siyaha boyanmış, 120 cm uzunluğunda ve üç çatılı bir kaide üzerine monte edilmiş bir inşaat demiriydi Şadi bu heykeli o süre Şişli'de Karemetal adlı bir madeni eşya atölyesinde yapmıştı Bu üç çatallı kural üzerinde uzayan demir çubuk, gerçek boşluğun bu anlamda vurgulanmasının ülkemizdeki birincil denemesi oluyordu ve şüphe yoktur ancak birincil sergilendiği günden bu yana önemi gitgide artarak artmıştır Kuzgun Acar sınırsız yaratı yeteneğinin özgürlüğü içinde sadece heykel anlayışında değil, heykel malzemesinde de değişiklikler gerçekleştiriyordu Geleneksel heykel malzemesi yerine gündelik ve sanat dışı sayılan araçgereci heykele sokuyor ve sonra da dinamik bir üslup içinde esas çivileriyle boşluğun çizime dönüştürüldüğü demir heykellerinin yapımına koyuluyordu Bildiğimiz gibi bu heykeller kendisine 1961'de Paris Gençler Bienali'nde heykel birincilik ödülünü kazandırmıştı Bu Nedenle usta gücünü uluslararası minderde kanıtlamış oluyordu Sanatçıların dış ülkelerde yapılan yarışma etkinliklerinde de başarılı sonuçlar aldığı gözlenir bu dönemlerde 1953'de Londra Çağdaş Sanatlar Enstitüsü göre açılan Meçhul siyasi tutsakiçin abide yarışmasına katılan 57 ülke aralarında Türkiye de bulunuyordu ve bu milletlerarası yarışmaya gönderilen 3500 maket arasından ülke jurileri 200 anıtmaketini yarışmaya katılmak üzere seçmişlerdi Bunların arasından yapılan elemede 80 ülkeden ikisini Çalık ve Müritoğlu'nun maketleri kazanıyordu Gerek Türkiye'den, gerekse diğer ülkelerden yollanmış olan yapıtlarda muhabere müşterek nokta soyut ve soyutlamaya yönelinmiş oluşuydu  
 
858,497Konular
982,003Mesajlar
29,986Kullanıcılar
Üst Alt