iltasyazilim
FD Üye
Sözsüz konuşabilmek güzel şey olsa gerektir
Susmak ve anlamak susarak anlatmak güzel şey
Kelimeler elbette konuşabilmemiz için var
Ama sükûtun bir ihtişamı yok mu sizce de?
Hani iki talebesi bir Allah dostunu ziyarete giderlerAhir ömründe bize bir sohbet bir nasihat eder ümidiyle
Otururlar saatlerce ne bir tek söz ne bir sohbet
Canı sıkılır iki arkadaşın Müsaade isteyip kalkarlar
Kapıya geldiklerinde aralarında konuşmaktadırlar üstadımız niye sohbet etmedidiyerek Fısıldaşmaları duyan evin hanımı seslenir arkalarından;
Yazık size hiçbir şey duymadınız öyle mi? Oysa o neler anlattı size Susarak anlatmak zor şey galiba susulanları anlatmak zor şey
Hazreti Mevlana talebelerine sohbet ederkenAllah'ı tanıyan susar der
Talebelerden birisi o günden sonra hiç konuşmaz olurGünlerce sükût edip oturur kendi halinde Bu durumu fark eden Mevlananiye sustuğunu sorar genç adama
Efendim siz demiştiniz ki Allah'ı tanıyan susar ben onun için Güler Mevlana:
Öyle değil der Allah'ı tanıyan Allah'tan gayrısına susar
Onun konuştuğu Allah olur artık ondan konuşan Allah olur
Bu meselenin özünü idrak etmek bize uzak belkiAma daima susup bakışlarıyla insanların halini bir güzel tanıyanlar anlayacaklar ne demek istediğimiziKitaplarda nice içinden çıkılmaz meseleler vardır kisözün anlayamayacağını fak edince bir mısra yazarlar: Tatmayan bilmezTatmayan nasıl bilsin ki?Tadanlarda konuşmazlar nedense
Âşık susarsa arif konuşursa helak olurDenmesi bundan olsa gerektirVaktiyle gül kokulu meclislere aşina bir dervişmemleketinden uzaklara gitmek zorunda kalmış
Ruhu beden gurbetinde mahpus olan insan bir de bedeni ile giderse siz düşünün halini!
Ne halden anlayan bir dost ne kapısını çalabileceği bir yaranne aynı dilden konuşabildiği bir yoldaş
Böyle zamanlarda daha bir özlenir arkada bırakılanlardaha bir iç yakar muhabbetin iştiyakı
Derviş bir gece vakti yalnızlığın ne menem bir şey olduğunu
iliklerine kadar duyarak yürürken yanından geçmekte olduğu evden gelen bir kokuyla sendelemiş Bir muhabbet bir neşe bir tanıdık his
Eve doğru yürümüş Bahçe kapısından içeri süzülünce kalbinin atışları hızlanmışmuhabbet kokusu bir başka yakmış içini ayakları bedenini taşıyamaz olmuşkapının önüne gelip oracıkta boynunu büküp beklemeye koyulmuş Kapı aralandığında karşısındaki hiç tanımadığı ama ezelden aşina olduğu kişiye sarılmamak için zor tutmuş kendini Susmuş ve beklemeye koyulmuş
Tebessüm ederek içeri dönen ev sahibi elinde ağzına kadar su dolu bir kâse ile geri gelmiş Bu kez yüzünde bir hüzün gözlerinde mahcubiyet dudaklarında sükût Kapının önünde mahzun bekleyen derviş başını hafifçe kaldırıp kâseyi görünce hemen yanı başındaki gülün bir kırmızı yaprağını koparıp zarafetle bırakmış suyun üstüne
Ne su taşmış ne de ağırlaşmış kâse gül yaprağıyla
Kâsenin oracığa bırakılmasıyla birbirlerine sarılmış iki ebed dostuBu başka bir lisan galiba
Sadece ehlinin bildiği ehil olmayanların ise sadece hakkında konuştukları bambaşka bir lisan
Tevekkeli dememiş Bilen söylemez söyleyen bilmezDiyenler
Susmak zor iş belli kiAlemlerin Efendisi Susan kurtulurbuyurmuşlar
Haydi dilinizi susturmayı başardınız diyelim ya kalbin susması
Bir de kalp var Marifet onu susturmakta
Peki o nasıl olacak?
Kalbe sizin iradeniz dışında bir tek hissin bile gelmemesi
Tatmayan bilmez
Serdar Tuncer
Susmak ve anlamak susarak anlatmak güzel şey
Kelimeler elbette konuşabilmemiz için var
Ama sükûtun bir ihtişamı yok mu sizce de?
Hani iki talebesi bir Allah dostunu ziyarete giderlerAhir ömründe bize bir sohbet bir nasihat eder ümidiyle
Otururlar saatlerce ne bir tek söz ne bir sohbet
Canı sıkılır iki arkadaşın Müsaade isteyip kalkarlar
Kapıya geldiklerinde aralarında konuşmaktadırlar üstadımız niye sohbet etmedidiyerek Fısıldaşmaları duyan evin hanımı seslenir arkalarından;
Yazık size hiçbir şey duymadınız öyle mi? Oysa o neler anlattı size Susarak anlatmak zor şey galiba susulanları anlatmak zor şey
Hazreti Mevlana talebelerine sohbet ederkenAllah'ı tanıyan susar der
Talebelerden birisi o günden sonra hiç konuşmaz olurGünlerce sükût edip oturur kendi halinde Bu durumu fark eden Mevlananiye sustuğunu sorar genç adama
Efendim siz demiştiniz ki Allah'ı tanıyan susar ben onun için Güler Mevlana:
Öyle değil der Allah'ı tanıyan Allah'tan gayrısına susar
Onun konuştuğu Allah olur artık ondan konuşan Allah olur
Bu meselenin özünü idrak etmek bize uzak belkiAma daima susup bakışlarıyla insanların halini bir güzel tanıyanlar anlayacaklar ne demek istediğimiziKitaplarda nice içinden çıkılmaz meseleler vardır kisözün anlayamayacağını fak edince bir mısra yazarlar: Tatmayan bilmezTatmayan nasıl bilsin ki?Tadanlarda konuşmazlar nedense
Âşık susarsa arif konuşursa helak olurDenmesi bundan olsa gerektirVaktiyle gül kokulu meclislere aşina bir dervişmemleketinden uzaklara gitmek zorunda kalmış
Ruhu beden gurbetinde mahpus olan insan bir de bedeni ile giderse siz düşünün halini!
Ne halden anlayan bir dost ne kapısını çalabileceği bir yaranne aynı dilden konuşabildiği bir yoldaş
Böyle zamanlarda daha bir özlenir arkada bırakılanlardaha bir iç yakar muhabbetin iştiyakı
Derviş bir gece vakti yalnızlığın ne menem bir şey olduğunu
iliklerine kadar duyarak yürürken yanından geçmekte olduğu evden gelen bir kokuyla sendelemiş Bir muhabbet bir neşe bir tanıdık his
Eve doğru yürümüş Bahçe kapısından içeri süzülünce kalbinin atışları hızlanmışmuhabbet kokusu bir başka yakmış içini ayakları bedenini taşıyamaz olmuşkapının önüne gelip oracıkta boynunu büküp beklemeye koyulmuş Kapı aralandığında karşısındaki hiç tanımadığı ama ezelden aşina olduğu kişiye sarılmamak için zor tutmuş kendini Susmuş ve beklemeye koyulmuş
Tebessüm ederek içeri dönen ev sahibi elinde ağzına kadar su dolu bir kâse ile geri gelmiş Bu kez yüzünde bir hüzün gözlerinde mahcubiyet dudaklarında sükût Kapının önünde mahzun bekleyen derviş başını hafifçe kaldırıp kâseyi görünce hemen yanı başındaki gülün bir kırmızı yaprağını koparıp zarafetle bırakmış suyun üstüne
Ne su taşmış ne de ağırlaşmış kâse gül yaprağıyla
Kâsenin oracığa bırakılmasıyla birbirlerine sarılmış iki ebed dostuBu başka bir lisan galiba
Sadece ehlinin bildiği ehil olmayanların ise sadece hakkında konuştukları bambaşka bir lisan
Tevekkeli dememiş Bilen söylemez söyleyen bilmezDiyenler
Susmak zor iş belli kiAlemlerin Efendisi Susan kurtulurbuyurmuşlar
Haydi dilinizi susturmayı başardınız diyelim ya kalbin susması
Bir de kalp var Marifet onu susturmakta
Peki o nasıl olacak?
Kalbe sizin iradeniz dışında bir tek hissin bile gelmemesi
Tatmayan bilmez
Serdar Tuncer