Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

ßugün caferi ( matem ayı ) Hz.hüseyin şahadeti ve KERBELA olayı..

ßugün caferi ( matem ayı ) Hz.hüseyin şahadeti ve KERBELA olayı..
0
108

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
ÜÇÜNCÜ İMAM HZ İMAM HÜSEYİN'İN HAYATI VE KERBELA OLAYI

Hzİmâm Hüseyin, Hicret’in 4 yılında Şaban ayının 3 gününde Medinei Münevvere’de dünyaya gelmişlerdir Hzİmâmı Ali ile HzFâtıma’tüzZehrâ’nın ikinci oğullarıdır

Hzİmâm Hüseyin’in künyeleri; “Ebû Abdullah, lâkapları; “Sıbt, Şehit, Tâbi’li emr’illah (Allah’ın emrine uyan), Zeki ve Mübârek tir Hzİmâm’ın 5 erkek, 3 kız olmak üzere 8 evlâtları olmuştur Erkek evlâdının üçünün adı Ali’dir; içlerinden sadece Ali Zeynel Âbidin kendilerinden sonra hayatta kalmış ve soyları Hzİmâm Zeynel Âbidin Âli’den yürümüştür Ali Ekber ile süt emer bir çağda bulunan Ali Asgar ise Kerbelâ’da şehit olmuşlardır

HzResûlullah yine bir hadîslerinde;
“Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin iki ulusudur demiş; “Babalarının, onlardan da hayırlı olduğunu buyurmuş ve onların; “Arşın iki küpesi mesâbesinde olduklarını söylemiştir HzMuhammed’in, bu iki göz nûru hakkındaki hadîslerini yazmaya kalksak ayrı ve büyük bir kitap olur

Hzİmâm Hüseyin, babası HzAli’nin yanından hiç ayrılmadı Babası ile birlikte Cemel ve Sıffıyn savaşlarına katıldı Bu savaşlarda yiğitliğini fazlası ile gösterdi ve kendisine herkesi hayran bıraktı

Hzİmâm Hüseyin dünyaya geldiğinde, HzResûlü Ekrem’in; “Cebrâil’in onun şehâdetini kendilerine haber verdiğini bildirdikleri rivâyet edilmiştir HzPeygamber, Cebrâil Aleyhisselâm’dan bu haberi aldıklarında, İmâm Hüseyin’i kucaklarına alıp ağlamışlardı Ümeys kızı Esmâ, ağlayışlarının sebebini sorunca, HzPeygamber; “Azgın bir tâife, onu öldürecek; onlar şefâatime nâil olamazlar buyurmuşlar ve bunu Fâtıma’ya haber vermemesini söylemişlerdi Hzİmâm Hüseyin’in doğumlarından bir yıl sonra HzPeygamber’e, Hzİmâm Hüseyin’in şehâdeti yine haber verilmişti Mü’minler anası Ümmü Seleme’de kendi evinde, HzResûlü Ekrem’in; “İmâm Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edileceğini haber verdiklerini bildirmişlerdir

Hiç şüphe yok ki bu soru, Hzİmâm Hasan’a itiraz yollu sorulmamıştı; böyle bir şey olamazdı da Ancak Hzİmâm Hüseyin’in, bu sorusu ilerideki kıyâmlarına aykırı gibi görülen bu uzlaşmanın sebebini daha da açıklatmak içindi

Muâviye, Hicret’in 60 yılında, 83 yaşında iken öldü ve yerine oğlu Yezîd geçti Yezîd’in o makama geçmesi ile Müslümanlık; Saltanatı sarayıyladebdebesiyle, vezirleriyle nedimleriyle, ordusuylakumandanlarıyla, zindanıylacellâdıyla, ihsânıylain’âmıyla, zulmüylekahrıyla ve saltanat hânedanıylakeyfi idâresiyle, hazînesiyle ve yoksul sürünen halkıyla kurulmuştu

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn (Biz, Allah’ın kullarıyız, ancak O’na döneriz, musîbetlerine râzıyız) (Bakara 156âyet) âyetini okuduktan sonra; “Esenlik İslâm’a buyurmuş ve “Başımız sağ olsun; çünkü ümmet, Yezîd gibi birinin hükmü altına girmekle büyük bir belâya uğradı demiştir

Yezîd, Medine Vâlisi Utbe oğlu Velîd’e; “Hzİmâm Hüseyin’den hemen bey’at almasını, bu hususta hiçbir geciktirmeye meydan vermemesini emreden

Mü’minler anası Ümmü Seleme;
“Oğulcağızım, Irak’a gitmekle beni hüzünlere boğma; çünkü ben ceddinden; «Oğlum Hüseyin Irak’ta, Kerbelâ denilen yerde şehit edilecek» sözünü duydum demişti

Hzİmâm Hüseyin:
“Ana buyurmuşlardı; “Vallâhi ben bunu daha iyi biliyorum, çâre yok, öldürüleceğim ben; öldürüleceğim günü, beni kimin şehit edeceğini, nereye defnedileceğimi, «Ehli Beyt’im»den kimlerin şehit edileceklerini, hepsini biliyorum; istersen şehit edileceğim ve defnolunacağım yeri sana da göstereyim buyurmuşlar ve Kerbelâ yönünü işaret eylemişlerdi

Hzİmâm Hüseyin, Hicret’in 60yılı Şaban ayının 4günü Mekke’ye vardı Bunun üzerine Kûfe’liler, Hzİmâm Hüseyin’e yardım edeceklerine söz vermişler, kendilerine Irak’a gelmeleri için mektuplar yollamaya başlamışlardı
Hzİmâm Hüseyin, kendilerinden önce Kûfe’ye amcaları Akiyl’in oğlu Müslim’i, ahvâli anlamaya, halktan kendilerine bey’at almaya ve sonucu kendilerine bildirmeye memûr ederek göndermişlerdi

Hzİmâm Hüseyin, kardeşine:
“Rüyada HzPeygamber’i gördüğünü, Irak’a gitmesini emrettiğini, Allah’ın kendisini kana bulanmış, çoluğunun çocuğunun esir edilmiş olarak görmek istediğini bildirdiğini söyledi Hzİmâm bu konuda diğer yakınlarının ricâlarına da aynı cevabı verdi
Ölüm, genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibi Âdem oğullarının boyunlarına takılmıştır; onlara ezelden yazılmıştır Yâkub, nasıl Yûsuf’u özlediyse ben de geçmişlerimi öylesine özlemişimdir ve ulaşacağım şehâdet yerini Allah benim için hazırlamıştır

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; Hzİmâm Hüseyin bu kıyâmın –karşı duruşun sonunda, kendilerinin de, kendilerine uyanların da şehit olacaklarını kesin olarak biliyorlardı

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn! (Biz Allah’ın kullarıyız, ancak O’na döneriz, musîbetlerine râzıyız) (Bakara 156âyet) dedi ve pek kederlendi, ağladı

Hzİmâm:
“Bunlardan sonra, yaşayışta hayır yok dedi Sonunda hepsi Kûfe’ye gitmeye azmettiler

Yine rivâyet ederler ki; Hzİmâm Hüseyin yolda giderlerken bir yerde konaklamış, Zeyneb’in dizine mübarek başını koyup uykuya dalmıştı Birdenbire sıkıntı ile uyandı Nemli gözlerinden yaş dökülüyordu
Ümmü Gülsüm dedi ki:
“Yâ Hüseyin niçin ağlıyorsun!
Hzİmâm cevap verdi:
“Şimdi düşümde dedem HzPeygamber’i gördüm Ağlayarak bana dedi ki; «Ey Hüseyin! Birbirimize kavuşmamız yaklaştı!»
Ümmü Gülsüm ağladı Oğlu Ali Ekber babasına sordu:
“Ey İmâm, düşmanlarımızla çarpıştığımızda Hak bizim tarafımızda mıdır, yoksa onların tarafında mı?
Hzİmâm:
“Kulların dönüp mânevi huzûruna varacağı Allah’a andolsun buyurdu; “Hak bizdedir, biz Hak ile beraberiz dedi
Ali Ekber:
“Babacığım dedi; “Hak bizde olduktan sonra ölümden ne pervâmız olabilir Her ne cefa düşünülmüş olsa da gam değil!:
Hzİmâm:
“Ey bu menzilleri ve konakları bilenler, bu menzil neresidir, biliyor musunuz? diye sordu
Onlar:
“Burası Mariye menzilidir! dediler
Hzİmâm:
“Belki başka bir adı da olacak! dedi
Onlar:
“Bir adı da KERBELÂ’dır dediler
Hzİmâm:
“Allahuekber! dedi “Burası Kerb ve Belâ (Hüzün ve Belâ) yeridir! dedi

Bu adı duyunca Hzİmâm Hüseyin’in gözleri yaşardı;“Allah’ım buyurdu;“Kerbden, belâdan sana sığınırım; burası ineceğimiz yer; kanımızın döküleceği yer; kabirlerimizin bulanacağı yer Bunu bana ceddim Resûlullah haber vermişti ve “Allah’ın adıyla, Allah’la, budur; Allah yolunda öldürülen, şehit olup can veren buyurup, ZülCenah adlı atından yere indiler Hzİmâm ayaklarını yere basınca o mübârek topraktan bir toz kalkıp mübârek yüzlerine kondu
Hzİmâm sonra buyurdular ki:
“İnsanlar dünyaya kul oldular; din, yalnız ağızlarında Geçimleri düzendeyse söz ediyorlar dinden, ama bir belâya uğradılar mı bundan da vazgeçiyorlar İçilmiş kabın içinde kalan su, sömürülmüş yayladaki ot kadar değersiz bir hale geldi dünya Görmez misiniz? Gerçeğe uyan işe koyulan yok; fakat bâtıla koşan çok İnanan, bunları görünce Allah’a kavuşmak ister; ben, ölümü bir kutluluk görmedeyim; zâlimlerle yaşamayı ise bir zillet saymadayım

“Ey baba, bu ne cahilce sözdür? Bu ne gaflettir Üzerine gideceğin şahsın Peygamber’in göz bebeği, Fâtıma’nın ciğerparesi olduğunu bilmiyor musun? Elbette bilirsin Bile bile bu büyük vebâli yükleniyorsun Senin baban Sa’d İbni Vakkas, hayatını Resûlullah ve onun yakınları uğrunda harcamadı mı? Sen ise Resûlullah’ın evlâdı üzerine gidiyorsun ve Resûlullah’ın göz bebeği ile harbetmek istiyorsun Ali’nin oğlu Hüseyin’i buraya davet edenler arasında sen de yok mu idin? Ona üst üste üç tane mektup yazmadın mı? Şimdi ise dünya nimetleri için böyle bir zâtın üzerine gidiyorsun Ve âdetâ Peygamber’in kanını dökmek istiyorsun Dünya nimetlerini sevmenin bütün hata ve kötülüklerin başı olduğunu bile bile, bu işi yüklenmek istiyorsun Ey baba! Böyle bir şey yapacak olursan bunun lâneti kıyamete kadar senin ve soyunun üzerinde kalacaktır

Ömer büyük oğlunun sözlerinden hoşlanmadı, kızdı Harîs bir genç olan küçük oğluna döndü Küçük oğlu dedi ki;

“Ey baba! Gerçi ağabeyimin sözleri doğrudur Fakat onlar ilerde, gaibte olacak işlerdir Hâlbuki Ubeydullah’ın ihsânı hazır ve önündedir Elde hazır olan nimet elbette meçhul bir nimete tercih edilmelidir Akıllı olan böyle bir nimeti tepmez

Hzİmam Cafer’üs Sâdık şöyle rivâyet eder:
“İmâm Hüseyin, kardeşi İmâm Hasan’ın zehirlendiği gün ağlıyordu İmâm Hasan; «Yâ Hüseyin» buyurmuştu; «Ne ağlıyorsun? Beni zehirlediler; fakat Yâ Hüseyin, senin gününe benzer gün yoktur Ceddimiz Muhammed’in ümmeti olduklarını iddia edenlerden, İslâm olduklarını sananlardan otuz bin kişi, senin kanını dökmek, evlâdını öldürmek, ayâlini esir etmek, malını yağmalamak için toplanırlar; bu yüzden de Ümeyye oğulları lânete lâyık olurlar Gökten kül ve kan yağar; herşey, hatta çöldeki vahşi hayvanlarla, denizlerdeki balıklar bile sana ağlarlar»

Ubeydullah’tan gelen emir üzerine, Ömer İbni Sa’d’ın askerleri Fırat suyunu, Hzİmâm’ın, ehlindenayâlinden ve ona uyanlardan kestiler Bu olay Muharrem ayının 7 gününde oluyordu Hemen o gün Hzİmâm’ın askerinde susuzluk başladı Susuzluktan çocuklar ağlamaya başladılar Geceleyin Hzİmâm Hüseyin’in kardeşi Ali oğlu Abbas, yanına yirmi er alarak Fırat nehrine vardı Muhafızları püskürttü ve yeteri kadar su getirerek ordugâha yetiştirdi

Hzİmâm Hüseyin:
“Bu gece son gecemiz ve Cuma gecesidir Ömrümüzün son günleridir İbâdetle, tâatle, Kur’ân okumakla, bağışlanma dilemekle geçirelim bu gecemizi Sabah olunca her ne yapmak lâzım gelirse yaparız dedi

Allah, Kur’ânı Kerîm’deki âyetlerde; zâlimler hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ın rahmetinden kâfir olan topluluktan başka kimsecikler ümit kesmez (Yusuf 87 âyet)

“Sakın sen Allah’ı zâlim olan müşriklerin yaptıkları şeylerden gafil sanma, Allah onları yalnız seğirderek (seslerini keserek) başlarını yukarı kaldırarak gözleri kırpmayacak bir halde gözlerinin durduğu güne tehir eder Onların kalpleri boştur (İbrahim 42 âyet)

“Allah, insanları zulümleri yüzünden helâk etseydi yeryüzünde yürür bir tek mahlûk kalmazdı, fakat onlara azâb etmeyi mukadder bir zamâna tehir etti; vakitleri gelince de ne bir an geri kalırlar, ne bir an önce gelipçatar o mukadderat vakit (Nahl 61 âyet)



“Ey merhametsiz kavm! Başımdaki sarık ve belimdeki kılıç, arkamdaki zırh, altımdaki at HzResûlullah’ındır Ben Resûl sancağının vârisiyim Zehra Betül’ün göz nûruyum Hiçbir zaman yalan ve boş yere söz söyleyip ayak diremedim Allah’a ve Resûl’e aykırı yol tutmadım Bana mektuplar ve elçiler gönderdiniz Üzerime hüccetler yolladınız Beni bu diyâra getiren sizlersiniz Bu fitneyi türlü sebeplerle kışkırtıp bu raddeye siz getirdiniz Bu ne sahtekârlıktır! Ama hilenin yapısı sağlam değildir

Bu olay Hicret’in 61yılında, Muharrem ayının 10 Cuma günü sabahında geçiyordu Düşman askeri, doğru bir rivâyete göre yirmi iki bin kişiydi Hzİmâm Hüseyin’in askeri ise yetmiş neferdi Otuz kişi atlı, kalanı yaya idi
Karşılarındaki Yezîd ordusu ise; Hzİmâm Hüseyin’i şehit etmek, İslâmiyet’i ve dîni ortadan kaldırmak için savaşıyordu Bu ordu tam bir zâlimler topluluğu idi
Hüseyniler’den her biri Yezîdîler’den bir kaçını öldürmeden şehit olmuyordu Biri şehit olurken, diğerine; “Hüseyin’i bırakmamasını vasiyyet ediyordu
Savaş bütün hızıyla sürüyordu Sıra Hzİmâm Hasan’ın evlâtlarına gelmişti HzHasan Mücteba oğlu Abdullah, Hzİmâm’dan izin alıp meydana atıldı, savaştı; bir çok Yezîd askerini öldürdü ve sonunda o da şehit olup Rab’bine kavuştu
Abdullah’ın şehâdetinden sonra HzHasan Mücteba oğlu Kasım amcasından izin alıp meydana çıktı Şehzade Kasım savaşta bir çok Yezîd askerini öldürdü, sonunda yaralandı, yere düştü; “Ey amca, beni bul! diye haykırdı Hzİmâm Hüseyin hemen yetişti, Kasım’ı o zâlimlerin arasından aldı, çadıra getirdi “Ehli Beyt hatunları başına toplaşıp ağlaştılar Bu anda Kasım da şehit olup Rab’bine kavuştu
Ondan sonra savaş meydanına HzAli Murtazâ evlâtları girdiler Onlar da birer birer savaşıp birçok Yezîd askerini öldürdükten sonra hepsi şehit oldular

HzAli Murtazâ evlâtlarından sonra şehit olmak sırası HzAli oğlu Abbas’a gelmişti O, askerin sancaktarı, muzaffer askerin başbuğu idi HzAbbas, ordusunun sancağını toprağa sapladı Hzİmâm’dan şu niyâzda bulundu:
“Ey sabır ve tahammül gemisinin demiri! Benim de yüce âlemin bayrak yükselteni olmamım vakti yaklaştı Âhiret âlemine gitmem gerek

Hzİmâm Hüseyin ağlayarak;
“Ey Abbas! dedi; “Sen İslâm ordusunun sancaktarı idin Bu anda asker, fânîlik çölünden beka ülkesine göç etti Sana da o diyâra bayrak çekmek münasip düştü Ama sana nasîhatım şudur;«Meydana girince bu zâlimlere hücceti yenileme yolunda nasîhat ver»

HzAbbas bu sözleri kabul etti, savaş meydanına yürüdü HzAbbas’ın şehâdetinden sonra, şehitlik sırası Hzİmâm Hüseyin’e ve evlâtlarına gelmişti Hzİmâm’ın oğlu Şehzade Ali Ekber, o zamanlar on sekiz yaşındaydı Ali Ekber, Resûlullah’a çok benzerdi “Ehli Beyt Resûlullah’ı görmek istediler mi ona bakarlardı Hzİmâm Hüseyin evlâdının şehâdetini görmemek için silahlandı, meydana doğru yürüdü Oğlu Ali Ekber, o anda Hzİmâm’a yalvardı, izin istedi Hzİmâm, onun ısrarından üzüntü duydu Kendi mübarek eliyle savaş aletleri hazırladı ve oğlunu meydana saldı

Şehzade Ali Ekber, bir nâra savurarak;
“Allah’a ibâdet fidanının çiçeği benim, Ali Murtazâ oğlu Hüseyin’in ciğer köşesi benim işte dedi ve kendisini düşman askerinin ortasına atıp, savaşa başladı Yezîd ordusundan birçok zâlimi öldürdü Sonunda; “Ey baba, susadım, susadım dedi

Hzİmâm nemli gözlerinden kanlı yaşlar akıtarak; “Ey ciğer köşem! dedi; “Sabret! Senin için Kevser şarabı hazırlanmaktadır
Şehzade Ali Ekber bu müjde ile yine meydana döndü Düşman askeri ona hücum ettiler ve vücudunda çok yaralar açtılar Şehzade en sonunda atından düştü; “Babacığım, beni bul diye bir nâra savurdu Hzİmâm, o nârayı işitince, meydana atılıp, şehzade Ali Ekber’i çadıra getirdiler Şehzade bu anda ruhunu Hak’ka teslim etti

Şehzade Ali Ekber’in şehit olmasından sonra “Ehli Beyt hatunları ağlaştılar, matemlerini yenilediler Hzİmâm Hüseyin onlara teselli verdi, dedi ki;

Hzİmâm Hüseyin bunları söyledikten sonra, evlâtlarını büyüklere emanet yolu ile teslim etti Hepsini de ulu Allah’a ısmarladı Sonra onlara vedâ edip, gazâ meydanına yürüdü Hzİmâm gazâ meydanına yürüdüğü anda, süt emer bir yaşta olan çocuğu Ali Asgar’ın, susuzluk acısı ile neredeyse ölüm derecesine geldiğini kendisine bildirdiler

Hzİmâm Hüseyin’e bu hali bildirdikleri zaman, Hz İmâm o masum 1,5 yaşındaki çocuğu eline almış, düşman askerine karşı tutmuş; Yezîd ordusuna karşı;

“Ey zâlimler! dedi; “Diyelim ki, ben günahkârım Fakat şu günahsız çocuğa niçin bir damla su vermezsiniz?
Bu sözlere rağmen o taş yüreklilerden bir akar suyun çıkmasının yolu yoktu Hzİmâm’a şu cevabı verdiler;
“Ey Hüseyin! Ubeydullah İbni Ziyad’ın kesin buyruğu bir yudum su verilmemesi hakkındadır Bu değişmez Ve bey’at etmeyince, ne sana, ne evlâdına su içmek nasîb olmayacaktır

Hzİmâm Hüseyin ümitsizlendi, geri dönmek üzere iken Yezîd ordusundan bir zâlim yayını kurup bir ok attı Atılan ok Hzİmâm’ın kucağındaki Ali Asgar’a rastladı Ok masum çocuğun o mübarek boğazından geçti, Hzİmâm’ın mübarek koluna saplandı Hzİmâm o masumun boğazından oku çekip çıkardı ve sonra o yavruyu annesine götürüp; “Ey biçâre! dedi; “Oğlun şehâdet şerbetini içti

Hz İmam Hüseyin'in Vedası ve Şehadeti

Rivâyet edilmiştir ki;
HzZeynel Abidin, babası ile yalnız kaldığını görünce, kendine dikkat ederek yatağından dışarı çıktı, çok zayıftı, titriyordu Kendisine savaş silahı hazırlıyordu Tam meydana yürüyecekti ki, Hzİmâm Hüseyin;
“Ey gözümün nûru! diye haykırdı; “Şimdi sana şehitlik izni yoktur Çünkü seyyitlik silsilesi sana bağlıdır Mustafa ve Murtazâ’nın soyunun bekâsı senin sağ kalmana bağlıdır! dedi
HzZeynel Abidin’de ;
“Ey baba! Ben şehâdet şerbetinden nasıl mahrum kalırım dedi
Hzİmâm Hüseyin:
“Ey ciğer köşem! dedi; “Belâ meclisinde şehâdet kadehini içmene henüz sıra gelmemiştir
Sonra oğlu HzZeynel Abidin’i bağrına bastı Yüzünü yüzüne sürdü, ona vedâ etti ve dedi ki:
“Ey gözümün nûru! Sabırlı olmak yolundan ayrılma ki, o yol Peygamberlerin ve evliyânın ahlâk yoludur Eğer bize bu musîbet nasîb olmasaydı bizden sonra gelecek Müslüman kişilere bir belâ inse onu ilâhi bir gazab diye düşünerek üzüleceklerdi Ne saâdet ki, belâ bizim yanımızda hakikat ehlinin sevgilisidir Ve musîbetin başa gelmesi ümmetin Allah’tan korkanları için teselli sebebidir

“Hüseyin’i göz açtırmadan ok yağmuruna tutun! Askerler de Hzİmâm’ın üzerine ok yağdırmaya başladılar Öyle ki, hava ok kanatlarıyla doldu Ama Rab’bin himayesi ile korunan o dünya sığınağı padişaha bir zararı dokunmadı

Hzİmâm Hüseyin de meydanda dolaşıp;“Er istiyorum! dedi ve karşısına çıkanları birer vuruşta öldürdü Hzİmâm Hüseyin o sapık askerleri dağıttıktan sonra, rüzgar uçuşlu atını Fırat’a eriştirdi Bir yudum su içip hararetini söndürmek istedi Ama kadınların ve çocukların susayışlarını hatırladı, su içmedi

Sonunda düşman askerinin hücumları ile Hzİmâm’ı yaraladılar Hzİmâm Hüseyin yetmiş iki yara almıştı, yaraların çokluğundan ve susuzluktan güçsüz düşmüştü Ömer İbni Sa’d Hzİmâm’ın bu halini görünce öldürülmesini istedi

Hzİmâm Hüseyin yere düştüğü zaman Sa’d oğlu Ömer’in emriyle bir vuruşcu Hzİmâm’ı öldürmeye gitti
O zaman Hzİmâm Hüseyin:
“Ey fukara! dedi; “Beni öldürecek adam sen değilsin Bu kötü işe çalışma ki, yazıktır Sonra cehennem ateşine uğrarsın
O adam ağlayarak;
“Ey Resûlullah’ın oğlu! Bu halde iken bile bize hâlâ acıyorsun Hak ehli olduğuna şüphem kalmadı! dedi ve elindeki kılıcı korkusuzca geriye dönüp, Sa’d oğlu Ömer’e fırlattı Ömer’in adamları koştular, kılıcın ona vurmasına engel oldular ve daha sonra o adamı yaraladılar O da yaralı bedeniyle Hzİmâm’ın yanına geldi;
“Ey İmâm Hüseyin! dedi; “Senin için beni şehit ediyorlar!
Hzİmâm da;
“Mücâhidlerin ameli kaybolmaz! dedi Sonra o kişiyi şehit ettiler

Hzİmâm gözünü açtı:
“Ey bahtsız adam! Sana kim derler? diye sordu
O alçak:
“Ben Şimir Zilcevşen’im! diye cevap verdi
Hzİmâm:
“Zırhının ucunu pis yüzünden çek Seni göreyim! dedi
Şimir zırhını çekti, pis yüzünü gösterdi Hzİmâm Hüseyin o alçağın dişlerinin domuz dişi gibi murdar ağzından dışarı çıkmış olduğunu gördü
Hzİmâm:
“Resûlullah doğru söylemiş! dedi; “Bu bir nişânedir
Gerçekten de Hzİmâm Hüseyin’e rüyasında, HzPeygamber; Hzİmâm’ın katilini ve şehâdet vaktini bildirmişti

Hzİmâm dedi ki;
“Ey Şimir! Benim öldürülmem sana mukadder kılınmıştır Ama bugün hangi gün ve hangi vakittir? Ve bu ay hangi aydır?

Şimir bedbahtı:
“Muharrem ayıdır Ve Cuma günüdür Vakit de namaz vaktidir! diye cevap verdi

Hzİmâm Hüseyin:
“Ey zâlim! dedi; “Böyle bir haram ayında, Cuma gününde, namaz vaktinde İslâm hatipleri minber başında Atamın vasıflarını anlatırlar Ve zengin, fakir kullar camiye yüz tutarlar Sen nasıl olur da bu kötü işi yapmağa kalkarsın? Ey Şimir üzerimden çekil biraz mühlet ver Ben de kurumuş dudağımla namaz kılayım Çünkü namazda iken şehit olmak bana miras kalmıştır Ben de o baba saâdetini bulayım

Bahtsız Şimir, Hzİmâm Hüseyin’in üzerinden çekildi O Hazret de biraz kuvvet bularak oturdu, kıbleye yüz tuttu ve namaza durdu Hzİmâm Hüseyin namazda secdeye baş koymuşken, alçak Şimir, Hzİmâm’ın baş kaldırmasına zaman bırakmadı ve Hzİmâm’ı şehit etti

Hzİmâm Hüseyin, Hicret’in 61 yılı (Milâdi 680) Muharrem ayının 10günü Cuma öğlen namazı vakti Kerbelâ’da, “Ehli Beyt ve din düşmanı olan; Allah, Peygamber ve din ile hiç ilgisi bulunmayan Mûaviye oğlu Yezîd ordusu tarafından, şehit edilmiştir Türbesi Kerbelâ (Irak)’dadır

Hzİmâm Hüseyin şehâdetlerinde, 57 yaşlarında idi HzResûlullah’la 6, HzAli ile 37 yıl yaşamışlar, kardeşleri Hzİmâm Hasan’dan sonra da 10 yıldan biraz fazla ömür sürmüşlerdir

Hzİmâm Hüseyin dostlarının şehâdetini gördü; yüzüyle, özüyle HzPeygamber’i andıran oğlu Ali Ekber’i, gözünün önünde kanlara bulandı Süt emer çağındaki yavrusu Ali Asgar’ı, kucağında oklandı, “Ehli Beyt’inin esâretine inandı Fakat şehâdetiyle de İslâm’ın izzetini, îmanın kudretini, hakkın bâtıla karşı zaferini, bütün âleme bildirdi, ceddinin dînini ihyâ etti

Hzİmâm Hüseyin ki; şehâdetinden sonra yüzyıllar geçtiği hâlde, sevenlerin gönüllerinde her an yaşamada, ümmeti Müslümanı kurtarmak için âleme rahmet olmakta Hzİmâm Hüseyin ki; her an zulme uğrayanlara güç kuvvet vermekte; her an zulme karşı durmakta; her an Hak’kı izhâr etmektedir

 

Similar threads

Hz Ali'yi kim nerede öldürdü Hicret ’in 40 yılı Ramazan ayı gelmişti HzAli, Muâviye ’nin üstüne yürümek için hazırlık yapmakla meşguldü Taberi ve İbn ’ülEsir, HzAli ’nin şehâdet sebebini şöyle anlatır: Mülcemoğlu, Haccâc ve Temim boyundan Amr; “Halkın kurtulması için, HzAli ’nin, Muâviye...
Cevaplar
0
Görüntüleme
400
Kerbela Olayı, bugünkü Irak sınırları içindeki Kerbela şehrinde meydana geldiği için Kerbela Olayı veya Kerbela Savaşı denilmektedir Hz Hüseyin’in şehit edilmesi olayıdır Hz İmam Hüseyin; Peygamber Efendimiz’in (Sav) torunu, Hz Fatıma’nın ve 4 halife Hz Ali’nin oğludur Hz Ali vefat edince...
Cevaplar
0
Görüntüleme
189
Ana Sayfa Oniki İmam İmam Hüseyin Hakkında SoruCevap İmam Hüseyin (as)'ın Hayatıyla İlgili Sorular ve Cevaplar S 1 İmam Hüseyin (as)'ın meşhur lakabı nedir? C 1 Seyyid’üş Şüheda S 2 İmam Hüseyin (as)'ın künyesi nedir? C 2 Ebu Abdullah S 3 İmam Hüseyin (as) ne zaman ve nerede...
Cevaplar
0
Görüntüleme
80
Hazret-i Hüseyin (r.a.) Resûlullah’ın sevgili ikinci torunu... Hazret-i Ali’nin (r.a.) küçük oğlu... “Şehit” lakabıyla meşhur... Başına gelen acı hadiseler dolayısıyla İslâm ümmetinin yüreklerini sızlatan bir yiğit... “Kerbelâ şehidi” diye tanınan bir sevgili mazlum insan... O, hicretin 4. yılı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
98
Ehli Beyt Efendimiz (AS)’in ev halkı Annelerimiz ve çocuklarının bulunduğu yuva Yuvanın tanınan adı ise, Hanei Saadet Asrı Saadet insanının görebileceği en huzurlu aile Ailenin denge taşı, yaratılmışların en başıydı Efendimiz (AS), hanımları, çocukları ve torunlarıyla o gün insanlarının gözü...
Cevaplar
0
Görüntüleme
69
858,496Konular
981,629Mesajlar
29,717Kullanıcılar
mechastylerSon üye
Üst Alt