Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Stoa Felsefesi Nedir?

Stoa Felsefesi Nedir?
0
144

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Stoa Felsefesi hakkında veri
Stoa Felsefe ne aramak
Stoa Felsefesi

Günümüze Stoacılardan fazla az eser kalmıştır Sokrat öncesi filozofların eserlerinde olduğu, gibi, bunların eserlerinden de bir takım sayfalar günümüze kadar korunabilmiştir Bu belgelere dayanarak Stoa felsefesiyle ilgili oldukça açık bir yargıya ulaşabiliyoruz

Aristo'dan sonraki felsefelerin birbirlerine aleyhinde olan birtakım okullara ayrıldığını biliyoruz Bu okulların ortak yanı, tümünde, bugün olduğu gibi, felsefenin; mantık, fizik (metafizik) ve ahlâk olarak üç ana disipline bölünmüş olmasıdır Mantık; Içten bilginin metodu nedir? Eliğimizin sınırları nedir?gibi sorulara yanıt arar Fizik, evrenin yapısı ve ana yasaları ile ilgili sorunları analiz etmek çabasındadır

Ahlâk ise; insanı, mutluluğa götüren yol nedir? İnsan yaşamının anlamı nedir? İnsanın yasam ve ölüm karşısındaki tutumu ne olmalıdır?soruları ile ilgilenir Aristo'dan sonradan ahlâk, felsefenin bir numaralı disiplini, bir değişiklik baş tacı olmuştur Bunun içindir ancak, bu dönemde mantık ve metafizik yalnızca ahlâka bir giriş, ahlâka bir asistan olarak algılanıyordu

Bu iki felsefe dalına yalnızca bu açıdan bir ilgi duyuluyordu Oysa bilhassa Stoacılar, insan yaşamının anlamını öğrenmek için, bu yaşamı elbette evrenin çerçevesi içinde dikkate almanın gerekliliğine inanıyorlardı bu nedenle fiziğin Stoa felsefesinde tekrar tekrar kayda değer bir yeri olmuştur

Stoacılara tarafından fizik önemliydi, çünkü; onlara kadar hakiki olan, şüphesiz maddî olan dır Eflâtun'un ideler varsayımına aleyhinde olan bu anlayışa başka bir us daha eklenmiştir: Stoacılara göre; maddî ve maddesel olan gerçeklik, canlıbir tüm oluşturur, tıpatıp bir organizma gibi

Bütün maddî varlıklara tesir eden bir kâinat ruhuvardır Maddî bir şey olarak tasavvur ettikleri bu cihan ruhunu Stoacılar, gerçek alevolarak kabul ederler Alev en hassas unsurdur ve tüm eşyayı etkisine alma yeteneğine sahiptir Gerçek ateşten oluşan kâinat ruhu, evreni bir bütün olarak birleştiren bir güçtür

Âlem ruhu, sonra tüm canlılarda etkin olan bireysel ruhlara bölünür Bitki, hayvan ve insanda etkin olan yaşam gücü, gerçekten kâinat ruhundan kopup bölünmüş olan güçlerdir Stoacılar evren ruhuna, Heraklit gibi, Logosadını verir Bilineceği gibi logos; söz, daha genel anlamda, anlamlı ve tutarlı bir tümce demektir

Sürekli bir cümle, manalı bir laf gibi, cihan de anlam ve tutarlılığa sahiptir Stoacılar bütün evrene egemen olan logos yanına, üstelik tek tek varlıklara dağılmış olan ve onlarda etkin olan Lodoslardan söz ederler Nasıl ama ayrı ayrı canlılarda etkin olan ruh, tek bir evren ruhunun parpalarıise, bunun gibi, tek tek insanda yer alan zihin da tek bir tümel usın parçasıdır Benzer şekilde, insan bedeni de kâinat bedeninin bir parçasıdır

Bu düşüncelerden Stoacılar şu sonuçlan çıkarırlar: Stoacılara kadar vefat, bedenin ve ruhun, evrenin ceset ve ruhuna dönmesidir Bunun içindir fakat vefat korkulacak bir şey olamaz Çünkü ölümle, gövde ve ruh aslına dönmüş olur Bir cihan ruhu ve bir kâinat bedeni kabul etmekle, Stoa metafiziği bütün anlamıyla panteistolmuş bulunuyor

Stoacıların panteizminden diğer bir netice daha çıkar: Onlara göre her şey, ölçülü bir gaye a kadar yapılmıştır ve bu amaca tarafından hareket eder Başta, olan her şey gerekliolarak olur Bu evrene zorunluluk hâkimdir Evrende rastlantıya yer yoktur Ancak bu zorunluluk kendiliğinden bir yükümlülük olmayıp, içten ve canlı bir zorunluluktur

Bu, tohumdan bir bitkinin yetişip meyve vermesi tarzında, bir zorunluluktur Bu canlı zorunluluk tek tek insanların yaşamına da hâkimdir Her insanın kaçınamayacağı, yaşamına zorunlu olarak hâkim olan bir yazgısı(alın yazısı) vardır Yaşamın şekli, insan için önceden belirlenmiştir Nasıl ama bir tohumun vereceği meyve evvelden belirlenmişse

Bunun için insan yazgısını (felek) olduğu gibi kabullenmelidir İnsanın yazgısından kaçmaya kalkışması baştan sona hatalı ve yanlıştır Çünkü yazgı, insan yaşamına zorunlu olarak egemendir İnsanın yazgısından şikayet etmesi, tıpkı bir ana kapı ağacının neden benim meyvelerim palamut da, herhangi bir diğer meyve yokdiye şikayetçi olmasına aynı

İnsanın yazgısı ile ilişkisi, meyvenin ağacıyla ilişkisi gibidir Bunun içindir ancak, insanın yazgısından şikayet etmesi dürüst değildir Şikayet etmekle de insan yazgısından herhangi bir şeyi değiştiremez böylece insan için tek ölçülü hareket(makûl) biçimi, yazgısını olduğu gibi kabullenmesidir Huysuz halde, elden bir şey gelmeyeceği için, bütünüyle endişe ve sıkıntıya düşülecektir

Bu tavır, bilhassa her canlı için kaçınılmaz olan, vefatiçin gereklidir Ölüm en genel bir yazgıdır Vefat her canlı için kaçınılmazdır bu nedenle, en genel yazgı olan ölüme karşı koymaya cesaret etmek anlamsızdır Sonraki Stoacılardan olan Epikür'ün şu sözü çok ünlüdür: Tıpatıp olgunlaşmış bir meyve gibi öl ve ölürken de seni var eden ağaca teşekkür et!*
 
858,496Konular
982,169Mesajlar
30,111Kullanıcılar
skkskSon üye
Üst Alt