Kortizolveya diğer adıyla stres hormonu, tehdit anında ortaya çıkan stresin yönetiminden sorumlu ana steroid hormondur. Kortizolun temel görevi tehlike, baskı gibi durumlardan kaynaklanan fiziksel, zihinsel ve ruhsal strese karşı vücudun savunma mekanizmalarını harekete geçirmektir. Bir tehdit anında beyindeki hipotalamus alarma geçince hipofiz bezi gerekli miktarda kortizolün üretimi için kimyasal bir hormon (adrenokortikotropik) salgılayarak böbreküstü bezlerini tetikler. Böylece vücudun “savaşma, kaçma veya donma” tepkisiyle yanıt vermesini sağlar. Yıkım yapan bir hormondur. Kortizon eline ne geçerse, kaslar, kemikler ve vücudun her yerindeki proteinleri yıkarak glikoza çevirir ki kan şekeri yükselsin. Bağışıklık mekanizmaları anında devreden çıkar. Biriyle kısa süreli tartıştığımızda bile bağışıklıktan sorumlu bazı salgılar anında dibe vurur ve saatlerce normal düzeyine çıkamaz.
Bir stres uyarını ile karşılaşıldığında, stres yanıtı vücudun tüm komutasını devralır. Fonksiyonu etkilenmeyen hiçbir organ kalmaz. Bu stres yanıtı kısa süreli olduğunda faydalıdır ve gerekli bir mekanizmadır. Fakat bu mekanizma ile ilgili önemli bir sorun vardır. Strese ne tür bir uyaran yol açmış olursa olsun vücut hiçbir fark gözetmeksizin aynı stres yanıtını verir. Bu yüzden yetersiz ve kötü uyku, trafikte yaşadığınız stres, kavga, uyku apnesi, korku, endişe, geçirgen bağırsaktan vücuda yüklenen endojen toksinler hepsi aynı stres yanıtını ortaya çıkarır.
Hem gücü hem sürekliliği açısından en ciddi uyaran psikososyal strestir. Çaresizlik duygusu, kendini kurban olarak hissetme, kötümser düşünceler, ümitsizlik, korku bunların hepsi çok güçlü stres uyaranlarıdır. Çevresindeki kişilere karşı negatif hisler besleyen, ama bunları ifade edemeyip bastırmak durumunda olan kişiler sağlık riski açısından en riskli grubu oluşturur. Stres yaratan psikososyal olayın devam ediyor olması bile şart değildir. Geçmişte olayların hatıraları, hatta hiç olmamış olayların gerçekleşme olasılığını düşünmenin bile vücutta yarattığı fizyolojik cevap aynıdır. Sempatik sistem ve kortizon tavan yapıyor, bağışıklık sistemi ise dibe vuruyor.
Neredeyse tüm kronik hastalıklarda (Parkinson, diyabet, kronik kas ağrıları, iltihaplı romatizma, kalp hastalıkları, fibromiyalji vb.) bu stres aksı uyarılmıştır ve stres yanıtı bu kronik hastalıkları besler. Normalde kısa süreli olması gereken stresin kronikleşmesi asıl sorundur. Kısa süreli stresler zararsızdır, hatta bazen yararlıdır. Ama sürekli stres altında, baskı altında olmak siz farkında olmasanız da vücudu yıkarak tüketir. Stres yanıtının akut döneminde böbrek üstü bezinden salgılanan adrenalin etkiliyken, kronik stres yanıtının vücuttaki yıkımından büyük oranda sorumlu olan ise yine böbrek üstü bezinden salgılanan kortizol hormonudur.