iltasyazilim
FD Üye
Verilen nîmetleri yerli yerinde kullanma Allahü teâlâya, verdiği nîmetlerle isyân etmeme Nîmetleri kullanırken sâhibini unutmama Görülen iyiliğe karşı teşekkür Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyma
Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Îmân eder ve şükür ederseniz azâb yapmam (Nisâ sûresi: 46)
Nîmetlerime şükür ederseniz elbette arttırırım (İbrâhim sûresi: 7)
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükür etmiş olmaz (Hadîsi şerîfKeşfülHafâ)
Şükürden maksad; aczini îtirâf edip, kulluğunu bilmektir
Nîmetlere şükreden, onun elden çıkacağından korkmasın Nîmete şükredenlere, onu arttıracağını Allahü teâlâ bildirdi Nîmetin kıymetini bilmeyip, nankörlük edenlerin elinden o nîmet alınır Nîmetin kıymetini bilmemek onun elden çıkmasına sebebdir Şük ür ise, onu devamlı kılar ve arttırır ( Hazreti Ali)
Cenâbı Hakk'a şükürden yüz çevirme ki, yarın mahşer günü boynu bükük kalmayasın (Sa'dî Şirâzî)
Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir sûretle hamd ve şükr ederse, bu medh ü senâların ve teşekkürlerin hepsi, Allahü teâlâya mahsûstur Çünkü, her nîmeti yaratan, gönderen hep O'dur O hatırlatmazsa ve kuvvet ve kolaylık vermezse, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz (M Sıddîk Gümüş)
Hak teâlâ hazretleri buyurdu ki: Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nîmeti benden bilip kendinden bilmezse nîmetlerimin şükrünü edâ etmiş olur Bir kulum rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise nîmetin şükrünü edâ etmemiş olur (Ka'bülAhbâr)
Ne zaman Hak teâlâ, size sağlık gibi, mal gibi, evlât gibi nîmet verse, sevinip Elhamdü lillah, bizim Rabbimiz bize ikrâm eyledi dersiniz Ne vakit Allahü teâlâ size musîbet verse, yâni size bir belâ verse, gam çekersiniz, sabr etmezsiniz, şükr etmey i unutursunuz (Kutbüddîn İznikî)
İyilik edene, mal ile hizmet ile karşılığı yapılır Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve duâ eder Karşılık yapmayanın başına kakılır Kötülenir, incitilir Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak insanlık vazîfesidir Böyle olunca, her iyiliği yapan , en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzûmlu uzuvları, kuvvetleri ihsân eden, her birini bir âhenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyâsı, gıdâ, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sâhibe, bu nîmetleri sebebsiz, karşılıksız ihsân eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhâfaza eden ve bize hiç ihtiyâcı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sâhibi olan Allahü teâlâya şükr etmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük kabahât, ne çok zulüm ve ne alçak bir vaziyyet olur Hele O'na ve nîmetlerin O'ndan geldiğine inanmamak ve bunları başkasından bilmek en büyük zulüm, en çirkin yüzkarası olur (Ali bin Emrullah) Vücûdumun her kılı, dile gelse de Şükr etmiş olamam, nîmetlerine!
(İmâmı Rabbânî)
Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Îmân eder ve şükür ederseniz azâb yapmam (Nisâ sûresi: 46)
Nîmetlerime şükür ederseniz elbette arttırırım (İbrâhim sûresi: 7)
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükür etmiş olmaz (Hadîsi şerîfKeşfülHafâ)
Şükürden maksad; aczini îtirâf edip, kulluğunu bilmektir
Nîmetlere şükreden, onun elden çıkacağından korkmasın Nîmete şükredenlere, onu arttıracağını Allahü teâlâ bildirdi Nîmetin kıymetini bilmeyip, nankörlük edenlerin elinden o nîmet alınır Nîmetin kıymetini bilmemek onun elden çıkmasına sebebdir Şük ür ise, onu devamlı kılar ve arttırır ( Hazreti Ali)
Cenâbı Hakk'a şükürden yüz çevirme ki, yarın mahşer günü boynu bükük kalmayasın (Sa'dî Şirâzî)
Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir sûretle hamd ve şükr ederse, bu medh ü senâların ve teşekkürlerin hepsi, Allahü teâlâya mahsûstur Çünkü, her nîmeti yaratan, gönderen hep O'dur O hatırlatmazsa ve kuvvet ve kolaylık vermezse, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz (M Sıddîk Gümüş)
Hak teâlâ hazretleri buyurdu ki: Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nîmeti benden bilip kendinden bilmezse nîmetlerimin şükrünü edâ etmiş olur Bir kulum rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise nîmetin şükrünü edâ etmemiş olur (Ka'bülAhbâr)
Ne zaman Hak teâlâ, size sağlık gibi, mal gibi, evlât gibi nîmet verse, sevinip Elhamdü lillah, bizim Rabbimiz bize ikrâm eyledi dersiniz Ne vakit Allahü teâlâ size musîbet verse, yâni size bir belâ verse, gam çekersiniz, sabr etmezsiniz, şükr etmey i unutursunuz (Kutbüddîn İznikî)
İyilik edene, mal ile hizmet ile karşılığı yapılır Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve duâ eder Karşılık yapmayanın başına kakılır Kötülenir, incitilir Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak insanlık vazîfesidir Böyle olunca, her iyiliği yapan , en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzûmlu uzuvları, kuvvetleri ihsân eden, her birini bir âhenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyâsı, gıdâ, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sâhibe, bu nîmetleri sebebsiz, karşılıksız ihsân eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhâfaza eden ve bize hiç ihtiyâcı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sâhibi olan Allahü teâlâya şükr etmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük kabahât, ne çok zulüm ve ne alçak bir vaziyyet olur Hele O'na ve nîmetlerin O'ndan geldiğine inanmamak ve bunları başkasından bilmek en büyük zulüm, en çirkin yüzkarası olur (Ali bin Emrullah) Vücûdumun her kılı, dile gelse de Şükr etmiş olamam, nîmetlerine!
(İmâmı Rabbânî)