nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
17 Yüzyılın iki kayda değer eserinden biri olan Sultanahmet Camii, Mimar Sinan ’ dan sonra Türk mimarlığının meşalesini ele alan Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa ’ nın ellerinde yükselirken Mimar Sinan ’ ın Şehzade Camii, göz önünde tutulmuş, ama onun şeması çok ileriye götürülmüştür
Bilindiği gibi caminin banisi Sultan I Ahmet genç yaşta, az önce 14 yaşında iken Osmanlı tahtına 14 hükümdar olarak oturmuş ve 14 yıl saltanat sürdükten sonradan 1617 de vefat etmiştir
Zitvatorok uzlaştırma anlaşması bölgeye ve Osmanlıya bir rahatlama dönemi açıp devletinin prestijini her tarafta perçinleyince Allah ’ a bir teşekkür belgesi almak üzere taht şehrinde o zamana dek görünmeyen güzellikte bir mabed yükseltmeyi aklına koyar Baş motifi ve tutkusu, kulluğunu kanıtlayabilmek üzere, o zamana değin yapılmış olan camilerin en büyüğünü ve en güzelini gerçekleştirmek ve özellikle de Ayasofya' yı dinmek buna birde namu şanını kıyamete kadar yaşatacak bir eser bırakma ihtirası hiç tereddütsüz eklenebilir
Sultan I Ahmet ’ in dindar bir padişah olduğu tüm kaynaklarda ittifakla belirtilmiştir XVII Yüzyılın başlarına gelindiğinde İstanbul ’ un esas tepeleri, her biri bir padişah ismi içeren cami ve külliye binaları ile tutulmuştu aynı zamanda Sultan Ahmet, büyük istimlâk paraları ödemek ve çoğu ünlü vezir ve paşa sarayı çökertmek pahasına rabbine ulu bir mabed yapı ettirmeyi arkadaşça inancının bir vecibesi olarak telakki ediyordu
Mimar Mehmet Ağa 1569 1570 de sarayın sedefkârlık ve mimarlık bölümüne dahil olduktan sonradan önünde yepyeni bir yol açılır ve tam 21 yıl zeka Koca Mimar Sinan Ağa' ya çıraklık ve kalfalık eder Koca Sinan ’ ın vefatından daha sonra baş mimarlığa geçer Bundan Böyle Mehmet Ağa' ya imparatorluk yolları açılır, koca devletin hangi köşesinden gelirse gelsin bütün milletler ve cemaatlerinin bütün kabiliyetli çocuklarını bünyesinde eriten imparatorluğun geniş topraklarında olanca hazinelerini ve nimetlerini sergileyen düzeni içinde sedefkârlığı ve mimarlığı yanında devletin dağıtılmış birimlerinde ödev alır Mimarbaşı olduktan daha sonra birincil işi Kâbe ’nin onarılması ve meşhur altın oluklarının konulmasıdır
Beygir meydanının (hipodrom) kıble yönünde bulunan Ayşe Sultan Sarayı denize bakıyordu, alanı çok geniş ve Topkapı Sarayı' na yakındı, çevresi de fazla meskun değildi Padişah göre bu yer yerinde görüldü Adı geçen Ayşe Sultan' a otuz bin halis ayarlı altın gönderdi, o da gönül hoşluğu ile mülkünü tapuda derhal hünkâra devretti Sıra caminin temelinin kazılmasına geldiğinde bunun için Osmanlı usulü büyük bir merasim düzenlendi 1018 yılı Recep ayının 9 perşembe günü (Bugünkü takvimle 1609 yılı olduğu kesinde ayı hemen hemen ekim başı oluyor) Devlet erkanı yıkımlarla açılan aylaklık arazide toplandılar Evliya Çelebiye tarafından, caminin esas imamı Evliya efendi, temel şeyhi Mahmud efendi (Aziz Mahmud Hudai), temel kadısı Kara Sümbül Ali efendi, mutemedi Kalender Paşa, temel nazırı Kemankeş Ali Paşa ’ dır Temeline birincil kazmayı şahsen Sultan Ahmet Han vurdu Bu kazma bugün Topkapı Sarayı müzesindedir Temel kazmaya başlanınca öncelikle Sultan Ahmet Han eteğiyle toprak taşıyarak 'Ya Rab Ahmet kulunun hizmetidir' diye dua etmişti Caminin tamamlanması ise 1026 hicri yılı Cuma Delahiresi ayının 4 günü bugünkü takvimle 9 Haziran 1617 etmektedir Böylece inşaat 7 yıl 5 ay 6 gün sürmüş oluyordu *
Bilindiği gibi caminin banisi Sultan I Ahmet genç yaşta, az önce 14 yaşında iken Osmanlı tahtına 14 hükümdar olarak oturmuş ve 14 yıl saltanat sürdükten sonradan 1617 de vefat etmiştir
Zitvatorok uzlaştırma anlaşması bölgeye ve Osmanlıya bir rahatlama dönemi açıp devletinin prestijini her tarafta perçinleyince Allah ’ a bir teşekkür belgesi almak üzere taht şehrinde o zamana dek görünmeyen güzellikte bir mabed yükseltmeyi aklına koyar Baş motifi ve tutkusu, kulluğunu kanıtlayabilmek üzere, o zamana değin yapılmış olan camilerin en büyüğünü ve en güzelini gerçekleştirmek ve özellikle de Ayasofya' yı dinmek buna birde namu şanını kıyamete kadar yaşatacak bir eser bırakma ihtirası hiç tereddütsüz eklenebilir
Sultan I Ahmet ’ in dindar bir padişah olduğu tüm kaynaklarda ittifakla belirtilmiştir XVII Yüzyılın başlarına gelindiğinde İstanbul ’ un esas tepeleri, her biri bir padişah ismi içeren cami ve külliye binaları ile tutulmuştu aynı zamanda Sultan Ahmet, büyük istimlâk paraları ödemek ve çoğu ünlü vezir ve paşa sarayı çökertmek pahasına rabbine ulu bir mabed yapı ettirmeyi arkadaşça inancının bir vecibesi olarak telakki ediyordu
Mimar Mehmet Ağa 1569 1570 de sarayın sedefkârlık ve mimarlık bölümüne dahil olduktan sonradan önünde yepyeni bir yol açılır ve tam 21 yıl zeka Koca Mimar Sinan Ağa' ya çıraklık ve kalfalık eder Koca Sinan ’ ın vefatından daha sonra baş mimarlığa geçer Bundan Böyle Mehmet Ağa' ya imparatorluk yolları açılır, koca devletin hangi köşesinden gelirse gelsin bütün milletler ve cemaatlerinin bütün kabiliyetli çocuklarını bünyesinde eriten imparatorluğun geniş topraklarında olanca hazinelerini ve nimetlerini sergileyen düzeni içinde sedefkârlığı ve mimarlığı yanında devletin dağıtılmış birimlerinde ödev alır Mimarbaşı olduktan daha sonra birincil işi Kâbe ’nin onarılması ve meşhur altın oluklarının konulmasıdır
Beygir meydanının (hipodrom) kıble yönünde bulunan Ayşe Sultan Sarayı denize bakıyordu, alanı çok geniş ve Topkapı Sarayı' na yakındı, çevresi de fazla meskun değildi Padişah göre bu yer yerinde görüldü Adı geçen Ayşe Sultan' a otuz bin halis ayarlı altın gönderdi, o da gönül hoşluğu ile mülkünü tapuda derhal hünkâra devretti Sıra caminin temelinin kazılmasına geldiğinde bunun için Osmanlı usulü büyük bir merasim düzenlendi 1018 yılı Recep ayının 9 perşembe günü (Bugünkü takvimle 1609 yılı olduğu kesinde ayı hemen hemen ekim başı oluyor) Devlet erkanı yıkımlarla açılan aylaklık arazide toplandılar Evliya Çelebiye tarafından, caminin esas imamı Evliya efendi, temel şeyhi Mahmud efendi (Aziz Mahmud Hudai), temel kadısı Kara Sümbül Ali efendi, mutemedi Kalender Paşa, temel nazırı Kemankeş Ali Paşa ’ dır Temeline birincil kazmayı şahsen Sultan Ahmet Han vurdu Bu kazma bugün Topkapı Sarayı müzesindedir Temel kazmaya başlanınca öncelikle Sultan Ahmet Han eteğiyle toprak taşıyarak 'Ya Rab Ahmet kulunun hizmetidir' diye dua etmişti Caminin tamamlanması ise 1026 hicri yılı Cuma Delahiresi ayının 4 günü bugünkü takvimle 9 Haziran 1617 etmektedir Böylece inşaat 7 yıl 5 ay 6 gün sürmüş oluyordu *