Susmaların bir sonbaharı olurmuş meger SUSMALARIN BİR SONBAHARI OLURMUŞ MEGER susmaların bir sonbaharı olurmuş meğer, yapraklar samimi olarak koparmış, can dipsiz feryatlardan bitmemiş bir sözüm vardı, dinlemedin hoyratça hırpaladığın günahsız zamanlarda küstürmüştün, benim gerçeğimi bir kalp dolusu ağlarken avuçlarında, gözyaşlarımda hiç gizlemedim ama aşkı gecelerin şerrine kapılır da, iki çift lafında sus olur mu sandın yahut? bir daha hiç ağlamaz mı sandın, avuçlarından düşerse buz gibi soğuk bir yağmur damlasıyla, kilitlerken dudaklarımda baharı, ruhunun çıplak, yalnız kışları geçer mi sandın yahut? dinlemedin susmaya alışkındı oysa, sana çoğalttıklarım üzüntü içinde, dokunaklı sabırlar doğururken açlıkin bir dokunsan anlardın, canım nasıl da dargın susmaların ne fazla kalabalığı varmış meğer, gitmeiçindeki en yalnız kelime dinlemedin sesin bıçak gibi kestiğinde, ömrüm yüz çevirdi benden, gerçi, içinde sen varsın diye beyaz bir masalla avutmadım yüreğimi sözlerin tuz basarken yarım kalmışlığımın çıkmaz yollarına iri dağları sımsıkı tuttum içimde, küçücük bir taş parçası düşürmedim ayak izlerine tamamlanmamış bir sözüm dinlemediğin hemen son nefesini veremiyor aşk, bende (sende olmadığı kadar) gelişi hoş ayrılıklardı benimki senin kadar esaslı, hiç gitmedim senden