iltasyazilim
FD Üye
Tarihimizde İz Bırakan Devlet Adamları
Tarihimizde İz Bırakan Devlet Adamlarının isimleri
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk (veya Kamâl1 Atatürk) (d 1881, Selânik – ö 10 Kasım 1938, İstanbul), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olan Türk mareşal ve devlet adamıdır 1919 yılında başlattığı Milli Kurtuluş Mücadelesi'nin önderliğini yapmış; daha sonra, çağdaş Türkiye'yi oluşturan devir ve reformları gerçekleştirmiştir Cumhuriyet Insanlar Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı ve Türk Ordusu'nda subay olarak görev yapmış; 1921 tarihli Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Gaziunvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir
Abaza Hasan Paşa
Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde Osmanlı tarihinin en büyük celali isyanını çıkaran asi reisi Silahdar bölüğüne mensup kapıkulu süvarilerindendir Anadolu ’da Türkmen boylarının ağası olan Haydaroğlu Mehmed ’in çıkardığı isyanı bastırarak ünlü oldu Bu başarısı dolayısıyla Yeni İl Türkmen voyvodalığına ödev edildi Fakat bir vakit daha sonra görevden alınmasına kızarak ayaklanma etti Gerede ve Bolu arasındaki sahayı hükmü altına aldı ve bu sırada isyan etmiş olan İbşir Paşa ile birleşerek üstüne gönderilen Katırcıoğlu ’nu yendi Bunun üstüne isyanını durdurmak gayesiyle yeniden Türkmen ağalığına atama edildi
Abaza Hasan Paşa, İbşir Mustafa Paşanın sadrazamlığı sırasında ona müşavirlik görevinde bulundu Ama bir takım hadiselere sebep olduğundan nedeniyle İbşir Mustafa Paşa idam edilince Abaza Hasan Paşa onun intikamını almak gayesiyle her yerde ayaklanma etti Osmanlı ordusu Macaristan seferinde iken büyük bir güçlü olarak İstanbul üstüne yürüdü Isyan hareketinin büyümesi üzerine Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Erdel ’den İstanbul ’a dönmek mecburiyetinde kaldı Köprülü Mehmed Paşanın sadrazamlıktan azlini ihtiyacı karşılamak üzere ileri harekata geçen Abaza Hasan Paşanın üzerine Anadolu serdarı Diyarbakır valisi Murteza Paşa gönderildiyse de, Hasan Paşa, gelen orduyu Ilgın civarında mağlup etti sonradan kış bastırıp, ordunun iaşesini teminde güçlük baş gösterince, Abaza Hasan Paşa da ordusunu dağıttı Bu esnada Murteza Paşa ile Halep valisi Esir Ali Paşanın tekliflerine kanarak Halep ’e gelen Abaza Hasan Paşa üstüne bir gece baskını yapıldı Suç ortakları ile birlikte zorunlu cezayı fark etti (1658)
Abbas Hilmi Paşa
Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde Osmanlı tarihinin en büyük celali isyanını çıkaran asi reisi Silahdar bölüğüne mensup kapıkulu süvarilerindendir Anadolu ’da Türkmen boylarının ağası olan Haydaroğlu Mehmed ’in çıkardığı isyanı bastırarak meşhur oldu Bu başarısı dolayısıyla Yeni İl Türkmen voyvodalığına tahsis edildi Oysa bir zaman sonra görevden alınmasına kızarak ayaklanma etti Gerede ve Bolu arasındaki sahayı hükmü altına aldı ve bu sırada ayaklanma etmiş olan İbşir Paşa ile birleşerek üzerine gönderilen Katırcıoğlu ’nu yendi Bunun üstüne isyanını durdurmak gayesiyle yeniden Türkmen ağalığına tahsis edildi
Abaza Hasan Paşa, İbşir Mustafa Paşanın sadrazamlığı esnasında ona müşavirlik görevinde bulundu Ama bir takım hadiselere sebep olduğundan dolayı İbşir Mustafa Paşa idam edilince Abaza Hasan Paşa onun intikamını elde etmek gayesiyle bitmiş ayaklanma etti Osmanlı ordusu Macaristan seferinde iken büyük bir şiddetle İstanbul üzerine yürüdü Ayaklanma hareketinin büyümesi üstüne Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Erdel ’den İstanbul ’a dönmek mecburiyetinde kaldı Köprülü Mehmed Paşanın sadrazamlıktan azlini ihtiyacı karşılamak üzere ileri harekata geçen Abaza Hasan Paşanın üstüne Anadolu serdarı Diyarbakır valisi Murteza Paşa gönderildiyse de, Hasan Paşa, gelen orduyu Ilgın civarında mağlup etti daha sonra kış bastırıp, ordunun iaşesini teminde güçlük baş gösterince, Abaza Hasan Paşa da ordusunu dağıttı Bu esnada Murteza Paşa ile Halep valisi Esir Ali Paşanın tekliflerine kanarak Halep ’e gelen Abaza Hasan Paşa üzerine bir gece baskını yapıldı Suç ortakları ile birlikte zorunlu cezayı gördü (1658)
Abdi Paşa
Osmanlı Devletinin Budin eyaletindeki son valisi ve ünlü Budin kahramanı Asıl adı Abdurrahman ’dır Doğum yeri ve tarihi bilinmemektedir Yeniçerilikten yetişti Yüksek zekası ve kabiliyeti ile 1668 yılında Yeniçeri ağası oldu Girit savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermesi üstüne vezirlik rütbesine terfi etti Bundan sonradan sırasıyla; Bağdad, Mısır, Bosna ve Budin valiliklerinde bulundu 1684 yılında Halep valiliğine, aynı yıl her yerde Budin valiliğine görev edildi Budin valisiyken eksik bir şiddetle 1686 yılında doksan bin karakter Haçlı ordusuna aleyhinde durdu Düşmanın teslim tekliflerini geri çeviren Abdi Paşa, 1686 ’da çıkarma harekatı yaparken şehid oldu Bu sırada 80 yaşlarındaydı Haçlı ordusu oysa bundan sonra şehre girebildi Macarlar, Abdi Paşaya derin saygı etmişler ve hatırasına kabrini imar ederek üstüne Türkçe ve Macarca Abdi Paşayı metheden ve şehadet tarihi yer alan bir mezartaşı koymuşlardır
Abdi Paşa (Nişancı)
Osmanlı devlet adamı ve tarihçi Esas adı Abdurrahman ’dır İstanbul ’un Anadoluhisarı semtinde dünyaya geldi Doğum tarihi belirlenmiş değildir Eğitim ve öğretimini Enderunı hümayunda tamamladı 1648 ’de Sarayı Hümayunun Büyük Oda kısmında birincil resmi vazifesine başladı İki yıl sonra Seferli Koğuşuna atandı Bu vazifede 1659 ’a dek kalan Abdi Paşa, Has Oda ’ya ödev edildi 1665 ’te tuğra çekme vazifesi verildi 1668 ’de giz katipliğine getirilen Abdi Paşa ertesi sene Temmuz ayında vezirlik rütbesi ile nişancılık nasbına devir edilerek saraydan ayrıldı Uzun vakit bu vazifede kalan Abdi Paşa Çehrin Seferi sırasında İstanbul kaymakamı oldu (1678) Ertesi yıl dördüncü vezirliğe terfi etti İkinci vezir iken 1682 ’de Basra valiliğine görev edildi On yıl kadar dağıtılmış illerde valilik yaptı 1690 ’da Kandiye, daha sonra Sakız muhafızlığına getirildi Sakız muhafızı iken 1692 yılında vefat etti
Abdi Paşa, devlet hizmetleri açık havada Vekayiname adlı Osmanlı tarihi ile ünlü olmuştur Bu eserini Has Oda ’da vazifeliyken Dördüncü Mehmed Hanın isteği üstüne yazmaya başlamıştır Eserin dili oldukça sade olup, üslubu güzeldir Dördüncü Mehmed Han zamanı için birinci derecede kaynak olan bu eser, daha sonraki tarihçiler tarafından kullanılmıştır Eser az önce yayınlanmamış olup, yazma nüshası Topkapı Sarayı Kütüphanesinde mevcuttur
Abdi Paşanın, hem yazınsal sahada da çalışmaları vardır Abdi mahlası ile yazdığı şiirlerini bir Divan ’da toplamıştır Ayrıca Ka ’b bin Züheyr ’in Kasidei Bürde ’sine ve Divanı Urfi ’deki bir takım şiirlere şerhler yazmıştır
Abdullah Cevdet
Osmanlı Devletinin son devirlerinde yaşamış siyaset adamı ve yazar Jön Türkler hareketlerini başlatanlardan ve İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurucularından Babası Diyarbekir Birinci Tabur Katibi Ömer Vasfi Efendi olup, 9 Eylül 1869'da Arapkir'de doğdu 1932'de İstanbul'da öldü
Birincil tahsilini Arapkir'de ve Hozat'ta yaptıktan sonra Mamüretü'lAziz (Elazığ) Askeri Rüşdiyesini bitirdi Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisinden de mezun olduktan daha sonra Mektebi Tıbbiyeye girdi Biyolojik materyalist fikirlerin tesirinde kaldı Dinin insan üzerindeki fonksiyonlarını red eden ve her şeyi madde ile açıklamaya çalışan materyalist görüşlere yer veren bazı eserler yazdı
Talebeyken 1889'da tıbbiyeli arkadaşları ile daha sonra İttihad ve Terakki Cemiyeti adını alacak olan İttihadı Osmani adlı dar cemiyeti kurdu Siyasi faaliyetleri sebebiyle birçok defa tutuklandı 1894'te Mektebi Tıbbiyeden mezun oldu Haydarpaşa Hastanesinde vazife aldı Geçici olarak Diyarbakır'a vazifeli gönderildi Orada İttihadı Osmani Cemiyetine Ziya Gökalp gibi pekçok kimseyi üye kaydetti İstanbul'a döndükten daha sonra siyasi faaliyetlere devam ettiği ve devlete karşısında olan faaliyetleri nedeniyle arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı 1896'da Bakanlar Kurulu kararıyla Trablusgarb'a sürüldü Burada da siyasi faaliyetlere devam etti
Mizan ve Meşveret adlı dergilere imzasız ve Bir Kürttakma adıyla yazılar gönderdi Fizan'a sürüldü ise de oradan Tunus'a kaçtı Paris'e geçerek Osmanlı Devletini düşürmek için faaliyet bildiren Jön Türklere katıldı 1897'de Cenevre'ye gitgide artarak İttihad ve Terakki Cemiyetinin merkez komitesinde yer aldı Değişik gazete ve dergilerde takma adıyla yazılar yazdı 1899'da Viyana sefareti tabipliğine tayin edildi 1903'te bitmiş Cenevre'ye gitgide artarak bir basımevi kurdu ve İctihad Mecmuası'nı çıkarmaya başladı 1904'te Osmanlı İttihad ve İnkılap Cemiyetinin kurucuları arasında yer aldı Dağıtılmış gazete ve dergilerde yazdığı yazılarda Sultan İkinci Abdülhamid Han ve diğer hükümet erkanı hakkında çirkin ifadeler kullandı 20 Ekim 1904 ’te İsviçre'den hudut dışı edilince, İctihad Dergisi ve kütüphanesini Darı'a naklederek bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine devam etti Şurayı Osmani Cemiyetinin idaresinde vazife aldı Bu sırada İslam düşmanı ve müsteşrik Dozy'nin eseri Essai Sur l'histoire de l'İslamisme adlı kitabını Tarihi İslamiyet adıyla çeviri etti Bu kitapta Peygamberimize karşı saygısız ifadeler kullandığı için dindar insanların arkadaşça duygularını rencide etti Bu yüzden pek fazla kimse tarafından, kendi hatalı fikirlerinden başkasını kabul etmeyen, Allah düşmanı manasında Adüvvullah Cevdetdiye anıldı Bozuk fikirlerine zamanın reel alimleri kadar cevaplar verildi
İkinci Meşrutiyetin ilanından ve İkinci Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinden daha sonra 1910 senesi sonlarında İstanbul'a dönen Abdullah Cevdet, İttihat ve Terakki ileri gelenleriyle arası açık olduğundan Cağaloğlu'nda İctihad Evi adını verdiği binaya yerleşerek İctihad Dergisini çıkarmaya devam etti Aynı sene içinde kurulan Osmanlı Halkçı Fırkasının ikinci başkanı oldu Bu fırka, Hürriyet ve İtilaf Fırkasıyla birleşince de, siyasi faaliyetlerini Kürt Teali Cemiyetine girerek devam ettirdi Çıkardığı İctihad Dergisi, din ve devlet karşı yazılar yazdığı için birçok kere kapatıldı Bir ara İsviçre'ye giderek Osmanlı Devleti aleyhinde çalışan muhaliflere yeralma istediyse de ricası İsviçre hükumeti göre reddedildi daha sonra İttihatçıların desteğiyle meydana çıkan Yargı Gazetesinin yazarlarından oldu Birinci Dünya Harbinden daha sonra her tarafta siyaset ve yayın faaliyetlerine başladı 1 Kasım 1918'den itibaren İctihad Dergisini her yerde çıkardı Her Yerde İttihatçıların karşı yazılar yazdı İngiliz Muhipler Cemiyetini kurdu Keza İngilizlerle işbirliği yapan Kürdistan Teali Cemiyetinde de kayda değer roller aldı İctihad Mecmuasında dini tezyif edici yazılar neşr etmeye devam etti Bir ara Sıhhıye Müdürü olduysa da bu vazifeden alındı 25 Mayıs 1920'de bu vazifeye yeniden tahsis edildi Ama yedi ay sonra bitmiş alındı Tekrar neşr etmeye başladığı İctihad Dergisinin 1 Mart 1922 tarihli 144 sayısında Bahailiğin yeni bir din olarak kabul edilmesini öğüt etti İstiklal Harbinden sonra İctihad Dergisinde yeni idareyi öven yazılar yazarak nüfuz kazanmak istedi Bu mecmuada Türkiye'nin nüfus politikasıyla ilgili olarak; Neslimizi ıslah etmek, sağlamlaştırmak için Avrupa'dan ve Amerika'dan damızlık erkek getirmek gerekirşeklindeki iddiasının yer aldığı bir yazıyı kendi imzasıyla yayımladı Bu yazısı tüm yurtta büyük ve derin bir nefrete sebep oldu
Ömrünün sonuna doğru en ince ayrıntısına kadar yalnız kalan Abdullah Cevdet 29 Kasım 1932'de öldü
Abdurrahman Gazi
Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük hizmetleri geçen mücahid kumandan, fethi dillere destan olan Aydos Kalesinin fatihi Doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir Ertuğrul Gazi vaktinde başlayan devlet hizmetini Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi devirlerinde de devam ettirdi Osman Gazi ve Orhan Gazinin gözü öyle kumandanlarından ve silah arkadaşlarındandı
Abdurrahman Gazi ve öteki mücahid gaziler, daha sonra üç kıt ’a ve yedi iklime hükmeden Osmanlı Devletinin kuruluşunda en önemli rolü oynadılar Akça Koca, Samsa Çavuş ve Konur Yüksek Dağ, Akyazı, İznik ve İzmit ile meşgul olurken, Abdurrahman Gazi de İstanbul tarafındaki hisarlara akınlar düzenledi Bursa fethedilinceye dek, Bizans sınırında uç beyi olarak hizmetlerde bulundu
1328 senesinde Orhan Gazi, Abdurrahman Gazi ile Konur Alp ’i Aydos Kalesinin fethi ile görevlendirdi Bu kalenin istihkamları çok sağlam olduğundan, kalenin fethi uzadı giderken kale tekfurunun kızının gördüğü rüyadan sonra yazdığı mektup üzerine yapılan hareket neticesinde kale fethedildi Orhan Gazi kale tekfurunun Müslüman olan kızını Abdurrahman Gazi ile evlendirdi Abdurrahman Gazi bundan sonra İznik üstüne akınlarda bulundu
Tarihe altın harflerle geçen bir çok kale fethine ve meydan muharebelerine iştirak eden Abdurrahman Gazi, 1329 senesinde vefat etti Kabrinin Eskişehir yakınında kendi adı ile anılan köyde olduğu söylenti edilmektedir
Abdurrahman Itibar
Devlet adamı, tarihçi ve Osmanlı Devletinin son vak ’anüvisti 1853'te İstanbul ’da doğdu 1925'te öldü Ilk tahsiline Eyüp semt mektebinde başladı Eyüp Rüşdiyesinde okudu Bundan sonra 1873 ’te Mektebi Sultaniyi yani Galatasaray Lisesini bitirdi Mahreci Aklam adlı mektebe umumi tarih hocası oldu Bu vazifesinden daha sonra da Mektebi Sultanide daha sonra da, Muallim Mektebinde umumi tarih hocalığı yaptı
sonra Mülkiye Mektebine müdür oldu Burada genel coğrafya, Osmanlı tarihi, İslam tarihi, istatistik bilimi ve ahlak dersleri okuttu Sonradan da Darülfünuna devletler tarihi hocası oldu Pekçok yerde hocalık ve müdürlük vazifeleri yaptıktan daha sonra, Defteri Hakani Nezaretine, A ’emrindeki meclisi üyeliğine, Maarif Nazırlığına devir edildi İki kez Maarif Nazırı oldu Bu vazifesinin yanına telif edilen eserleri tetkik komisyonu üyeliği, vak ’anüvistlik, Tarihi Osmani Encümeni Reisliği ve A ’emrindeki Heyeti ikinci reisliği gibi vazifeler verildi
Birinci Dünya Savaşından sonradan İttihat ve Terakki hükumeti iktidardan çekilince yeni kurulan Müşir İzzet Paşa kabinesinde önce Posta ve Telgraf Nazırı sonra da Devlet Şurası başkanı oldu Salih Paşa kabinesinde önce vekaleten sonra da asaleten Maarif Nazılırlığı yaptı Salih Paşa istifa edince açıkta kaldı Kuvayı Milliye İstanbul ’a gelip A ’emrindeki Heyeti kaldırılınca, Abdurrahman Itibar ’in a ’ast üyeliği sona erdi Türkiye Cumhuriyeti Büyük Ahali Meclisinin ikinci seçim devresinde, 1923 ’te İstanbul Milletvekili oldu Ankara ’ya gidip Kızılay ’a başkan seçildi Milletvekilliği sırasında hastalandı ve İstanbul ’a döndü 1925 ’te öldü Mezarı Edirnekapı ’dadır
Devlet adamlığından ziyade tarihçiliği ile meşhur olan Abdurrahman Asalet, saliseden balaya dek bütün rütbeleri kazanmıştı
Eserleri şunlardır:
Fezlekei Tarihi Düveli İslamiye (İslam Devletleri tarih özeti), Tarihi Devleti Osmaniye, Fezlekei Tarihi Devleti Osmaniye, ZübdetülKısas, Tarihi Asrı Hazır (Yaşadığımız asrın tarihi), Harbi Hazırın Menşei (Birinci Dünya Harbinin sebeplerine dairdir), Sultan Abdülhamidi Sani ’ye Dair, Tarih Muhasebeleri, Umumi Coğrafyayı Umrani, İlmi Etik ve Istatistik, Lütfi Tarihi ’nin sekizinci cildini hazırlamış ve Tarihi Osmani Encümeni ve Türk Tarih Encümeni mecmualarında pekçok makaleleri neşredilmiştir
Abdülezel Paşa
Osmanlı Devletinin son zamanlarında yetişen ve Yunan Harbinde (1897) şehit düşen değerli bir komutan 1827 (H1243) senesinde Konya ’nın Hadim kazasında doğdu
On altı yaşındayken er olarak orduya girip asker oldu On iki sene kadar Arabistan ’da kalıp, Osmanlı ordusunda sadakatle hizmet etti Bu vefalı ve gayretli hizmetleri neticesinde çok sevilip subaylık rütbesi verildi 1853 ’te Hüsrev Paşanın yaveri olarak Kırım Muharebesine katıldı 1857 ’de Karadağ, 1868 ’de Girit isyanlarını bastırmak için vazife aldı Gösterdiği başarılar üstüne her vazifesinin akabinde bir rütbe, farklı alanlara yönlendirilmiş nişanlar ve madalyalar verildi 1872 senesinde binbaşı rütbesi ile Giresun taburuna ödev edildi Bu taburla birlikte Sırbistan Muharebesine katıldı Bu seferde, Aleksin mevkiindeki savaşta büyük yiğitlik gösterdi
Plevne Muharebesine de katıldı Bu sırada mirliva yani albay idi Savaşta fevkalade yiğitlik gösterdi İstanbul ’a dönünce, İkinci Abdülhamid Han göre göğsüne Plevne madalyası takıldı Bundan daha sonra, jandarma teşkilatına ödev edilerek Hicaz ’a gönderildi Bir müddet sonra bitmiş İstanbul ’a geldi ve paşalığa yükseldi
Anadolu terbiyesi ile gelişen ve erlikten paşalığa yükselen bu köylü çocuğu, dinin emirlerine tabi salih bir Müslüman idi Kur ’lahzaı kerimi ezberlemişti Sesi hoş olup, çabuk okurdu Yakın dostları onun aralıksız hatim okuduğunu ve buna aralıksız elli yıl devam ettiğini söylemişlerdir Memleketi Hadim ’i ziyarete geldiğinde, dostlarından birine; “Cenabı Hak, hafızlık nimeti ve paşalık gibi iki rütbe bahşetti Şimdi bir üçüncüsünü istiyorum, o da şehitlik rütbesidir! diyerek şehit olma arzusunu dile getirmiştir
Nitekim Abdülezel Paşa, 1897 senesinde vuku bulan OsmanlıYunan harbinde, Milona geçidine taarruz eden kuvvetlerin başında savaşırken şehid düştü Önce Pürnartepe ’ye defnedildi Sonra Alasonya ’ya naklolundu Kahramanlıkları dilden dile anlatılan bu şehit kumandanın kabri üstüne, Sultan Abdülhamid Han bir türbe yaptırdı
Abdülkerim Nadir Paşa
Osmanlı serdarı ekremlerinden 1807 ’de Rumeli ’nin Zağra ’ya tabi Çırpan kasabasında doğdu Babası kale yamaklarından Ahmed Ağadır Irk aralarında memleketine nisbetle Çırpanlı Abdi Paşa diye ünlü olan Abdülkerim Paşa, genç yaşta İstanbul ’a gelip Asakiri Mansurei Muhammediye ordusuna girdi Eğitimini tamamladıktan sonra Harbiye mektebinin birincil başlangıç yıllarında Maçka kışlasında kurulan mekteb taburuna teğmen atama edildi
1835 senesinde askeri alanda yakalamak üzere Viyana ’ya gönderildi ve beş yıl kaldıktan daha sonra miralay rütbesi ile İstanbul ’a dönerek erkanı harbiye reisliğine devir edildi O zamanlar Avrupa ’da eğitim ve tahsil görenlere artı haysiyet edildiğinden, tanzimatçıların himayesine mazhar oldu ve kısa zamanda yüksek rütbelere kavuştu 1846 senesinde feriklik rütbesi ile Sıcacıkı şurayı askeri azalığına, bir sene sonra da Mekatibi askeriye nezaretine getirildi 1847 senesinde de devletin mevcud beş ordusuna ilave olarak kurulan ve merkezi Bağdad ’da bulunan altıncı orduya müşir rütbesi ile komutan tahsis edildi sonradan Bağdad, Diyarbekir ve Erzurum valiliklerinde bulundu
1851 senesinde sadrazam Ali Paşa kadar birinci ordu komutanlığına getirildi 1853 ’te OsmanlıRus savaşı başladığında Anadolu ordusu komutanı idi Ordusu ile Gümrü ’ye değin ilerledi ise de, geri çekilince azl edilerek önce Selanik, sonra da Rumeli valiliğine devir edildi Valiliği sırasında bana kalırsa askerin başında haydut takibine çıkarak asayişi sağlamak için büyük çaba gösterdi
1876 senesinde İstanbul ’a çağrılan Abdülkerim Paşa, önce Meclisi ali üyeliğine, sonradan bahriye nazırlığına devir edildi Dört ay sonradan da Derviş Paşanın yerine serasker oldu Mahmud Nedim Paşa hükumetinin düşmesi ile sadarete gelen Mütercim Rüşdi Paşa hükumetinde yerini Hüseyin Avni Paşaya bıraktı Kendisi ise baştan serdarı ekremliğe ödev edildi ve ortaya çıkan Bulgar isyanını bastırmak üzere Rumeli ’ye gönderildi Bulgar isyanını bastırdı Oysa Rusya ’nın müdahalesi ve Sırbistan ’ın da ayaklanması Osmanlı Devletini zor durumda bıraktı Sırp isyanını bastırmakla vazifelendirildi ve Sırpları mağlub etti Ama bir yabancı devletin müdahalesinin olabileceğini düşünen İstanbul hükumeti, buna meydan bırakmayıp serdarı ekrem Abdülkerim Paşaya anında Belgrad üstüne yürümesi ve Sırpları barışa zorlaması konusunda dikte verdi Yaptığı muharebeler neticesinde Sırp kuvvetlerinin büyük kısmının toplandığı ve en çok güvendikleri Alesinatz mevkiini ele geçirince şöhreti bir kat daha arttı
İkinci Abdülhamid Hanın birincil zamanlarında çıkan 1877 OsmanlıRus Harbinin başında, Rumeli ’de serdarı ekrem olarak Abdülkerim Nadir Paşa bulunuyordu Düşmanın Tuna ’yı kolaylıkla geçip Türklerin buna engel olamayışı bütün dünyayı şaşırttı Nadir Paşanın bu başarısızlığı izahı kabil olmayan ve askerlik bakımından savunulamayacak bir husustu Bu sebepten Abdülhamid Han, serdarı ekremi anı harbe sevk etti Bunun üzerine önce Midilli ve sonradan da Rodos ’ta zorunlu ikamete emrindeki tutuldu 1883 senesinde Rodos ’ta vefat etti
Abdülmecid Efendi
Son Osmanlı halifesi 29 Mayıs 1868 ’de İstanbul ’da doğdu Babası Sultan Abdülaziz, annesi Hayranıdil Kadındır Babasının ölümü üzerine (1876), İkinci Meşrutiyetin ilanına dek (1908) sarayda kapalı bir hayat yaşadı Bu dönemde yabancı dil öğrendi 4 Temmuz 1918 ’de amcasının oğlu Mehmed Vahideddin tahta çıkınca veliaht duyuru edildi
Birinci Dünya savaşından sonradan Türk toprakları işgal edilince, Kuvayı Milliye lehinde beyanlarda bulundu Bir ara Ankara ’ya gitmesi laf konusu olunca İngilizler, Abdülmecid Efendiyi göz hapsine aldılar
1 Kasım 1922 ’deki bir kararla Türkiye Büyük Halk Meclisi, saltanatı kaldırınca, veliahtlık sıfatı kalmadı 18 Kasım 1922 ’de halifeliğe seçildi Emirülmü ’minin yerine “Halifei müslimin ünvanı verildi sonradan 29 Ekim 1923 ’te Cumhuriyetin ilanı ve 3 Mart 1924 tarihinde, halifeliğin kaldırılması üstüne Osmanlı Hanedanından olanların yurt dışına çıkarılması hakkında karar alındı
Abdülmecid Efendi, bunun üzerine, hanımı, kızları, doktoru ile beraber Çatalca ’dan trene bindirilerek İsviçre ’ye gönderildi
Ekim 1924 ’de Fransa ’ya geçti Nice şehrinde, kendini ibadete vererek, sakin bir hayat yaşadı
23 Ağustos 1944 ’de Paris ’te vefat etti Naaşının, Türkiye ’ye getirilmesi için yapılan başvurulardan bir sonuç alınamadı On sene bekletildiği Paris Camiinden alınarak, Medine ’deki Cennetül Ebedi Kabristanına (1954) defnedildi *
Tarihimizde İz Bırakan Devlet Adamlarının isimleri
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk (veya Kamâl1 Atatürk) (d 1881, Selânik – ö 10 Kasım 1938, İstanbul), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olan Türk mareşal ve devlet adamıdır 1919 yılında başlattığı Milli Kurtuluş Mücadelesi'nin önderliğini yapmış; daha sonra, çağdaş Türkiye'yi oluşturan devir ve reformları gerçekleştirmiştir Cumhuriyet Insanlar Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı ve Türk Ordusu'nda subay olarak görev yapmış; 1921 tarihli Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Gaziunvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir
Abaza Hasan Paşa
Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde Osmanlı tarihinin en büyük celali isyanını çıkaran asi reisi Silahdar bölüğüne mensup kapıkulu süvarilerindendir Anadolu ’da Türkmen boylarının ağası olan Haydaroğlu Mehmed ’in çıkardığı isyanı bastırarak ünlü oldu Bu başarısı dolayısıyla Yeni İl Türkmen voyvodalığına ödev edildi Fakat bir vakit daha sonra görevden alınmasına kızarak ayaklanma etti Gerede ve Bolu arasındaki sahayı hükmü altına aldı ve bu sırada isyan etmiş olan İbşir Paşa ile birleşerek üstüne gönderilen Katırcıoğlu ’nu yendi Bunun üstüne isyanını durdurmak gayesiyle yeniden Türkmen ağalığına atama edildi
Abaza Hasan Paşa, İbşir Mustafa Paşanın sadrazamlığı sırasında ona müşavirlik görevinde bulundu Ama bir takım hadiselere sebep olduğundan nedeniyle İbşir Mustafa Paşa idam edilince Abaza Hasan Paşa onun intikamını almak gayesiyle her yerde ayaklanma etti Osmanlı ordusu Macaristan seferinde iken büyük bir güçlü olarak İstanbul üstüne yürüdü Isyan hareketinin büyümesi üzerine Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Erdel ’den İstanbul ’a dönmek mecburiyetinde kaldı Köprülü Mehmed Paşanın sadrazamlıktan azlini ihtiyacı karşılamak üzere ileri harekata geçen Abaza Hasan Paşanın üzerine Anadolu serdarı Diyarbakır valisi Murteza Paşa gönderildiyse de, Hasan Paşa, gelen orduyu Ilgın civarında mağlup etti sonradan kış bastırıp, ordunun iaşesini teminde güçlük baş gösterince, Abaza Hasan Paşa da ordusunu dağıttı Bu esnada Murteza Paşa ile Halep valisi Esir Ali Paşanın tekliflerine kanarak Halep ’e gelen Abaza Hasan Paşa üstüne bir gece baskını yapıldı Suç ortakları ile birlikte zorunlu cezayı fark etti (1658)
Abbas Hilmi Paşa
Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde Osmanlı tarihinin en büyük celali isyanını çıkaran asi reisi Silahdar bölüğüne mensup kapıkulu süvarilerindendir Anadolu ’da Türkmen boylarının ağası olan Haydaroğlu Mehmed ’in çıkardığı isyanı bastırarak meşhur oldu Bu başarısı dolayısıyla Yeni İl Türkmen voyvodalığına tahsis edildi Oysa bir zaman sonra görevden alınmasına kızarak ayaklanma etti Gerede ve Bolu arasındaki sahayı hükmü altına aldı ve bu sırada ayaklanma etmiş olan İbşir Paşa ile birleşerek üzerine gönderilen Katırcıoğlu ’nu yendi Bunun üstüne isyanını durdurmak gayesiyle yeniden Türkmen ağalığına tahsis edildi
Abaza Hasan Paşa, İbşir Mustafa Paşanın sadrazamlığı esnasında ona müşavirlik görevinde bulundu Ama bir takım hadiselere sebep olduğundan dolayı İbşir Mustafa Paşa idam edilince Abaza Hasan Paşa onun intikamını elde etmek gayesiyle bitmiş ayaklanma etti Osmanlı ordusu Macaristan seferinde iken büyük bir şiddetle İstanbul üzerine yürüdü Ayaklanma hareketinin büyümesi üstüne Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Erdel ’den İstanbul ’a dönmek mecburiyetinde kaldı Köprülü Mehmed Paşanın sadrazamlıktan azlini ihtiyacı karşılamak üzere ileri harekata geçen Abaza Hasan Paşanın üstüne Anadolu serdarı Diyarbakır valisi Murteza Paşa gönderildiyse de, Hasan Paşa, gelen orduyu Ilgın civarında mağlup etti daha sonra kış bastırıp, ordunun iaşesini teminde güçlük baş gösterince, Abaza Hasan Paşa da ordusunu dağıttı Bu esnada Murteza Paşa ile Halep valisi Esir Ali Paşanın tekliflerine kanarak Halep ’e gelen Abaza Hasan Paşa üzerine bir gece baskını yapıldı Suç ortakları ile birlikte zorunlu cezayı gördü (1658)
Abdi Paşa
Osmanlı Devletinin Budin eyaletindeki son valisi ve ünlü Budin kahramanı Asıl adı Abdurrahman ’dır Doğum yeri ve tarihi bilinmemektedir Yeniçerilikten yetişti Yüksek zekası ve kabiliyeti ile 1668 yılında Yeniçeri ağası oldu Girit savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermesi üstüne vezirlik rütbesine terfi etti Bundan sonradan sırasıyla; Bağdad, Mısır, Bosna ve Budin valiliklerinde bulundu 1684 yılında Halep valiliğine, aynı yıl her yerde Budin valiliğine görev edildi Budin valisiyken eksik bir şiddetle 1686 yılında doksan bin karakter Haçlı ordusuna aleyhinde durdu Düşmanın teslim tekliflerini geri çeviren Abdi Paşa, 1686 ’da çıkarma harekatı yaparken şehid oldu Bu sırada 80 yaşlarındaydı Haçlı ordusu oysa bundan sonra şehre girebildi Macarlar, Abdi Paşaya derin saygı etmişler ve hatırasına kabrini imar ederek üstüne Türkçe ve Macarca Abdi Paşayı metheden ve şehadet tarihi yer alan bir mezartaşı koymuşlardır
Abdi Paşa (Nişancı)
Osmanlı devlet adamı ve tarihçi Esas adı Abdurrahman ’dır İstanbul ’un Anadoluhisarı semtinde dünyaya geldi Doğum tarihi belirlenmiş değildir Eğitim ve öğretimini Enderunı hümayunda tamamladı 1648 ’de Sarayı Hümayunun Büyük Oda kısmında birincil resmi vazifesine başladı İki yıl sonra Seferli Koğuşuna atandı Bu vazifede 1659 ’a dek kalan Abdi Paşa, Has Oda ’ya ödev edildi 1665 ’te tuğra çekme vazifesi verildi 1668 ’de giz katipliğine getirilen Abdi Paşa ertesi sene Temmuz ayında vezirlik rütbesi ile nişancılık nasbına devir edilerek saraydan ayrıldı Uzun vakit bu vazifede kalan Abdi Paşa Çehrin Seferi sırasında İstanbul kaymakamı oldu (1678) Ertesi yıl dördüncü vezirliğe terfi etti İkinci vezir iken 1682 ’de Basra valiliğine görev edildi On yıl kadar dağıtılmış illerde valilik yaptı 1690 ’da Kandiye, daha sonra Sakız muhafızlığına getirildi Sakız muhafızı iken 1692 yılında vefat etti
Abdi Paşa, devlet hizmetleri açık havada Vekayiname adlı Osmanlı tarihi ile ünlü olmuştur Bu eserini Has Oda ’da vazifeliyken Dördüncü Mehmed Hanın isteği üstüne yazmaya başlamıştır Eserin dili oldukça sade olup, üslubu güzeldir Dördüncü Mehmed Han zamanı için birinci derecede kaynak olan bu eser, daha sonraki tarihçiler tarafından kullanılmıştır Eser az önce yayınlanmamış olup, yazma nüshası Topkapı Sarayı Kütüphanesinde mevcuttur
Abdi Paşanın, hem yazınsal sahada da çalışmaları vardır Abdi mahlası ile yazdığı şiirlerini bir Divan ’da toplamıştır Ayrıca Ka ’b bin Züheyr ’in Kasidei Bürde ’sine ve Divanı Urfi ’deki bir takım şiirlere şerhler yazmıştır
Abdullah Cevdet
Osmanlı Devletinin son devirlerinde yaşamış siyaset adamı ve yazar Jön Türkler hareketlerini başlatanlardan ve İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurucularından Babası Diyarbekir Birinci Tabur Katibi Ömer Vasfi Efendi olup, 9 Eylül 1869'da Arapkir'de doğdu 1932'de İstanbul'da öldü
Birincil tahsilini Arapkir'de ve Hozat'ta yaptıktan sonra Mamüretü'lAziz (Elazığ) Askeri Rüşdiyesini bitirdi Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisinden de mezun olduktan daha sonra Mektebi Tıbbiyeye girdi Biyolojik materyalist fikirlerin tesirinde kaldı Dinin insan üzerindeki fonksiyonlarını red eden ve her şeyi madde ile açıklamaya çalışan materyalist görüşlere yer veren bazı eserler yazdı
Talebeyken 1889'da tıbbiyeli arkadaşları ile daha sonra İttihad ve Terakki Cemiyeti adını alacak olan İttihadı Osmani adlı dar cemiyeti kurdu Siyasi faaliyetleri sebebiyle birçok defa tutuklandı 1894'te Mektebi Tıbbiyeden mezun oldu Haydarpaşa Hastanesinde vazife aldı Geçici olarak Diyarbakır'a vazifeli gönderildi Orada İttihadı Osmani Cemiyetine Ziya Gökalp gibi pekçok kimseyi üye kaydetti İstanbul'a döndükten daha sonra siyasi faaliyetlere devam ettiği ve devlete karşısında olan faaliyetleri nedeniyle arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı 1896'da Bakanlar Kurulu kararıyla Trablusgarb'a sürüldü Burada da siyasi faaliyetlere devam etti
Mizan ve Meşveret adlı dergilere imzasız ve Bir Kürttakma adıyla yazılar gönderdi Fizan'a sürüldü ise de oradan Tunus'a kaçtı Paris'e geçerek Osmanlı Devletini düşürmek için faaliyet bildiren Jön Türklere katıldı 1897'de Cenevre'ye gitgide artarak İttihad ve Terakki Cemiyetinin merkez komitesinde yer aldı Değişik gazete ve dergilerde takma adıyla yazılar yazdı 1899'da Viyana sefareti tabipliğine tayin edildi 1903'te bitmiş Cenevre'ye gitgide artarak bir basımevi kurdu ve İctihad Mecmuası'nı çıkarmaya başladı 1904'te Osmanlı İttihad ve İnkılap Cemiyetinin kurucuları arasında yer aldı Dağıtılmış gazete ve dergilerde yazdığı yazılarda Sultan İkinci Abdülhamid Han ve diğer hükümet erkanı hakkında çirkin ifadeler kullandı 20 Ekim 1904 ’te İsviçre'den hudut dışı edilince, İctihad Dergisi ve kütüphanesini Darı'a naklederek bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine devam etti Şurayı Osmani Cemiyetinin idaresinde vazife aldı Bu sırada İslam düşmanı ve müsteşrik Dozy'nin eseri Essai Sur l'histoire de l'İslamisme adlı kitabını Tarihi İslamiyet adıyla çeviri etti Bu kitapta Peygamberimize karşı saygısız ifadeler kullandığı için dindar insanların arkadaşça duygularını rencide etti Bu yüzden pek fazla kimse tarafından, kendi hatalı fikirlerinden başkasını kabul etmeyen, Allah düşmanı manasında Adüvvullah Cevdetdiye anıldı Bozuk fikirlerine zamanın reel alimleri kadar cevaplar verildi
İkinci Meşrutiyetin ilanından ve İkinci Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinden daha sonra 1910 senesi sonlarında İstanbul'a dönen Abdullah Cevdet, İttihat ve Terakki ileri gelenleriyle arası açık olduğundan Cağaloğlu'nda İctihad Evi adını verdiği binaya yerleşerek İctihad Dergisini çıkarmaya devam etti Aynı sene içinde kurulan Osmanlı Halkçı Fırkasının ikinci başkanı oldu Bu fırka, Hürriyet ve İtilaf Fırkasıyla birleşince de, siyasi faaliyetlerini Kürt Teali Cemiyetine girerek devam ettirdi Çıkardığı İctihad Dergisi, din ve devlet karşı yazılar yazdığı için birçok kere kapatıldı Bir ara İsviçre'ye giderek Osmanlı Devleti aleyhinde çalışan muhaliflere yeralma istediyse de ricası İsviçre hükumeti göre reddedildi daha sonra İttihatçıların desteğiyle meydana çıkan Yargı Gazetesinin yazarlarından oldu Birinci Dünya Harbinden daha sonra her tarafta siyaset ve yayın faaliyetlerine başladı 1 Kasım 1918'den itibaren İctihad Dergisini her yerde çıkardı Her Yerde İttihatçıların karşı yazılar yazdı İngiliz Muhipler Cemiyetini kurdu Keza İngilizlerle işbirliği yapan Kürdistan Teali Cemiyetinde de kayda değer roller aldı İctihad Mecmuasında dini tezyif edici yazılar neşr etmeye devam etti Bir ara Sıhhıye Müdürü olduysa da bu vazifeden alındı 25 Mayıs 1920'de bu vazifeye yeniden tahsis edildi Ama yedi ay sonra bitmiş alındı Tekrar neşr etmeye başladığı İctihad Dergisinin 1 Mart 1922 tarihli 144 sayısında Bahailiğin yeni bir din olarak kabul edilmesini öğüt etti İstiklal Harbinden sonra İctihad Dergisinde yeni idareyi öven yazılar yazarak nüfuz kazanmak istedi Bu mecmuada Türkiye'nin nüfus politikasıyla ilgili olarak; Neslimizi ıslah etmek, sağlamlaştırmak için Avrupa'dan ve Amerika'dan damızlık erkek getirmek gerekirşeklindeki iddiasının yer aldığı bir yazıyı kendi imzasıyla yayımladı Bu yazısı tüm yurtta büyük ve derin bir nefrete sebep oldu
Ömrünün sonuna doğru en ince ayrıntısına kadar yalnız kalan Abdullah Cevdet 29 Kasım 1932'de öldü
Abdurrahman Gazi
Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük hizmetleri geçen mücahid kumandan, fethi dillere destan olan Aydos Kalesinin fatihi Doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir Ertuğrul Gazi vaktinde başlayan devlet hizmetini Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi devirlerinde de devam ettirdi Osman Gazi ve Orhan Gazinin gözü öyle kumandanlarından ve silah arkadaşlarındandı
Abdurrahman Gazi ve öteki mücahid gaziler, daha sonra üç kıt ’a ve yedi iklime hükmeden Osmanlı Devletinin kuruluşunda en önemli rolü oynadılar Akça Koca, Samsa Çavuş ve Konur Yüksek Dağ, Akyazı, İznik ve İzmit ile meşgul olurken, Abdurrahman Gazi de İstanbul tarafındaki hisarlara akınlar düzenledi Bursa fethedilinceye dek, Bizans sınırında uç beyi olarak hizmetlerde bulundu
1328 senesinde Orhan Gazi, Abdurrahman Gazi ile Konur Alp ’i Aydos Kalesinin fethi ile görevlendirdi Bu kalenin istihkamları çok sağlam olduğundan, kalenin fethi uzadı giderken kale tekfurunun kızının gördüğü rüyadan sonra yazdığı mektup üzerine yapılan hareket neticesinde kale fethedildi Orhan Gazi kale tekfurunun Müslüman olan kızını Abdurrahman Gazi ile evlendirdi Abdurrahman Gazi bundan sonra İznik üstüne akınlarda bulundu
Tarihe altın harflerle geçen bir çok kale fethine ve meydan muharebelerine iştirak eden Abdurrahman Gazi, 1329 senesinde vefat etti Kabrinin Eskişehir yakınında kendi adı ile anılan köyde olduğu söylenti edilmektedir
Abdurrahman Itibar
Devlet adamı, tarihçi ve Osmanlı Devletinin son vak ’anüvisti 1853'te İstanbul ’da doğdu 1925'te öldü Ilk tahsiline Eyüp semt mektebinde başladı Eyüp Rüşdiyesinde okudu Bundan sonra 1873 ’te Mektebi Sultaniyi yani Galatasaray Lisesini bitirdi Mahreci Aklam adlı mektebe umumi tarih hocası oldu Bu vazifesinden daha sonra da Mektebi Sultanide daha sonra da, Muallim Mektebinde umumi tarih hocalığı yaptı
sonra Mülkiye Mektebine müdür oldu Burada genel coğrafya, Osmanlı tarihi, İslam tarihi, istatistik bilimi ve ahlak dersleri okuttu Sonradan da Darülfünuna devletler tarihi hocası oldu Pekçok yerde hocalık ve müdürlük vazifeleri yaptıktan daha sonra, Defteri Hakani Nezaretine, A ’emrindeki meclisi üyeliğine, Maarif Nazırlığına devir edildi İki kez Maarif Nazırı oldu Bu vazifesinin yanına telif edilen eserleri tetkik komisyonu üyeliği, vak ’anüvistlik, Tarihi Osmani Encümeni Reisliği ve A ’emrindeki Heyeti ikinci reisliği gibi vazifeler verildi
Birinci Dünya Savaşından sonradan İttihat ve Terakki hükumeti iktidardan çekilince yeni kurulan Müşir İzzet Paşa kabinesinde önce Posta ve Telgraf Nazırı sonra da Devlet Şurası başkanı oldu Salih Paşa kabinesinde önce vekaleten sonra da asaleten Maarif Nazılırlığı yaptı Salih Paşa istifa edince açıkta kaldı Kuvayı Milliye İstanbul ’a gelip A ’emrindeki Heyeti kaldırılınca, Abdurrahman Itibar ’in a ’ast üyeliği sona erdi Türkiye Cumhuriyeti Büyük Ahali Meclisinin ikinci seçim devresinde, 1923 ’te İstanbul Milletvekili oldu Ankara ’ya gidip Kızılay ’a başkan seçildi Milletvekilliği sırasında hastalandı ve İstanbul ’a döndü 1925 ’te öldü Mezarı Edirnekapı ’dadır
Devlet adamlığından ziyade tarihçiliği ile meşhur olan Abdurrahman Asalet, saliseden balaya dek bütün rütbeleri kazanmıştı
Eserleri şunlardır:
Fezlekei Tarihi Düveli İslamiye (İslam Devletleri tarih özeti), Tarihi Devleti Osmaniye, Fezlekei Tarihi Devleti Osmaniye, ZübdetülKısas, Tarihi Asrı Hazır (Yaşadığımız asrın tarihi), Harbi Hazırın Menşei (Birinci Dünya Harbinin sebeplerine dairdir), Sultan Abdülhamidi Sani ’ye Dair, Tarih Muhasebeleri, Umumi Coğrafyayı Umrani, İlmi Etik ve Istatistik, Lütfi Tarihi ’nin sekizinci cildini hazırlamış ve Tarihi Osmani Encümeni ve Türk Tarih Encümeni mecmualarında pekçok makaleleri neşredilmiştir
Abdülezel Paşa
Osmanlı Devletinin son zamanlarında yetişen ve Yunan Harbinde (1897) şehit düşen değerli bir komutan 1827 (H1243) senesinde Konya ’nın Hadim kazasında doğdu
On altı yaşındayken er olarak orduya girip asker oldu On iki sene kadar Arabistan ’da kalıp, Osmanlı ordusunda sadakatle hizmet etti Bu vefalı ve gayretli hizmetleri neticesinde çok sevilip subaylık rütbesi verildi 1853 ’te Hüsrev Paşanın yaveri olarak Kırım Muharebesine katıldı 1857 ’de Karadağ, 1868 ’de Girit isyanlarını bastırmak için vazife aldı Gösterdiği başarılar üstüne her vazifesinin akabinde bir rütbe, farklı alanlara yönlendirilmiş nişanlar ve madalyalar verildi 1872 senesinde binbaşı rütbesi ile Giresun taburuna ödev edildi Bu taburla birlikte Sırbistan Muharebesine katıldı Bu seferde, Aleksin mevkiindeki savaşta büyük yiğitlik gösterdi
Plevne Muharebesine de katıldı Bu sırada mirliva yani albay idi Savaşta fevkalade yiğitlik gösterdi İstanbul ’a dönünce, İkinci Abdülhamid Han göre göğsüne Plevne madalyası takıldı Bundan daha sonra, jandarma teşkilatına ödev edilerek Hicaz ’a gönderildi Bir müddet sonra bitmiş İstanbul ’a geldi ve paşalığa yükseldi
Anadolu terbiyesi ile gelişen ve erlikten paşalığa yükselen bu köylü çocuğu, dinin emirlerine tabi salih bir Müslüman idi Kur ’lahzaı kerimi ezberlemişti Sesi hoş olup, çabuk okurdu Yakın dostları onun aralıksız hatim okuduğunu ve buna aralıksız elli yıl devam ettiğini söylemişlerdir Memleketi Hadim ’i ziyarete geldiğinde, dostlarından birine; “Cenabı Hak, hafızlık nimeti ve paşalık gibi iki rütbe bahşetti Şimdi bir üçüncüsünü istiyorum, o da şehitlik rütbesidir! diyerek şehit olma arzusunu dile getirmiştir
Nitekim Abdülezel Paşa, 1897 senesinde vuku bulan OsmanlıYunan harbinde, Milona geçidine taarruz eden kuvvetlerin başında savaşırken şehid düştü Önce Pürnartepe ’ye defnedildi Sonra Alasonya ’ya naklolundu Kahramanlıkları dilden dile anlatılan bu şehit kumandanın kabri üstüne, Sultan Abdülhamid Han bir türbe yaptırdı
Abdülkerim Nadir Paşa
Osmanlı serdarı ekremlerinden 1807 ’de Rumeli ’nin Zağra ’ya tabi Çırpan kasabasında doğdu Babası kale yamaklarından Ahmed Ağadır Irk aralarında memleketine nisbetle Çırpanlı Abdi Paşa diye ünlü olan Abdülkerim Paşa, genç yaşta İstanbul ’a gelip Asakiri Mansurei Muhammediye ordusuna girdi Eğitimini tamamladıktan sonra Harbiye mektebinin birincil başlangıç yıllarında Maçka kışlasında kurulan mekteb taburuna teğmen atama edildi
1835 senesinde askeri alanda yakalamak üzere Viyana ’ya gönderildi ve beş yıl kaldıktan daha sonra miralay rütbesi ile İstanbul ’a dönerek erkanı harbiye reisliğine devir edildi O zamanlar Avrupa ’da eğitim ve tahsil görenlere artı haysiyet edildiğinden, tanzimatçıların himayesine mazhar oldu ve kısa zamanda yüksek rütbelere kavuştu 1846 senesinde feriklik rütbesi ile Sıcacıkı şurayı askeri azalığına, bir sene sonra da Mekatibi askeriye nezaretine getirildi 1847 senesinde de devletin mevcud beş ordusuna ilave olarak kurulan ve merkezi Bağdad ’da bulunan altıncı orduya müşir rütbesi ile komutan tahsis edildi sonradan Bağdad, Diyarbekir ve Erzurum valiliklerinde bulundu
1851 senesinde sadrazam Ali Paşa kadar birinci ordu komutanlığına getirildi 1853 ’te OsmanlıRus savaşı başladığında Anadolu ordusu komutanı idi Ordusu ile Gümrü ’ye değin ilerledi ise de, geri çekilince azl edilerek önce Selanik, sonra da Rumeli valiliğine devir edildi Valiliği sırasında bana kalırsa askerin başında haydut takibine çıkarak asayişi sağlamak için büyük çaba gösterdi
1876 senesinde İstanbul ’a çağrılan Abdülkerim Paşa, önce Meclisi ali üyeliğine, sonradan bahriye nazırlığına devir edildi Dört ay sonradan da Derviş Paşanın yerine serasker oldu Mahmud Nedim Paşa hükumetinin düşmesi ile sadarete gelen Mütercim Rüşdi Paşa hükumetinde yerini Hüseyin Avni Paşaya bıraktı Kendisi ise baştan serdarı ekremliğe ödev edildi ve ortaya çıkan Bulgar isyanını bastırmak üzere Rumeli ’ye gönderildi Bulgar isyanını bastırdı Oysa Rusya ’nın müdahalesi ve Sırbistan ’ın da ayaklanması Osmanlı Devletini zor durumda bıraktı Sırp isyanını bastırmakla vazifelendirildi ve Sırpları mağlub etti Ama bir yabancı devletin müdahalesinin olabileceğini düşünen İstanbul hükumeti, buna meydan bırakmayıp serdarı ekrem Abdülkerim Paşaya anında Belgrad üstüne yürümesi ve Sırpları barışa zorlaması konusunda dikte verdi Yaptığı muharebeler neticesinde Sırp kuvvetlerinin büyük kısmının toplandığı ve en çok güvendikleri Alesinatz mevkiini ele geçirince şöhreti bir kat daha arttı
İkinci Abdülhamid Hanın birincil zamanlarında çıkan 1877 OsmanlıRus Harbinin başında, Rumeli ’de serdarı ekrem olarak Abdülkerim Nadir Paşa bulunuyordu Düşmanın Tuna ’yı kolaylıkla geçip Türklerin buna engel olamayışı bütün dünyayı şaşırttı Nadir Paşanın bu başarısızlığı izahı kabil olmayan ve askerlik bakımından savunulamayacak bir husustu Bu sebepten Abdülhamid Han, serdarı ekremi anı harbe sevk etti Bunun üzerine önce Midilli ve sonradan da Rodos ’ta zorunlu ikamete emrindeki tutuldu 1883 senesinde Rodos ’ta vefat etti
Abdülmecid Efendi
Son Osmanlı halifesi 29 Mayıs 1868 ’de İstanbul ’da doğdu Babası Sultan Abdülaziz, annesi Hayranıdil Kadındır Babasının ölümü üzerine (1876), İkinci Meşrutiyetin ilanına dek (1908) sarayda kapalı bir hayat yaşadı Bu dönemde yabancı dil öğrendi 4 Temmuz 1918 ’de amcasının oğlu Mehmed Vahideddin tahta çıkınca veliaht duyuru edildi
Birinci Dünya savaşından sonradan Türk toprakları işgal edilince, Kuvayı Milliye lehinde beyanlarda bulundu Bir ara Ankara ’ya gitmesi laf konusu olunca İngilizler, Abdülmecid Efendiyi göz hapsine aldılar
1 Kasım 1922 ’deki bir kararla Türkiye Büyük Halk Meclisi, saltanatı kaldırınca, veliahtlık sıfatı kalmadı 18 Kasım 1922 ’de halifeliğe seçildi Emirülmü ’minin yerine “Halifei müslimin ünvanı verildi sonradan 29 Ekim 1923 ’te Cumhuriyetin ilanı ve 3 Mart 1924 tarihinde, halifeliğin kaldırılması üstüne Osmanlı Hanedanından olanların yurt dışına çıkarılması hakkında karar alındı
Abdülmecid Efendi, bunun üzerine, hanımı, kızları, doktoru ile beraber Çatalca ’dan trene bindirilerek İsviçre ’ye gönderildi
Ekim 1924 ’de Fransa ’ya geçti Nice şehrinde, kendini ibadete vererek, sakin bir hayat yaşadı
23 Ağustos 1944 ’de Paris ’te vefat etti Naaşının, Türkiye ’ye getirilmesi için yapılan başvurulardan bir sonuç alınamadı On sene bekletildiği Paris Camiinden alınarak, Medine ’deki Cennetül Ebedi Kabristanına (1954) defnedildi *