iltasyazilim
FD Üye
Sözler ve sesler hiçbir dönemde olmadığı kadar çoğaldı Her yanımız konuşan insanlarla dolu Üstelik, çok konuşanların tavırlarından her şeyi bildikleri intibası da uyanıyor Birbirlerinden farklı konuşsalar bile böyle
Nasreddin Hoca yaşasaydı, herhalde Sen de haklısın!sözünü en çok kullanacağı zamanları görmüş olurdu Çünkü herkes haklı görünüyor Yoğurdum ekşidiyen yok
Gerçekten herkes her şeyi biliyor mu artık? Ne kadar mevzu varsa, bilgisi, ilmi bu insanların zihninde mi gerçekten? Elbette mümkün değil Fakat şartlar öyle görünmeye zorluyor insanları Bugünün geçer akçesi biliyor görünmek Bilmiyor görünmeyi kabullenmek, bilmiyorum demek çok zorlaştı Haliyle biliyor olmanın iddiasını sürdürmek için de sürekli mücadele etmek şart oldu Diksiyon, hitabet, dramatizasyon, demagoji, polemik Bu mücadelede başarıyı sağlayacak usulleri öğrenmek, tekniğine uygun gelişmek gerekiyor En önemlisi de ne kadar az biliyor olsan da kendinden emin görünmek gerekiyor
Neden böyle olduğu ayrı bir konu Fakat sebep ne olursa olsun, konuşanın az dinleyenin çok olduğu günlerden, ağzı olanın konuştuğu, iddia edip tartıştığı günlere geldik Çocuklar da dahil, insanlar yarışırcasına konuşuyor, iddia ediyor, tartışıyor
Ama bu yarışın bir bitiş çizgisi yok Hakikati bulmaya yönelik bir hedefi, bir gayesi de görünmüyor Nefesi yeten, çelme takmayı da öğrenip eksiltebildiği kadar adam eksilterek öne geçmeye çalışıyor Fakat göğüsleceği bir ip olmadığı için durmadan koşması gerekecek
Efendimiz sav'in Ya hayır konuş ya da sus!mübarek emri aklımıza geliyor Bu emre uyulsa şüphesiz herkesin aklı, kalbi huzur bulacak Ama dile sahip çıkılmadığında akla gelen öylece çıkar ağızlardan Sonrası tartışma, münakaşa, nice sorun, nice gürültü ve yorgunluk demek
Üstünlük çabası
Bir keresinde İmamı Azam hazretleri, oğlu Hammad'ı itikadî bir konuda birileriyle tartışırken görür ve susturur Orada bulunanlar sorar:
Biz seni başkalarıyla bu tür konuşmalar yaparken görüyoruz Bizi neden engelliyorsun?
İmamı Azam hazretleri şu cevabı verir:
Biz konuşurken arkadaşımız kayıp düşmesin, yanılmasın korkusuyla başımızda kuş taşır gibi dikkat ediyoruz Siz ise arkadaşınızın yenik düşmesini istiyorsunuz Arkadaşının düşmesini isteyen, (konu itikadî olduğu için) onu tekfir etmek istiyor demektir Arkadaşının dinden çıkmasını isteyen kişinin ise kendisi küfre girer
Bugünün tartışmaları da İmamı Azam hazretlerinin yasakladığı tartışmalara benziyor Hakikati bulma amacı yok, sadece karşısındakine kaybettirmek isteniyor Bir savaş gibi Bunun elbette müslümana yakışır bir tarafı yok
İnsanı böylesine bir mücadeleye iten ana sebep, muhatabı üzerinden kendisini faziletli, üstün, doğrudan yana gösterme isteğidir Bu, terbiye edilmemiş bir nefsin, kötü ahlâkın alametidir Çünkü kendini daha üstün, iyi, doğru gösterme çabası kibirdir, büyüklenmedir Kibir ise bir ateştir, kişide iyilik, güzellik namına ne varsa yakar, yok eder
Meseleyi medenilikvahşilik bağlamında ele alırsak, başkasını kusurlu ve kendinden düşük göstermeye çalışmak vahşiliktir İnsan tabiatındaki yırtıcılığın bir yansımasıdır Nefs başkasını yenmekten, kırmaktan, eziyet etmekten zevk alır Böylece güya üstünlüğünü ispat edecektir Ama bunu istemek bile onun düşüklüğünü, bayağılığını ispat eder
İnsanlarla tartışan, üstünlük mücadelesine girenler nefsin helak edici kötü sıfatlarını kuvvetlendirmiş olur Böyle davranmak, çirkinliği yanında başkasına eziyeti de kapsadığından sürekli günah olarak yazılır
Üstün gelme mücadelesi ortamda öfkeyi artırır, muhatapları hak ya da bâtıl ayırt etmeden konuştuğunu savunmaya sevk eder Kavga ve sürtüşmeye sebep olur Bu da başlı başına bir eziyettir
Diğer taraftan bu tarz yaklaşımların nerede duracağı da belli olmaz Birbiriyle münakaşa ve mücadeleye girişen kişiler, düşmanlığın en ileri seviyesindeki kötü sözlerle konuşabilir, hasımları susturmak ve engellemek için en kuvvetli çıkışları yapabilirler, bazen kelimeler de tükenir ve fillî şiddet doğar
Nasreddin Hoca yaşasaydı, herhalde Sen de haklısın!sözünü en çok kullanacağı zamanları görmüş olurdu Çünkü herkes haklı görünüyor Yoğurdum ekşidiyen yok
Gerçekten herkes her şeyi biliyor mu artık? Ne kadar mevzu varsa, bilgisi, ilmi bu insanların zihninde mi gerçekten? Elbette mümkün değil Fakat şartlar öyle görünmeye zorluyor insanları Bugünün geçer akçesi biliyor görünmek Bilmiyor görünmeyi kabullenmek, bilmiyorum demek çok zorlaştı Haliyle biliyor olmanın iddiasını sürdürmek için de sürekli mücadele etmek şart oldu Diksiyon, hitabet, dramatizasyon, demagoji, polemik Bu mücadelede başarıyı sağlayacak usulleri öğrenmek, tekniğine uygun gelişmek gerekiyor En önemlisi de ne kadar az biliyor olsan da kendinden emin görünmek gerekiyor
Neden böyle olduğu ayrı bir konu Fakat sebep ne olursa olsun, konuşanın az dinleyenin çok olduğu günlerden, ağzı olanın konuştuğu, iddia edip tartıştığı günlere geldik Çocuklar da dahil, insanlar yarışırcasına konuşuyor, iddia ediyor, tartışıyor
Ama bu yarışın bir bitiş çizgisi yok Hakikati bulmaya yönelik bir hedefi, bir gayesi de görünmüyor Nefesi yeten, çelme takmayı da öğrenip eksiltebildiği kadar adam eksilterek öne geçmeye çalışıyor Fakat göğüsleceği bir ip olmadığı için durmadan koşması gerekecek
Efendimiz sav'in Ya hayır konuş ya da sus!mübarek emri aklımıza geliyor Bu emre uyulsa şüphesiz herkesin aklı, kalbi huzur bulacak Ama dile sahip çıkılmadığında akla gelen öylece çıkar ağızlardan Sonrası tartışma, münakaşa, nice sorun, nice gürültü ve yorgunluk demek
Üstünlük çabası
Bir keresinde İmamı Azam hazretleri, oğlu Hammad'ı itikadî bir konuda birileriyle tartışırken görür ve susturur Orada bulunanlar sorar:
Biz seni başkalarıyla bu tür konuşmalar yaparken görüyoruz Bizi neden engelliyorsun?
İmamı Azam hazretleri şu cevabı verir:
Biz konuşurken arkadaşımız kayıp düşmesin, yanılmasın korkusuyla başımızda kuş taşır gibi dikkat ediyoruz Siz ise arkadaşınızın yenik düşmesini istiyorsunuz Arkadaşının düşmesini isteyen, (konu itikadî olduğu için) onu tekfir etmek istiyor demektir Arkadaşının dinden çıkmasını isteyen kişinin ise kendisi küfre girer
Bugünün tartışmaları da İmamı Azam hazretlerinin yasakladığı tartışmalara benziyor Hakikati bulma amacı yok, sadece karşısındakine kaybettirmek isteniyor Bir savaş gibi Bunun elbette müslümana yakışır bir tarafı yok
İnsanı böylesine bir mücadeleye iten ana sebep, muhatabı üzerinden kendisini faziletli, üstün, doğrudan yana gösterme isteğidir Bu, terbiye edilmemiş bir nefsin, kötü ahlâkın alametidir Çünkü kendini daha üstün, iyi, doğru gösterme çabası kibirdir, büyüklenmedir Kibir ise bir ateştir, kişide iyilik, güzellik namına ne varsa yakar, yok eder
Meseleyi medenilikvahşilik bağlamında ele alırsak, başkasını kusurlu ve kendinden düşük göstermeye çalışmak vahşiliktir İnsan tabiatındaki yırtıcılığın bir yansımasıdır Nefs başkasını yenmekten, kırmaktan, eziyet etmekten zevk alır Böylece güya üstünlüğünü ispat edecektir Ama bunu istemek bile onun düşüklüğünü, bayağılığını ispat eder
İnsanlarla tartışan, üstünlük mücadelesine girenler nefsin helak edici kötü sıfatlarını kuvvetlendirmiş olur Böyle davranmak, çirkinliği yanında başkasına eziyeti de kapsadığından sürekli günah olarak yazılır
Üstün gelme mücadelesi ortamda öfkeyi artırır, muhatapları hak ya da bâtıl ayırt etmeden konuştuğunu savunmaya sevk eder Kavga ve sürtüşmeye sebep olur Bu da başlı başına bir eziyettir
Diğer taraftan bu tarz yaklaşımların nerede duracağı da belli olmaz Birbiriyle münakaşa ve mücadeleye girişen kişiler, düşmanlığın en ileri seviyesindeki kötü sözlerle konuşabilir, hasımları susturmak ve engellemek için en kuvvetli çıkışları yapabilirler, bazen kelimeler de tükenir ve fillî şiddet doğar