iltasyazilim
FD Üye
İnsanlar Nefis Savaşında Üç Sınıfa Ayılırlar Nefis Savaşında Başarılı
Olmanın Temel Unsurları
Kalp Akli Ruhî Yenilginin Belirtileri
Şeytanın Giriş Yerlerinden korunma Çareleri
1 Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı
2 Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı
3 İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı
4 Kendini beğenme kapısı
5 İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı
6 Kıskanma kapısı
7 Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı
8 Cimrilik kapısı
9 Kibir kapısı
10 Tamah kapısı
İnsan kendi nefsiyle sürekli bir mücadele içinde bulunur
Sonunda ya nefsini yenen veya ona yenilir Yahut da ölünceye kadar bu
mücadele devam eder Bu savaş, bazen onun lehine bazen de aleyhine
olur Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
Nefse ve onu şekillendirene, ona iyilik ve kötülük kabiliyetini
ilham edene and olsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuş, onu
fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır(Şems, 910)
Hz Peygamber (sav) de bu hususa işaret ederek şöyle buyuruyor:
Fitneler, kalplere tıpkı hasır çubukları gibi dal dal arz
olunur Artık onlar hangi kalplere işlerse o kalpte siyah bir leke
meydana gelir Hangi kalp, onları kabul etmezse o kalpte de beyaz bir
nokta meydana gelir Böylece iki çeşit kalp meydana gelir Bu
kalplerden biri, cilalı taş gibi bembeyazdır ve ona hiçbir fitne
zarar vermez Ötekine gelince; o, alaca siyahtır Ne bir iyiliği
tanrı ne de bir kötülüğe karşı çıkar Yalnız içine işleyen hevâ ve
hevesini bilir(Müslim: İman, 231)
İnsanlar Nefis Savaşında Üç Sınıfa Ayrılırlar
1 Bir kısım insanlar nefsanî arzularına yenilmişlerdir
Böylece dünyaya ve dünya maluma meyletmişlerdir Bunlar, Allah'ı
(cc) unutan, Allah (cc) da onlara kendisini unutturmuş olduğu
kâfirlerle onların planlarını tatbik eden kimselerdir Allah (cc)
onları, Kur'ân'da şu sözüyle tarif ediyor:
Ey Muhammed! Hevâ ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu
halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği; gözünün
üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Allah'ın saptırdığı
kimseye O'ndan başka kim doğru yolu gösterecek, düşünmez misiniz?
(Câsiye, 23)
2 Bir sınıf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsânî arzularını
yenmeye uğraşıyorlar Bazen arzularını yeniyor, bazen de hezimete
uğruyorlar Bazen günah işliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar Allah'a
(cc) isyan ediyorlar, sonra pişman oluyorlar ve Allah'tan (cc)
günahlarının bağışlanmasını diliyorlar
Ve onlar, bir kötülük yaptıkları ya da nefislerine
zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının
bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka kim
bağışlayabilir? Ve onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler(Âl
i İmrân, 135)
Hz Peygamber (sa v) şu hadisiyle bunlara işaret
etmiştir: İnsanoğlundan her biri hatalıdır ve hatalıların iyileri
tevbe edenlerdir(Tirmizî: Kıyâmet, 49)
Aynı manada Vehb b Münebbih'ten (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
Günün birinde,şeytan Yahya b Zekeriyye (Aleykümselam) ile karşılaştı
Yahya (Aleykümselam) ona dedi ki Size göre insanlar, mizaç bakımından kaç
kısma ayrılır? Bana bildir iblis ona şöyle cevap verdi İnsanlardan
bir sınıf, senin gibi mâsumdurlar Biz onlara hiçbir şey yapamıyoruz
ikici sınıf ise, çocuklarınızın elindeki toplar gibidir Onlar fıtne
bakımından biri geride bırakırlar Üçüncü sınıf ise bize karşı en
kuvvetli olan sınıftır Biz onlardan birine yöneliriz nihayet ondan
ihtiyacımızı elde ederiz (yani onu yoldan çıkarırız) Sonra o,
tevbeye sığınır Böylece ondan elde ettiğimiz şeyi tevbe ile hükümüz
kılar Ondan ne ümidimizi keseriz ne de ihtiyacımızı elde edebiliriz
Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurlan Kalp: Kalp,
canlı, yumuşak (doğru), temiz, sert ve parlak bir organdır Ali b
Ebî Tâlib (kv) kalbi tarif ederken şöyle demiştir:
Yüce Allah'ın yeryüzünde kapları vardır Bu kapları,
kalplerdir Allah katında en sevimli olan kalpler en katı, en temiz
ve en yumuşak kalplerdir Sonra bu sözlerini açıklayarak şöyle dedi:
Yani dinî konularda en katı olan kalpler, inançta en temiz olan
kalpler ve müslüman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir
bir âyette;
Bunlar Kur'ân'ı düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde
kilitler mi var? (ki hiçbir hakikat göğüslerine girmiyor)
buyuruluyor (Muhammed, 24)
Akıl insanın; anlama, kavrama, iyi ve kötüyü, hayır ve şerri,
hak ve batılı birbirinden ayırma kabiliyetine ve Allah'a (cc)
yaklaşmaya, O'nun yücelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden
faydalanma kabiliyetine akıl denir Bu tarif, yüce Allah'ın (cc) şu
âyetinden çıkarılmıştır
Allah'ın kulları arasında ancak bilginler, Allah'tan gereğince
korkar(Fatır, 28
Allah yarattığı şeyler içinde akıl kadar kıymetli bir şey
yaratmamıştır(Tirmizi)
Ve Hz Ali'ye:
İnsanlar, çeşitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaştıklarında
sen de aklınla Allah'a yaklaşbuyurmuştur
Diğer bir hadisinde:
Hiçbir adam sahibine doğru yolu gösteren ve onu yok olmaktan
koruyan akıl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiştirbuyurmuştur
(Camiu'sSağir: II, 143)
Bütün bunlar, ilmin kıymetli olması ve imanın ruhun
derinliklerine kadar işlemesindeki etkisi ile insana bu kainatın
gerçeklerini öğretmeye vesile olmasından dolayıdır
Mü'minin aklı, iyiyi kötüden, helali haramdan ve şeriatın
emrettigi şeylerle, yasakladığı şeyleri birbirinden aylırabilecek bir
kabiliyete sahiptir Mü'min, ince bir perde arkasında Allah'ın (cc)
kendisine bağışladığı hidayet nuru ile bunlara bakar
Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz(Nûr, 40)
Akıl nurunu ise, ancak, günah işlemek, günah işlemeye devam etmek,
onları açıkça işlemek ve onlardan tevbe etmemek söndürür
Enes b Malik'ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Ben
yolda bir kadınla karşılaşmış ve göz ucuyla ona bakmış, güzelliğini
etraflıca süzmüş olduğum halde Osman b Ajjan'ın (ra) huzuruna
girdim İçeri girdiğimde
Osman, şöyle dedi: Birini, zina izleri gözlerinde olduğu halde
içeri giriyor Mahrem olmayan kadına bakmanın göz zinası olduğunu
bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım Ben,
Şöyle dedim: Peygamber'den sonra vahiy var mıdır? O: Vahiy yoktur,
dedi Fakat akli, delil ve doğru çıkan çabuk sezme kabiliyeti vardır,
dedi
Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık,
vesveseye düşme hastalığıdır Şeytan, onları Allah'ın (cc) yolundan
çevirmek için hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine
vesvese sokar İslâm büyüklerinden birisi çareleri şöyle
özetlemiştir:
Şeytanın hangi kapılardan insana geleceği hakkında düşündüm ve
tefekkür ettim Onun şu on kapıdan geleceğini tesbit ettim:
1 Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı: Ben, Allah'a güvenmek ve
rızkına kanaat etmekle ona karşı koydum
2 Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı: Ben, ansızın gelen
ölümden korkmakla ona karşı koydum
3 İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı: Ben, nimetin son
bulması ve hesabın zorluğuyla ona karşı koydum
4 Kendini beğenme kapısı: Ben, başa kakmak ve sonucundan
korkmakla ona karşı koydum
5 İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı: Ben
insanların hakkını tanımak ve onlara saygı göstermek suretiyle ona
karşı koydum
6 Kıskanma kapısı: Ben kanaat etmek ve yüce Allah'ın
mahlûkatına yaptığı rızık taksimatına razı olmakla ona karşı koydum
7 Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı: Ben
samimiyet ve ihlas ile ona karşı koydum
8 Cimrilik kapısı: Ben insanların elinde bulunan şeylerin yok
olacağına ve yalnız Allah (cc) katından olan şeylerin kalacağına
inanarak ona karşı koydum
9 Kibir kapısı: Ben alçak gönüllü olmakla ona karşı koydum
10 Tamah kapısı: Ben Allah'ın (cc) hazinesinde bulunan
rahmetine güvenmek ve insanların elinde bulunan şeylere göz dikmemek
suretiyle ona karşı koydum
Mü'min ve kafirin şeytanları karşılaşırlar Bir de ne görsünler;
kâfirin şeytanı yağlı, Şişman ve kuvvetli idi Mü'minin şeytanı ise
pek zayıftı, saçı keçeleşmiş, tozlanmış ve çıplak idi Kâfirin
şeytanı, mü'minin şeytanına Sana ne olmuş, bu kadar zayıflamışsın,
dedi O, şu cevabr verdi Ben öyle bir adamın yanında bulunuyorum
ki, yemek yediğinde Allah'ın ismini anar Böylece ben aç kahrım Su
içtiğinde yine Allah'ın ismini anar Ben susuz kalırım Elbise
giydiğinde Allah'ın ismini anar Ben yine çıplak kalırım Saçına yağ
sürdüğünde Allah'ın ismini anar Böylece benim saçım keçelenir Sonra
kâfirin şeytanı şöyle dedi: Fakat ben öyle bir adamla beraber
yaşıyorum ki, bunlardan hiçbirini yapmaz Ben, yemesinde, içmesinde
ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum
Şeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal
olsa bile doyasıya ve tıka basa yemekten sakınmaktır Yüce Allah
şöyle buyurmuştur:
Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz(A'râf, 31)
Hz Peygamber (sa v) şöyle buyurmuştur:
Doğrusu şeytan insanoğlunun damarında kan gibi dolaşır, Öyle
ise siz aç kalmak suretiyle onu damarlarınıza sıkıştırınız
(Buhârî: Ahlc'dm 21; MüsHm: Selâm 23, 25) (Ahmed b Hanbel: Müsned,
III, 156)
Şeytandan korunma çarelerinden birisi de Kur'ân'ı okumak,
Allah'ı (cc) zikretmek ve tevbe etmektir Çünkü Hz Peygamber (sa
v) bu hususta şöyle buyurmuştur:
Şeytan, hortumunu ademoğlunun kalbinin üstüne koyar Eğer o,
Allah'ı anarsa hortumu geri çeker Şayet insanoğlu Allah'ı unutursa
onun kalbine girer(İbn EbiDünyâ)
Bu çarelerden birisi de işlerinde acele etmemek ve sabretmektir
Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: `Acele, şeytandandır
Sabretmek Allah'tandır(Tirmizı: Birr, 66)
Şeytanın şerrinden ve entrikalarından sakınmak için, İslâm
dininin tavsiye ettiği çareleri ve işleri yapmak gerekir
Olmanın Temel Unsurları
Kalp Akli Ruhî Yenilginin Belirtileri
Şeytanın Giriş Yerlerinden korunma Çareleri
1 Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı
2 Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı
3 İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı
4 Kendini beğenme kapısı
5 İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı
6 Kıskanma kapısı
7 Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı
8 Cimrilik kapısı
9 Kibir kapısı
10 Tamah kapısı
İnsan kendi nefsiyle sürekli bir mücadele içinde bulunur
Sonunda ya nefsini yenen veya ona yenilir Yahut da ölünceye kadar bu
mücadele devam eder Bu savaş, bazen onun lehine bazen de aleyhine
olur Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
Nefse ve onu şekillendirene, ona iyilik ve kötülük kabiliyetini
ilham edene and olsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuş, onu
fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır(Şems, 910)
Hz Peygamber (sav) de bu hususa işaret ederek şöyle buyuruyor:
Fitneler, kalplere tıpkı hasır çubukları gibi dal dal arz
olunur Artık onlar hangi kalplere işlerse o kalpte siyah bir leke
meydana gelir Hangi kalp, onları kabul etmezse o kalpte de beyaz bir
nokta meydana gelir Böylece iki çeşit kalp meydana gelir Bu
kalplerden biri, cilalı taş gibi bembeyazdır ve ona hiçbir fitne
zarar vermez Ötekine gelince; o, alaca siyahtır Ne bir iyiliği
tanrı ne de bir kötülüğe karşı çıkar Yalnız içine işleyen hevâ ve
hevesini bilir(Müslim: İman, 231)
İnsanlar Nefis Savaşında Üç Sınıfa Ayrılırlar
1 Bir kısım insanlar nefsanî arzularına yenilmişlerdir
Böylece dünyaya ve dünya maluma meyletmişlerdir Bunlar, Allah'ı
(cc) unutan, Allah (cc) da onlara kendisini unutturmuş olduğu
kâfirlerle onların planlarını tatbik eden kimselerdir Allah (cc)
onları, Kur'ân'da şu sözüyle tarif ediyor:
Ey Muhammed! Hevâ ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu
halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği; gözünün
üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Allah'ın saptırdığı
kimseye O'ndan başka kim doğru yolu gösterecek, düşünmez misiniz?
(Câsiye, 23)
2 Bir sınıf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsânî arzularını
yenmeye uğraşıyorlar Bazen arzularını yeniyor, bazen de hezimete
uğruyorlar Bazen günah işliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar Allah'a
(cc) isyan ediyorlar, sonra pişman oluyorlar ve Allah'tan (cc)
günahlarının bağışlanmasını diliyorlar
Ve onlar, bir kötülük yaptıkları ya da nefislerine
zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının
bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka kim
bağışlayabilir? Ve onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler(Âl
i İmrân, 135)
Hz Peygamber (sa v) şu hadisiyle bunlara işaret
etmiştir: İnsanoğlundan her biri hatalıdır ve hatalıların iyileri
tevbe edenlerdir(Tirmizî: Kıyâmet, 49)
Aynı manada Vehb b Münebbih'ten (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
Günün birinde,şeytan Yahya b Zekeriyye (Aleykümselam) ile karşılaştı
Yahya (Aleykümselam) ona dedi ki Size göre insanlar, mizaç bakımından kaç
kısma ayrılır? Bana bildir iblis ona şöyle cevap verdi İnsanlardan
bir sınıf, senin gibi mâsumdurlar Biz onlara hiçbir şey yapamıyoruz
ikici sınıf ise, çocuklarınızın elindeki toplar gibidir Onlar fıtne
bakımından biri geride bırakırlar Üçüncü sınıf ise bize karşı en
kuvvetli olan sınıftır Biz onlardan birine yöneliriz nihayet ondan
ihtiyacımızı elde ederiz (yani onu yoldan çıkarırız) Sonra o,
tevbeye sığınır Böylece ondan elde ettiğimiz şeyi tevbe ile hükümüz
kılar Ondan ne ümidimizi keseriz ne de ihtiyacımızı elde edebiliriz
Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurlan Kalp: Kalp,
canlı, yumuşak (doğru), temiz, sert ve parlak bir organdır Ali b
Ebî Tâlib (kv) kalbi tarif ederken şöyle demiştir:
Yüce Allah'ın yeryüzünde kapları vardır Bu kapları,
kalplerdir Allah katında en sevimli olan kalpler en katı, en temiz
ve en yumuşak kalplerdir Sonra bu sözlerini açıklayarak şöyle dedi:
Yani dinî konularda en katı olan kalpler, inançta en temiz olan
kalpler ve müslüman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir
bir âyette;
Bunlar Kur'ân'ı düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde
kilitler mi var? (ki hiçbir hakikat göğüslerine girmiyor)
buyuruluyor (Muhammed, 24)
Akıl insanın; anlama, kavrama, iyi ve kötüyü, hayır ve şerri,
hak ve batılı birbirinden ayırma kabiliyetine ve Allah'a (cc)
yaklaşmaya, O'nun yücelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden
faydalanma kabiliyetine akıl denir Bu tarif, yüce Allah'ın (cc) şu
âyetinden çıkarılmıştır
Allah'ın kulları arasında ancak bilginler, Allah'tan gereğince
korkar(Fatır, 28
Allah yarattığı şeyler içinde akıl kadar kıymetli bir şey
yaratmamıştır(Tirmizi)
Ve Hz Ali'ye:
İnsanlar, çeşitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaştıklarında
sen de aklınla Allah'a yaklaşbuyurmuştur
Diğer bir hadisinde:
Hiçbir adam sahibine doğru yolu gösteren ve onu yok olmaktan
koruyan akıl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiştirbuyurmuştur
(Camiu'sSağir: II, 143)
Bütün bunlar, ilmin kıymetli olması ve imanın ruhun
derinliklerine kadar işlemesindeki etkisi ile insana bu kainatın
gerçeklerini öğretmeye vesile olmasından dolayıdır
Mü'minin aklı, iyiyi kötüden, helali haramdan ve şeriatın
emrettigi şeylerle, yasakladığı şeyleri birbirinden aylırabilecek bir
kabiliyete sahiptir Mü'min, ince bir perde arkasında Allah'ın (cc)
kendisine bağışladığı hidayet nuru ile bunlara bakar
Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz(Nûr, 40)
Akıl nurunu ise, ancak, günah işlemek, günah işlemeye devam etmek,
onları açıkça işlemek ve onlardan tevbe etmemek söndürür
Enes b Malik'ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Ben
yolda bir kadınla karşılaşmış ve göz ucuyla ona bakmış, güzelliğini
etraflıca süzmüş olduğum halde Osman b Ajjan'ın (ra) huzuruna
girdim İçeri girdiğimde
Osman, şöyle dedi: Birini, zina izleri gözlerinde olduğu halde
içeri giriyor Mahrem olmayan kadına bakmanın göz zinası olduğunu
bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım Ben,
Şöyle dedim: Peygamber'den sonra vahiy var mıdır? O: Vahiy yoktur,
dedi Fakat akli, delil ve doğru çıkan çabuk sezme kabiliyeti vardır,
dedi
Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık,
vesveseye düşme hastalığıdır Şeytan, onları Allah'ın (cc) yolundan
çevirmek için hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine
vesvese sokar İslâm büyüklerinden birisi çareleri şöyle
özetlemiştir:
Şeytanın hangi kapılardan insana geleceği hakkında düşündüm ve
tefekkür ettim Onun şu on kapıdan geleceğini tesbit ettim:
1 Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı: Ben, Allah'a güvenmek ve
rızkına kanaat etmekle ona karşı koydum
2 Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı: Ben, ansızın gelen
ölümden korkmakla ona karşı koydum
3 İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı: Ben, nimetin son
bulması ve hesabın zorluğuyla ona karşı koydum
4 Kendini beğenme kapısı: Ben, başa kakmak ve sonucundan
korkmakla ona karşı koydum
5 İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı: Ben
insanların hakkını tanımak ve onlara saygı göstermek suretiyle ona
karşı koydum
6 Kıskanma kapısı: Ben kanaat etmek ve yüce Allah'ın
mahlûkatına yaptığı rızık taksimatına razı olmakla ona karşı koydum
7 Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı: Ben
samimiyet ve ihlas ile ona karşı koydum
8 Cimrilik kapısı: Ben insanların elinde bulunan şeylerin yok
olacağına ve yalnız Allah (cc) katından olan şeylerin kalacağına
inanarak ona karşı koydum
9 Kibir kapısı: Ben alçak gönüllü olmakla ona karşı koydum
10 Tamah kapısı: Ben Allah'ın (cc) hazinesinde bulunan
rahmetine güvenmek ve insanların elinde bulunan şeylere göz dikmemek
suretiyle ona karşı koydum
Mü'min ve kafirin şeytanları karşılaşırlar Bir de ne görsünler;
kâfirin şeytanı yağlı, Şişman ve kuvvetli idi Mü'minin şeytanı ise
pek zayıftı, saçı keçeleşmiş, tozlanmış ve çıplak idi Kâfirin
şeytanı, mü'minin şeytanına Sana ne olmuş, bu kadar zayıflamışsın,
dedi O, şu cevabr verdi Ben öyle bir adamın yanında bulunuyorum
ki, yemek yediğinde Allah'ın ismini anar Böylece ben aç kahrım Su
içtiğinde yine Allah'ın ismini anar Ben susuz kalırım Elbise
giydiğinde Allah'ın ismini anar Ben yine çıplak kalırım Saçına yağ
sürdüğünde Allah'ın ismini anar Böylece benim saçım keçelenir Sonra
kâfirin şeytanı şöyle dedi: Fakat ben öyle bir adamla beraber
yaşıyorum ki, bunlardan hiçbirini yapmaz Ben, yemesinde, içmesinde
ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum
Şeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal
olsa bile doyasıya ve tıka basa yemekten sakınmaktır Yüce Allah
şöyle buyurmuştur:
Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz(A'râf, 31)
Hz Peygamber (sa v) şöyle buyurmuştur:
Doğrusu şeytan insanoğlunun damarında kan gibi dolaşır, Öyle
ise siz aç kalmak suretiyle onu damarlarınıza sıkıştırınız
(Buhârî: Ahlc'dm 21; MüsHm: Selâm 23, 25) (Ahmed b Hanbel: Müsned,
III, 156)
Şeytandan korunma çarelerinden birisi de Kur'ân'ı okumak,
Allah'ı (cc) zikretmek ve tevbe etmektir Çünkü Hz Peygamber (sa
v) bu hususta şöyle buyurmuştur:
Şeytan, hortumunu ademoğlunun kalbinin üstüne koyar Eğer o,
Allah'ı anarsa hortumu geri çeker Şayet insanoğlu Allah'ı unutursa
onun kalbine girer(İbn EbiDünyâ)
Bu çarelerden birisi de işlerinde acele etmemek ve sabretmektir
Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: `Acele, şeytandandır
Sabretmek Allah'tandır(Tirmizı: Birr, 66)
Şeytanın şerrinden ve entrikalarından sakınmak için, İslâm
dininin tavsiye ettiği çareleri ve işleri yapmak gerekir