Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Tatİl Ve EĞlence AnlayiŞimiz

Tatİl Ve EĞlence AnlayiŞimiz

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Çalışmak kadar dinlenmek, rahatlamak da önemlidir Tatil yapmak, yorgunluğu atmak için olduğu kadar, çalışmak için gerekli şevk ve enerjiyi toplayarak daha verimli çalışmak için yapılan ve insan tabiatının ihtiyaç duyduğu bir faaliyettir Hele içinde bulunduğumuz çağın hayat şartları, meşru çerçevede eğlenmeyi, dinlenmeyi ve tatil yapmayı gerekli kılmaktadır

Bütün bir sene boyunca aynı şartlarda aynı insanlarla aynı işi yapmak, hatta aynı ortamda bulunmak bile insanda yorgunluk ve bıkkınlık meydana getirebilir Dolayısıyla çalışma şartları tekdüze olan insanlar değişikliğe ve yenilenmeye daha fazla ihtiyaç duyarlar Dinlenmek ve eğlenmek, yeme, içme, uyku gibi ihtiyaçların yanında her zaman yer almıştır Günlük hayatta yer alan kısa süreli dinlenmelerin yanı sıra daha uzun süreli dinlenmeye de insan ihtiyaç hissetmektedir


Eğlence ve tatil, özellikle sanayileşmiş kent toplumları açısından stresten kurtulma imkanıdır Bütün yıl devam eden monoton bir hayattan, belirli bir çevreden kurtularak rahatlama imkanı sağlar Sağlıklı yaşamaya, çalışma gücünün sürdürülmesine, bedensel ve zihinsel yıpranmışlığın telafisine imkan verir Dolayısıyla bireysel temel bir ihtiyaç olan tatil ve eğlence, asrımızda aynı zamanda çalışma verimi ve toplumsal yarar açısından da bir zorunluluk halini almıştır

Peki, biz müslümanlar, dindar insanlar için durum nedir? Müslümanlar nasıl eğlenirler, onlar için eğlence ve tatilin anlamı nedir?

Kimi insanlara göre eğlence ve tatil, müslüman hayatının sınırları dışında durması gerekir Çünkü eğlence ve tatil, vaktin boşa harcandığı ciddiyetten uzak iş bir iştir ve müslümana yakışmaz

Halbuki müslüman için eğlence, tatil ve dinlenme, boş durmak, boşa zaman harcamak olarak düşünülemez Aksine kulluğun bilincine varmada farklı bir durumun yaşanması olarak kabul etmek gerekir Müslüman, eğlencesinde de, tatilinde de, dinlenmesinde de kulluğundan sıyrılamayacağının, kulluktan tatile ayrılamayacağının bilincindedir Zaten bu dünyada sıkı sıkıya sarıldığı kulluğunun, bir anlamda onu ebedi bir eğlenceye, tatile götürdüğünü de bilmektedir

Kişinin dininin gereklerini unutacak derecede eğlenceye dalması şüphesiz uygun olmaz Fakat eğlenirken, gezip görürken ve çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunurken de insanın dinini yaşaması mümkündür Ciddiyet ve eğlenceyi, çalışma ve tatili bir arada ve birbirinin tamamlayıcısı, destekleyicisi olarak düşünmek gerekir Yoksa boşa harcanan, yani kişinin dünya ve ahiretine bir faydası olmayan çalışma da, tatil de aynı şeydir

Zamanımızda modern iletişim araçları dünyayı evimize kadar getirmektedir Bu aletler sayesinde evlerimizin içine girecek kadar küçülen dünyanın nimetleri ve güzellikleri, insanın “Keşke ben de oralarda olsaydım! demesine sebep olmaktadır Mukaddes Kitabımız Kur’anı Kerim’de 15’ten fazla ayeti celilede dünyada neler olup bittiğini görmek, araştırmak ve anlamak amacıyla gezip görmemiz tavsiye edilmektedir Rabbimiz şöyle buyurur: “De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır Gerçekten Allah her şeye kadirdir (Ankebut, 20)

Çeşitli eğlenceler, yarışmalar, spor gibi faaliyetlerle stres atıp moral depolanırken, tatillerde ayrıca yeni şeyler öğrenilip tecrübe artırılır ve yeni yerler görüp yeni yüzler tanımak suretiyle de sosyal bir çevrenin oluşmasına katkıda bulunulur Pek çok ayeti celilede tavsiye edildiği gibi yeryüzündeki eşsiz güzellikleri ve eski medeniyetlerden geri kalanları görüp ibret alma fırsatı da yakalanmış olur

Fahri Kâinat sav Efendimiz’in zaman zaman atış müsabakaları ve atla yarışmalar düzenlediği, dereceye girenleri ödüllendirdiği, hatta bu tür müsabakalarda “melekler de hazır bulunur diyerek dinimizin bu tür müsabaka ve eğlenceleri uygun görüp teşvik ettiğini vurguladığı bilinmektedir (Ebu Davud, Nesaî, Tirmizî)

Yine dinlenme, eğlenme ve mutluluk günleri olan bayramlarda Fahri Cihan sav Efendimiz’in, o zamanın imkanları, şartları, eğlence ve dinlenme anlayışına göre def çalıp methiyeler söyleyenlere izin verdiği, Habeşlilerin mızraklarıyla yaptıkları gösteriyi Hz Aişe ranha validemiz ile birlikte seyrettiği, “Hz Peygamberin huzurunda böyle uygunsuz şeyler yapılır mı? diye cariye kadınları engellemek isteyen Hz Ebubekir ra’a onlara müdahale etmemesi için “Bu bizim bayramımız diye uyardığı belirtilmektedir (Buharî, Müslim, İbni Mace)

Zaman zaman tatil ve eğlenme konusunda mütedeyyin insanlara karşı önyargılı yaklaşımlara şahit oluyoruz Bu zihniyet mütedeyyin müslümanlara normal bir insan gibi meşru dairede eğlenmeyi, tatil yapmayı yakıştıramayan yaklaşımlardan veya onların tatile iyi gözle bakmayacağı şeklindeki kanaatlerden kaynaklanmaktadır

Böyle bir psikolojiye Kur’anı Kerim’de temas edilmektedir Bazı ayetlerde Fahri Alem sav’in yaşantısıyla ilgili halk arasındaki önyargılara dikkat çekilir: “Derler ki: Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, çarşıda pazarda dolaşır Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı! (Furkan, 7), “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, çarşıda pazarda gezerlerdi (Ey insanlar) sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık Bakalım sabredecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir (Furkan, 20)

Bu ve benzeri ayeti celilelerde, Fahri Cihan sav’in bile içinde bulunduğu toplumun bir ferdi gibi yaşamasının yadırganmaması gerektiği, O’ndan tabii ihtiyaçlarını ihmal eden bir davranış biçimi beklemenin doğru olmadığı özellikle vurgulanmaktadır Aynı şekilde Rasuli Kibriya, ibadetler konusunda aşırı giderek, yemek, uyku ve hatta aile düzenini bozma derecesine gelen bazı arkadaşlarını ibadetler dahil yaptıkları tüm işlerde ölçülü davranmaları hususunda uyarmıştır (Riyazü’sSalihin)

Tüm bu hususlar gözönünde bulundurulduğunda, mütedeyyin kişilerin hep ibadetle meşgul olması, eğlenme ve tatil gibi şeylere zaman ayırmaması gerektiği şeklindeki yanlış anlayışın düzeltilmesi gerekmektedir

Bir tatil ne kadar iyi planlanır ve ne kadar güzel değerlendirilirse, insan o kadar çok rahatlar, dinlenir ve öğrenir Buna karşılık plansız programsız, boşu boşuna geçirilen zamana ise tatil denilmez Tatili, boş durmak, iş görmemek gibi düşünmemek gerekir

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Eğlence ve tatili belli kalıplara sıkıştırıp, bu kalıpların değişmez ölçülermiş gibi algılanması doğru değildir Herkesin kendi hayat tarzı ve yaşantısı ile yakından ilgili bir eğlence ve tatil yapma biçimi vardır Müslümanların da, hayatın yorucu, yoğun atmosferinden biraz olsun kurtulup kendilerine gelmeleri için meşru sınırlar içinde yani müberra dinimizin emir ve yasaklarını hassasiyetle gözeterek dinlenmeye, eğlenmeye hakları vardır

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile



SEMERKAND
 
858,496Konular
981,672Mesajlar
29,758Kullanıcılar
yurhıgvSon üye
Üst Alt