Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Psikoloji ve Beslenme Bağlantısı
Beslenme, pek çok insan tarafından karın doyurmak, açlığı bastırmak, canın istediği besinleri tüketmek formunda tanımlanmaktadır. Halbuki vücudun muhtaçlık duyduğu kuvvet ve 50’ye yakın çeşitte besin öğesinin, ehliyetli ve istikrarlı bir formda besinler yolu ile alınması gerekmektedir. Besinlerin içerdiği protein, vitamin ve mineral üzere besin öğeleri beslenmede büyük kıymet taşımaktadır. Öteki yandan beslenme yalnızca fizyolojik bir vaka üzere algılanmamalı, bunun sosyolojik ve ruhsal bir boyutunun da olduğu unutulmamalıdır. Nasıl Türk kişisi neşeden de kederden de içki içiyorsa, birebir halde bu üzere durumlar kişinin beslenmesine de yansımaktadır.
Kişinin öncelikli olarak “bugün de yesem, yarın başlarım” psikolojisinden kurtulması gerekir. Daha kaç pazartesi geçecek? Bireyin ehil, istikrarlı ve her şeyden değerlisi sağlıklı beslenme alışkanlığını hayat biçimi haline getirmesi gerekir. Tabiat kişilere meyveler, sebzeler, tahıllar vs sunmakta. İçlerine de iştah isminde birer şeytan koymaktadır. İştahı baskılamanın ve tatlı buhranından kurtulmanın en kolay yolu, kan şekerinde dalgalanma yaratan rafine şeker tüketiminden kaçınmaktır. Halbuki beşerler meyve yemek yanına komposto içmekte, tahıllardan tatlılar vs hazırlamaktadır. Yani besinlerin içine kesinlikle şeker karıştırmaktadır. Başkaca posalı (lifli) besinler tüketmek, yavaş yemek, bol su içmek, gün içerisinde sık aralıklarla azar azar beslenmek ve en kıymetlisi sistemli egzersiz yapmak iştah denetiminde hayli değerlidir.
Posalı Besinlerin Değeri
Posalı besinlerin diyette artırılmasıyla, çiğneme ve hasebiyle tükürük salgısının artışı, kolesistokinin hormonunun salgılanması ve besin alımının azalması kelam konusu olmaktadır. Posa içeriği en yüksek besinler kuru fasulye, nohut, kuru barbunya, mercimek üzere kurubaklagillerdir. Bunları badem, fındık, yerfıstığı ve ceviz üzere yağlı tohumlar, kepeği ayrılmamış tahıl eserleri, zerzevat ve meyveler izlemektedir. Soyulmadan yenilebilen zerzevat ve meyvelerin kabukları ile birlikte tüketilmesi önerilmektedir. Bilhassa kan yağ pahaları yüksek olanlar, şeker marazı riski taşıyanlar, kabızlıktan yakınanlar, kilo meselesi olanlar, iştahını baskılayamayanlar ve daima olarak tatlı buhranına girenler beyaz ekmek konumuna esmer ekmek, pirinç konumuna bulgur, kurubaklagil yemeği, bol zerzevat ve meyve tüketmelidir. Lakin posanın vücudumuzda yararlı tesirler gösterebilmesi için, yanında kesinlikle bol likit alınması kuralı aranmaktadır. Sonunda şeker, kolesterol ve tansiyonu istikrarlar, tokluk hissi verir, dışkılama sayısını ve ölçüsünü artırarak kabızlığı, hasebiyle kalın bağırsak kanserini önleyici tesirler gösterirler.
Tatlı bunalımıyla başa çıkma yolları nelerdir? Buhran anında tatlı mekanına sağlıklı neler tüketilebilir?
Rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa vadede yükselen kan şekeri tıpkı süratte düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin bed tarafı; tatlı yenildikten bir müddet sonra kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurur. Bu nedenle kimse bir modül tatlı yiyerek dur diyememektedir. Böylesi bir durumda tek tek ve çok düzgün çiğneyerek kuru meyve yenilmesi, leblebi tüketilmesi, yağsız ve tuzsuz halde patlamış mısır yenilmesi, taze meyve ile birlikte süt yahut yoğurt tüketilmesi çok daha sağlıklı bir alternatif olacaktır. İlla ki tatlı yenilecekse de iştahı baskılamak ve tekrar tatlı buhranına girmemek ismine light olanların tüketimine değer verilmelidir.
Her devir için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Fakat bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir! Elbette “bazen” tatlı yenilebilir (tatlı yenilmemesini gerektiren şeker marazı üzere bir durum laf konusu değilse). Gelgelelim tatlıların tüketim sıklığına ve ölçüsüne dikkat etmek gerekir. Başkaca baklava, lokma, tulumba üzere ağır tatlılar mahalline; sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı üzere hafif tatlıları tercih etmekte yarar vardır. Bu tatlıların prodüksiyonunda – güç alımını azaltmak ismine – şeker alternatiflerinden (yani yapay tatlandırıcılardan) yararlanılabilir.
Spor ile birlikte salgılanan endorfin hormonunun bireye memnunluk verdiği ve sporun iştahı baskılamaya yardımcı olduğuna dair pek çok ilmî çalışma da konum almaktadır. O nedenle tertipli olarak yapılacak egzersiz ile kilo vermek, kaybedilen kiloları korumak, iştahı baskılamak ve tatlı bunalımından kurtulmak mümkün olabilmektedir.
Beslenme, pek çok insan tarafından karın doyurmak, açlığı bastırmak, canın istediği besinleri tüketmek formunda tanımlanmaktadır. Halbuki vücudun muhtaçlık duyduğu kuvvet ve 50’ye yakın çeşitte besin öğesinin, ehliyetli ve istikrarlı bir formda besinler yolu ile alınması gerekmektedir. Besinlerin içerdiği protein, vitamin ve mineral üzere besin öğeleri beslenmede büyük kıymet taşımaktadır. Öteki yandan beslenme yalnızca fizyolojik bir vaka üzere algılanmamalı, bunun sosyolojik ve ruhsal bir boyutunun da olduğu unutulmamalıdır. Nasıl Türk kişisi neşeden de kederden de içki içiyorsa, birebir halde bu üzere durumlar kişinin beslenmesine de yansımaktadır.
Kişinin öncelikli olarak “bugün de yesem, yarın başlarım” psikolojisinden kurtulması gerekir. Daha kaç pazartesi geçecek? Bireyin ehil, istikrarlı ve her şeyden değerlisi sağlıklı beslenme alışkanlığını hayat biçimi haline getirmesi gerekir. Tabiat kişilere meyveler, sebzeler, tahıllar vs sunmakta. İçlerine de iştah isminde birer şeytan koymaktadır. İştahı baskılamanın ve tatlı buhranından kurtulmanın en kolay yolu, kan şekerinde dalgalanma yaratan rafine şeker tüketiminden kaçınmaktır. Halbuki beşerler meyve yemek yanına komposto içmekte, tahıllardan tatlılar vs hazırlamaktadır. Yani besinlerin içine kesinlikle şeker karıştırmaktadır. Başkaca posalı (lifli) besinler tüketmek, yavaş yemek, bol su içmek, gün içerisinde sık aralıklarla azar azar beslenmek ve en kıymetlisi sistemli egzersiz yapmak iştah denetiminde hayli değerlidir.
Posalı Besinlerin Değeri
Posalı besinlerin diyette artırılmasıyla, çiğneme ve hasebiyle tükürük salgısının artışı, kolesistokinin hormonunun salgılanması ve besin alımının azalması kelam konusu olmaktadır. Posa içeriği en yüksek besinler kuru fasulye, nohut, kuru barbunya, mercimek üzere kurubaklagillerdir. Bunları badem, fındık, yerfıstığı ve ceviz üzere yağlı tohumlar, kepeği ayrılmamış tahıl eserleri, zerzevat ve meyveler izlemektedir. Soyulmadan yenilebilen zerzevat ve meyvelerin kabukları ile birlikte tüketilmesi önerilmektedir. Bilhassa kan yağ pahaları yüksek olanlar, şeker marazı riski taşıyanlar, kabızlıktan yakınanlar, kilo meselesi olanlar, iştahını baskılayamayanlar ve daima olarak tatlı buhranına girenler beyaz ekmek konumuna esmer ekmek, pirinç konumuna bulgur, kurubaklagil yemeği, bol zerzevat ve meyve tüketmelidir. Lakin posanın vücudumuzda yararlı tesirler gösterebilmesi için, yanında kesinlikle bol likit alınması kuralı aranmaktadır. Sonunda şeker, kolesterol ve tansiyonu istikrarlar, tokluk hissi verir, dışkılama sayısını ve ölçüsünü artırarak kabızlığı, hasebiyle kalın bağırsak kanserini önleyici tesirler gösterirler.
Tatlı bunalımıyla başa çıkma yolları nelerdir? Buhran anında tatlı mekanına sağlıklı neler tüketilebilir?
Rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa vadede yükselen kan şekeri tıpkı süratte düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin bed tarafı; tatlı yenildikten bir müddet sonra kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurur. Bu nedenle kimse bir modül tatlı yiyerek dur diyememektedir. Böylesi bir durumda tek tek ve çok düzgün çiğneyerek kuru meyve yenilmesi, leblebi tüketilmesi, yağsız ve tuzsuz halde patlamış mısır yenilmesi, taze meyve ile birlikte süt yahut yoğurt tüketilmesi çok daha sağlıklı bir alternatif olacaktır. İlla ki tatlı yenilecekse de iştahı baskılamak ve tekrar tatlı buhranına girmemek ismine light olanların tüketimine değer verilmelidir.
Her devir için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Fakat bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir! Elbette “bazen” tatlı yenilebilir (tatlı yenilmemesini gerektiren şeker marazı üzere bir durum laf konusu değilse). Gelgelelim tatlıların tüketim sıklığına ve ölçüsüne dikkat etmek gerekir. Başkaca baklava, lokma, tulumba üzere ağır tatlılar mahalline; sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı üzere hafif tatlıları tercih etmekte yarar vardır. Bu tatlıların prodüksiyonunda – güç alımını azaltmak ismine – şeker alternatiflerinden (yani yapay tatlandırıcılardan) yararlanılabilir.
Spor ile birlikte salgılanan endorfin hormonunun bireye memnunluk verdiği ve sporun iştahı baskılamaya yardımcı olduğuna dair pek çok ilmî çalışma da konum almaktadır. O nedenle tertipli olarak yapılacak egzersiz ile kilo vermek, kaybedilen kiloları korumak, iştahı baskılamak ve tatlı bunalımından kurtulmak mümkün olabilmektedir.
