iltasyazilim
FD Üye
Alıntı:
Allah'ın sizin için diledikleri dışında başınıza hiçbir şeyin gelemeyeceğini unutmayın Başınıza gelen ve sizin iyi veya kötü olarak nitelendirdiğiniz her türlü olay Allah'ın bilgisi dahilinde yani kaderin akışı içinde gerçekleşmektedir Hiç kimse o gün kendisini ne gibi olayların beklediğini bilemez İnsan ne kadar kendi kendine planlar yapıyor gibi düşünse de aslında olaylar kendisinin planladığı gibi yürümez, hatta hiç akla gelmeyecek olaylarla da karşılaşabilir İnsanı bu belirsizlik içinde tek rahat ettirecek şey, karşılaştığı her olayın, Allah'ın isteğiyle kendisi için özel olarak yaratılmış olduğunu bilmek ve Rabbimiz’in yarattığı kadere tam güvenip teslim olmaktır Ama burada bir noktaya daha dikkat etmek gerekir: Planlamadan yaşadığınız olaylar Allah'ın bilgisi ve kontrolündedir; ancak aynı şekilde planladığınız olaylar da Allah'ın kontrolündedir… Zira kainat üzerinde Allah'tan bağımsız, Rabbimizin hakimiyeti dışında tek bir an bile yaşanmaz Bir ayette müminlerin şöyle söylediklerinden bahsedilmektedir:
De ki: Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez O bizim Mevlamızdır Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler (Tevbe Suresi, 51)
Unutmayın, başınıza her ne gelirse Allah'tandır ve bir hikmeti vardır Bilin ki insanın Allah'tan gelecek şeylere karşı yine Allah'a sığınmaktan başka yolu yoktur, başka velisi ve yardımcısı da yoktur:
(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur (Bakara Suresi, 107)
Gün içinde herhangi bir konuda başarılı olmak istediğimizde ya da bir işle uğraştığımızda bize yardımcı olan Allah'tır Hatta o işi kolaylaştırdığı gibi, onu yaratan, bize istediğimiz şeyi istediğimiz anda yaptıran da yalnızca Rabbimiz’dir Allah'ın büyüklüğünü göz ardı eden bir insan için ise, ona yardımcı olabilecek olan kişi kendi zannınca ya iş arkadaşıdır, ya ailesi veya başka bir insan
Elbette bu kişiler bilgi birikimleri ve hayat tecrübeleriyle insana yardımcı olabilirler Ancak bunların hepsinin birer sebep olduğunu aklınızdan çıkarmayın Çünkü, Allah dünya hayatında sonuçları belirli sebeplere bağlamıştır Sözgelimi, elmayı yiyebilecek hale getirmek için fideyi ekmek, sulamak, gübrelemek gerekir İşte bunlar Allah'ın koymuş olduğu sebeplerdir Kişi ancak bu şartları gereği gibi yaptıktan sonra Allah'tan yüksek bir hasat umabilir
Gerçekleşen her olayda sonucun Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın takdirine gönülden razı olmanız gerektiğini sakın unutmayın
Unutmayın sizi tüm tehlikelerden, hastalıklardan sıkıntı ve belalardan koruyan, esirgeyen yalnız Allah'tır Yoksa bunlardan herhangi birinin insana isabet etmesi an meselesidir Hastalandığınızda sizi iyileştirenin doktorunuz ve içtiğiniz ilaç olduğunu düşünüyor olabilirsiniz Elbette insan Allah'ın sebep olarak yarattığı bu yollara başvuracaktır; ama sonuçta kendisini bu hastalıktan kurtaracak olanın sadece ve sadece Allah olduğunu da kesinlikle bilmelidir O dilemedikten sonra ne en uzman doktorların, ne en pahalı ilaçların, ne en iyi hastanelerin insana hiçbir faydası dokunmaz Şifayı verecek olan Allah'tır Allah dilediği kişiye bir imtihan olarak sebepsiz bir hastalık verebileceği gibi, dilediği kişiyi sebepsiz olarak iyileştirebilir de Allah bu ilahi gerçeği Kuran'da Hz ibrahim'in sözleriyle şöyle bildirmiştir:
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; (Şuara Suresi, 80)
Tüm kuvvet sadece Allah'ın elindedir Bu gerçeği unutup da, ne kendine ne bir başkasına Allah'ın dilemesi dışında en küçük bir yardıma bile güç yetiremeyecek varlıklardan medet ummak, insana hem dünyada hem de ahirette çok büyük hüsran getirir Medet umulan bu kişiler de aynı derecede acizdirler; değil başka birine, kendilerine bile Allah'ın dilemesi dışında yardım edemezler Allah Araf Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:
O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetirmezler, kendilerine de (Araf Suresi, 197)
Yalnız Allah'tan korkmanız ve yalnız O'nun rızasını aramanız gerektiğini unutmayın Yaşantınızda önemli olduğunu düşündüğünüz veya güç sahibi gibi gördüğünüz, bu nedenle kendi kendinize gözünüzde büyüttüğünüz hiçbir insanın, gerçekte kendisine ait en ufak bir gücü yoktur Böyleyken bir insandan, Allah'tan korkar gibi korkmak, çekinmek veya Allah'ı sever gibi sevmek Kuran'a göre o kişiyi Allah'a eş ve ortaktutmaktır ki, Kuran'da Allah bunun büyük bir günah olan şirk olduğunu bildirmiştir:
İnsanlar içinde, Allah'ta başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar(bunları), Allah'ı sever gibi severler İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi (Bakara Suresi, 165)
Yukarıdaki ayette de haber verildiği gibi inananlar ise Allah'ın rızasını herşeyden üstün tutarlar Bu öylesine önemli bir konudur ki, eğer insanın yaşantısı bu temel üzerine olursa, kişi her an Allah'tan başka korkacak, sakınacak, muhtaç olunacak, boyun eğilecek bir varlık olmadığının bilinciyle hareket eder Bu bilinçle gerçek anlamda bir hürriyete sahip olurken, aynı zamanda sonsuz güç sahibi bir Veli edinmiş, mağlup edilemez bir kişi olur Bu şekilde var olan herşeyin tüm ihtiyaçlarını gideren, iç huzuru ve sükunet veren, sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana yardım eden, herkesin yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak veren ve koruyan Allah'ın rızasını kazanmayı umar Kuran'da Allah rızasının önemine şöyle bir örnek verilerek dikkat çekilmektedir:
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez (Tevbe Suresi, 109)
İnsanların çoğunun içine düştüğü en büyük yanılgılardan biri budur: Tüm hayatını insanları razı etmek üzerine kurmak Oysa kendini yaratanı ve yaşatanı unutup da insanları razı etmek için harcanan her saniye, yapılan her iş, sonunda o kişiye azap olarak döner Allah bu konuyla ilgili olarak Kuran'da, düşünebilenler için çok hikmetli bir örnek vermiştir Ayette şöyle buyrulmaktadır:
Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam Bu ikisinin durumu bir olur mu? (Zümer Suresi, 29)
Allah, Kendi istediği şekilde yaşayan kullarını hem dünyada hem de ahirette olabilecek en güzel hayatla yaşatır Ama Allah'ın rızasına uymaktan uzaklaşıp, kendisi gibi aciz birer kul olan insanlardan veya başka varlıklardan medet umanlar daima büyük bir çıkmaz ve zulüm içerisindedirler Allah bunu bir ayetinde şöyle bildirmiştir:
Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez Ancak insanlar kendi nefislerine zulmediyorlar (Yunus Suresi, 44)
Dahası Allah ile birlikte başka ilahlar edinenler ayette bildirildiği üzere, kınanmış olarak kendi başına, yapayalnız ve yardımcısız bırakılırlar
Allah ile beraber başka ilahlar edinme, yoksa kınanmış ve kendi başına (yapayalnız ve yardımcısız) bırakılmış olursun (İsra Suresi, 22)
Dünyada Allah'ı unutarak gaflete dalanlar tüm işlerinde zorluğun, kalplerinde ise sıkıntının eksik olmayacağı, huzur ve mutluluğu asla yaşayamayacakları bir ömür sürerler Aslında bu, yeryüzündeki mükemmel ve kusursuz sistemlerin tesadüfler sonucunda gerçekleştiğini düşünen zihniyete verilen adaletli bir karşılıktır Ahirette ise onlar için nankörlüklerinin karşılığı olarak çılgınca yanan bir ateş vardır
Allah'ın sizin için diledikleri dışında başınıza hiçbir şeyin gelemeyeceğini unutmayın Başınıza gelen ve sizin iyi veya kötü olarak nitelendirdiğiniz her türlü olay Allah'ın bilgisi dahilinde yani kaderin akışı içinde gerçekleşmektedir Hiç kimse o gün kendisini ne gibi olayların beklediğini bilemez İnsan ne kadar kendi kendine planlar yapıyor gibi düşünse de aslında olaylar kendisinin planladığı gibi yürümez, hatta hiç akla gelmeyecek olaylarla da karşılaşabilir İnsanı bu belirsizlik içinde tek rahat ettirecek şey, karşılaştığı her olayın, Allah'ın isteğiyle kendisi için özel olarak yaratılmış olduğunu bilmek ve Rabbimiz’in yarattığı kadere tam güvenip teslim olmaktır Ama burada bir noktaya daha dikkat etmek gerekir: Planlamadan yaşadığınız olaylar Allah'ın bilgisi ve kontrolündedir; ancak aynı şekilde planladığınız olaylar da Allah'ın kontrolündedir… Zira kainat üzerinde Allah'tan bağımsız, Rabbimizin hakimiyeti dışında tek bir an bile yaşanmaz Bir ayette müminlerin şöyle söylediklerinden bahsedilmektedir:
De ki: Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez O bizim Mevlamızdır Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler (Tevbe Suresi, 51)
Unutmayın, başınıza her ne gelirse Allah'tandır ve bir hikmeti vardır Bilin ki insanın Allah'tan gelecek şeylere karşı yine Allah'a sığınmaktan başka yolu yoktur, başka velisi ve yardımcısı da yoktur:
(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur (Bakara Suresi, 107)
Gün içinde herhangi bir konuda başarılı olmak istediğimizde ya da bir işle uğraştığımızda bize yardımcı olan Allah'tır Hatta o işi kolaylaştırdığı gibi, onu yaratan, bize istediğimiz şeyi istediğimiz anda yaptıran da yalnızca Rabbimiz’dir Allah'ın büyüklüğünü göz ardı eden bir insan için ise, ona yardımcı olabilecek olan kişi kendi zannınca ya iş arkadaşıdır, ya ailesi veya başka bir insan
Elbette bu kişiler bilgi birikimleri ve hayat tecrübeleriyle insana yardımcı olabilirler Ancak bunların hepsinin birer sebep olduğunu aklınızdan çıkarmayın Çünkü, Allah dünya hayatında sonuçları belirli sebeplere bağlamıştır Sözgelimi, elmayı yiyebilecek hale getirmek için fideyi ekmek, sulamak, gübrelemek gerekir İşte bunlar Allah'ın koymuş olduğu sebeplerdir Kişi ancak bu şartları gereği gibi yaptıktan sonra Allah'tan yüksek bir hasat umabilir
Gerçekleşen her olayda sonucun Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın takdirine gönülden razı olmanız gerektiğini sakın unutmayın
Unutmayın sizi tüm tehlikelerden, hastalıklardan sıkıntı ve belalardan koruyan, esirgeyen yalnız Allah'tır Yoksa bunlardan herhangi birinin insana isabet etmesi an meselesidir Hastalandığınızda sizi iyileştirenin doktorunuz ve içtiğiniz ilaç olduğunu düşünüyor olabilirsiniz Elbette insan Allah'ın sebep olarak yarattığı bu yollara başvuracaktır; ama sonuçta kendisini bu hastalıktan kurtaracak olanın sadece ve sadece Allah olduğunu da kesinlikle bilmelidir O dilemedikten sonra ne en uzman doktorların, ne en pahalı ilaçların, ne en iyi hastanelerin insana hiçbir faydası dokunmaz Şifayı verecek olan Allah'tır Allah dilediği kişiye bir imtihan olarak sebepsiz bir hastalık verebileceği gibi, dilediği kişiyi sebepsiz olarak iyileştirebilir de Allah bu ilahi gerçeği Kuran'da Hz ibrahim'in sözleriyle şöyle bildirmiştir:
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; (Şuara Suresi, 80)
Tüm kuvvet sadece Allah'ın elindedir Bu gerçeği unutup da, ne kendine ne bir başkasına Allah'ın dilemesi dışında en küçük bir yardıma bile güç yetiremeyecek varlıklardan medet ummak, insana hem dünyada hem de ahirette çok büyük hüsran getirir Medet umulan bu kişiler de aynı derecede acizdirler; değil başka birine, kendilerine bile Allah'ın dilemesi dışında yardım edemezler Allah Araf Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:
O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetirmezler, kendilerine de (Araf Suresi, 197)
Yalnız Allah'tan korkmanız ve yalnız O'nun rızasını aramanız gerektiğini unutmayın Yaşantınızda önemli olduğunu düşündüğünüz veya güç sahibi gibi gördüğünüz, bu nedenle kendi kendinize gözünüzde büyüttüğünüz hiçbir insanın, gerçekte kendisine ait en ufak bir gücü yoktur Böyleyken bir insandan, Allah'tan korkar gibi korkmak, çekinmek veya Allah'ı sever gibi sevmek Kuran'a göre o kişiyi Allah'a eş ve ortaktutmaktır ki, Kuran'da Allah bunun büyük bir günah olan şirk olduğunu bildirmiştir:
İnsanlar içinde, Allah'ta başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar(bunları), Allah'ı sever gibi severler İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi (Bakara Suresi, 165)
Yukarıdaki ayette de haber verildiği gibi inananlar ise Allah'ın rızasını herşeyden üstün tutarlar Bu öylesine önemli bir konudur ki, eğer insanın yaşantısı bu temel üzerine olursa, kişi her an Allah'tan başka korkacak, sakınacak, muhtaç olunacak, boyun eğilecek bir varlık olmadığının bilinciyle hareket eder Bu bilinçle gerçek anlamda bir hürriyete sahip olurken, aynı zamanda sonsuz güç sahibi bir Veli edinmiş, mağlup edilemez bir kişi olur Bu şekilde var olan herşeyin tüm ihtiyaçlarını gideren, iç huzuru ve sükunet veren, sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana yardım eden, herkesin yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak veren ve koruyan Allah'ın rızasını kazanmayı umar Kuran'da Allah rızasının önemine şöyle bir örnek verilerek dikkat çekilmektedir:
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez (Tevbe Suresi, 109)
İnsanların çoğunun içine düştüğü en büyük yanılgılardan biri budur: Tüm hayatını insanları razı etmek üzerine kurmak Oysa kendini yaratanı ve yaşatanı unutup da insanları razı etmek için harcanan her saniye, yapılan her iş, sonunda o kişiye azap olarak döner Allah bu konuyla ilgili olarak Kuran'da, düşünebilenler için çok hikmetli bir örnek vermiştir Ayette şöyle buyrulmaktadır:
Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam Bu ikisinin durumu bir olur mu? (Zümer Suresi, 29)
Allah, Kendi istediği şekilde yaşayan kullarını hem dünyada hem de ahirette olabilecek en güzel hayatla yaşatır Ama Allah'ın rızasına uymaktan uzaklaşıp, kendisi gibi aciz birer kul olan insanlardan veya başka varlıklardan medet umanlar daima büyük bir çıkmaz ve zulüm içerisindedirler Allah bunu bir ayetinde şöyle bildirmiştir:
Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez Ancak insanlar kendi nefislerine zulmediyorlar (Yunus Suresi, 44)
Dahası Allah ile birlikte başka ilahlar edinenler ayette bildirildiği üzere, kınanmış olarak kendi başına, yapayalnız ve yardımcısız bırakılırlar
Allah ile beraber başka ilahlar edinme, yoksa kınanmış ve kendi başına (yapayalnız ve yardımcısız) bırakılmış olursun (İsra Suresi, 22)
Dünyada Allah'ı unutarak gaflete dalanlar tüm işlerinde zorluğun, kalplerinde ise sıkıntının eksik olmayacağı, huzur ve mutluluğu asla yaşayamayacakları bir ömür sürerler Aslında bu, yeryüzündeki mükemmel ve kusursuz sistemlerin tesadüfler sonucunda gerçekleştiğini düşünen zihniyete verilen adaletli bir karşılıktır Ahirette ise onlar için nankörlüklerinin karşılığı olarak çılgınca yanan bir ateş vardır