iltasyazilim
FD Üye
TEMİZ KALBLİ FAKİRİN HACCI
Vaktiyle Bağdad şehrinin hâli vakti yerinde olanları hacca gitmek niyetiyle hazırlığa başladılar Şehirde fakir fakat tevekkül sahibi sâlih yani haramlardan kaçan dinin emirlerine tam uyan bir kimse vardı Bu kimse kendi kendine:
•Onların malı mülkü varsa benim de Allahü Telala ’ya ve Habibine çok muhabbetim var Bu muhabbetin hürmetine Rabbim beni yolda bırakmaz, diyerek onlarla beraber yola çıktı
Hac kafilesinde olanlar, bu zâtın bineksiz, azıksız olarak hac yolculuğuna çıktığını görünce şaşırdılar Bir komşusu dedi ki:
•Hayrola komşu, yolculuk nereye?
•Allah nasip ederse hacca gidiyorum
•Bak herkesin bineği var, yol parası ve azıkları var senin bir şeyin yok böyle uzun yola nasıl çıktın?
•Allahü Teâlâ Rezzakı âlemdir, yarattıklarının rızklarına kefil olmuştur Rabbim beni yolda koymaz
Komşusu, fakirin bu sözlerine gülüp alaylı bir şekilde kendisine bakıp bir şey söylemeden oradan ayrıldı Bir daha da hiç karşılaşmadılar
Fakir kimse, Allahü Teâlâ ’ya tam tevekkülü sebebiyle sağ, salim, Mekke'ye vardı Tavafım yaptıktan sonra, geri döndü Yolda, aynı komşusu ile karşılaştı Komşusu sordu:
— Kâbei Şerifi tavaf yapabildin mi?
— Elhamdülillah Rabbim bana bu nimeti nasip etti
Komşusu bu saf kalpli fakir ile alay etmek istedi
— Peki, sana berat verildi mi? Yani Allahü Teâlâ senin günahlarını affettiğine ve
haccını kabul ettiğine dâir senet verdi mi?
— Hayır, bu söylediğin nasıl bir şeydir? Alaycı kimse cebinden rastgele bir kâğıt
parçası çıkartarak fakire gösterdi:
— İşte böyle bir senet Burada günahlarımızın affedildiği yazılıdır
— Fakir, buna kanıp ağlayarak geri döndü Yolda karşılaştığı kimselere de niçin geri
döndüğünü anlattı Herkes hâline gülüp geçti
Fakir, uzun yolculuktan sonra Kâbei Şerife varıp, ağlayarak hâlini bildirdi:
— Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Sen her şeye Kadirsin Diğer hacılara
Cehennemden azâd edildiklerine dâir berât vermişsin! Benim beratım verilmedi
Yâ Rabbî beni bundan mahrum etme!
Bu şekilde sel gibi akan gözyaşı ile yalvardı Sonunda bitkin hâle düşüp, kendinden geçti Sonra bir kişi gelip dedi ki: Kaldır başını, ey Allanın temiz kalpli kulu Al şu beratını da arkadaşlarına yetiş!
Fakir beratını aldığı gibi sevinçle koşarak yola koyuldu Allahü teâlânm izniyle, kısa zamanda arkadaşlarına yetişti Komşusu yine alaylı bir şekilde sordu:
•Beratını aldın mı?
•Evet aldım
•Ver bakalım bir görelim
•Al! Benimkini de seninkini yanına koy, bir zarar gelmesin Ben Ölünce, kabrime koyarsın!
Komşusu, beratı görünce, şaşırıp kaldı Berat hiç dünya kâğıtlarına benzemiyordu Dünya misklerine benzemeyen bir de kokusu vardı Kokusundan mest olup kendinden geçerek atından aşağıya düştü Kendine geldiğinde şöyle söyleniyordu:
•Çok yazık bana! Bütün ömrümü boşuna geçirmişim! Şu küçümsediğim, fakir komşumun tevekkülü ben de yokmuş Keşke bende onun gibi Allahü Teâlâ’ya sadık kul olup onun kavuştuğu derecelere kavuşabilseydim
Vaktiyle Bağdad şehrinin hâli vakti yerinde olanları hacca gitmek niyetiyle hazırlığa başladılar Şehirde fakir fakat tevekkül sahibi sâlih yani haramlardan kaçan dinin emirlerine tam uyan bir kimse vardı Bu kimse kendi kendine:
•Onların malı mülkü varsa benim de Allahü Telala ’ya ve Habibine çok muhabbetim var Bu muhabbetin hürmetine Rabbim beni yolda bırakmaz, diyerek onlarla beraber yola çıktı
Hac kafilesinde olanlar, bu zâtın bineksiz, azıksız olarak hac yolculuğuna çıktığını görünce şaşırdılar Bir komşusu dedi ki:
•Hayrola komşu, yolculuk nereye?
•Allah nasip ederse hacca gidiyorum
•Bak herkesin bineği var, yol parası ve azıkları var senin bir şeyin yok böyle uzun yola nasıl çıktın?
•Allahü Teâlâ Rezzakı âlemdir, yarattıklarının rızklarına kefil olmuştur Rabbim beni yolda koymaz
Komşusu, fakirin bu sözlerine gülüp alaylı bir şekilde kendisine bakıp bir şey söylemeden oradan ayrıldı Bir daha da hiç karşılaşmadılar
Fakir kimse, Allahü Teâlâ ’ya tam tevekkülü sebebiyle sağ, salim, Mekke'ye vardı Tavafım yaptıktan sonra, geri döndü Yolda, aynı komşusu ile karşılaştı Komşusu sordu:
— Kâbei Şerifi tavaf yapabildin mi?
— Elhamdülillah Rabbim bana bu nimeti nasip etti
Komşusu bu saf kalpli fakir ile alay etmek istedi
— Peki, sana berat verildi mi? Yani Allahü Teâlâ senin günahlarını affettiğine ve
haccını kabul ettiğine dâir senet verdi mi?
— Hayır, bu söylediğin nasıl bir şeydir? Alaycı kimse cebinden rastgele bir kâğıt
parçası çıkartarak fakire gösterdi:
— İşte böyle bir senet Burada günahlarımızın affedildiği yazılıdır
— Fakir, buna kanıp ağlayarak geri döndü Yolda karşılaştığı kimselere de niçin geri
döndüğünü anlattı Herkes hâline gülüp geçti
Fakir, uzun yolculuktan sonra Kâbei Şerife varıp, ağlayarak hâlini bildirdi:
— Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Sen her şeye Kadirsin Diğer hacılara
Cehennemden azâd edildiklerine dâir berât vermişsin! Benim beratım verilmedi
Yâ Rabbî beni bundan mahrum etme!
Bu şekilde sel gibi akan gözyaşı ile yalvardı Sonunda bitkin hâle düşüp, kendinden geçti Sonra bir kişi gelip dedi ki: Kaldır başını, ey Allanın temiz kalpli kulu Al şu beratını da arkadaşlarına yetiş!
Fakir beratını aldığı gibi sevinçle koşarak yola koyuldu Allahü teâlânm izniyle, kısa zamanda arkadaşlarına yetişti Komşusu yine alaylı bir şekilde sordu:
•Beratını aldın mı?
•Evet aldım
•Ver bakalım bir görelim
•Al! Benimkini de seninkini yanına koy, bir zarar gelmesin Ben Ölünce, kabrime koyarsın!
Komşusu, beratı görünce, şaşırıp kaldı Berat hiç dünya kâğıtlarına benzemiyordu Dünya misklerine benzemeyen bir de kokusu vardı Kokusundan mest olup kendinden geçerek atından aşağıya düştü Kendine geldiğinde şöyle söyleniyordu:
•Çok yazık bana! Bütün ömrümü boşuna geçirmişim! Şu küçümsediğim, fakir komşumun tevekkülü ben de yokmuş Keşke bende onun gibi Allahü Teâlâ’ya sadık kul olup onun kavuştuğu derecelere kavuşabilseydim