iltasyazilim
FD Üye
Mehmet ILDIRAR • Semerkand143 Sayı
Tasavvufi hayatın en kıymetli nimeti müminlerin günahlarından tevbe etmesidir Tevbe, ibadetlerin en efdali, mükemmellik kapısının nurlu anahtarı, ilâhi rızaya ulaşmanın en parlak ve latif yoludur
İslâm’da insanın ilâhi rızaya ulaşması, huzura kavuşması, kemale ermesi esastır Kemalâtı kazanmak, Allah Tealâ’nın yüceliğini hakkıyla bilmektir Allah Tealâ’nın yüceliğini bildikten sonra tam bir kul olarak emirlerine itaat etme yolunun ilk kapısı tevbedir
Kul olarak günah işlememek, bilhassa bu asırda günahkâr olmamak çok zordur Fakat Allah Tealâ hazretleri, müminlere en nurlu kapı olan tevbe kapısını açmıştır Tevbe kapısından geçip tevbesinde samimi olmadan bu yolda bir sonraki makama ulaşmak mümkün değildir Bu ümmetin ilk uğrağı, dini hakkında bilgi sahibi olup, itikadını Ehli Sünnet ve’lCemaat’e göre düzeltip, aynı şekilde ibadet etmeye başladıktan sonra tevbe etmek olmalıdır
İnsanın bilgisi arttıkça kendi kusurunu da o kadar çok fark etmeye başlar Kusurlu olduğunun idrakiyle Allah’a olan ihtiyacını anlar Allah’a ihtiyaç duymayan hiçbir kul yoktur Hele günahlardan, isyandan dönüp taate kavuşabilmenin en önemli kapısı tevbe kapısıdır ki, bu da Hakk’a rücu etmek, yani Allah dönmek demektir
Tevbede sebat etmek, yapılan tevbeyi bozmamak esastır Her mümin işlemiş olduğu günah dolayısıyla mahcup ve pişman olur Bu pişmanlık tevbedir Ancak bugün pişman olan müminin üç beş gün sonra tevbesini bozmaması gerekir
Tevbe etmek kolay olmasına rağmen aslında tevbede durmak zordur Fakat nefsin terbiyesiyle elde edilecek bir olgunluk ve muhabbet hali kişinin tevbesinde durmasını sağlar
Allah’a itaatin en önemli hususu olan tevbede durmak için nefsi kötülüklerden arındırıp güzelleştirmek, Allah’a yakınlaştırmak gerekir Temizlik ve yakınlıkla tam olan mümin artık istikamet üzere olur ve Allah Tealâ’nın sevgisini kazanır Duaları Allah katında makbul, kendisi kâmil, beşeriyete çok faydalı, çok merhametli, şefkatli bir insan olur Şu halde bu yolculuk, dini bilmekle başlar, tevbe ile sabitleşir Temizlik ve Allah’a yakınlıkla mükemmellik kazanır
Günahların mahiyetini saymak mümkün değildir Allah’ın hükmüne ve hukukuna riayet edilmeyen en ufak bir mesele bile insanın mükemmelleşmesine engel olur Evliyayı, Allah dostlarını tanımak, onların elinden tutmak bu yüzden çok önemlidir Allah dostunu kendine yol gösterici kabul eden kimseler, onların çok manevi yardımını görür, onlardan ayrılmadıkları sürece zorluk anlarında işleri daha kolay olur
Bir müminin Allah yolunda izleyeceği yolda ilk işi velayet makamıyla karşılaşmak olacaktır Bu makamda olan kâmil insanın terbiyesine kendini teslim ettikten sonra risaletin, Allah Rasulü’nün hakikatini anlamaya doğru yol alabilecektir Tasavvufta “fenâ fi’rrasul denilen makam, risaletin hakikatinin, Rasulullah sav Efendimiz’in güzel ahlâkının idrak edildiği, kazanıldığı bir makam olur
Tevbeyle başlayan bu yolculuk, kâmil mürşitler ve Peygamber Aleyhisselam’ın vasıtasıyla, onların bereket ve teveccühleriyle Allah’ın rızasına ulaşmakla tamamlanır Bir insan için de Allah’ın kendisinden razı olmasından daha büyük bir nimet yoktur
Tasavvufi hayatın en kıymetli nimeti müminlerin günahlarından tevbe etmesidir Tevbe, ibadetlerin en efdali, mükemmellik kapısının nurlu anahtarı, ilâhi rızaya ulaşmanın en parlak ve latif yoludur
İslâm’da insanın ilâhi rızaya ulaşması, huzura kavuşması, kemale ermesi esastır Kemalâtı kazanmak, Allah Tealâ’nın yüceliğini hakkıyla bilmektir Allah Tealâ’nın yüceliğini bildikten sonra tam bir kul olarak emirlerine itaat etme yolunun ilk kapısı tevbedir
Kul olarak günah işlememek, bilhassa bu asırda günahkâr olmamak çok zordur Fakat Allah Tealâ hazretleri, müminlere en nurlu kapı olan tevbe kapısını açmıştır Tevbe kapısından geçip tevbesinde samimi olmadan bu yolda bir sonraki makama ulaşmak mümkün değildir Bu ümmetin ilk uğrağı, dini hakkında bilgi sahibi olup, itikadını Ehli Sünnet ve’lCemaat’e göre düzeltip, aynı şekilde ibadet etmeye başladıktan sonra tevbe etmek olmalıdır
İnsanın bilgisi arttıkça kendi kusurunu da o kadar çok fark etmeye başlar Kusurlu olduğunun idrakiyle Allah’a olan ihtiyacını anlar Allah’a ihtiyaç duymayan hiçbir kul yoktur Hele günahlardan, isyandan dönüp taate kavuşabilmenin en önemli kapısı tevbe kapısıdır ki, bu da Hakk’a rücu etmek, yani Allah dönmek demektir
Tevbede sebat etmek, yapılan tevbeyi bozmamak esastır Her mümin işlemiş olduğu günah dolayısıyla mahcup ve pişman olur Bu pişmanlık tevbedir Ancak bugün pişman olan müminin üç beş gün sonra tevbesini bozmaması gerekir
Tevbe etmek kolay olmasına rağmen aslında tevbede durmak zordur Fakat nefsin terbiyesiyle elde edilecek bir olgunluk ve muhabbet hali kişinin tevbesinde durmasını sağlar
Allah’a itaatin en önemli hususu olan tevbede durmak için nefsi kötülüklerden arındırıp güzelleştirmek, Allah’a yakınlaştırmak gerekir Temizlik ve yakınlıkla tam olan mümin artık istikamet üzere olur ve Allah Tealâ’nın sevgisini kazanır Duaları Allah katında makbul, kendisi kâmil, beşeriyete çok faydalı, çok merhametli, şefkatli bir insan olur Şu halde bu yolculuk, dini bilmekle başlar, tevbe ile sabitleşir Temizlik ve Allah’a yakınlıkla mükemmellik kazanır
Günahların mahiyetini saymak mümkün değildir Allah’ın hükmüne ve hukukuna riayet edilmeyen en ufak bir mesele bile insanın mükemmelleşmesine engel olur Evliyayı, Allah dostlarını tanımak, onların elinden tutmak bu yüzden çok önemlidir Allah dostunu kendine yol gösterici kabul eden kimseler, onların çok manevi yardımını görür, onlardan ayrılmadıkları sürece zorluk anlarında işleri daha kolay olur
Bir müminin Allah yolunda izleyeceği yolda ilk işi velayet makamıyla karşılaşmak olacaktır Bu makamda olan kâmil insanın terbiyesine kendini teslim ettikten sonra risaletin, Allah Rasulü’nün hakikatini anlamaya doğru yol alabilecektir Tasavvufta “fenâ fi’rrasul denilen makam, risaletin hakikatinin, Rasulullah sav Efendimiz’in güzel ahlâkının idrak edildiği, kazanıldığı bir makam olur
Tevbeyle başlayan bu yolculuk, kâmil mürşitler ve Peygamber Aleyhisselam’ın vasıtasıyla, onların bereket ve teveccühleriyle Allah’ın rızasına ulaşmakla tamamlanır Bir insan için de Allah’ın kendisinden razı olmasından daha büyük bir nimet yoktur