iltasyazilim
FD Üye
Hazreti Allah’a ulaştıran bütün yol ve vasıtaların tümü vesiledir Hazreti Allah’a yaklaşmak için vesilelere sarılmaya da tevessül denir Öz mânâsı ise Hazreti Allah’tan isterken; Resulullah Efendimiz’i, Evliyâullah’ı, sâlih zâtları, güzel amelleri vesile kılarak duâ ve niyazda bulunmaktır
Allahu Teâlâ Âyeti kerime’sinde:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona ulaşmaya vesileler arayın buyurmaktadır (Mâide: 35)
Duâlarımızda Peygamber Efendimiz’i, Mürşidi kâmilleri, velileri, sâlihleri vesile edinmemiz onların Hazreti Allah’ın yanındaki değerleri, makamları, rütbeleri ve sâlih amelleri sebebiyledir Gaye Cenâbı Hakk’a yaklaşmak, rahmeti ve rızâi ilâhi’yi celbetmektir
İbadetimizi, duâmızı Hazreti Allah’a arzederiz Yardım ve kuvvetin kaynağının O olduğuna itikat ederizZira her şeyin yaratıcısı, yoktan var edicisi O’dur O’nun izni olmadan hiçbir kimseye yardım gelmez
Âyeti kerime’de:
“Yardım sadece ve sadece Allah katındandır buyuruluyor (Enfâl: 10)
Hayır da, şer de Hazreti Allah’tandır Vesilelere sarılmamız, duâmızın güzelleşmesi ve Hazreti Allah’ın kabulünü kolaylaştırması için bir araçtır, amaç Hazreti Allah’tır
Âyeti kerime’de:
“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip de Allah’tan tevbekâr olarak günahlarının bağışlanmasını isteselerdi, sen Peygamber de kendileri için af isteyiverseydin, elbette Allah’ı affedici ve merhametli bulurlardı buyuruluyor (Nisâ: 64)
Hazreti Allah bizzat bu Âyeti kerime’sinde bütün insanlara sevgili Peygamber’imize tevessül etmelerini ferman buyuruyor
Peygamber Efendimiz biricik ümmetine tevessülü bizzat vasiyet etmiştir
Gözü görmeyen bir kişi Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“Yâ Resulellah! Beni iyileştirmesi için Allah’a duâ buyur dedi
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona “Abdest almasını iki rekât namaz kılmasını sonra da şu duâyla duâ etmesini emretti
“Allah’ım! Peygamberin rahmet peygamberi Muhammed ile sana yönelerek yalvarıyorum Gözümün açılması için yâ Muhammed senin ile Rabb’ime yönelmiş bulunuyorum Allah’ım! Onu bana şefaâtçi kıl
Ve devamla:
“Bir ihtiyacın olduğunda hep aynısını yap buyurdu (Tirmizî Ahmed bin Hanbel)
O kimse bu duâ ile duâ edip kalktığı zaman görmeye başladı
Vesilelerin en güzeli şüphesiz Resulullah Efendimiz’dir Çünkü Hazreti Allah âlemleri onun yüzü suyu hürmetine yarattı Onun nurunu öyle güzel halketti ki yaradan ona aşık oldu Ona “Habibim! (Sevgilim) dedi Sevgisinin tezahürü olarak o yüce Peygamber’in nurundan âlemleri yarattı
Onu âlemlere rahmet kıldı Her şeye onunla hayat verdi Onun için âlemleri çarşaf gibi serdi
Hazreti Allah, sevgilisini tevessül ederek istenilen bir duâyı gerçi çevirmez
Hadisi şerif:
“Adem cennetten çıkarılmasına sebep olan zelleyi işlediğinde, hatasını anlayıp
‘Yâ Rabb’i! Sen beni yaratıp bana ruhundan üflediğinde başımı kaldırdım arşın sütûnları üzerinde ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah’ cümlesinin yazılı olduğunu gördüm Bildim ki sen, zâtının ismine ancak yaratılmışların en sevimlisini izafe edersin’ dedi
Bunun üzerine Allahu Teâlâ:
‘Doğru söyledin ey Adem! Hakikaten o bana göre mahlûkatın en sevimlisidir Onun hakkı için bana duâ ettin Ben de seni bağışladım Şayet Muhammed olmasaydı Seni yaratmazdım’ buyurdu (Hâkim Müstedrek II 672)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz ve Ashâbı kiram’ı duâlarında hususiyetle Hazreti Allah’a tevessül ederlerdi Gerek yaşarken, gerek vefatında O kadar itina gösterirlerdi ki
Hatta o kadar değerini bilirlerdi ki hayatında giydiği cübbesini Esma radiyallahu anhâ vefatında sonra şifâ dilenmek üzere cübbeyi yıkayıp suyunu hastalara verirdi (Buhârî)
Duâ yalnız Hazreti Allah’a yapılır Peygamber Efendimiz’i ve varisi olan Evliyâullah’ı vesile edinmek duânın kabulünü sağlamak içindir Aynı şekilde evliyânın ruhâniyetinden istenilen himmetle doğrudan onların şahıslarından isteniyor anlamında değerlendirilmemelidir Tevessülün en tartışmalı kısmı burasıdır Çünkü bunu iyi anlamayıp ayağı kayanlar çok olmuştur Evliyâyı ve müslümanları küfürle suçlamaya kadar gitmişlerdir
Bunların başında Vehhabîler gelir Vehhabîler tevessül ve himmeti inkâr ederek müslümanları kâfir ilân etmişler Canlarını, ırzlarını, mallarını helâl kılmışlar En aşağılık dinsizlerin ve gayri müslimlerin yapmadığı katliamı, zulmü müslümanlara yapmışlardır Çocuklara varıncaya kadar öldürmüşlerdir
Peygamberimiz ve seçkin varislerinden istenilen himmet; müslümanların Hakk’a ulaşmalarına, sıkıntılı, zor durumlarda yardıma sebep olmaları, duâ etmeleri ve yüksek nazarlarını celbetmek içindir Zira onlar vefatlarında dahi müslümanları yardımsız bırakmamışlardır
Her zaman himmetleri ümmeti Muhammed’in üstündedir
Hadisi şerif’lerinde:
“Vefatımdan sonra amelleriniz bana arz olunur Amellerinizde hayır gördüğüm zaman Allahu Teâlâ’ya hamd ederim Şerr’i gördüğümde sizler için istiğfar ederim (Müsned Ahmed bin Hanbel)
Buyurarak vefatından sonra dahi yüce himmetlerini ümmetinden esirgemeyeceklerinin açık bir delilidir
Himmetin sahih oluşunun pek çok delilinden bir tanesi de Hazreti Ömer Efendimiz’in Basra tarafına gönderdiği Sariye’nin komutasındaki ordunun düşman tarafından kuşatıldığı ve zor durumda kalıp, bir çok şehit vermeye başlamasıdır
Bu sırada Sariye “Dağa, dağa, dağa diye Hazreti Ömer Efendimiz’in sesini duydu Askerlerine; “Kardeşlerim Ömer’in sesini duydum dağa çekilmemizi istiyor siz de duydunuz mu? dedi
Askerleri “Duyduk diye cevap verdiler Ordu hemen sese uyarak sırtını dağa verdi ve düşmanı yendiler Bu hadisenin yaşandığı anda Hazreti Ömer Efendimiz Medine’de Cuma Hutbesi veriyordu, bir ara durakladı; “Yâ Sariye! Dağa, dağa, dağa diye bağırdı Namazdan sonra müslümanlar Hazreti Ömer’e “Minberde ne oldu diye sordular
Hazreti Ömer Efendimiz ordunun zor durumda olduğunu gördüğünü ve dağa çekilmelerini söylediğini anlattı Bir kaç gün sonra savaş habercisi Medine’ye geldi ve zaferi müjdeledi Hazreti Ömer Efendimiz’in de savaş anında sesini işittiklerini anlattı (Beyhâkî Bideye)
Kendisinden himmet istenilen zât insanı kâmil derecesine çıkmış, Allah ve Resul’ünde var olmuş, varlığını eritmiş, nurlarıyla nurlanmıştır Hakk’ın sıfatlarının mazharı olmuşlardır Mazhar diyoruz çünkü sıfatlarının, fiilerinin tasarrufu Allah’a âittir “Meded yâ şeyhim dediğimizde himmet eden şeyh bu tasarrufun görüntüsüdür Yardımı gönderen Allah’tır Ancak himmet istediği zât’a bir varlık takıp ondan isterse yaratıcının ilâhlık yönüne ortak ederse o zaman küfür olur
Onların yardımı meleklerin yardımı gibi Hakk’ın izniyle olur Zira bu konuyla ilgili yüzyıllardır o kadar çok gerçek anlatılır ki inkârı mümkün değildir
Güç ve kuvvet Hazreti Allah’a âittir Evliyânın yüksek himmeti, tasarrufları fiili bir duâdır
Cenâbı Hakk, rızâsına ulaşmak yolunda Resulullah Efendimiz’in ve vârislerinin fiili duâlarını bizden eksik etmesin Âmin
Allahu Teâlâ Âyeti kerime’sinde:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona ulaşmaya vesileler arayın buyurmaktadır (Mâide: 35)
Duâlarımızda Peygamber Efendimiz’i, Mürşidi kâmilleri, velileri, sâlihleri vesile edinmemiz onların Hazreti Allah’ın yanındaki değerleri, makamları, rütbeleri ve sâlih amelleri sebebiyledir Gaye Cenâbı Hakk’a yaklaşmak, rahmeti ve rızâi ilâhi’yi celbetmektir
İbadetimizi, duâmızı Hazreti Allah’a arzederiz Yardım ve kuvvetin kaynağının O olduğuna itikat ederizZira her şeyin yaratıcısı, yoktan var edicisi O’dur O’nun izni olmadan hiçbir kimseye yardım gelmez
Âyeti kerime’de:
“Yardım sadece ve sadece Allah katındandır buyuruluyor (Enfâl: 10)
Hayır da, şer de Hazreti Allah’tandır Vesilelere sarılmamız, duâmızın güzelleşmesi ve Hazreti Allah’ın kabulünü kolaylaştırması için bir araçtır, amaç Hazreti Allah’tır
Âyeti kerime’de:
“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip de Allah’tan tevbekâr olarak günahlarının bağışlanmasını isteselerdi, sen Peygamber de kendileri için af isteyiverseydin, elbette Allah’ı affedici ve merhametli bulurlardı buyuruluyor (Nisâ: 64)
Hazreti Allah bizzat bu Âyeti kerime’sinde bütün insanlara sevgili Peygamber’imize tevessül etmelerini ferman buyuruyor
Peygamber Efendimiz biricik ümmetine tevessülü bizzat vasiyet etmiştir
Gözü görmeyen bir kişi Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“Yâ Resulellah! Beni iyileştirmesi için Allah’a duâ buyur dedi
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona “Abdest almasını iki rekât namaz kılmasını sonra da şu duâyla duâ etmesini emretti
“Allah’ım! Peygamberin rahmet peygamberi Muhammed ile sana yönelerek yalvarıyorum Gözümün açılması için yâ Muhammed senin ile Rabb’ime yönelmiş bulunuyorum Allah’ım! Onu bana şefaâtçi kıl
Ve devamla:
“Bir ihtiyacın olduğunda hep aynısını yap buyurdu (Tirmizî Ahmed bin Hanbel)
O kimse bu duâ ile duâ edip kalktığı zaman görmeye başladı
Vesilelerin en güzeli şüphesiz Resulullah Efendimiz’dir Çünkü Hazreti Allah âlemleri onun yüzü suyu hürmetine yarattı Onun nurunu öyle güzel halketti ki yaradan ona aşık oldu Ona “Habibim! (Sevgilim) dedi Sevgisinin tezahürü olarak o yüce Peygamber’in nurundan âlemleri yarattı
Onu âlemlere rahmet kıldı Her şeye onunla hayat verdi Onun için âlemleri çarşaf gibi serdi
Hazreti Allah, sevgilisini tevessül ederek istenilen bir duâyı gerçi çevirmez
Hadisi şerif:
“Adem cennetten çıkarılmasına sebep olan zelleyi işlediğinde, hatasını anlayıp
‘Yâ Rabb’i! Sen beni yaratıp bana ruhundan üflediğinde başımı kaldırdım arşın sütûnları üzerinde ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah’ cümlesinin yazılı olduğunu gördüm Bildim ki sen, zâtının ismine ancak yaratılmışların en sevimlisini izafe edersin’ dedi
Bunun üzerine Allahu Teâlâ:
‘Doğru söyledin ey Adem! Hakikaten o bana göre mahlûkatın en sevimlisidir Onun hakkı için bana duâ ettin Ben de seni bağışladım Şayet Muhammed olmasaydı Seni yaratmazdım’ buyurdu (Hâkim Müstedrek II 672)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz ve Ashâbı kiram’ı duâlarında hususiyetle Hazreti Allah’a tevessül ederlerdi Gerek yaşarken, gerek vefatında O kadar itina gösterirlerdi ki
Hatta o kadar değerini bilirlerdi ki hayatında giydiği cübbesini Esma radiyallahu anhâ vefatında sonra şifâ dilenmek üzere cübbeyi yıkayıp suyunu hastalara verirdi (Buhârî)
Duâ yalnız Hazreti Allah’a yapılır Peygamber Efendimiz’i ve varisi olan Evliyâullah’ı vesile edinmek duânın kabulünü sağlamak içindir Aynı şekilde evliyânın ruhâniyetinden istenilen himmetle doğrudan onların şahıslarından isteniyor anlamında değerlendirilmemelidir Tevessülün en tartışmalı kısmı burasıdır Çünkü bunu iyi anlamayıp ayağı kayanlar çok olmuştur Evliyâyı ve müslümanları küfürle suçlamaya kadar gitmişlerdir
Bunların başında Vehhabîler gelir Vehhabîler tevessül ve himmeti inkâr ederek müslümanları kâfir ilân etmişler Canlarını, ırzlarını, mallarını helâl kılmışlar En aşağılık dinsizlerin ve gayri müslimlerin yapmadığı katliamı, zulmü müslümanlara yapmışlardır Çocuklara varıncaya kadar öldürmüşlerdir
Peygamberimiz ve seçkin varislerinden istenilen himmet; müslümanların Hakk’a ulaşmalarına, sıkıntılı, zor durumlarda yardıma sebep olmaları, duâ etmeleri ve yüksek nazarlarını celbetmek içindir Zira onlar vefatlarında dahi müslümanları yardımsız bırakmamışlardır
Her zaman himmetleri ümmeti Muhammed’in üstündedir
Hadisi şerif’lerinde:
“Vefatımdan sonra amelleriniz bana arz olunur Amellerinizde hayır gördüğüm zaman Allahu Teâlâ’ya hamd ederim Şerr’i gördüğümde sizler için istiğfar ederim (Müsned Ahmed bin Hanbel)
Buyurarak vefatından sonra dahi yüce himmetlerini ümmetinden esirgemeyeceklerinin açık bir delilidir
Himmetin sahih oluşunun pek çok delilinden bir tanesi de Hazreti Ömer Efendimiz’in Basra tarafına gönderdiği Sariye’nin komutasındaki ordunun düşman tarafından kuşatıldığı ve zor durumda kalıp, bir çok şehit vermeye başlamasıdır
Bu sırada Sariye “Dağa, dağa, dağa diye Hazreti Ömer Efendimiz’in sesini duydu Askerlerine; “Kardeşlerim Ömer’in sesini duydum dağa çekilmemizi istiyor siz de duydunuz mu? dedi
Askerleri “Duyduk diye cevap verdiler Ordu hemen sese uyarak sırtını dağa verdi ve düşmanı yendiler Bu hadisenin yaşandığı anda Hazreti Ömer Efendimiz Medine’de Cuma Hutbesi veriyordu, bir ara durakladı; “Yâ Sariye! Dağa, dağa, dağa diye bağırdı Namazdan sonra müslümanlar Hazreti Ömer’e “Minberde ne oldu diye sordular
Hazreti Ömer Efendimiz ordunun zor durumda olduğunu gördüğünü ve dağa çekilmelerini söylediğini anlattı Bir kaç gün sonra savaş habercisi Medine’ye geldi ve zaferi müjdeledi Hazreti Ömer Efendimiz’in de savaş anında sesini işittiklerini anlattı (Beyhâkî Bideye)
Kendisinden himmet istenilen zât insanı kâmil derecesine çıkmış, Allah ve Resul’ünde var olmuş, varlığını eritmiş, nurlarıyla nurlanmıştır Hakk’ın sıfatlarının mazharı olmuşlardır Mazhar diyoruz çünkü sıfatlarının, fiilerinin tasarrufu Allah’a âittir “Meded yâ şeyhim dediğimizde himmet eden şeyh bu tasarrufun görüntüsüdür Yardımı gönderen Allah’tır Ancak himmet istediği zât’a bir varlık takıp ondan isterse yaratıcının ilâhlık yönüne ortak ederse o zaman küfür olur
Onların yardımı meleklerin yardımı gibi Hakk’ın izniyle olur Zira bu konuyla ilgili yüzyıllardır o kadar çok gerçek anlatılır ki inkârı mümkün değildir
Güç ve kuvvet Hazreti Allah’a âittir Evliyânın yüksek himmeti, tasarrufları fiili bir duâdır
Cenâbı Hakk, rızâsına ulaşmak yolunda Resulullah Efendimiz’in ve vârislerinin fiili duâlarını bizden eksik etmesin Âmin