Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Tevfik Fikret Hayatı Ve Eserleri

Tevfik Fikret Hayatı Ve Eserleri

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Tevfik Fikretin Hayatı
Tevfik Fikretin Eserleri
Tevfik Fikret eserleri nelerdir

Tevfik Fikret Hayatı Ve Eserleri

4 Aralık 1867'de İstanbul'da doğdu, 19 Ağustos 1915'te benzer kentte öldü Ana adı Mehmet Tevfik'tir Çocuk yaşta annesinin ölümü ve babasının uzun yıllar sürgünde olması onu yaşamı boyunca etkiledi Ortaöğrenimini önce Mahmudiye Rüştiyesi'nde, daha sonra da Galatasaray Sultanisinde yaptı Burada Recaizade Ekrem'in öğrencisi oldu Duygulu kişiliği onu genç yaşlarda şiire yöneltti

1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonradan Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı Yeterince çalışmadan para aldığı gerekçesiyle buradan ayrıldı Onun bu içten tutumu yaşamı boyunca çeşitli zamanlarda ortaya çıkacaktı sonra kısa bir süre sonra çeşitli memurluklarda bulundu Ek iş olarak Ticaret Mektebi Alisi'nde hat ve Fransızca öğretmenliği yaptı 1891'de Mirsad dergisinin açtığı şiir yarışmasında birinciliği kazanınca, edebiyat çevrelerinin dikkatini üzerine çekti 1892'de Galatasaray Sultanisi'nin ilk bölümüne Türkçe öğretmeni atandı 1894'te Hüseyin Kâzım Kadri (18701934) ve Ali Ekrem Bolayır'la (18671937) birlikte Malûmat dergisini çıkartmaya başladı 1895'te hükümetin bütçede kısıntı yapma gerekçesiyle memur maaşlarının yüzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray'daki görevinden istifa etti ve inzivaya çekildi

1896'da, eski öğretmeni Recaizade Ekrem'in aracılığıyla Serveti Fünun dergisinin yazı işleri yönetmenliğine getirildi Benzer sene Robert Kolej'e Türkçe öğretmeni olarak atandı Bu dönemde Abdülhamid yönetimi aydınlar üstündeki baskısını giderek yoğunlaştırıyordu Sansür ve jurnalcilik tüm hızıyla işliyordu Tevfik Fikret o günlerde bir arkadaş evinde okuduğu II Abdülhamid'i eleştiren bir şiiri nedeniyle gözaltına alındı Evi arandı, laf konusu şiir ele geçmeyince serbest bırakıldı Bir zaman sonradan, bu kere ahlaki açıdan yıpratılmak için, Robert Kolej'deki bir çaya karısıyla birlikte gitmesi edilerek her yerde göz altına alındı Bütün bunlar ondaki 'inziva' düşüncesini daha da derinleştirdi Bu düşünce, Mal Varlığıi Fünun öbür yazarlarınca da benimseniyordu Bir ara hepsi birlikte Yeni Zelanda'ya gitmeyi, sonra Hüseyin Kâzım'ın Manisa'nın bir köyündeki çiftliğine yerleşmeyi düşündüler Lakin Fikret'in 'Yeşil Yurt' şiirinde de açık açık görülen bu sıla ütopyası ve birlikte yaşama özlemi bir türlü gerçekleşmedi Serveti Fünun'cular aralarında görüntü ayrılıkları başlamıştı Bazıları dergiden ayrıldılar Bir süre sonra Fikret de derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri yönetmeliğini bıraktı

Bütün zamanını Robert Kolej'de geçirmeye başladı 1901'de 'inziva' düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Rumelihisarı'nda Robert Kolej'in yamacında, planlarını kendi çizdiği Aşiyan adlı evi yaptırmaya başladı Bugün Tevfik Fikret Müzesi olan Aşiyan 1905'de tamamlandı Fikret, eşi ve oğlu Haluk'la birlikte buraya yerleşti Fazla az insanla görüşüyor, toplumcu bir tavırla ağız dalaşı şiirleri yazıyor, bunlar İstanbul'da elden ele dolaşıyordu 'Sis', 'Sabah Olursa', 'Bir Lahzai Taahhur' bu dönemin ürünleridir bu vesileyle babasının, ardındaki da, fazla sevdiği kızkardeşinin yaşamlarını yitirmesi ve evinin Abdülhamit'in haber alma örgütünce aralıksız gözetlenmesi onu büyük ölçüde etkiledi Bu döneminde, özgür getireceğine inandığı İttihat ve Terakki'yi destekliyordu 1908'de de, IIMeşrutiyet'in ateşli savunucuları arasına katıldı

Meşrutiyet'ten daha sonra 'inziva'sından çıktı, eski arkadaşlarıyla barışarak, Hüseyin Kâzım ve Hüseyin Cahid'le birlikte Tanin gazetesini kurdu Lakin, gazete İttihad ve Terikki'nin yayın organı durumuna getirilmek istenince buna karşı çıkıp, Hüseyin Cahid'le tartışma ederek oradan da ayrıldı Yeni Yönetimin önerdiği maarif nazırlığı görevini de geri çevirdi Bu göreve getirilen Abdurrahman Şerefin çağrısıyla, Galatasaray Sultanisi'nin müdürü oldu bir vakit önce yanmış olan okulun onarımını üstlendi sırası gelmişken, görüşme salonunu mescitin üzerine yaptırdığı gerekçesiyle tutucu basının ağır eleştirilerine uğradı O günlerde 31 Mart Olayı patlak verdi Fikret olayı protesto amacıyla önce kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi günde istifa etti Ama öğrencilerin ve maarif nazırı Nail Bey'in ısrarlarıyla tam yetkili olarak göreve döndü Fakat sekiz ay sonradan, yeni maarif nazırı Emrullah Efendi'yle anlaşamayarak bir daha dönmemek üzere Galatasaray'dan ayrıldı Darülmuallimin ve Darülfünun'daki görevlerinden de istifa etti ve her tarafta Aşiyan'a çekildi Bundan Böyle, İttihad ve Terakki İktidarına da muhalif olmuştu 1912'de meclisin kapatılması üzerine, bu olayı meclisin 1878'de (Hicri tarihle 1295'te) kapatılmasına benzeterek 'Doksan Beşe Içten' şiirini yazdı Bunu 'Hanı Yağma', 'Sancak Şerif Huzurunda' gibi şiirler izledi Bu kere de İttihad ve Teraki'nin fedailerince izlenmeye başlandı Modern pedagoji ilkelerine yerinde bir okul açılmak, yeni bir edebiyat dergisi çıkartmak gibi tasarıları olduysa da bunları gerçekleştiremedi O günlerde, ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı 1914'te kolu şiştiği için bir ameliyat geçirdi Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı tamamen artarak ölümüne niçin oldu

Gençlik dönemindeki şiir denemelerinden daha sonra, Galatasaray'da Fransız şiiriyle tanışan kendi şiir bireşimini aramaya başlamıştır Le Parnasse Contemporain dergisi çevresinde toplanan ve Parnasçılar olarak anılan şairlerden, bilhassa de François Coppè'den etkilenmiştir 19007de çıkan Rübabı Şikeste'de topladığı şiirlerinde görülen şiir anlayışında ve ses arayışında bu şairlerin etkisi olduğu düşünülebilir Fransız edebiyatındaki 'Şiirsel yazı' türünün etkisiyle dize sonlarını öbür fiil kipleriyle ya da fiilsiz bağlayan şiirleri, beyit bütünlüğünü kırıp düzeyi hür bırakışı, aruz ölçüsünün katı kalıplarını genişletmiştir Müstezat kalıbında yazdığı şiirlerindeki bu cins denemelerin, Türk şiirinde özgürlük nazma geçişi kolaylaştırdığı söylenebilir Rübabı Şikeste'deki 'Sis', 'Sabah Olursa', 'Hemşirem İçin', 'İzled ' gibi toplumsal konulara ağırlık veren şiirlerin yanı sıra, jurnal tavır diline yatıştığı 'Balıkçılar' ve sözde şiirlerinde izlenimci bir hava görülür Ama, 'Balıkçılar' dakiyalın söyleyişe bütün şiirlerinde rastlanmaz Mal Varlığıi Fünun'cuların çoğunda görülen dil seçkinciliği, onun şiirinin de özelliğidir OsmanlıcaTürkçe sözlüklerde kelime kullanımına örnek verilirken genelde Fikret'in şiirlerinden özel baskı yapılması da bunun kanıtıdır Onun, şirini zedeleyen bu tutumu, müzikal anlatımı öne çıkartmış, ama bazı şiirlerini de yer yer tavır havasına sokmuştur

Fikret'in doğa şiirlerinde, doğayla hemen hemen örtüşmeye varan bir uyum vardır 'Yağmur ' şiiri, yağmur damlarının cam üzerine düşüşünü hatırlatan bir sesle kurulmuştur Fikret'in betimlemelerindeki teferruat ustalığı onun artist kişiliğiyle de ilgilidir Şiirlerindeki karmaşık dil resimlerinde görülmez Birçok tablosunda yalın bir teferruat arayışı göze çarpar Pastel renklere tartı verişi, şiirlerindeki hüzünlü söyleyişi anımsatır Güleriz Ağlanacak Halimize adlı kendi portresinde ve aşiyan tablosunda ise stilize bir anlatım vardır


Eserleri

Rübabı Şikeste(Kırık Saz) (1900)
Tarihi Kadim (1905)
Haluk'un Defteri (1911)
Rubabın Cevabı (1911)
Şermin (1914)
Hasta Çocuk
Sis
Millet Şarkısı
Doksan Beş'e Dürüst
Hanı yağma
Balıkçılar
Haluk'un çocukluğu
Rübabı cevab *
 
858,475Konular
981,255Mesajlar
29,554Kullanıcılar
MiklosSon üye
Üst Alt