Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Tevfik Fikret Sis Şiiri

Tevfik Fikret Sis Şiiri
0
119

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
86
Puan
48
F-D Coin
0
Tevfik Fikret Sis
Sis Şiiri Tevfik Fikret
Tevfik Fikretin Sis Şiiri

Sis
Sarmış ufuklarını senin gene inatcı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikce artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
butun tablolar tozlu bir yoğunlukla ortulu;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık ortu sana cok layık;
layık bu ortunuş sana, ey zulumlér sahası!
Ey zulumler sahası Evet, ey parlak alan,
ey facialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı saha!
Ey parlaklığın ve ihtişamın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun oteden beri imrenilen eski kıralıcesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı icinde
sanki olmuş gibi dalgın uyuyan canlı yığın
Ey kohne Bizans, ey koca buyuleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
guzelliğindeki tazelik buyusu henuz besbelli,
sana bakan gozler hala ustune titriyor
Dışarıdan, uzaktan acılan gozlere, suzgun
iki lacivert gozunle nekadar canayakın gorunuyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
icerinde coşan ağıtların hic birine aldırış etmeden
Sanki bir hain el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lanetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakarlığın pislikleri dalgalanır,
İcerinde temiz bir zerre asla bulamazsın
Hep riyanın cirkefi; hasedin, kargudmenin cirkeflikleri;
Yalnız işte bu Ve sanki hep bunlarla yukselinecek
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kac adam cıkar?

Ortun, evet ey felaket sahnesi Ortun artık ey şehir;
ortun, ve sonsuz uyu, ey dunyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar
Ey hatıraların kurşun kaplı kumbetlerini andıran, camiler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sutunlar ki,
gecmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri duşmuş, sırıtan sur kafilesi
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sozlerini taşıyan minareler
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara golgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gurUhu;
“Gecmişlere Rahmet! diye yazılı kabir taşları
Ey turbeler, ey herbiri velvele koparan bir hatıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadasız yatan dedeler!
Ey tozla camurun carpıştığı eski sokaklar;
ey her acılan gediği bir vak’a sayıklıyan
viraneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer matemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir caylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, butun acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tutmek ne coktan unutulmuş!
Ey midelerin zorlaması zehirinden oturu
her aşalığı yiyip yutan kohne ağızlar!
Ey tabi’atin gurlukleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sahip iken, ac, işsiz ve verimsiz kalıp
her nameti, butun gurlukleri, hep kurtuluş sebeplerini
gokten dilenen tevekkul zilleti ki sahtadir!
Ey kopek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yukselmiş
olan insanda şu nankorluğe lanet yağdıran feryat!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli guluşler;
ey eksinlik ve kaderin acık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hatıra: Namus;
ey adamı ikbal kıblesine goturen yol: Ayak opme yolu
Ey silahlı korku ki, oksuz ve dulların ağzındaki
her talih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan oturudur!
Ey bir adamı korumak ve hurriyete kavuşturmak icin
yalnız teneffus hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu ko¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar
Ey nefret edilen, hakir gorulen milli gayret!
Ey kılıc ve kalem, ey iki siyasi mahkUm;
ey fazilet ve nezaketin payı, ey coktan unutulan bu cehre!
Ey korku ağırlığından iki buklum gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki akpak, fakat iğrenc;
ey taze kadın, ey onu takibe koşan genc!
Ey hicran uzgunu ana, ey kuskun karıkoca;
ey kimsesiz; avare cocuklar Hele sizler,
hele sizler

Ortun, evet, ey felaket sahnesi Ortun artık ey şehir;
Ortun, ve sonsuz uyu, ey dunyanın koca kahpesi!



Tevfiz Fikret
18 Şubat 1317
 
858,496Konular
981,641Mesajlar
29,724Kullanıcılar
xwedexSon üye
Üst Alt