Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Tiroid Nodülleri hakkında Genel Bilgiler

Tiroid Nodülleri hakkında Genel Bilgiler
0
66

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Tiroid Nodülleri hakkında Genel Bilgiler bu konu:tiroid nedir,tiroid nodülleri hakkında bilgiler vermektedir Tiroid bezinin çalışması beyinde yer alan ve hipofiz adı bahşedilen bir bezden salgılanan TSH hormonu ile yoklama edilirTiroid bezesi nispeten yüzeyde yerleştiği için boyun cildi ve adeleleri altında rahatlıkla ultrasonografi ile değerlendirilirTiroid ultrasonografisi, siyahbeyaz olarak yapılırTiroid bezesindeki kitlelere nodül denir Nodüllerin kanser olup olmadığının ilk önce ortaya konması gerekir Bu da ancak biyopsi ile mümkündürTiroid bezinin etkileri nelerdir,tiroid hakkındaki tüm detayları konumuzda bulabilirsiniz 1548354827 1548354827 tiroidnodullerihakkindagenelbilgiler5c4f8e99d9243tiroidnodullerihakkindagenelbilgiler5c4f8e99d9243 tiroidnodullerihakkindagenelbilgiler5c4f8e99d9243 Tiroid bezi, boynun ön tarafında, gırtlağın daha alçak hizasında, kelebek biçiminde bir organdır Her iki yanına ses telleri ile ilgili sinirler ve gerisinde paratiroid bezleri bulunur Tiroid bezinde, gıdalarla alınan iyot kullanılarak, tiroid hormonları üretilir Bunlar,T4 (tiroksin) ve T3 (triiodotironin)’dür Tiroid bezinde bunların dışarıda, kalsitonin denen diğer bir hormon daha üretilir, bu hormon, kandaki kalsiyumun kemiklere alınmasında görevlidir Oysa tiroid hormonları denince genellikle kastedilen, T4 ve T3’nesil T4 ve T3’ün bir kısmı, kanda öteki maddelere bağlanır Başlıca etkili olan kısım bağlanmamış (Serbest Free) olanlardır Bu yüzden T4 ve T3 yerine, bundan böyle FT4 veFT3 tetkikleri istenmektedir Tiroid hormonlarının yetersizliğine “hipotiroidi” denir Belirtileri şunlardır: Erken dönemde: * Hâlsizlik, * Zihnî faaliyetlerde azalma (bellek yitimi, uykuya eğilim), * Adale ağrıları ve kramplar, eklem ağrıları, * Aşırı üşüme, * Kabızlık, * Kuru cilt, saç tellerinde incelme, tırnaklarda incelme ve basit kırılma, * Adet düzensizliği, ola ki kısırlıkdüşük Geç dönemde: * Konuşmanın ağırlaşması, yavaşlaması, seste kalınlaşma, * Elyüz ve ayaklarda ödem (şişkinlik), * Lezzet ve koku almada azalma, * Kilo alma (çok nadir kilo kaybı da olabilir), * Deri renginde solukluksararma, * Kaşların emrindeki taraflarında incelme hatta dökülme, * Dilde kalınlaşma, * Nabızda yavaşlama Tiroid hormonlarının azalmasına cevap olarak, beyinden, tiroid bezini büyümeye ve fazla çalışmaya sevk eden tiroidi uyaran hormon (TSH) salınımı artar Yani TSH, tiroid hormonlarını (T3,T4) dengelemekle görevli bir hormondur Tiroid hormonlarının fazlalığına tirotoksikoz denir Fazlalığın nedeni tiroid bezinin fazla çalışıp, fazla hormon üretmesi ise, buna özel olarak hipertiroidi denir Tirotoksikoz belirtileri şunlardır: * Çarpıntı, * Titreme, * Sıcak basması, * Fazla terleme, * Kilo verme, * Sinirlilik, * Adet düzensizliği ve * Patavatsız ağlama eğilimleri… Tiroid hormonlarının artmasına yanıt olarak, beyinden tiroidi uyaran hormon (TSH) salınımı azalır “Guatr, nodül” ne demektir? Guatr kelimesi, tiroid bezinin büyümüş olduğunu ifade eder Yâni kimsesiz özel bir hastalığın ismi değildir Guatr, nodüllere, iltihabi hastalıklara (tiroidit) veya Graves hastalığına ast olarak ortaya çıkmış olabilir Tiroid hücreleri ara sıra öbür gelişim gösterir ve bunun sonucunda, tiroid bezi içinde, çevre dokudan ayrı gözenekli olan kümeleriyumrular ortaya çıkabilir Bunlara “nodül”, bu hastalığa da “nodüler guatr” denir Nodüller pat diye pozitif ise hastalık, “multinodüler guatr” adıyla anılır Nodüller nasıl ortaya çıkar? Nodülllerin nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir Tiroid nodülleri, “sigaraiçki kullananlarda, (özellikle çocukken) başboyun bölgesine radyoterapi almış kişilerde, önemli iyot eksikliği olanlarda” daha sık görülmektedir Bunlar gibi bir takım risk faktörlerinin, nodül oluşumunu arttırdığı düşünülmektedir Tiroid nodülleri ne sıklıkla görülür? Yaş, cinsiyet ve bölgelere tarafından oranlar değiştirme gösterse de : Ultrason (USG) ile yapılan muayenelerde, takriben her iki insandan birinde tiroid nodülüne rastlanmaktadır Multinodüler guatr sıklığının ise, % 10 12’ler civarında olduğu sanılmaktadır Elle yapılan muayenelerde “küçük, yumuşak yapılı ya da derindeki nodüller” hissedilemeyebilir Bu yüzden, elle yapılan muayenelerde, insanların sadece % 1 5 kadarında nodül tesbit edilebilmektedir Tiroid nodülleri tehlikeli midir ? Nodülü olan her hastayı ameliyat etmeye kalkarsanız, az kalsın her iki insandan birini ameliyat etmek zorunda kalırsınız fakat; bu son derece patavatsız ve risklidir Tiroid nodüllerinin çoğunlukla % 5 kadarında kanser görülmektedir Oysa, düşük de olsa sözü edilen risk, “kanser” gibi kayda değer bir hastalıktır İşte hekim ve hasta açısından güçlük de burada başlamaktadır: Hangi nodüller kanser açısından risklidir? Nodüllerdeki kanser riski hangi tetkiklerle ne oranda tesbît edilebilir? Hangi nodüllerde ilâç ya da radyoaktif iyot tedavisi, hangilerinde ameliyat tercih edilmelidir? Ameliyat ne süre zorunlu, ne vakit risklidir? Bu değer biçme için, cümbür cemaat kadar kabul görmüş kıstaslar var mıdır? Aynı hastaya neden fazla farklı yorumlar yapılabilmektedir? Bunun bir “cetveli, güvenilir bir terazisi” değil mudur? Vs vs Bu sorulara tatmin edici cevapların alınamaması, hastanın hekimine güvenini sarsmaktadır Doktor, hastalık ve uygun tedaviler hakkında hastasına bilgi vermeli, hasta da “kendi bedeni hakkında karar verebilecek rüşde sahip olmalı”dır Her tedavinin belirli oranda yararı ve riski vardır Hekim, bunlar hakkında en güvenilir bilgileri (icabında referansları ile) hastaya takdim eder Bundan daha sonra seçim, hastanın olmalıdır “Size bırakıyorum, siz olsaydınız ne yapardınız?” gibi sorular, hiçbir riski azaltmaz Unutmayın ancak; kararı kim vermiş olursa olsun, bedelini önce hasta öder Kendi bedeniniz hakkında karar saptamak sorumluluğundan kaçmamalısınız… Yalnız değilsiniz ! Bütün dünyada, senelerdir, binlerce nodüler guatr hastası takîp edilmektedir Ameliyat edilen nodüllerden hangilerinde kanser çıkmaktadır? Ameliyat öncesinde yapılan tetkikler ne ölçüde kanser riskini belirleyebilmiştir? Hangi tedaviyi alan kişilerde, kanser riski ne ölçüde azalmaktadır? Bu ve yarı sorulara, en güvenilir cevaplar aranmaktadır Ama sonuçlarda, yaş, cinsiyet, yaşanan bölge vs’ye bağlı şartların değişmesi olabilmektedir Uzun süredir bu çalışmaları derleyip, karşılıklı bir yol haritası çıkarılması için gayret edilmektedir Bu çalışmalar içinde en fazla bilineni, 2006 yılında Amerikan Tiroid Birliği (CET) göre yayınlanan “tanı ve tedavi kılavuzu”dur Kısa sürede pek çok tıp kitabına da konu olan kılavuz, çoğu tiroid uzmanı tarafından kabul gören kayda değer bir yol haritasıdır gerçi kılavuzdaki bazı konular (bizim tarafımızdan da) eleştirilmekte ve değişim önerileri yapılmaktadır Bu yazımızın da büyük ölçüde kaynağı, bu rehber (Management Guidelines for Patients with Thyroid Nodules and Differentiated Thyroid Cancer, SOY, 2006) ve kendi tecrübelerimizdir Tiroid nodüllerinin tetkiki nasıl olmalıdır? Yakın zamana değin “tiroid muayenesi” denince genelde akla gelen, hekim kadar elle yapılan muayene ve “tiroid hormonları (FT3, FT4) ile TSH”ın tetkikinden ibârettiHerhangi bir anormalliğe rastlanmazsa, daha ileri muayene istenmezdi Elle yapılan muayenede, insanların sadece % 15 kadarında nodül tesbit edilebilirken, ultrason (USG) ile yapılan muayenede bu oran % 50’lere ulaşmaktadır USG’de tesbit edilen ufak nodüller çoğunlukla iyi huylu nodüller olsa da, bu ayrım, uzmanlar açısından kayda değer bir sıkıntıya yol açmaktadır Her insana “bakalım sende nodül var mı?” diye USG yapılması, teknik ve maddesel açıdan imkânsızdır bundan başka USG ile yapılan kontrollerin yararı da ortadadır USG kontrolünün “koşul” olmadığını belirtsek de, imkân bulan kişileri de bu tetkikten men edecek durumda değiliz Ancak biliniz oysa; o kadar fazla bilirkişi, kendisi için bile denetim USG’si istememekte, ancak bir belirsizlik durumunda bu yola başvurmaktadır Pekiyi, bir şekilde tiroid nodülünüz olduğu tesbit edildi ise? Nodüllerinizin sayısı, yeri, büyüklüğü ve yapısı nedir? “Solid nodül”, sert yapılı nodül demektir “Kistik nodül” (çoğu hastanın zannettiği gibi) kanser demek DEĞİLDİR ! Kist, kese şeklindeki yapılara bahşedilen genel isimdir (su batmış balon gibi hayâl edebilirsiniz) Son derece sıktır iyi huylu veya kanser olabilir Bu nodüllerdeki güçlük, iğne biyopsisi sırasında balonun içindeki sudan yok, balonun kendisinden hücre alabilmektedir Bunun ne dek zorlama olduğu açıktır Bu yüzden bir takım biyopsiler her zaman yapılır Nodülleri kayıtlı özelliklerine tarafından ayırdığınızda, kanser riski açısından belirgin farklılıklar ortaya çıkmaktadır: Kanserleşme açısından daha tehlikeli gözüken nodüller şunlardır: * Tek nodül (fazla sayıda nodüle oranla daha risklidir), * Tiroid bezinin orta hattındaki (“isthmus” denen kısmındaki) nodüller, * Büyük nodüller (bilhassa 4 cm’den geniş nodüllerde risk keskin artmaktadır), * Kenarları yamalı, içinde dağınık kireçlenme (kalsifikasyon) gözüken nodüller, * Çevreye yapışıklık bildiren nodüller, * Bilhassa ileri yaşlarda pat diye bire beliren nodüller, * Çabuk çoğalan nodüller (anekdot: bazen çarpma, elle muayene vs sonucu tiroid içinde kanama olabilir ve saatler içinde büyüyen şişlik hastalarda kaygı uyandırabilir “Hematom” denen kan doymuş şişliğin, nodül ile ilgisi yoktur Fakat kanamanın nedeni açısından, muayene yapılması yerinde olur) Nodülün kanser riskini tesbit etmede manâlı bir diğer etken de, nodülün (tiroidin geneline tarafından) daha mı fazla, daha mı eksik çalıştığının tesbitidir Bunun için “tiroid sintigrafisi” denen muayene yapılır: * Çok çalışan nodüller, “sıcak hiperaktif”, * Eksik çalışan nodüller ise “soğuk hipoaktif” olarak isimlendirilir Sıcak nodüller hemen tekrar tekrar, yapıca tiroid hücrelerine benzeşen “adenom” denen iyi kalpli nodüllerdir Sıcak nodüllerde kanser riskinin % 1’lerden eksik olduğu söylenir ve SOY, bu nodüller için biyopsi yapılmasını bile geveze görmektedir Buna karşılık, soğuk nodüller, çoğunlukla tiroid hücrelerine “daha eksik benzeşen” hücrelerden oluşur gerçi soğuk nodüllerin çoğunluğu (% 70 – 80) iyi huyludur Ama kanser riski, sıcak nodüllere oranla keskin arttığı için, iğne biyopsisi ile parça alınması yerinde olur Tek nodülünüz var ve bu 10 mm (1 santimetre)’den KÜÇÜKSE ? SOY’ya göre; * Hastanın ultrasonunda şüpheli bulgular yoksa, * Yakın akrabalarında tiroid kanseri hikayesi yoksa, * Başboyun bölgesine radyoterapi (şua) tedavisi almamış ise; biyopsiye lüzum yoktur Nodülün USG ile peşine düşüp takip edilmesi gerekir Eskiden bu nodüllerin daha pozitif büyümemesi için, anında her hastaya düşük doz tiroid hormonu hapı (levotiron, tefor, euthyrox vs) verilirdi Dıştan tiroid hormonu verilince, tiroidi büyüten hormonun (TSH’ın) azaldığı, böylece nodülün büyümesinin önlendiği düşünülürdü Fakat bugün, bu nodüllerin çoğunun, TSH’a bakmadan büyümeye devamlı hücrelerden oluştuğu biliniyor Bu yüzden artık bu tedavi sadece belirlenmiş hastalara ve belirli bir zaman için uygulanmaktadır Hastalar hem nodül keza tiroid fonksiyonları (FT3, FT4, TSH) açısından yakından izlenmelidir Nodül 10 mm’den küçük lakin risk faktörleri varsa, ultrason eşliğinde biyopsi yapılması ve yakın tâkîbi uygun olur Tek nodülünüz var ve bu 10 mm (1 santimetre)’den BÜYÜKSE ? USG’de nodülünüz 10 mm’den BÜYÜK gözüküyor… Ve sintigrafinizde nodül SICAK DEĞIL ise… Bu durumda kanser riski bir miktar artmış demektir Bundan Böyle, nodülü yaratıcı hücrelerden numune alınması gerekir Bu, son derece kolay bir işlemdir Genelde ultrason eşliğinde, uyutmadan, ince bir iğne ile nodülden hücreli çekilir Buna, “ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB ya da FNA)” adı verilir Biyopsi sonucu: * “Kanser (malign)” gelirse; ameliyat, * “Pak (benign)” gelirse takip kararı alınır * Alınan hücreler yetersizse (kistik nodül vs nedeni ile), biyopsi tekrarlanır * Bir Takım hücrelerin kanser hücresi olup olmadığı, tek başlarına iken tanınmaz Damar vs’ye sıçrayıp sıçramadıkları gibi bazı kriterlere bakarak karar verilebilir Natürel iğne biyopsisinde yalnızca birkaç hücreye bakılarak bu ayırım yapılamaz ve netice “süresiz veya güvenilmez” olarak rapor edilir Bu durumda, çoğunlukla ameliyat kararı alınır USG’de nodülünüz 10 mm’den BÜYÜK gözüküyor… Fakat sintigrafinizde nodül “SICAK (HİPERAKTİF)” ise… “Sıcak, toksik ya da hiperaktif” kelimesi, nodülün % 99’dan büyük ihtimalle çok çalışan bir “adenom” olduğunu düşündürür Sıcak nodüllerde kanser, yüzde aniden eksik gözükmektedir Bu yüzden, (bazı uzmanlar karşı çıksa da) SOY, bu nodüllerden biyopsi yapılmasını bile patavatsız görmektedir Sıcak nodüller genelde yükselme eğilimindedir ve zamanla fazla tiroid hormonu üretimine ast olarak “hipertiroidi”ye yol açar Tiroid hormonu üretimini baskılayan ilâçlar (propycil vs) genel olarak uzun dönemde etkisiz kalır Hem bu ilâçların uzun zaman kullanımı, önemli emrindeki etkilere yol açabilir Tiroid hücreleri, kandaki “iyot”u alarak tiroid hormonlarını üretir Dolayısıyla çok çalışan nodüller, daha çok iyot alıkoyma eğilimindedir Bu yüzden hastaya bahşedilen düşük dozdaki radyoaktif iyot (radyoiyot, RAI), öteki hücrelerden fazla, bu hücreler tarafından tutulur Böylece sıcak nodüller, içine aldıkları radyoiyot’un etkisi ile öldürülmüş olur Çare, eğer diğer (kararsız) nodül yahut, radyoiyot içirilerek zahmetsizce yapılabilir Amaç, fazla çalışan nodüllerin öldürülmesi ve hastanın tiroid hormonlarının normâle getirilmesidir Buna rağmen, radyoiyot tedavisi almış hastaların kayda değer bir bölümünde, zamanla hipotiroidi gelişebilmektedir Fakat cerrahi risklerle karşılaştırınca, bu koskocoman bir kayıp sayılmamalıdır Hasta tiroid hormonu hapı alarak hayatına devam eder Sıcak nodüller haricen, kanser şüphesi taşıyan nodül varsa, “ameliyat” tercih edilmelidir Kanser hücreleri, tiroid hücrelerinden farklı hücrelerdir Bu hücrelerin düşük doz iyotla ölmesi beklenmez Bu yüzden tiroid kanserlerinin ameliyatla alınması gerekir Ameliyatla alınamayan, eksik miktarda ve yerinde tipte kanser hücresi kalmışsa, bunlara yüksek doz radyoiyot tedavisi verilebilir Burada önemli bir detaya dikkât sürüklemek gerekir: Sintigrafi deneyimli bir nükleer tıp uzmanınca yapılmalı ve yorumlanmalıdır Bir Takım ilaçlar, sintigrafi sonucunu en ince ayrıntısına kadar etkileyebilir Mesela sintigrafi öncesi hastanın tiroid hormonu hapı (levotiron, tefor, euthyrox vs) kesilmemişse, vücuda gereken tiroid hormonu dıştan hazırlanmış alındığı için, tiroid bezi tembelleşir ve sintigrafide genellikle ( yanıltıcı olarak) cılız gözükür Bazen değil nodüllerin, tiroid bezinin kendisinin bile seçilebilmesi imkânsız hâle gelir Nükleer tıp uzmanları eğitimleri esnasında, genel dahiliyeendokrinolojiimmünoloji ve patoloji eğitimi de alır Bu açıdan endokrinologların ve cerrahların eğitimlerinde de nükleer tıp ve ultrasonografinin yer alması, kayda değer ve acele bir ihtiyaçtır Nodülleriniz ANIDEN POZITIF sayıda ise ? (yâni MULTİNODÜLER GUATR hastası iseniz) Multinodüler guatr hastalığı, benzer hücreden köken alan (monoklonal) benzer nodüllerden oluşabilir… veya nodüller, öbür hücrelerden oluşmuş(poliklonal) bambaşka bambaşka nodüller olabilir Bu durumda bir nodül için yapılan muayene sonucu, diğeri hakkında hafıza veremez Bunları değerlendirirken, “tehlikeli nodüllerden biyopsi yapılması gerekir” Meselâ büyük bir nodül yerine, ufak bir nodülün risk faktörleri daha pozitif olabilir Ara Sıra fazla sayıda biyopsi yapılması gerekebilir Ultrason ve sintigrafinin (hatta biyopsinin) aynı hekim tarafından yapılması, “dürüst nodüllerin” seçilmesi açısından büyük avantaj sağlayabilir Eğer bütün nodüller “sıcak” ise ve kanser şüphesi yahut, “radyoiyot tedavisi” uygulanabilir Kanser şüphesi olan tek bir nodül bile varsa, tercih “ameliyat” olmalıdır Bir nodülün biyopsi sonucu “TEMIZ” gelse de, nodül zamanla ARTMA EĞİLİMİNDE ise, AMELİYAT önerilir ! TİROİD AMELİYATI zor mudur? Tiroid ameliyatları, bu konuda tecrübe sahibi cerrahlar kadar yapılmalıdır Tiroid ameliyatları epeyce hayati ayrıntı içerir En sık karşılaşılan hikayelerden birkaçını paylaşalım: * Ameliyat sırasında hastanın nodüllerinin tamamı çıkarılamamıştır Çıkarılan nodüllerde “kanser” bulunmuştur “Pekiyi kalan kısımda kanser olabilir mi?” Bunun cevabını cerrah dahil hiçbir hekim bilmemektedir Ara Sıra ameliyat sonrası kalan “çok küçük dokular”, radyoaktif iyot tedavisi ile öldürülebilir Oysa bunun için kalan dokunun “fazla eksik” olması gerekir Huysuz hâlde radyoaktif iyot etkin olamaz Sonuçta ikinci ameliyat gerekir Bu, ilk ameliyattan fazla daha baskı ve risklidir Tabii birincil ameliyatta bunu başaramamış ekibin ikincide başarılı olmasını ummak de hasta açısından ayrı bir sıkıntıdır Bu konuda deneyimli bir uzmana ameliyat olmayı reddedip, sonra çare aramaya çalışan hastalarımın sayısını hatırlamıyorum… Birisi… Daha Sonra bir diğeri… * Ara Sıra cerrahın “tiroid ameliyatları” konusunda tecrübesi azdır Ameliyat esnasında yüksek oranda iyot içeren antiseptiklerilaçlar (tentürdiyot, batikon vs) kullanılır Patoloji sonucu “kanser” saptama edilmiş ve geriye doğru kalan belirsiz doku “fazla azsa”, bu dokunun radyoiyot tedavisi ile öldürülmesi laf konusu olabilir Oysa ameliyatta kullanılan iyot sebebiyle, tiroid dokusu iyoda adamakıllı doymuştur Bu da dokunun, radyasyon yüklü radyoiyodu almamasına neden olur Böylece hastanın radyoaktif iyot tedavisi aylarca ertelenmek zorunda kalır Kolay bir ilâç tercihi… Ve sonucu… * Ara Sıra cerrah, ameliyatta tiroid bezinin tamamını çıkarttığına inanır Hastayı tiroid hormonsuz bırakmamak için, anında hormon hapı (levotiron, tefor, euthyrox vs) vermeye başlar Böylece vücud için gereken tiroid hormonu dıştan gücenmiş olur ve ameliyat sonrası kalan “şüpheli tiroid dokusu” tembelleşir Bu dönemde çekilen sintigrafide de, bu doku (çalışmadığı için) çoğunlukla gözükmez Hasta, “elinize afiyet, hiç bundan böyle kalmamış” dediği cerraha, 35 yıl daha sonra “nüks” ile dönebilir Ama ameliyat sonrası 4 haftalık bir dönemde tiroid hormonu kesilse ve sonra sintigrafi istenseydi, belki geride kalmış doku belirlenebilir ve erkenden önlem alınabilirdi yine de unutulmamalıdır oysa; en deneyimli cerrahların en dikkatli ameliyatlarında bile komplikasyon riski vardır Hissizlik bile kimsesiz bir risktir Bunları doktor hatası olarak değerlendirmemek gerekir Kayda Değer olan data ve tecrübesi ile “donanımlı” bir hekimin “temiz kalpli gayreti”dir Buna rağmen doğabilecek riskleri, art niyet ya da cahillik olarak görmemek gerekir Ameliyat oldunuz ve KANSER çıktı ise… Tiroid kanserlerinin böylece azı hızlı yayılan cinstendir Dünyada tiroid kanserinden ölenlerin sayısı, zatürre’den ölenlerin sayısından azdır Tiroid bezi iyodu çok sever ve kandaki iyodu içine alarak biriktirir Birçok tiroid kanseri hücresi de iyoda düşkündür Hastalara ağızdan bir kapsül veya akışkan şekilde bahşedilen radyoaktif iyot (radyoiyot), vücuddan çabucak atılırken, tiroid dokusunda tutulur Böylece hücreli, içine aldığı radyasyonun etkisi ile ağır ağır ölür Öteki kanser hastalarının hemen hiçbiri böyle bir tedavi imkânına sahip değilken, radyoiyot tedavisi, tiroid kanseri hastaları için çok büyük bir nimettir Radyoiyot tedavisi, nükleer tıp kliniklerinde ve nükleer tıp uzmanlarınca uygulanır Tiroidi dargın hastaların, ömür boyu sentetik tiroid hormonu hapı alması gerekir Tiroid hormonu, hap biçiminde, (genellikle sabahları) aç karnına alınmaktadır Eskiden (“Armour” tablet gibi) hayvansal kaynaklı ilâçlar sınanmış olsa da, şu an ülkemizde satılan haplar, genellikle sentetiktir (hayvansal değildir) İlacın ne dozda alınması gerektiği, hastanın şartlarına, hormon durumuna göre (TSH, FT3, FT4) ayarlanır Bu da hastanın uyumlu aralıklarla hormon tetkiki yaptırmasını gerektirir Özellikle kilo alıp vermeler, mevsim değişiklikleri, enfeksiyonlar, hormon düzeylerini etkileyebilir Günde yarım tablet ilâç kullanan hastanın bir zaman daha sonra hipotiroidi bulguları başlayabilir ve ilâcı bir tablete çıkarması gerekebilir Hastanın hormon düzeyi normâl olduğu (ötiroidi) hâlini yakından tanıması ve bunun dışında bulgularla karşılaştığında, (teftiş zamanı gelmemiş olsa bile) hekimine başvurması gerekir Tiroid hormonu takviyesi, hastanın zaten sahip olması gereken hormon düzeyine ulaşması için yapılır Hormon düzeyi normâl seviyede olduğu müddetçe, bu ilâçların uzun dönemde ciddi bir emrindeki etkisinin olmaması beklenir Böyle bir koşul ortaya çıkarsa, yeniden hekime danışılmalıdır (Tiroid hormonu hapı göstermek, dozunun fazla olması durumunda uzun vadede kemik erimesine yol açabilir Dozun iyi ayarlanması önemlidir) Tiroidinde nodülü olan hastalar, başka hastalıkları varsa, veya ailelerinde kanser (bilhassa tiroid kanseri) hastası varsa, bunlar hakkında hekimlerini belirlenmiş bilgilendirmelidir Bazı tiroid kanserlerinde, hastanın yakın akrabalarının da tetkik edilmesi gerekir Mesel⠓tiroidde nodül, vücutta (özellikle yüzde) kıllı benler, memerahim ya da yumurtalıkta kitle, sindirim kanalında (polip denen) çıkıntılar”ın olduğu son derece nâdir bir hastalık bilinmektedir Cowden sendromu denen hastalıkta, bunlardan birkaçının yakalanması, diğerleri için tedbir alma imkânı getirebilir Bu açıdan her ayrıntı belirlenmiş göz önünde tutulmalıdır Daha önce de belirttiğimiz gibi, her hekimin tiroid nodüllerine yaklaşımında ufak tefek farklar olabilir Oysa, bunu aşan itirazların referanslarını denetlemek gerekir…  
 
858,506Konular
982,855Mesajlar
33,082Kullanıcılar
iptvmaSon üye
Üst Alt