Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Toplum ve bilimin temas noktaları: Bilim Merkezleri

Toplum ve bilimin temas noktaları: Bilim Merkezleri
0
144

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Popu?ler bilim etkinliklerinin gerc?ekles?tirildig?i ve du?nyada oldukc?a yaygın olan bu merkezlerin sayısı Tu?rkiye’de de artmaya bas?ladı

Bilimde yaşanan çığır açıcı ve devrimsel gelişmeler karşısında şaşırmamak mümkün değil Kim bilebilirdi ki bir asteroide robot gönderileceğini ve robottan gönderilen radyo sinyalinin, dünyaya ulaşmasının yaklaşık 30 dakika süreceğini Maddeye kütle veren Higgs bozonu dahil birçok atom altı parçacığı keşfetmek için 27 km uzunluğunda bir tünelde deneyler yapılacağını ya da insan Genom Haritasının oluşturulacağını kim tahmin ederdi ki?…

İşte böylesi özelliklere sahip bilimin daha geniş kitlelere duyurulmasını amaçlayan bilim merkezleri aynı zamanda bilime karşı farkındalığı da artırmayı hedefliyor Bu yazıda, popüler bilim etkinliklerin gerçekleştirildiği ve Türkiye’de de sayıları artmaya başlayan bu merkezlerin yaklaşık 100 yıllık tarihsel gelişimi ve günümüze yansımalarını inceledik

Bilim Merkezlerinin kısa tarihçesi


Şekil 1 Berlin'de 1888’de kurulan The Urania adlı merkezdeki deney koridoru (Science Center Spectrum, 2019)

Uygulamalı olarak bilim öğreniminin gerçekleştirildiği Bilim Merkezi fikrinin geliştirilmesi, İngiliz filozof, avukat ve devlet adamı olan Francis Bacon’a (15611626) dayandırılır Bacon, “Yeni Atlantis adlı kitabında ütopik bir ada olan Atlantis’in keşfinden söz eder Bu adada yer alan Soloman's House bir araştırma kurumudur ve burada bilim; akılcı bir biçimde yönetilen, insanlığın maddi faydası için olan işbirlikçi bir girişimdir Bu eserinde Bacon, deneylerin, doğa ile ilgili olguların keşfi için en doğru yol olduğunu savunur Bu kitaptaki fikirler uzunca bir süre pratiğe dönüştürülemedi Berlin'de The Urania adlı merkez ancak 1888'de fon bulabilmiş ve 1928 yılına kadar da kurulduğu tarihteki özelliklerini yitirmeden ayakta kalmıştır Bu merkez, dönemin yüksek duyarlılıktaki bilimsel aletlerinin koleksiyonuna, gözlemevine, bilimsel tiyatro sahnesine ve ziyaretçilerin uygulamalı olarak kullanabilecekleri deney istasyonlarından oluşan bir deney koridoruna sahiptir (bkz Şekil 1) Bilime ilgi duyan herhangi bir ziyaretçi, bu merkezde yaklaşık yüz kadar deneyi bizzat gerçekleştirebiliyordu Deney koridorunda yapılan bu deneylerin çoğu “tuşa basma şeklinde tasarlanmıştı; bir tuşa basarsınız ve bir şeyler gerçekleşir, böylece doğada meydana gelen bir olguyu deneyimlersiniz Buradaki amaç, bilimi, dolayısıyla doğanın işleyişini kavramanızın sağlanmasıdır

Bu ilk merkezin ardından gelen diğer bilim müzeleri ve merkezleri içerik ve amaçlarına göre tarihte farklılıklar gösterir Bilim merkezleri ve uygulamalı (handson) galerilerin emsaline 1930’lu yıllarında kurulan Londra’daki Bilim Müzesinde rastlarız (Children’s Gallery – Çocukların Galerisi – 1936) Uygulamalı sergilerin sadece bilimsel ilkelere atfen oluşturulduğu ilk merkez ise 1969 yılında Frank Oppenheimer tarafından desteklenen ve San Francisco’da açılan Exploratorium’dur Bu merkez ile birlikte, koleksiyon, araştırma ve enformasyona odaklanan eski ve geleneksel bilim müzeleri fikri ciddi bir biçimde değişmeye başlamış ve katılımcılarla etkileşimin artırıldığı sergilere doğru yönelim oluşmaya başlamıştır Günümüzdeki bilim merkezlerinin de bir örnek modeli olarak anılan bu merkez, Oppenheimer tarafından katılımcıların aktif ve sorumlu vatandaşlara dönüştürülmesinin bir yolu olarak gösteriliyordu Bununla birlikte II Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği (SSCB) ile Amerika (ABD) arasında yaşanan Uzay Yarışını (19551972) kazanmak için gerekli koşullardan biri de bilimin popülerleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıydı Bunun için Bilim Merkezleri kritik bir öneme sahipti ve aynı zamanda bu yarışı kazanmak adına atılmış siyasi bir adımdı

Bu yeni tarzdaki bilim müzelerinin ortak amaçları doğrultusunda bir araya gelmeleri çok uzun sürmedi ve 1971 yılında 16 müze yöneticisi yeni bir birlik oluşturulması olasılığı ve AAM (American Association of Museums) üyeliğinden ayrılma gibi konular üzerine tartışmak için toplandı Böylece günümüzde de en büyük bilim merkezleri ağı olan ASTC (The Association of ScienceTechnology Centers) 1973 yılında kuruldu Daha sonraları, 1980’lerden itibaren, bu uygulamalı etkinlik ve sergileri içeren bilim merkezleri tüm dünyada yayılmaya başladı Bununla birlikte bu merkezlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ağlar da kurulmaya devam ediyor Bunlardan bazıları;

Avrupa’da ECSITE (The European Network of Science Centres and Museums),
Asya’da ASPAC (The Asia Pacific Network of Science & Technology Centres),
Latin Amerika’da Red Pop (Network for the Popularization of Science and Technology in Latin America and the Caribbean),
Avustralya ve Yeni Zelanda’nın ortak oldukları ASTEN (Australasian Science and Technology Exhibitors Network),
Kanada’da CASC (Canadian Association of Science Centres),
İrlanda’da ISCAN (Irish Science Centres Association Network),
Güney Afrika’da SAASTEC (South African Association of Science and Technology Centers),
Kuzey Afirka’da NAMES (The North Africa and Middle East Science centers network)

Türkiye’deki bilim merkezlerinin yapılanması

Türkiye’de ise TÜBİTAK, bilimsel bilgi birikiminin geniş kitlelerle ulaşması ve bilim okuryazarlığının arttırılması amacı ile Bilim Merkezi Kurulması Destek Çağrısı yaparak Büyükşehir Belediyelerine bilim merkezleri kurmaları için doğrudan destek veriyor Konya’da açılan TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezi tematik sergiler, gözlem ve seyir kulesi, gezegen evi (planetaryum), konferans salonları, laboratuvarlar ve kütüphaneden oluşan bir çok farklı yapılara sahip

Üniversitelerin ve belediyelerin kendi olanaklarıyla da oluşturdukları bilim merkezleri mevcut Örneğin; ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi, ITAP (Institute of Theoreticaland Applied Physics) Bilim ve Toplum Merkezi, Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi, İTÜ Bilim Toplum Uygulama Araştırma Merkezi, Bornova Belediyesi Mevlana Toplum ve Bilim Merkezi bunlardan bazıları Türkiye Bilim Merkezleri Platformu da, diğer ağlarla benzer olarak, Türkiye’deki bilim merkezlerinin bilgi, deneyim ve ortak amaçlarının paylaşılması ve belirlenmesi amacı ile 2019 yılında oluşturulmuş bir platform

Şimdilik sadece bilim merkezlerinin bir araya gelmesine önayak olan ve bu merkezlerin içerik ve yapısının nasıl olması gerektiğine dair tartışmaların yürütüldüğü bu platformun hala nasıl bir niteliğe sahip olacağı ve bilim merkezlerine ne tür katkılar sağlayabileceği belli değil


Türkiye'de ilk kez Konya'da açılan bilim merkezi

Nasıl bir Bilim Merkezi?

Atılan bu adımlar, Bilim Merkezlerinin toplumun bilimle teması noktaları olması dolayısıyla önemli Bu buluşma alanlarında bilim, etkileşimli etkinlikler ile popüler ve anlaşılır bir içerikle sunuluyor Böylece bilimin geniş kitlelere yaygınlaştırılması ve bilimde haberdar olunması sağlanmış oluyor Ancak bilim, bilimsel içeriğinin tamamen yok edildiği ya da sadece metafizik bir alan olarak gösterilmemeli Bilimin sorgulayıcı, yanlışlanabilir, gelişen ve değişen bir yapıya sahip olması vurgulanması gereken önemli özellikleri Bu özellikleri ile doğa algımızı biçimlendiren bir oluşum olarak bilimin yapısı birçok deney istasyonu ile yapılan deneylere indirgenmeyecek kadar kapsamlıdır Eğer amaç bilimin ve bilim alanlarının tanıtılması ise sadece bilimin çıktıları değil, bilimin tarihsel gelişimi, işleyişi ve yöntemi de mutlaka verilmeli Bilim Merkezlerinin içeriğinin belirlenmesi bu nedenle üzerinde önemle durulması gereken bir konu

Türkiye’de TÜBİTAK’ın maddi ve bilimsel desteği ile Büyükşehir Belediyelerinin üstlendiği bu görev için mutlaka üniversitelerinin ilgili bilim dallarındaki akademisyenlerin ve lisansüstü öğrencilerin de yer alması gerekli Asıl sıkıntı ise belediyelerde siyasi ve kişisel çıkarlar yüzünden birçok proje eksik ya da amacına uygun olarak gerçekleştirilememesi Tabii bu noktada bilimsel bilginin şekillendirmesinden ziyade iktidar tarafından yapılandırılan TÜBİTAK’ın verdiği desteği de ayrıca tartışmak gerekir

Merkezlerin işlevi ve üretimin sorumluluğu

Bilim merkezlerinde düzenlenen etkileşimli etkinlikler ve sergiler katılımcı sayısının fazlalığı göz önüne alındığında yararlı görünse de bir o kadar da problematiktir Çünkü sergilerin tasarımının amacı bilimsel bir olgunun kavratılması iken, ziyaretçiler bu durumu sadece eğlence olarak algılayabilmekte Bu halde bilim merkezleri bilim eğitiminden çok eğlence merkezlerine dönüşebilir Bilimin popülerleştirilmesi ve sevdirilmesi için bilim ile eğlenerek öğrenme günümüzde etkili ve önemli olmasına karşın, dünyayla ilgili problemlerin üzerinin örtülmemesi, bilimin kolay ve problematik olmayan bir alan olarak gösterilmesi, bilim felsefesi ve bilim etiğinin göz ardı edilmesi gibi dikkat edilmesi gereken noktalar vardır

Bu açıdan değerlendirildiğinde, doğa algımızın tarihsel kökeni ve değişimi, bilimin bilgi elde etme yöntemleri ve doğruluğu, bilim tarihi ve bilimin gelişimi göz ardı edilmemesi gereken konular Bilimsel bilgi tamamlanmış ve nihai bir bilgi değildir; üniversitelerde, enstitülerde aktif ve yoğun olarak çalışılan bir alandır Bu bilimsel bilgiler, evet, basit değildir, ancak anlaşılmaz olmadığı da gözden kaçırılmamalı

Peki, bu üretilen bilginin sorumluluğu kime aittir? Bu bilgiler sadece bilim adına mı kullanılmakta yoksa tüketim sürecine de dahil olmakta mıdır? Eğer bilim eğitiminin verildiği bir merkezden söz ediyorsak, bu gibi soruların sorulduğu ve bilim etiğinin tartışıldığı ortamların da var olması gerekiyor Bu da bilim merkezlerinde Bilim Tarihi ve Bilim Felsefesi konulu alanların oluşturulması ile mümkün görünüyor

Bilimsel bilgiye müdahale

Bilim Merkezilerinin ana görevi bilimin başarısının ve potansiyelinin olumlu bir görünümünü vermeleri olduğu söylenebilir Bu bakımdan bilim merkezleri “saf bilimsel ilkelerin lekesiz bir görünümünü bilimin ürünleri ya da uygulamalarını kullanarak vermekte ve böylece bilimin göreli olarak politik olmayan ve “güvenli bir resmini çizmekteler Oysa bilimin sadece teknolojik çıktıları düşünüldüğünde dahi, ne kadar geniş kitlelerin bilimden yararlanabildiği ya da hangi amaçlar için nasıl kullanıldıkları tartışmalıdır Ayrıca araştırmacıların kişisel ve yaşamsal kaygıları bilim üretim sürecini nasıl etkilediği, bilimin öznelliği gibi konular göz ardı ediliyor

Örneğin, kurulan bilim merkezlerinde biyoloji alanına diğer alanlara görece daha az yer veriliyor, hatta evrim teorisi tamamen yok sayılıyor Görünen o ki sadece bilim merkezlerinde değil, birçok üniversitede de evrime karşı bir fobi oluşmuş durumda Öyle bir fobi ki bu, üniversitelerin biyoloji bölümlerinde evrim ile ilgili derslerin içerik ve kredileri azaltılıyor, liselerde olduğu gibi müfredattan çıkarılıyor Eğitim başta olmak üzere sosyal yaşam, aile yaşamı, iş yaşamı da dahil her alanda yaşanan gericileşme, bilim alanında da kendini en yakıcı şekilde göstermekte Bilimsel bilginin sunduğu gerçekler din adı altında ortaya sunulan faraziyelerle yok edilmeye çalışılıyor

Sonuç olarak…

Etkileşimli sergiler ve etkinlikleri içeren bilim merkezleri, doğanın işleyişinin kavratılması ve bilimin yaygınlaştırılması açısından gerçekten önemli Ancak ilgili etkinliğe ait deney düzeneğinin önceden belirlenmiş ve değişmez olması, doğa ve bilim anlayışımızı da donuklaştırır Oysaki ziyaretçilerin birbirileri ile etkileşimli olarak, kendilerinin değiştirebileceği ve belirleyebileceği deney düzeneklerinin oluşturulduğu ortamlar yaratılabilir Bunlarla birlikte bilimin doğasının ne olduğu, bilimsel araştırmalarda üretilen bilginin sorumluluğunun kime ait olduğu gibi felsefi soruların sorulduğu ortamlar da oluşturulabilir Böylece bilim merkezleri katılımcıların doğrudan yaratıcılıklarını kullandıkları, düşüncelerini özgürce ifade ettikleri ve paylaştıkları öğrenme ortamları olacaktır

Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

 
858,496Konular
981,662Mesajlar
29,732Kullanıcılar
ozgurcexSon üye
Üst Alt