iltasyazilim
FD Üye
Günah işleyen kişi tövbe etmekle günahlarından kurtulabilir mi? Tövbenin sınırı var mıdır; nasuh tövbesi nedir? Tövbeyi bozmak?
Değerli kardeşimiz;
İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor Bu konuda Kur’anı Kerim'de,
“Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar(Nisa, 4116)
buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir
Kitaplarımızda canıgönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir Nitekim Allah Teala,
“Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun (Tahrim, 668)
buyurarak, yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:
1 Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’a sığınmak ve pişman olmak
2 Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak
3 Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair kesin bir karar içerisinde olmak
4 Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek
Bir rivayette de Nasuh Tövbeşöyle tarif edilmiştir:
Günahlara pişmanlık
Farz ibadetleri yapmak
Zulüm ve düşmanlık yapmamak
Kırgın ve küskünlerle barışmak
Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek(bk Kenzü'lummal, 23808)
İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz
Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz, ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz Ben çok iyiyim, bu işi hallettimdemek ne kadar yanlışsa; Ben bittim, beni Allah kabul etmezdemek de o kadar yanlıştır Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir Günah işleyip de daha sonra tövbe ederim gibi bir düşünce de yanlıştır
Manevî Kirlerden Arınma Yolu: Tövbe
Sözlükte “Allah’a dönüş ve yöneliş anlamına gelen tövbe, dini terim olarak “günahtan Allah’a dönme anlamıyla meşhur olmuştur1
İmam Gazalî, İbn Arabi, İbn Hacer gibi İslâm âlimleri tövbeyi farklı şekillerde tarif etmişlerdir2
Biz burada tövbeyi açık ve anlaşılır bir tarzda tarif edecek olursak şöyle diyebiliriz: Tövbe; yapılan kötülüğü, işlenen günahı veya kabahati günah olduğunu bilip, onu bırakıp terk ederek Allah’a dönmek, O’ndan affetmesini, bağış lamasını dilemek, yaptıklarından pişman olduğunu da belirterek yalnız Allah’a yal varmak demektir
1 Tövbenin Önemi:
Sevgili Peygamberimiz (sas) bir hadisi şeriflerinde: “Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmaktadır Başka bir hadisi şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur
Bu zikrettiğimiz hadislerden de anlaşıldığı üzere, insan, günah ve sevap işleme özelliğinde yaratılmış bir varlıktır Günah işlemek, insanı meleklerden ayıran bir özelliktir Bilindiği gibi melekler nurdan yaratılmış olup, asla Allah’a karşı gelmeyen, günah işle me yen varlıklardır
İslâm fıtrat dinidir İslâm’da insanın günah işleyebileceği kabul edilmiş ve bundan korunma ve kurtulma yolları insana öğretilmiştir İşte yapılan kötülükten, işlenen günah ve kabahatten kurtulup manevi kirlerden temizlenme yolu tövbedir Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlar dan kurtulup o günah ve hataları hiç yapmamış gibi tertemiz olur Nitekim bu hususta Peygamber Efendimiz, “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gi bidir (İbn Mace, Zühd 30) buyurur
Yüce Allah kullarını tövbeye çağırmakta ve şöyle buyurmaktadır: “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki, felaha edesiniz (Nur, 2431) Başka bir ayette ise Yüce Al lah, Peygamberine şöyle buyurur: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Al lah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder Çünkü O, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır (Zümer, 3953)
Bu ayette Yüce Allah, Peygamberine, günahkâr kullara, Allah’ın rah metinden umut kesmemelerini söylemesini emrediyor Çünkü çok bağışlayan, çok acıyan Allah, dilerse bütün günahları bağışlar Bundan dolayı kullar, Allah’ın azabı gelmezden önce Allah’a yönelmeli, O’na teslim olmalı, şirki ve bütün günahları bırakmalıdırlar
Bir rivayete göre, çok günah işlemiş olan bazı müşrikler, Müslüman oldukları takdirde günahlarının affedilip edilmeyeceğini Hz Peygambere sormuşlar ve bunun üzerine bu ayet inmiştir3 Bu ayet, bütün insanları tövbeye ve İslâm’a yöneltmekte, Müslüman oldukları takdirde Allah’ın, onların bütün günahlarını affedeceğini bildirmekte, günahkârlara umut kapılarını ardına kadar açmaktadır
Kullar ne kadar günah işlemiş olurlarsa olsunlar, umutsuzluğa kapılmadan Allah’a yönelip tövbe ederlerse Allah onları affeder Bu ayetler yanında kulları umutsuzluktan kurtarıp tövbeye yönelten çok hadis vardır (bk Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47)
Günah ruhun kiri, tövbe ise cilasıdır Günahta ısrar, kulun ruhunu iyice bozar Onun için Mevlânâ Celâleddin Rûmî de her insanı, her ne durumda olursa olsun mutlaka günah bataklığından tövbenin aydın düzlüğüne şöyle çağırmaktadır:
Gel, gel, ne olursan ol, yine gel! Kâfir, Mecusî, putperest de olsan gel! Bizim bu dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir Yüz bin kere tövbeyi bozmuş olsan da yine gel!
Yüce Allah, Tahrim suresi 8 ayette: “Ey inananlar, tövbe i nasûh ile Allah’a tövbe ediniz Umulur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi içinden ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir buyurmaktadır Bu ayette kastedilen nasûh tövbesi nedir?
Nasûh Tövbesi Nedir?
Nasûh, nush kökünden mübalağa kipidir Çok öğüt veren demektir Tövbe, çok öğüt verici olarak nitelendirilmiştir Yani sahibine, günahı bırakmasını öğütle yen, onu günahtan kurtaran sadık bir tövbe ile tövbe ediniz, Allah’a dönünüz demektir O halde nasûh tövbesi; hemen günahı terk etmek, geçmişte olanlara pişman olmak, gele cekte günah işlememeye karar vermek ve üzerinde bulunan her hakkı sahibine ödemek demektir4
Efendimiz (sas), nasûh tövbesini; “Kulun işlediği günahtan pişmanlık duyması, Allah’a tam rucu’ edip, tıpkı sütün memeye dönmediği gibi, kişinin tekrar günaha dön memesidir (Ahmed b Hanbel, Müsned, 1446) şeklinde tanımlamıştır
Gazalî, nasûh tövbesini tanımlarken şunlara yer vermiştir: “Nasûh tövbesi yapan lar, tövbe edip ölünceye kadar tövbesinde duranlardır Bunlar geçmişteki eksiklerini tamamlar ve bir daha günaha dönmeyi hatırdan bile geçirmezler, zelle ve sürçmeler müs tesna İşte tövbede istikamet budur Günahların sevaplarla değiştirilip hayırlarda müsabaka edenler bu tür tövbe sahipleridir5
2 Tövbenin Kabulünün Şartları:
Kur’ânı Kerim’de Yüce Allah’ın tövbe edenleri methetmesi (Tevbe, 9112) ve tövbe kapısını çalan kullarını sevdiğini ifade etmesi (Bakara, 2222), tövbelerin kabul edileceğinin birer delilidir
Allah Resulü (sas), kullarının tövbesi karşısında Allah’ ın ne kadar hoşnut olacağını şöyle bir örnekle anlatmaktadır: “Allah’ın kulunun tövbesine sevinmesi şuna benzer: Bir insan azığını, su tulumunu bir deveye yüklemiş, sonra yolculuğa çıkmıştır Nihayet çorak bir yere vardığında uykusu gelmiş, devesinden inerek bir ağacın altında istirahata çekil miştir Kalktığında devesinin kaybolduğunu görmüş ve değişik tepelere koşarak onu aradığı halde bulamamış ve yorgun bir vaziyette, ağacın altına yatmıştır Tekrar uyandığında devesini yanı başında durduğunu görüp de yularından yapışıp, son derece sevinerek, yanlışlıkla; “Ey Allah! Sen benim kulumsun, ben senin Rabbinim (Buhârî, Deavât 4; Müslim, Tevbe 3) demiştir İşte Yüce Allah, kendisine tövbe eden kuluna, devesini kaybettikten sonra bulan adamdan daha fazla sevinir
Tövbenin Allah katında makbul olması için bazı şartlar vardır Yalnız bu şartlar işlenen günahın çeşidine göre farklılık arz etmektedir Günahın kime karşı işlenmiş ol duğu, onlardan kurtulmak için tövbe yapılırken önem arz etmektedir Bu bakımdan gü nahı ikiye ayırabiliriz:
a Allah Hakkı ile İlgili Günahlar: Allah hakkı ile ilgili günahlardan tövbe etme nin üç şartı vardır:
1) O günahı işlediğine pişmanlık duymak: İnsan vicdanında, işlenen günahın bir kötülük olduğu ve kul ile Allah arasında bağlantıyı zedelediğine karar verildiğinde, bir huzursuzluk6 ve pişmanlık başlayacaktır
Günah işleyen kul, tövbe kapısına; günahlarını itiraf ederek, bu günahların verdiği huzursuzluk ve pişmanlıkla silkinmiş, uyanık bir kalp ve gönülle gelecektir7 Sözü edilen huzursuzluk, şahsı tövbe etmeye iten bir etkendir
Pişmanlık tövbenin ilk şartıdır Nitekim Allah Resulü, önemine binaen, “tövbe pişmanlıktır (İbn Mâce, Zühd 30; Ahmed b Hanbel, Müsned, 1376, 423) buyurmuştur Pişmanlık tövbenin kendisidir Pişmanlık olmadan tövbe yapılamaz
2) Tövbe edilen günahı kesinlikle terk etmek: Tövbe; yalnız bir kalp işi, bir ürperti, irkilme ve gözyaşı dökme şeklinde, soyut bir pişmanlık değildir Yani tövbe, birtakım iç duygulardan ibaret değildir Aksine tövbe, derunî duygular üzerine birtakım eylemlerin bina edildiği bir süreçtir Örneğin, tövbe eden, Allah’ın yasakladığı günahı terk etmeli8, imkân ölçüsünde emirlerini yerine getirmelidir9 Tövbe ettiği günaha devam etme meli dir10 Günahlarına tövbe ettiği halde, onları işlemeye devam eden fert, kendisi ile tezada düşmüş demektir Böyle bir tavır, pişmanlık olgusu ve günahı tekrar işleme yeceğine dair sözü ile bağdaşmayacaktır Hâlbuki şahsın, tövbe ettiği günahları hemen terk etmesi,piş manlığının ve aynı günahı tekrar işlememedeki kararlılığının bir belirtisi ola caktır
3) Tövbe edilen günaha kesinlikle dönmeme kararı: Geçmişteki günahlarından pişmanlık duyan şahsın, tövbe etmiş olması için, o günahı tekrar işlememeye kesin karar vermiş olması gerekmektedir11 Pişmanlık ve tövbe edilen günaha dönmeme kararı, birer kalp işi olduğundan, bunları gerçek anlamıyla yalnız Allah bilebilecektir Dolayısıyla, ki min gerçek manada tövbe etmiş olacağı insanlar tarafından bilinemeyecektir12 Tövbenin sıhhat bulması için, şahsın tövbe ettiği günaha tekrar dönmeyeceğine dair Allah’a söz vermesi gerekmektedir13
b Kul Hakkı ile İlgili Günahlar: Kul hakkı ile ilgili günahlardan tövbe etmenin ise dört şartı vardır Bu şartlar; yukarıda zikrettiğimiz üç şartla birlikte dördüncü şart ise; hakkı yenilen kulun hakkını sahibine iade etmek ve ondan helallik almaktır Kul hakları, mal nevinden ise, aşağıdaki ihtimallerle karşılaşılabilecektir
1 Gasbedilen mal, elde mevcut ve sahibi de biliniyorsa geri verilmelidir14 Burada suçu gizleyerek tövbe etmeye çalışmak yetmez
2 Çalınan mal, hırsızın elinde mevcut, ancak sahibi bilinmiyorsa, bu mal tasadduk edilerek zimmetten çıkarılır 15
3 Bir şahısta önceki yıllara ait kul hakları var ve sahipleri de belli değilse, gasbe dilen mallar kadar tasadduk eder, hayırhasenat yapar
4 Suçlunun yediği bir mal, mislî değil de; kıymeti belirlenebilen cinstense ve şah sın imkânı da varsa, o kıymeti sahibine vermelidir16 Buna gücü yetmiyorsa, imkân bul duğunda vermeye niyet etmelidir İmkân nispetinde, malı sahibine ulaştırmaya çalışıp da bunu başaramayanı Allah’ın affetmesi umulur17
5 Malında ne kadar haram bulunduğunu bilmeyen şahıs, zannı galibine göre, bir miktar ayırır ve onu önceki kul haklarını elinden çıkarma niyeti ile dağıtır18
İşte bu şekilde, günahkâr şahıs, utanarak Rabbinden bağışlanmasını ister ve zik rettiğimiz bu şartları yerine getirirse, Allah böyle tövbe eden kulunun tövbesini kabul ederek bağışlayacak ve ona azap etmekten hayâ edecektir
3 Tövbede Zaman Unsuru:
Günahlar, Allah’a giden yolda birer engeldir Günahkâr, zehirlenmiş bir insan gi bidir Zehirlenen kişi için, vakit geçirmek ne derece tehlikeli ise, günah işleyenin de tövbede gecikmesi o derece risklidir
Günah işleyen mü’min, imanının bir belirtisi olarak rahatsızlık duyacak ve hemen ondan kurtulmanın yollarını arayacaktır Günahın hemen ardından tövbe etmenin farz ol duğu hususunda icma mevcuttur Ayrıca tövbeyi geciktirenler bu sebeple günah kazan maktadırlar19
Gazâlî’ye göre; kişi yaptığının günah olduğunu anladığı an, derhal pişmanlık duy malı ve onun tesirini iyi amel ile silmelidir Aksi halde, kötülükler kalbi istila eder ve bir daha izalesi mümkün olmaz20
Nitekim hadiste: “Mü’min günah işlediğinde, kalbinde siyah bir leke olur Tövbe eder, günahı terk eder ve istiğfar ederse, bu siyahlıktan kurtulur, günah artarsa siyahlık da artar (İbn Mâce, Zühd 29) buyurulmaktadır
Tövbe için geçerli olan zamanın son sınırı hakkında şu hadis bize bir fikir vermektedir: “Allah kulunun tövbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder (Tirmizî, Deavât 100; İbn Mâce, Zühd 30) Ölüm kesinleşip, can boğaza geldiğinde ise, tövbe kabul edilmeyecektir
Son nefeste tövbenin kabul edilmeyişinin sebepleri şunlardır: İnsan o anda ümit sizlik halindedir Hâlbuki tövbe, kişinin hayattan ümidini kesmediği bir ortamda olmalıdır Son nefeste fertlerden teklif kalkar O anda yapılan işler için iyi veya kötü denmez Hâlbuki tövbe dünya işlerindendir ve teklif kalkmadan yerine getirilmelidir Ahirette herkes pişman olacaktır, ancak o halleri tövbe olarak nitelendirilmeyecektir 21 Zira son nefeste günahkârların pişmanlık duydukları an, teklifin olmadığı andır22 Son nefeste yapılan tövbe kabul edilmediği gibi, o bir yok hükmündedir ve sonuç olarak hiç bir şey ifade et memektedir23 Ömrü boyunca hiç tövbe etmeyenle, ölümü anında tövbe eden, sonuç itibarıyla aynı görülmektedir24
Sonuç olarak, tövbe ile ilgili şöyle bir zaman dilimi çizebiliriz: Tövbe için zaman; günahın peşinden başlamakta, ileriki günlerde herhangi bir vakte bağlı kalmadan devam etmekte ve ölüm alametleri belirince son bulmaktadır Yani, tövbenin son sınırı olarak; yaşama ümidinin bitmesi, ölüm alametlerinin belirmesi ve şahsın son anlarını yaşamasıdır
4 Tövbede Mekân Unsuru:
Namaz, hac gibi bazı ibadetlerin, belli mekânlarda yapılması, faziletli veya gerekli olduğu halde, tövbe için böyle bir 13 mekân şartı yoktur Zira tövbe, çok yönlü bir pişmanlık olduğu için, yalnız bir mekânda başlayıp sona ermeyecektir
Bu sebeple, tövbe edebilmek için, şahsın camide bulunması, tekke veya zaviyede olması şeklinde bir şart yoktur Diğer taraftan; cemaat ha linde, bir araya toplanarak, koro halinde tövbe etmek de şart değildir
Günah işlemiş insan, tövbesini her mekânda gerçekleştirebilir Şahıs için, günah larını göz önüne getirdiği, onların çirkinliklerinden kurtulmaya karar verdiği her yer tövbe mekânıdır Yani işçi işinin başında, çiftçi tarlasında, evde kalanlar evlerinde, bu kararı ve rebilir ve tövbe sürecini başlatabilir
Nitekim Yunus (as) balığın karnında ve denizin karanlıklarında; “Ya Rabbi Sensin ilah, Senden başka ilah yoktur, Sübhansın, bütün noksanlıklardan münezzehsin, Yücesin Doğrusu ben kendime zulmettim, yazık ettim Affını bekliyorum Rabbim! (Enbiyâ, 2187) deyip, en faziletliyi yapabilecek iken faziletli olanı yaptığından ötürü Allah’tan af dilemiş tir25 Allah da onu affetmiştir
Yine bilindiği gibi Hz Âdem ve Hz Havva, cennette yasak meyveden yiyerek, Al lah’ın emrine karşı gelmişlerdi Cennetten çıkarılıp, dünyada epey müddet dolaştıktan sonra Arafat meydanında “Rahmet Dağı denen bir dağın başında yaptıkları hatadan do layı Allah’a tövbe etmişler; “Rabbimiz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ki zi yana uğrayanlardan oluruz (A’raf, 723) diyerek Yüce Allah’a yalvarmışlar ve af dilemişler, Cenabı Hak da onları affetmiştir
Tövbe süreci, günahlardan kurtulmaya kalbin kesin olarak karar vermesiyle başlamaktadır Bu kararın verilebildiği her yerde tövbe sahihtir Tövbeyi bir mekâna hasretmek, tövbe için kutsal bir yer şartını ileri sürmek, tövbe olayını bilmemek ve konu ile ilgili İslâm’ın esprisini yakalayamamak demektir
Sonuç:
Yüce Allah, insanı sevap ve günah işleyebilecek bir özellikte yaratmıştır Yapılan kötülüklerden, işlenen günah ve kabahatten kurtulma, manevî kirlerden arınma yolu tövbedir Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulur ve o günahı hiç işlememiş gibi tertemiz olur Her insanın tövbeye ihtiyacı olduğu tartışılmaz bir gerçektir
Tövbe, günahın hemen peşinden olabileceği gibi, ölüm döşeğine düşüp, ölüm emarelerinin belirmesi öncesine kadar devam eden bir zaman içinde yapılabilir İnsanın eceli belli olmadığı için, bir an önce tövbe etmelidir
Tövbe etmek için, insanın bir aracıya ihtiyacı olmadığı gibi, belirli zaman ve mekânda tövbe eylemini gerçekleştirmek gibi, bir zorunluluk da yoktur
Gerçek tövbe için; kişi geçmişe pişmanlık duymalı, gelecekte aynı hatayı işlememe kararı ile birlikte, yaşadığı ortamda günahı terk etmelidir Kul haklarının sahibine iade edilmesi tövbenin en önemli rüknüdür
Yapılan tövbe sonucu, günahlardan temizlenip temizlenilmediği kuşkusu yersiz olup, Allah her türlü günah işleyeni temizlemek için tövbe kapısını açık bulundurmaktadır İnsanların dikkatli olması gereken husus; tövbenin sahih olarak ortaya konulup konulmadığıdır
DİPNOTLAR
1 Fîruzabâdî, Muhammed bYa’kub, elKâmûsu’lMuhît, Beyrut 1991, I, 166; Cevherî, İsmail bHammad, esSıhah fi’lLüga ve’lUlûm, Beyrut 1974, I, 146; İbn Manzur, Ce ma leddin Muhammed bMükerrem, Lisanu’lArab, Beyrut 1990, I, 233
2 Bu tarifler için bkz, Gazâlî, Ebu Hamid Muhammed, İhyâu Ulûmi’dDin, (trc Ahmed Serdaroğlu), İstanbul 1974, IV, 10; Muhyiddin İbn Arabî, elFutuhâtü’lMekkiyye, (thk Osman Yahya), Kahire 1988, XIII, 298; İbn Hacer, elAskalânî, Şihabuddin Ahmed bAli, Fethu’lBârî bi Şerhi’lBuhârî, Kahire 1987, XI, 106
3 Kurtubî, Ebu Abdillah Muhammed bAhmed, elCâmî li Ahkâmi’lKur’an, Kahire 1959, XV, 268; İbn Kesir, Tefsiru’lKur’ani’lAzim, IV, 59
4 İbn Manzur, age, II, 617; İbnü’lKayyım, Medâricü’sSâlikîn, Kahire trs, I, 356
5 Gazalî, İhyâ, IV, 78
6 Bu huzursuzluğun imanın bir alameti olduğu hadiste şöyle belirtilmiştir: “Kişi kötülük yapar da, bu ona rahatsızlık verirse işte o mü’mindir Bkz, Buharî, Deavât, 4; Tirmizî, Kıyamet, 49; Ahmed bHanbel, age, IV, 12
7 Gazalî, İhyâ, IV, 9
8 Kurtubî, age, V, 91
9 Kâsımî, Muhammed Cemaleddin, Mehâsinü’tTe’vil, (thk MFuad Abdulbâkî), Kahire trs, XII, 4597
10 İbnü’lKayyım, elCevziyye, Muhammed bEbubekir, Medâricü’sSâlikîn, Kahire trs, I, 301
11 Kurtubî, age, V, 91
12 MEbu Zehra, elCerime ve’lUkûbe fi’lFıkhı’lİslâmî, Kahire trs, s223
13 İbn Hacer, age, XI, 106; Âlûsî, Ruhu’lMeânî, IV, 240
14 Serahsî, elMebsut, IX, 176; Kâsânî, Bedâyi, VIII, 96; Âlûsî, age, VII, 96
15 Aliyyü’lKârî, Şerhu’lFıkhı’lEkber, (trc Yunus Vehbi Yavuz), İstanbul 1979, s415
16 Muhyiddin İbn Arabî, Futuhât, XIII, 298
17 İbn Hacer, age, XI, 106
18 Gazalî, İhyâ, IV, 68, 69
19 İbn Kayyım, age, I, 297, 298
20 Gazalî, İhyâ, IV, 13
21 Âlûsî, age, XXVIII, 158
22 Kurtubî, age, V, 93
23 Suyûtî, Abdurrahman Celalüddin, edDürrü’lMensur fi Tefsiri’lMe’sur, Beyrut 1414h, II, 458
24 Maverdî, Tefsir, I, 456
25 Taberî, Ebu Cafer Muhammed bCerir, Câmiu’lBeyân an Te’vili’lKur’an, Beyrut 1988, XVII, 80
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Değerli kardeşimiz;
İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor Bu konuda Kur’anı Kerim'de,
“Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar(Nisa, 4116)
buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir
Kitaplarımızda canıgönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir Nitekim Allah Teala,
“Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun (Tahrim, 668)
buyurarak, yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:
1 Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’a sığınmak ve pişman olmak
2 Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak
3 Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair kesin bir karar içerisinde olmak
4 Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek
Bir rivayette de Nasuh Tövbeşöyle tarif edilmiştir:
Günahlara pişmanlık
Farz ibadetleri yapmak
Zulüm ve düşmanlık yapmamak
Kırgın ve küskünlerle barışmak
Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek(bk Kenzü'lummal, 23808)
İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz
Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz, ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz Ben çok iyiyim, bu işi hallettimdemek ne kadar yanlışsa; Ben bittim, beni Allah kabul etmezdemek de o kadar yanlıştır Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir Günah işleyip de daha sonra tövbe ederim gibi bir düşünce de yanlıştır
Manevî Kirlerden Arınma Yolu: Tövbe
Sözlükte “Allah’a dönüş ve yöneliş anlamına gelen tövbe, dini terim olarak “günahtan Allah’a dönme anlamıyla meşhur olmuştur1
İmam Gazalî, İbn Arabi, İbn Hacer gibi İslâm âlimleri tövbeyi farklı şekillerde tarif etmişlerdir2
Biz burada tövbeyi açık ve anlaşılır bir tarzda tarif edecek olursak şöyle diyebiliriz: Tövbe; yapılan kötülüğü, işlenen günahı veya kabahati günah olduğunu bilip, onu bırakıp terk ederek Allah’a dönmek, O’ndan affetmesini, bağış lamasını dilemek, yaptıklarından pişman olduğunu da belirterek yalnız Allah’a yal varmak demektir
1 Tövbenin Önemi:
Sevgili Peygamberimiz (sas) bir hadisi şeriflerinde: “Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmaktadır Başka bir hadisi şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur
Bu zikrettiğimiz hadislerden de anlaşıldığı üzere, insan, günah ve sevap işleme özelliğinde yaratılmış bir varlıktır Günah işlemek, insanı meleklerden ayıran bir özelliktir Bilindiği gibi melekler nurdan yaratılmış olup, asla Allah’a karşı gelmeyen, günah işle me yen varlıklardır
İslâm fıtrat dinidir İslâm’da insanın günah işleyebileceği kabul edilmiş ve bundan korunma ve kurtulma yolları insana öğretilmiştir İşte yapılan kötülükten, işlenen günah ve kabahatten kurtulup manevi kirlerden temizlenme yolu tövbedir Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlar dan kurtulup o günah ve hataları hiç yapmamış gibi tertemiz olur Nitekim bu hususta Peygamber Efendimiz, “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gi bidir (İbn Mace, Zühd 30) buyurur
Yüce Allah kullarını tövbeye çağırmakta ve şöyle buyurmaktadır: “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki, felaha edesiniz (Nur, 2431) Başka bir ayette ise Yüce Al lah, Peygamberine şöyle buyurur: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Al lah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder Çünkü O, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır (Zümer, 3953)
Bu ayette Yüce Allah, Peygamberine, günahkâr kullara, Allah’ın rah metinden umut kesmemelerini söylemesini emrediyor Çünkü çok bağışlayan, çok acıyan Allah, dilerse bütün günahları bağışlar Bundan dolayı kullar, Allah’ın azabı gelmezden önce Allah’a yönelmeli, O’na teslim olmalı, şirki ve bütün günahları bırakmalıdırlar
Bir rivayete göre, çok günah işlemiş olan bazı müşrikler, Müslüman oldukları takdirde günahlarının affedilip edilmeyeceğini Hz Peygambere sormuşlar ve bunun üzerine bu ayet inmiştir3 Bu ayet, bütün insanları tövbeye ve İslâm’a yöneltmekte, Müslüman oldukları takdirde Allah’ın, onların bütün günahlarını affedeceğini bildirmekte, günahkârlara umut kapılarını ardına kadar açmaktadır
Kullar ne kadar günah işlemiş olurlarsa olsunlar, umutsuzluğa kapılmadan Allah’a yönelip tövbe ederlerse Allah onları affeder Bu ayetler yanında kulları umutsuzluktan kurtarıp tövbeye yönelten çok hadis vardır (bk Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47)
Günah ruhun kiri, tövbe ise cilasıdır Günahta ısrar, kulun ruhunu iyice bozar Onun için Mevlânâ Celâleddin Rûmî de her insanı, her ne durumda olursa olsun mutlaka günah bataklığından tövbenin aydın düzlüğüne şöyle çağırmaktadır:
Gel, gel, ne olursan ol, yine gel! Kâfir, Mecusî, putperest de olsan gel! Bizim bu dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir Yüz bin kere tövbeyi bozmuş olsan da yine gel!
Yüce Allah, Tahrim suresi 8 ayette: “Ey inananlar, tövbe i nasûh ile Allah’a tövbe ediniz Umulur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi içinden ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir buyurmaktadır Bu ayette kastedilen nasûh tövbesi nedir?
Nasûh Tövbesi Nedir?
Nasûh, nush kökünden mübalağa kipidir Çok öğüt veren demektir Tövbe, çok öğüt verici olarak nitelendirilmiştir Yani sahibine, günahı bırakmasını öğütle yen, onu günahtan kurtaran sadık bir tövbe ile tövbe ediniz, Allah’a dönünüz demektir O halde nasûh tövbesi; hemen günahı terk etmek, geçmişte olanlara pişman olmak, gele cekte günah işlememeye karar vermek ve üzerinde bulunan her hakkı sahibine ödemek demektir4
Efendimiz (sas), nasûh tövbesini; “Kulun işlediği günahtan pişmanlık duyması, Allah’a tam rucu’ edip, tıpkı sütün memeye dönmediği gibi, kişinin tekrar günaha dön memesidir (Ahmed b Hanbel, Müsned, 1446) şeklinde tanımlamıştır
Gazalî, nasûh tövbesini tanımlarken şunlara yer vermiştir: “Nasûh tövbesi yapan lar, tövbe edip ölünceye kadar tövbesinde duranlardır Bunlar geçmişteki eksiklerini tamamlar ve bir daha günaha dönmeyi hatırdan bile geçirmezler, zelle ve sürçmeler müs tesna İşte tövbede istikamet budur Günahların sevaplarla değiştirilip hayırlarda müsabaka edenler bu tür tövbe sahipleridir5
2 Tövbenin Kabulünün Şartları:
Kur’ânı Kerim’de Yüce Allah’ın tövbe edenleri methetmesi (Tevbe, 9112) ve tövbe kapısını çalan kullarını sevdiğini ifade etmesi (Bakara, 2222), tövbelerin kabul edileceğinin birer delilidir
Allah Resulü (sas), kullarının tövbesi karşısında Allah’ ın ne kadar hoşnut olacağını şöyle bir örnekle anlatmaktadır: “Allah’ın kulunun tövbesine sevinmesi şuna benzer: Bir insan azığını, su tulumunu bir deveye yüklemiş, sonra yolculuğa çıkmıştır Nihayet çorak bir yere vardığında uykusu gelmiş, devesinden inerek bir ağacın altında istirahata çekil miştir Kalktığında devesinin kaybolduğunu görmüş ve değişik tepelere koşarak onu aradığı halde bulamamış ve yorgun bir vaziyette, ağacın altına yatmıştır Tekrar uyandığında devesini yanı başında durduğunu görüp de yularından yapışıp, son derece sevinerek, yanlışlıkla; “Ey Allah! Sen benim kulumsun, ben senin Rabbinim (Buhârî, Deavât 4; Müslim, Tevbe 3) demiştir İşte Yüce Allah, kendisine tövbe eden kuluna, devesini kaybettikten sonra bulan adamdan daha fazla sevinir
Tövbenin Allah katında makbul olması için bazı şartlar vardır Yalnız bu şartlar işlenen günahın çeşidine göre farklılık arz etmektedir Günahın kime karşı işlenmiş ol duğu, onlardan kurtulmak için tövbe yapılırken önem arz etmektedir Bu bakımdan gü nahı ikiye ayırabiliriz:
a Allah Hakkı ile İlgili Günahlar: Allah hakkı ile ilgili günahlardan tövbe etme nin üç şartı vardır:
1) O günahı işlediğine pişmanlık duymak: İnsan vicdanında, işlenen günahın bir kötülük olduğu ve kul ile Allah arasında bağlantıyı zedelediğine karar verildiğinde, bir huzursuzluk6 ve pişmanlık başlayacaktır
Günah işleyen kul, tövbe kapısına; günahlarını itiraf ederek, bu günahların verdiği huzursuzluk ve pişmanlıkla silkinmiş, uyanık bir kalp ve gönülle gelecektir7 Sözü edilen huzursuzluk, şahsı tövbe etmeye iten bir etkendir
Pişmanlık tövbenin ilk şartıdır Nitekim Allah Resulü, önemine binaen, “tövbe pişmanlıktır (İbn Mâce, Zühd 30; Ahmed b Hanbel, Müsned, 1376, 423) buyurmuştur Pişmanlık tövbenin kendisidir Pişmanlık olmadan tövbe yapılamaz
2) Tövbe edilen günahı kesinlikle terk etmek: Tövbe; yalnız bir kalp işi, bir ürperti, irkilme ve gözyaşı dökme şeklinde, soyut bir pişmanlık değildir Yani tövbe, birtakım iç duygulardan ibaret değildir Aksine tövbe, derunî duygular üzerine birtakım eylemlerin bina edildiği bir süreçtir Örneğin, tövbe eden, Allah’ın yasakladığı günahı terk etmeli8, imkân ölçüsünde emirlerini yerine getirmelidir9 Tövbe ettiği günaha devam etme meli dir10 Günahlarına tövbe ettiği halde, onları işlemeye devam eden fert, kendisi ile tezada düşmüş demektir Böyle bir tavır, pişmanlık olgusu ve günahı tekrar işleme yeceğine dair sözü ile bağdaşmayacaktır Hâlbuki şahsın, tövbe ettiği günahları hemen terk etmesi,piş manlığının ve aynı günahı tekrar işlememedeki kararlılığının bir belirtisi ola caktır
3) Tövbe edilen günaha kesinlikle dönmeme kararı: Geçmişteki günahlarından pişmanlık duyan şahsın, tövbe etmiş olması için, o günahı tekrar işlememeye kesin karar vermiş olması gerekmektedir11 Pişmanlık ve tövbe edilen günaha dönmeme kararı, birer kalp işi olduğundan, bunları gerçek anlamıyla yalnız Allah bilebilecektir Dolayısıyla, ki min gerçek manada tövbe etmiş olacağı insanlar tarafından bilinemeyecektir12 Tövbenin sıhhat bulması için, şahsın tövbe ettiği günaha tekrar dönmeyeceğine dair Allah’a söz vermesi gerekmektedir13
b Kul Hakkı ile İlgili Günahlar: Kul hakkı ile ilgili günahlardan tövbe etmenin ise dört şartı vardır Bu şartlar; yukarıda zikrettiğimiz üç şartla birlikte dördüncü şart ise; hakkı yenilen kulun hakkını sahibine iade etmek ve ondan helallik almaktır Kul hakları, mal nevinden ise, aşağıdaki ihtimallerle karşılaşılabilecektir
1 Gasbedilen mal, elde mevcut ve sahibi de biliniyorsa geri verilmelidir14 Burada suçu gizleyerek tövbe etmeye çalışmak yetmez
2 Çalınan mal, hırsızın elinde mevcut, ancak sahibi bilinmiyorsa, bu mal tasadduk edilerek zimmetten çıkarılır 15
3 Bir şahısta önceki yıllara ait kul hakları var ve sahipleri de belli değilse, gasbe dilen mallar kadar tasadduk eder, hayırhasenat yapar
4 Suçlunun yediği bir mal, mislî değil de; kıymeti belirlenebilen cinstense ve şah sın imkânı da varsa, o kıymeti sahibine vermelidir16 Buna gücü yetmiyorsa, imkân bul duğunda vermeye niyet etmelidir İmkân nispetinde, malı sahibine ulaştırmaya çalışıp da bunu başaramayanı Allah’ın affetmesi umulur17
5 Malında ne kadar haram bulunduğunu bilmeyen şahıs, zannı galibine göre, bir miktar ayırır ve onu önceki kul haklarını elinden çıkarma niyeti ile dağıtır18
İşte bu şekilde, günahkâr şahıs, utanarak Rabbinden bağışlanmasını ister ve zik rettiğimiz bu şartları yerine getirirse, Allah böyle tövbe eden kulunun tövbesini kabul ederek bağışlayacak ve ona azap etmekten hayâ edecektir
3 Tövbede Zaman Unsuru:
Günahlar, Allah’a giden yolda birer engeldir Günahkâr, zehirlenmiş bir insan gi bidir Zehirlenen kişi için, vakit geçirmek ne derece tehlikeli ise, günah işleyenin de tövbede gecikmesi o derece risklidir
Günah işleyen mü’min, imanının bir belirtisi olarak rahatsızlık duyacak ve hemen ondan kurtulmanın yollarını arayacaktır Günahın hemen ardından tövbe etmenin farz ol duğu hususunda icma mevcuttur Ayrıca tövbeyi geciktirenler bu sebeple günah kazan maktadırlar19
Gazâlî’ye göre; kişi yaptığının günah olduğunu anladığı an, derhal pişmanlık duy malı ve onun tesirini iyi amel ile silmelidir Aksi halde, kötülükler kalbi istila eder ve bir daha izalesi mümkün olmaz20
Nitekim hadiste: “Mü’min günah işlediğinde, kalbinde siyah bir leke olur Tövbe eder, günahı terk eder ve istiğfar ederse, bu siyahlıktan kurtulur, günah artarsa siyahlık da artar (İbn Mâce, Zühd 29) buyurulmaktadır
Tövbe için geçerli olan zamanın son sınırı hakkında şu hadis bize bir fikir vermektedir: “Allah kulunun tövbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder (Tirmizî, Deavât 100; İbn Mâce, Zühd 30) Ölüm kesinleşip, can boğaza geldiğinde ise, tövbe kabul edilmeyecektir
Son nefeste tövbenin kabul edilmeyişinin sebepleri şunlardır: İnsan o anda ümit sizlik halindedir Hâlbuki tövbe, kişinin hayattan ümidini kesmediği bir ortamda olmalıdır Son nefeste fertlerden teklif kalkar O anda yapılan işler için iyi veya kötü denmez Hâlbuki tövbe dünya işlerindendir ve teklif kalkmadan yerine getirilmelidir Ahirette herkes pişman olacaktır, ancak o halleri tövbe olarak nitelendirilmeyecektir 21 Zira son nefeste günahkârların pişmanlık duydukları an, teklifin olmadığı andır22 Son nefeste yapılan tövbe kabul edilmediği gibi, o bir yok hükmündedir ve sonuç olarak hiç bir şey ifade et memektedir23 Ömrü boyunca hiç tövbe etmeyenle, ölümü anında tövbe eden, sonuç itibarıyla aynı görülmektedir24
Sonuç olarak, tövbe ile ilgili şöyle bir zaman dilimi çizebiliriz: Tövbe için zaman; günahın peşinden başlamakta, ileriki günlerde herhangi bir vakte bağlı kalmadan devam etmekte ve ölüm alametleri belirince son bulmaktadır Yani, tövbenin son sınırı olarak; yaşama ümidinin bitmesi, ölüm alametlerinin belirmesi ve şahsın son anlarını yaşamasıdır
4 Tövbede Mekân Unsuru:
Namaz, hac gibi bazı ibadetlerin, belli mekânlarda yapılması, faziletli veya gerekli olduğu halde, tövbe için böyle bir 13 mekân şartı yoktur Zira tövbe, çok yönlü bir pişmanlık olduğu için, yalnız bir mekânda başlayıp sona ermeyecektir
Bu sebeple, tövbe edebilmek için, şahsın camide bulunması, tekke veya zaviyede olması şeklinde bir şart yoktur Diğer taraftan; cemaat ha linde, bir araya toplanarak, koro halinde tövbe etmek de şart değildir
Günah işlemiş insan, tövbesini her mekânda gerçekleştirebilir Şahıs için, günah larını göz önüne getirdiği, onların çirkinliklerinden kurtulmaya karar verdiği her yer tövbe mekânıdır Yani işçi işinin başında, çiftçi tarlasında, evde kalanlar evlerinde, bu kararı ve rebilir ve tövbe sürecini başlatabilir
Nitekim Yunus (as) balığın karnında ve denizin karanlıklarında; “Ya Rabbi Sensin ilah, Senden başka ilah yoktur, Sübhansın, bütün noksanlıklardan münezzehsin, Yücesin Doğrusu ben kendime zulmettim, yazık ettim Affını bekliyorum Rabbim! (Enbiyâ, 2187) deyip, en faziletliyi yapabilecek iken faziletli olanı yaptığından ötürü Allah’tan af dilemiş tir25 Allah da onu affetmiştir
Yine bilindiği gibi Hz Âdem ve Hz Havva, cennette yasak meyveden yiyerek, Al lah’ın emrine karşı gelmişlerdi Cennetten çıkarılıp, dünyada epey müddet dolaştıktan sonra Arafat meydanında “Rahmet Dağı denen bir dağın başında yaptıkları hatadan do layı Allah’a tövbe etmişler; “Rabbimiz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ki zi yana uğrayanlardan oluruz (A’raf, 723) diyerek Yüce Allah’a yalvarmışlar ve af dilemişler, Cenabı Hak da onları affetmiştir
Tövbe süreci, günahlardan kurtulmaya kalbin kesin olarak karar vermesiyle başlamaktadır Bu kararın verilebildiği her yerde tövbe sahihtir Tövbeyi bir mekâna hasretmek, tövbe için kutsal bir yer şartını ileri sürmek, tövbe olayını bilmemek ve konu ile ilgili İslâm’ın esprisini yakalayamamak demektir
Sonuç:
Yüce Allah, insanı sevap ve günah işleyebilecek bir özellikte yaratmıştır Yapılan kötülüklerden, işlenen günah ve kabahatten kurtulma, manevî kirlerden arınma yolu tövbedir Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulur ve o günahı hiç işlememiş gibi tertemiz olur Her insanın tövbeye ihtiyacı olduğu tartışılmaz bir gerçektir
Tövbe, günahın hemen peşinden olabileceği gibi, ölüm döşeğine düşüp, ölüm emarelerinin belirmesi öncesine kadar devam eden bir zaman içinde yapılabilir İnsanın eceli belli olmadığı için, bir an önce tövbe etmelidir
Tövbe etmek için, insanın bir aracıya ihtiyacı olmadığı gibi, belirli zaman ve mekânda tövbe eylemini gerçekleştirmek gibi, bir zorunluluk da yoktur
Gerçek tövbe için; kişi geçmişe pişmanlık duymalı, gelecekte aynı hatayı işlememe kararı ile birlikte, yaşadığı ortamda günahı terk etmelidir Kul haklarının sahibine iade edilmesi tövbenin en önemli rüknüdür
Yapılan tövbe sonucu, günahlardan temizlenip temizlenilmediği kuşkusu yersiz olup, Allah her türlü günah işleyeni temizlemek için tövbe kapısını açık bulundurmaktadır İnsanların dikkatli olması gereken husus; tövbenin sahih olarak ortaya konulup konulmadığıdır
DİPNOTLAR
1 Fîruzabâdî, Muhammed bYa’kub, elKâmûsu’lMuhît, Beyrut 1991, I, 166; Cevherî, İsmail bHammad, esSıhah fi’lLüga ve’lUlûm, Beyrut 1974, I, 146; İbn Manzur, Ce ma leddin Muhammed bMükerrem, Lisanu’lArab, Beyrut 1990, I, 233
2 Bu tarifler için bkz, Gazâlî, Ebu Hamid Muhammed, İhyâu Ulûmi’dDin, (trc Ahmed Serdaroğlu), İstanbul 1974, IV, 10; Muhyiddin İbn Arabî, elFutuhâtü’lMekkiyye, (thk Osman Yahya), Kahire 1988, XIII, 298; İbn Hacer, elAskalânî, Şihabuddin Ahmed bAli, Fethu’lBârî bi Şerhi’lBuhârî, Kahire 1987, XI, 106
3 Kurtubî, Ebu Abdillah Muhammed bAhmed, elCâmî li Ahkâmi’lKur’an, Kahire 1959, XV, 268; İbn Kesir, Tefsiru’lKur’ani’lAzim, IV, 59
4 İbn Manzur, age, II, 617; İbnü’lKayyım, Medâricü’sSâlikîn, Kahire trs, I, 356
5 Gazalî, İhyâ, IV, 78
6 Bu huzursuzluğun imanın bir alameti olduğu hadiste şöyle belirtilmiştir: “Kişi kötülük yapar da, bu ona rahatsızlık verirse işte o mü’mindir Bkz, Buharî, Deavât, 4; Tirmizî, Kıyamet, 49; Ahmed bHanbel, age, IV, 12
7 Gazalî, İhyâ, IV, 9
8 Kurtubî, age, V, 91
9 Kâsımî, Muhammed Cemaleddin, Mehâsinü’tTe’vil, (thk MFuad Abdulbâkî), Kahire trs, XII, 4597
10 İbnü’lKayyım, elCevziyye, Muhammed bEbubekir, Medâricü’sSâlikîn, Kahire trs, I, 301
11 Kurtubî, age, V, 91
12 MEbu Zehra, elCerime ve’lUkûbe fi’lFıkhı’lİslâmî, Kahire trs, s223
13 İbn Hacer, age, XI, 106; Âlûsî, Ruhu’lMeânî, IV, 240
14 Serahsî, elMebsut, IX, 176; Kâsânî, Bedâyi, VIII, 96; Âlûsî, age, VII, 96
15 Aliyyü’lKârî, Şerhu’lFıkhı’lEkber, (trc Yunus Vehbi Yavuz), İstanbul 1979, s415
16 Muhyiddin İbn Arabî, Futuhât, XIII, 298
17 İbn Hacer, age, XI, 106
18 Gazalî, İhyâ, IV, 68, 69
19 İbn Kayyım, age, I, 297, 298
20 Gazalî, İhyâ, IV, 13
21 Âlûsî, age, XXVIII, 158
22 Kurtubî, age, V, 93
23 Suyûtî, Abdurrahman Celalüddin, edDürrü’lMensur fi Tefsiri’lMe’sur, Beyrut 1414h, II, 458
24 Maverdî, Tefsir, I, 456
25 Taberî, Ebu Cafer Muhammed bCerir, Câmiu’lBeyân an Te’vili’lKur’an, Beyrut 1988, XVII, 80
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız