Tozlu Yollar Kitabının Ozeti
Yoldayken Yanımdaki teyze durter; Evladım, yi bakem, elma soydum Talebe misin sen? Hıı, evet Ne olcen? Makinist, tiren surcem Eyi eyi, yaveş sur emme!
Kitabın son cumleleriydi bunlar Roman dışındaki butun kitaplara, dergilere ve gazetelere sondan başlayanlara boyle olur Vurgunu once yer, sonra ağız tadıyla okur
Yazarımız , şoyle bir deniz kenarında oturur Veyahut bir tepeye bakmaktadır icinden derin bir of cekerek Belki sevmiyordur işini Hep yazmaktır aslında duşuncesi Her şeyi merak eden suskun bir cocuktur ve anlar ki aslında hikaye yazmaktan cok hikaye olmak, hikayeye karışmak istiyordur
Otobus yol alır, gozler hız kazanır, oykuden oykuye atlarken şehirler gecilir, inenler olur, sonra binenler Yanımdaki teyze durtmez olur Yaşlıdır ne de olsa Uyur Okuzun kuyruğu olacağına, tavuğun başı ol,der ve balıklama dalar oykunun icine yolcu Orada yazarı gorur, orada okuru gorur, oyku yol olur bir kere, gittikce icine alır, bırakmaz olur
Foto Nuri´nin resimli hatıratı anlatır durur: Rahmetli dedem, bir adamın duruşuna değil bakışlarına inan,derdi () Gece siperden kim kacacak akşam ictimasında anlardım Onca yorgunluğa, bitmişliğe rağmen adamın icinde ucup duran kelebeğin pırıltısı gelir oturur gozlerine Gece bu cukurdan ucacaktır
Oykunun icinde bir Hacı peydah olur Guluşu hayra yorulur Aman Hacı bir daha gulme! Carşının lagar kapağı acıldı sanki Yarısı aşınmış koyu dişlerine sarı, yeşil caputlar bağlamışlar İhtiyarın ağzı turbe onu gibi Pas kesmiş dilini yatır saymışlar
Yolun sonu; İzmir Şimdilik Yepyeni otobusten her şeyimiz acık iniyoruz Bu şehir, bu gavurun dolu, bırakmayacak yakamı, diyorum icimden Bir Amazon´un kopardığı sağ memesinin yerine koysam kendimi, bu şehir esirger mi kederini benden?
Yoldayken Yanımdaki teyze durter; Evladım, yi bakem, elma soydum Talebe misin sen? Hıı, evet Ne olcen? Makinist, tiren surcem Eyi eyi, yaveş sur emme!
Kitabın son cumleleriydi bunlar Roman dışındaki butun kitaplara, dergilere ve gazetelere sondan başlayanlara boyle olur Vurgunu once yer, sonra ağız tadıyla okur
Yazarımız , şoyle bir deniz kenarında oturur Veyahut bir tepeye bakmaktadır icinden derin bir of cekerek Belki sevmiyordur işini Hep yazmaktır aslında duşuncesi Her şeyi merak eden suskun bir cocuktur ve anlar ki aslında hikaye yazmaktan cok hikaye olmak, hikayeye karışmak istiyordur
Otobus yol alır, gozler hız kazanır, oykuden oykuye atlarken şehirler gecilir, inenler olur, sonra binenler Yanımdaki teyze durtmez olur Yaşlıdır ne de olsa Uyur Okuzun kuyruğu olacağına, tavuğun başı ol,der ve balıklama dalar oykunun icine yolcu Orada yazarı gorur, orada okuru gorur, oyku yol olur bir kere, gittikce icine alır, bırakmaz olur
Foto Nuri´nin resimli hatıratı anlatır durur: Rahmetli dedem, bir adamın duruşuna değil bakışlarına inan,derdi () Gece siperden kim kacacak akşam ictimasında anlardım Onca yorgunluğa, bitmişliğe rağmen adamın icinde ucup duran kelebeğin pırıltısı gelir oturur gozlerine Gece bu cukurdan ucacaktır
Oykunun icinde bir Hacı peydah olur Guluşu hayra yorulur Aman Hacı bir daha gulme! Carşının lagar kapağı acıldı sanki Yarısı aşınmış koyu dişlerine sarı, yeşil caputlar bağlamışlar İhtiyarın ağzı turbe onu gibi Pas kesmiş dilini yatır saymışlar
Yolun sonu; İzmir Şimdilik Yepyeni otobusten her şeyimiz acık iniyoruz Bu şehir, bu gavurun dolu, bırakmayacak yakamı, diyorum icimden Bir Amazon´un kopardığı sağ memesinin yerine koysam kendimi, bu şehir esirger mi kederini benden?