travma ve sonrası Irk için en korkutucu yaşantıları arasında kendi bedenlerinde meydana gelen hasarların acısını dinlemek ve yaralanmayı bakmak yer alır Yaralanma hemencecik yaralanmanın verdiği acının yanı sıra birey olayı anlamlandırmaya çalışmaktadır Anlamlandırmayı etkileyen faktörler bireyin eğitiminden yaralanmanın boyutuna değin fazla değişik yelpazeden dağılmaktadır Bunlardan biride bireyin içinde bulunduğu bilişsel gelişim dönemidir Travma Nedir? Türkçede travma yaralanma incinme anlamına gelmektedir Travma sonrası gerginlik bozukluğu (TSSB), DSMIV’te, hakiki bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, bireyin maddi bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karşılaşması, böyle bir duruma şahit olma gibi ağır travmatik olaylardan sonradan ortaya çıkabilen, özgül semptomlarla kendini belirten bir tablo olarak tanım­lanmaktadır Semptomlar üç aydan kısa sürdüğünde “akut, daha uzun sürerse “kronik TSSB adı verilir Klinik açıdan manâlı bir nitelik de travmatik yaşantıdan 6 aydan uzun bir süre sonradan ortaya meydana çıkan tiplerdir Bunlara, gecikmeli başlangıçlı adı verilmektedir Irk doğal facia, kaza, ani kayıplar, savaş, cinsel taciz, politik baskı, şiddete maruz kalma, cefa, eziyet, hapis gi­bi engebeli yaşam olayları ile yüzleştikleri zorlanır ve stres yaşarlar Gerginlik beraberinde travma sonrası stres bozukluğunu getirir Travma sonrası gerginlik bozukluğu; insan­ların ileri derecede korku ve çaresizlik içinde olması, şahit olduklarını iste­mediği halde imgeler, görüşler ya da algılamalar biçiminde defalarca yaşa­ması, travma ile ilgili olan uyarılardan kaçınması, kimi süre benzer şeyler ola­cak gibi veya oluyormuş gibi hissetmesi, o olaylara kısmen benzeşen durumla­ra ya da uyarılara maruz kaldığı vakit yoğun bir psikolojik ve fizyolojik tepki göstermesi, genel bir duyu yitimi içinde olması gibi belirtileri göstermesi ile tarif­lanan bir bozukluktur Travma sonrası stres tepkileri genel olarak üç grupta ele alınır: 1 Travma anı ile ilgili sahneler defalarca yaşanır Olayın zihinde bitmiş canlanmasına yol açan her ses, koku manzara ve yarı duyumların yol açtığı duygusal ve maddi tepkiler sonucu çocuk, o hatıra yeniden yaşıyormuş gibi davranır 2 Travma olayını hatırlatan yerlerden, insanlardan ve öteki ipuçlarından uzak durma çabası vardır Bu da bireyin yaşamdaki öyle çok şeye karşısında ilgisinin kaybolmasına yol açabilir Hatta bir takım durumlarda bu tepkiler, gençlerin kendilerini diğer insanlardan koparmalarına ve içlerine kapanmalarına yol açabilir 3 Beden, risk hala devam ediyormuş gibi maddi tepkiler verir Çocuk ve gençlerde görülebilecek bu tepkilerden bazıları, her an geçirdiği travma tekrarlanacakmış gibi bir uyarılma, kolaylıkla ürkme ve diken üzerinde olma, gerginlik, öfke patlamaları, uykuya dalma, uyumada zorluk ve dikkati toplayamamadır Yaşanan olayın şiddetine, sürekliliğine ve kişisel kapasite travmanın düzeyinin belirleyicidir Olumsuz yaşantı ardından bireyler yor­gunluk, fazla uyarılmışlık, bitkinlik, somatik yakınmalar, iştah ve uyku bozuk­lukları gibi fizyolojik; şok nefret, endişe, endişe, kendini suçlama, ayrışma, hiddet, çaresiz­lik, gerginlik, çökkünlük, anlaşılamama duygusu gibi sorunlar yaşarlar Bu sorunlar genellikle psikolojiktir ve za­mansal, fiziki, görsel, işitsel çarpıtmalara dayanmaktadırlar Davranışsal olarak da savaş ya da kaç tepkisi (fightflight) meydana gelir Bu tepkiler yaşa ve kişisel da­yanaklılığa kadar farklılık göstermektedir 3–11 yaşta altını ıslatma, matem, tırnak yeme gibi tepkiler verilebilirken 12–18 yaşta sosyal izolasyon, somatik yakınmalar, madde kötüye kullanımı gibi kaçışlar gö­rülebilmektedir Gerginlik Tepkileri, Çocuk ve Gençlerin Yaşamlarını Nasıl Etkiler? Tüm gerginlik tepkileri günlük yaşantıyı aksatır Depremle ilgili anılar, dikkati ve konsantrasyonu kesintiye uğratır, öğrenmeyi ve okul başarısını önemli bir şekilde zedeler Travma öncesini anımsatan faaliyet ve ilgilerden uzak durma, ergenin bugünkü etkinliklerini, ilgilerini, düşüncelerini ve gelecekle ilgili planlarını sınırlar Bazen travmayı birlikte yaşayan aile üyeleri, travmadan daha sonra birbirlerine travmayı anımsatıcı uyaran etkisi yaparlar Bu yüzden de acı çekmemek için birbirlerinden uzaktan durmayı seçim edebilirler Uyku, konsantrasyon ve uyarı problemleri, ders çalışmayı ve mektep başarısını etkiler Özellikle ergenler yaşanan yoğun duygulardan yürüyüp gitmek için içki ve uyuşturucu kullanabilirler Pervasız ve kendi kendilerine zarar verici davranışlar içine girebilirler Bu agresif davranışların yanı sıra bazen de aykırı bir biçimde içine kapanma ve yapabileceklerini de yapmaktan kaçınma davranışı gösterebilirler Travma Tepkilerinin Şiddetini Artıran Faktörler Nelerdir? Travma şiddetini attıran en önemli faktör kişisel dayanıklılık ve olayı anlamlandırma biçimidir Bunların yanında literatürde travmayı artıran faktörler olarak travma olayını hatırlatan yerler, halk, görüntüler, sesler, kokular, zarar görmüş birini görme, diğer bir travma olayı ile ilgili haber ve görüntüler, ambulans, vinç ve kepçe gibi araçlar, kayıpları andıran özel günler, çocuğun ölen kişiyle paylaştığı olaylar, bayram doğum günü gibi kutlamalar, çocuğun evini veya ailesinden birini kaybetmesi sonucu ortaya çıkan hayat sorunları, ailenin gelirinde azalma, ailenin diğer üyelerindeki inleme ve depresyon tepkileri, ailede esas rol ve işlevlerin değişmesi, sorumlulukların artması, bir takım imkanların elden gitmesi, korunma ve güven duygusunun kaybolması yer almaktadır id Çare Önce hastanın ağır bunaltısını teskin etmek ve uykusunu düzene sokmak gerekir Kısa süreli olmak koşuluyla bunaltı giderici ilaçlar kullanılabilir Hastayı rahatlatacak, gevşetecek, nefret ve endişelerini azaltacak psikoterapötik yaklaşma zorunludur Hastada organik bir engel yahut en kısa zamanda işine, görevine veya kıtasına dönmesinin yararları büyüktür Bu yönden hasta aralıksız desteklenmelidir Kronikleşme eğilimi gösteren dayanıklı hastalarda uzun zaman psikoterapi zorunlu olabilir